İktisat Tavukçuluğa Nasıl Başlamalı? Tavukçuluk, işte halkımızı ve binnetice memleketimiri iktısaden yükseltecek cidden en mübim bir san'at. Dünyadaki medeni milletler bu işe çoktan #sarılmışlardır. Bu memleketler ki maadin, sanayi, ziraat ve hayvanat noktai naza- rından terakki ve inkişaf etmiş oldukları halde bunlar arasında kümes hayvanatına ve bilhassa tavukçuluğa ehemmiyet vermek- tedirler. Mesahai sathiyesi 30,000 kilometre murabbaı olan, binaen- aleyh bizim 63 vilâyetimizden ancak birine muadil olan Belçika - ki bir sanayi memleketidir - S sene evvel yumurta ve tavuk etine verdiği paranın azametini görerek bu işe ciddi bir surette başlamıştı. Bugün yani beş sene- Hik kısa bir raman zarfında kendi letihlakâtına kâfi gelecek miktar- da yumurta ve et temin ettikten başka Londra piyasasına azim miktarda —ihracata bile başla- mıştır. Keza mesahal satbiyesi 41,000 kilometre —olan, Danimarkanın ihracat eşyasının yüzde 87 sini yamurta, canlı hayvanat, et ve tereyağı teşkil ediyor ve bura- daki tavukların adedi 20 milyonu geçiyor. Türkiye, ki iklimi kümes hay- wanatı beslemiye pek müsaittir, niçin banlardan geri kalsın ? Binaenaleyh halkımız en ka- zançlı bir san'at olan tavukçu- luğa başlamayı vatan! ve milli bir borç telakki etmelidir. Tavukçuluğa esaslı olarak üç maksatla başlanabilir: 1 - Yumur- ta istihsali, 2 - Et istihsali, 3 - Süs hayvanatı yetiştirmek. İkinci şekil memleketimizde benüz tatbik edilemez, çünkü dört, beş okkalık bir tavuğa pek az kimse bir iki mişli fiat verir, Bunun için bu maksadın husulüne çalışmak zamanı henliz gelmemiştir. Üçüncü maksat olan — süs hayvanatı — yetiştirmiye — gelince bunun muhit itibarile meraklıları mevcut ise de büyük bir kazanç temin edemer. Birncl maksat yani yumurta kstihsalâtı memleketimizin bilhassa Bahil vilâyetleri ile demiryolları güzergâhında pek güzel netayiç verebilecek bir iştir. Umumiyetle tavukçuluğa baş- hyacak - olanların nazarı itibara alacaklari nokat şunlardır: P — Tavukların — sıhhatlarının muhafaza ve temini için gezecek- leri mahal — rütubetli olmama- hdır. Ü — Arazi su toplamıyacak şekilde biraz meyilli olmalıdır, Hİ — Şimal — rüzgârlarından mahfuz olmalıdır. IV — yapılacak kümesin cep- hesi cenuba ve arkası şimale müteveccih olmalıdır. V — Arazi dahilinde akar su bulunmasına çal.şmalıdır. Yumurta maksadı ile tavuk- uluk isteyenler beyar Legorn, eyarz Wiyandet ve Kampin Bra- el gibi yumurtlayıcı bir irk tedarik etmelidir. Et için tavukçuluğa başlamak #rzu edenler Faverol, Orpington bi eti lezzetli ve büyük cüsseli Y'Bnlı; intihap etmelidir. * Ciçin ise birçok neviler Yi lı;:î"âeg?:lr' her şahsın sevkine Bunlardan başka hem et ve bem yuümurta — elde — etmek istenildiği takdirde siyah Bres Kırmızı Rodinsalt gibi cinsler uhîlımoli:iır. Hııh:ıgl maksatla olursa olsun, tavul n 'r cakların bidayette ::ııı:h hbo:'ı’l— | | 'Hintlı' Kıyafeti —D BON POSTA AA CA H a N ünyada Olup Bitenler — Eski Bir Terzi Çırağının Bıraktığı Milyon Hazinesi Bu Adam İstanbul'da Döğmuştur İngiltere hükümeti, bundan bir müddet evvel Bulgar hükümetine müracaat ederek Hindistanın Kal- küta şehrinde varissiz olarak ve- fat eden ve muazzam bir servet bırakan Konstantin Mancariyef isimli Bulgarın akrabası olup ol- madığını, mevcut olduğu takdirde hüviyetlerinin — bildirilmesini e- temiştir. lugiliz. hükümetini bu teşebböüsü yapmıya sevketmiye sebep, Hindistanda ölen bu Bul- garın 33 milyon levalık azim bir servet bırakması kime ait olacağımı tayin mesele- sidir. Birçok maceralar geçirerek nihayet Hindistanda milyonlar kazanan bu Bulgar, — evvelce İstanbulda bulunmuş — ve - terzi çıraklığı — yapmış següzeşt sever — kimsedir. Mancariyef Bulgaristanın — Plovdiv kasaba: sında doğmuş, on dört ya- şında babasının- evinden kaçmış, bir müddet muhtelif Balkan şe- hirlerinde dolaşmırş ve bundan 52 sene evvel İstanbula gelerek bir terzinin yanına çırak olarak gir- ve bu servetin | Mühim bir servet bırakarak ölen Manhcariyel miştir. Mancariyef İstanbulda — usta- sının kızile evlenmiş, fakat kadın az bir müddet sonra vefat etti- ğinden Mancariyef te İstanbuldan ayrılmıştır. Fakat ayrılmadan evvel Bul- ——— garistanın Plovdiv kasabasında bulunan son bir mektup yazmış ve bir devri âlem seyahati yap- mak Üzere hareket ettiğini bik dirmiştir. Bulgaristanda bulunan akrabaları, bir daha, Mancariyef- ten haber almamışlardır. Manca- riyef birçok memleketlere uğra- dıktan sonra nihayet Hindistana gitmiş ve maden İşlerile meşgul olmıya başlamıştır. Bu sırada bir- kaç maden imtiyazı almış, zengin bir İngiliz kadını ile evlenmiş, bu kadın büyükçe bir servet bırakarak ölmüştür. Ogün, bugüü Mancariyef bu serveti yükseltmiş ve bugünkü haline getirdikten sonra ölmüştür. Ölmeden evvel de, iamine izafeten Kalküta'da bir kilise yaptırmıştır. Bu müra- caat Üzerine yapılan tahkikat göstermiştir ki Mancariyef'in ve- resesi, elyevm Bulgaristanda ida- ma mahküm edilmiş bir çiftçi meb'ustur. ve elyevm Yugoslaya- dadır. Bu adamın ismi M. Stefan Serbakof'tur. Bu adam Bulgaris- tana gidemediği için — karısını göndermiş ve hakkını istemiştir. Dürrüşehvarın — (Küremizin En ŞimalvN_o_k_- tasında Radyom Bulundu adamla- larından biri olan Hint Prensi Azam Câh ile evlenenen sabık Dünyanın en zengin Sultan - Dürrüşehvar geçenlerde | Fakat Bu Mıntaka O Kadar Soğuk Ki Madenler İşlenemeyor kocasile beraber Avrupada bir soyahat yapmış, sonra Hindiş- tana dönmüştür, Bombayda alınan bu resim Dürrüşehvarı Hintli kıyafetinde gösteriyor. mamaları İçin tedricen hareket etmeleri zarurldir. Bunun için başlanğıçta bir veya ikl cinsten kâfi miktarda damızlık tavuk ve horoz alnmalı, bunlar şeker san- dıkları ile kadrondan yapılmış ve her tarafı “cenup cihetleri müs- tesna,, iyice kumlu muşamba - ile örtülmüş fenni bir kümese konup kuluçka zamanında tavuklar ve hindiler vasıtasile teksir edilme- lidir. Birinci #enenin nihayetinde elde — edilen miktara nazaran ikinci sene kuluçka ve ana ma- kineleri tedarik ederek mevcudü biraz daha büyütmeli ve ikinci senenin sonunda ise eldeki ser- maye ve tecrübeye nazaran mev- cudü arttırmıya çal şmal dır. Bu enretle tavukçuluğa başlı- yacakların hem tecrübeleri artmış we hem de çok masrafa girmeden tedricen tesisat ve teşkilâtlarını arttırmış — olurlar. M. Nurettin Kinlteprak, Papazbahçesi Ş$imall Kanada'da soğuk mıntaka Bir müddettenberi Kanadanın gimalinde gayet zengin altın ve radyom madenleri bulundıığu har ber veriliyor. Bugün dünyanın en zengin radyom madenleri Afrika- daki Belçikaya ait Kongo müstem- likesindedir. Fakat Kanadada bur lanan madenler, yapılan keşiflere göre Kongo madenlerinden daha çok zengindir. Fakat işletme şe- raiti ve madenlerin gayet uzak bir mıntakada — bulunması, son derece müşkül bir vaziyet ihdas ediyor. Zira Kanadanın en şimal ve şimale doğru en son gehri olan Alberta vilâyetinin merkezi Edmonton şehrinden deniz yolu ile bu mıntakaya ancak iki ayda gidilebiliyor. Karadan — gitmek mümkün değildir. Onumiçindirki, şimdi bu maden havzasile ada bir takım tay- yare paılılırilo biribirine bağ- İanmıştır. Âyni zamanda kutup mintakasınâ yakin olduğu için bu havalide, senenin yarısı gece, yarısı da gündüzdür. - Bu madenleri bulanlar Şari Labin, Şarl Senpol namında iki kişidir. Bunlar, allahın bu buzlu sahralarında altın ve gümüş ma- denleri ararlarken Senpol'da göz- leri karın beyarzlığına tahammül edemiyerek kör olmuştur. Arkar daşı Labin yoluna yalnız başına devam etmiş, altın ararken rad- yom bulmuştur. Fakat bu havalide kış sonde- rece şiddetlidir Ve soğuk, sfır altı seksen — dereceyi buluyor. Onun içindir ki kışın açık havada çalışmak mümkün değildir. Buradan — çıkarılan radyom madeni tayyarelerle Kanada'nın büyük denizlerinden Ot&tava'ya nakledilmekte —ve orada, yeni keşfolunan ve gizli tutulan bir usul ile muamele görerek temiz- lenmektedir. Radyomun kıymeti ve doktorluk sahasmda bulduğu rağbet naxarı dikkate alınırsa, İngiltere, bu yeni keşif ile mü- bim bir servete daha konmuş aluyor. Ziraat Bilgisi ' Şeker Pancarı Ziraati Bize ziraat husu> müşküllerinizi Son P «Çiftçi> Si viz kurtaracaktır. ——— *“Ersne Brünner,, Şirketi tara- fından Karacabey'de tesisi mu- karrer şeker fabrikası münasebe- tile oradaki bir karlimiz şeker pancarının ziraat usulünü soruyor: Şeker pancarı başka memle- ketlerde — buğday ve pamukla birlikte çiftçinin istinat ettiği en mühim mahsullerden biri olarak tanınmış ve bu üç mabsule ( be- yâz saç ayağı) denmiştir. Uşak ve Alpullu fabrikalarının teessü- tünden sonra bizde de pancar ziraatile uğraşan büyük bir çiftçi zümresi teşekkül etmiştir. Yeni mahsul ile memleket hesabına mübim bir servet memba: daha kaydetmiş oluyoruz. Pancar, bilbassa ratıp ve s- cak iklimlerin nebatıdır. Sene bhararet vasatisinin 2800 dererey. bulduğu yerler pancar ziraatine elverişli sayılır. Maamafih Rusya ve Almanya gibi şimal memle- ketlerinde ve bizde Erzurum'da dahi şeker pancarı muvaffaki- yetle yetiştirilmiştir. Yalmız pan- car metre murabbamdan senevl 5-6 yüz kila su tebhir ettiğinden 6-7 yüz milimetre yağmur düş- miyen yerlerde pancarı sulamak lâzımdır. Pancar azçok her toprakta yetişebilirse de kolaylıkla işlene- bilen derin, rutubeti — saklıyan topraklardan haoşlanır, bu itibarla kumla, killi topraklar, ve Kara- cabey - M. Kemalpaşa ovaları gerek iklim ve gerek topra noktai nazarında şeker pancarına pek müsaittirler. Şeker pancarı mart ve nisan aylarında ekilir, tarlasının kıştan evvel hazırlanmış olması va top- rağın derinlerine — yağmurların depo edilmesi lâzımdır. Bu saye- de toprak yumuşatılmış olacağın- dan pancar kökleri emniyetle büyür. Zeriyat sıravari olduğu ibi serpme suretile de olabilir. ttabi çapa işlerinin kolaylığı ıoknıınâ:ıı sıra usulü — tercih olunmalıdır. Bu takdirde sıralar arasında 40 kökler arasında 20 santim mesafe bırakılır. “Pam yol, un bir tecrübesine göre: Sık ekilen pancarın beherl 848 gram ve fakat şeker nisbeti 416 seyrek köklü ekilen pan- çarın beheri İse 1482 gram olmuş fakat şeker nisbeti 9.3ü geçme- müiştir. Binaenaleyh şeker pancarı için 20 santimlik bir aralık en muvafık olanıdır. Tohumu ekmezden evvel ılık bir suda yi-ni dört saat islat- mak faidelidir. Bir dönüm yere 5-3 kilo tohum kâfidir. Bizde ekseriya Bserpme ekileceğinden tohuzuun Üzerinden bir tırmık geçirilerek 6 santim derinliğinde örtülür. Nihayet hafif bir mer- dane çekmek de lâzımdır. Bir çapa vurulur. Bir müddet sonra ikinci çapa yarılır. Bu çapa daha derince vurulduğu gibi bu esna- da f olan fidelerin seyrekleş- tirme ameliyesi de yapılır. Bu çapadan sonra artık pancarlar köklenmiye başlıyacağından üçün- cü çapada dipleri de iyice doldu- rulur. En nibayet son baharda yağmurlar — başlamadan pancar- İarın sökülmesine başlanır. Bu iş bâ husus sapanlarla veya çatal bellerle yapılır. Sökülen pancar- ların iyi teşekkül etmiş olanları tohumluğa ayrılarak diğerleri de satışa sevkolunur. Tohumluğa ayrılan pancarlar derince toprağa gömülerek sak- lanır. Bunlar ertesi sene tarlaya dikildiklerinde çiçek açarak to- hum verirler. Pancar tarlası senesine göre dönümünde 5000-3000 kilc mah- sül verir. — Çiftçi