5ıhmet Refik Paşa BirArabaya Atlayarak Dayaktan Kaçıyordu Fakat Ali Şamıl Paşanın Arabası Osu Takip Ediyordu Hastanenin köşesini dönerler- | Muharrirl * Her Hakkı Mahfuzdur —216— Kendisine yardım edecek bir adam aradı. Fakat, tabiidir ki kimseyi bulamadı. O zaman son bir ümit ile kendini müdafaaya davrandı: — Sayeci şahanede, ben de bir (liva) yum paşa. Beni zorla arabanıza bindirip karakola gö- türemezsiniz. Eğer hakkımda böyle bir emir aldınızsa, gösteri- niz, derhal itaat edeyim. Dedi. Ahmet Refik Paşanın bu cevabı gayet makul idi. Kim ol sa, buna cevap veremezdi, değil mi?.. Ali Şamil Paşa da böyle yaptı. Kat'iyyen ağzını açmadı. Fakat.. çocuk gibi kalan ufak tefek Ah- met Relik paşayı bir tekme darbesile yere yuvarladı; ve elin- deki kırbacı, Eczacıbaşının kafa- sına, gözüne, suratına indirmiye başladı... Kırbaç, derin bir iz bırakıyor; yerlere yu- varlanan — ve: — Can kurtaran yokmu.. Pa- dişah başı için... Diye bağıran Ahmet Refik Paşanın başından ve suratından kanlar akıyordu. Ahmet Refik Paşa bir aralık ayağa kalktı. Koşmaya başladı. Atlarının başı, Haydar Paşa isti- kametine çevrilmiş olarak duran bir faytona atladı. — Sür, arabacı... Diye bağırdı. Bereket versin, arabacı insaflı bir adamdı. Kos koca liva paşanın bu perişan ha- | line acıdı. Ali Şamilin korkusunu | bir tarafa bırakarak dizginleri kavradı, Haydarpaşa tarafına sür« meye başladı. Fakat, Ali Şamil Paşa da ayının arkasını bırakmadı. O da arabasına bindi. Arabacısına: — Yetiş şu mel'una... Emrini verdi... İki araba, çıl- gin bir. süzatle koşuyor.. Bu manzaraya hayret ve heyecan'a bakan hâlkın tüyleri ürperiyor, herkes — kaldırımların kenarına büzülüyordu... Şimendifer hattına geldikleri zaman, Ahmet Refik | Paşa bağırdı: — Aman arabacı sür, — Nereye?... — Haydarpaşa hastanesine... Arabacı mütemadiyen kırba- cnı şaklatıyor, atların nallarından tekerleklerin demirinden kıvılcım- | lar saçılıyordu... Hastanenin yoku- şunu çıkarlarken, Şamil Paşanın faytonu epeyce yaklaşmıştı. Hat- ta, Şamil Paşanın gür ve müte- hakkim sesi bile duyuluyordu : — Sür, ulan.. Önüne geç şu teresin.. Bu emri duyan Ahmet Refik Paşa, yalvardı: — Aman arabacı sür.. bugün selâmete çıkar.. seni ihya ederim... Beni Yarın O anda arabadan atladı. | Heybetli cüssesinin yanında bir | her inişinde, | ken az kalsın, araba devriliyor, ters dönüyordu. Artık, Hastaha- | biton doktorlar, ikişer, Üçer ka- pıdan çıkıyor, Haydarpaşaya ini- yorlardı. Fakat bunlar, cehennemi bir sür'atle biribirinin erkasından kıyorlardı. Nihayet, Ahmet Refik Paşanın arabası, hastane kapısının önünde durdu. Ahmet Refik Paşa, kanlar içinde arabadan atladı. O esnada kapının önünde duran ve bir arkadaşile — konuşan — yüzbaşı (doktor Cevat Tahsin Bey) & çarptı. Ve kendini kapıdan içeri atarak: — Çabuk, kapıları kapayın .. Diye bağırdı. Doktor Cevat Döndü, — baktı. yözünden — kanlar sızan, ceke- | ti, —tozlara — bulanan, — omzun- | daki paşa apuletinin biri kopa- rak sarkan, çifte al zıhlı paşa pantalonu birkaç yerinden yır- tılmış olan Ahmet Refik Paşayı tanıdı. Yine o anda kapının | önünde duran ikinci faytonda, | öfkeden sakalı dimdik olan Ali Şamil Paşayı da görünce, mese- lenin neden ibaret olduğunu derhal anladı. O dakikada, in- sani bir vazifesi olduğunu hatır- ladı. Arabasından atlıyan ve elindeki kırbacı tehevvürle sal- hyarak kapıya koşan Ali Şamil Paşanın — önüne atıldı. Askerce | bir selâm verdikten sonra : — Bir emriniz mi var, Paşa Hazretleri ?.. Tahsin Bey, Başından — ve Diye, onu oyaladı. Ali Şamil paşa, öfkesini ye- nemiyen bir tavırla: — Çekilin önümden., | rifi bir iyice tepeleyim. Deye haykırdı... O zaman doktor Cevat Tahsin Bey, büyük hem de çok büyük bir celâdet gösterdi. Kollarını kapıya doğru gererek: — Yook paşam.. Şu he- Bu iş, bu- mobil, otobüs, kamyon, etmek,, suretinde tadili İstanbul alınmıştır. İlân olunur. cümene vermelidirler. olmadığından hamal olmak i koşan arabaları görünce şaşırıyor, | oldukları yerde mıhlanmış - gibi | durarak büyük bir hayretle ba- | | nenin kapısı gürünmüştü. İşleri | | | istanbul Belediyesinden: bele len maktu para cezası tarifesinin 32 inci maddesi : “ Numarasız oto- kamyonat edenlerden “25,, lira ceza alınır.,, sevk ve idare eden şoförlerden alınacak cezaya dair olan 39 uncu maddenin de “karnesiz otomobil, otübüs, kamyon, kamyonet idare rada olamaz.. Bu bina, her türlü taarruzdan masundur. Bu binanın | | kapısında her türlü husumetler insanların | durur. — Biz. burada, maddi ve manevi — iztiraplarını teskine ve onların yaralarını İyi etmiye çalışıyoruz. Evvelâ beni yere devirmedikçe bu kapıdan giremezsiniz. paşam. Dedi. y Ali Şamil paşa, — birdenbire karşısına — dikilen ve kendisine karşı bu suretle büyük bir cüret- kârlık gösteren doktora hayretle bakarak durdu: (C Arkası var) Üç Sesli Bir Çalgı Bundan Böyle Orkestra- ların Pabucu Dama Atılıyor Üç sesil çalgı Bir musikişinas, ayni zamanda keman, piyano ve gitaranın sesini | veren yeni ve mükemmel bir mu- siki âleti yapmıştır. Bu musikişi- nasın adı. Grasya'dır. Bu - âlet, bir tel ile elektrik cereyanına bağlandığı ve bir de hoparlör kullanıldığı takdirde, âletin sesini | istenildiği kadar yükseltmek müm- | kün olmaktadır. Bu âlet sayesin- de, orkestraların artık ehemmi- yeti kalmıyacağa benziyor. Çünkü tek bir adam, bu Üç çalgının sesini çıkarabilmektedir. uçları hakkında tatbik edi- ve motosiklet sevk ve idare suretinde, karnesiz otomobil Umum! Meclisince karar altına * * Keşif bedeli 2870 lira 42 kuruş olan Bebek ile Rumelihisarı arasındaki rihtımın tamiri kapalı zarfla münakasaya konulmuştur. Talip olanlar şartname almak ve keşif evrakını görmek üzere her gün Levazım müdürlüğüne müracaat etmeli için de 215'5 liralık teminat makbuz veya mektubu ile teklif mek- tuplarını 22/12 932 perşembe günü saat on beşe kadar daimi en- münakasaya girmek , * İstanbul Belediyesinden : İskele ve bölüklerde miinhal hamallık iyenlerin beyhude istida ve talep- name ile müracaat eylememeleri ilân olunur. | darını haber âlir | harekete | şebeke D vamlı | kânı | beti | 50-60 fazlasına veya Ktııunue"ol 13 Esrarengız Bir Kaçakçı Şebektî _Yakalandı ( Baştarafı 1 nei saytdaa ) At yapmışlar, tehlikesiz muhabe- rat için şifreler bile uydurmuş- lardır. Küçük Bir İz Gümrük muhafaza memurları er zaman uyanık davrandıkları için böyle bir şebekenin kaçak- çılık cür'etile faaliyette bulunduk-« almar derhal geçmişlerdir. — Fakat mensupları çok kurnaz dıvrıııdıgı için ilk zamanlar ta- kip işinde güçlükler baş göster- miştir. Fakat memurlar, bütün ihtimal kapılarını birer birer yok- ladıkları içindir. ki nihayet kiü- çöük bir iz elde etmek imkânı kendini — göstermiştir. İşte bu ehemmiyetsiz iz Üzerinde — de- bir gayretle gşan me- murlar neticede şebeke ohıdııı | cürmü meşhut halinde bile yaka- lamıya muvaffak olmuşlardır. Berber Dükkânında Galatada Çeşmemeydanı ta- raflarında küçük bir berber dük- vardır. Dükkânı dişarıdan seyrettiğiniz. zaman hiçbir şey göremez ve hiçbir hareketten şüphe etmezsiniz. Fakat bu dük- kân, şebekenin merkex ittihaz ettiği yerdir. İçeride günün ten- ha saatlerinde esrarengiz - fısıltı- larla iş görülür. Muhafaza memurları ilk izi keşfettikten sonra bu dükkânı meydana — çıkarmak hususunda hiç güçlük çekmemişler ve dün günün en müsait bir saatinde dükkâna girerek, hiç kimseye k- mıldamak fırsatı vermeden araş- tırma yapmıya başlamışlardır. Torbalar, Mektuplar Yapilan araştırmanın neticesi, memurların tahminlerindek! isa- isbat etmiştir. Çünkü bir kaçak eşya deposuna benziyen bu dükkânda mühim miktarda sigara kâğıdı, 'ipdılı kumaşlar, kunduralar vesaire bulunmuştur. Fakat bulunan — şeyleri — yalnız bunlardan ibaret zannetmeyiniz. | man meydana çıkan lâstik | hareket ettiğini de | düşürmüştür. | yazılmamıştır. Peketlerin altı lınılırıldığı za- tor- çok kurnazca memurlara anlatıvermiştir. Torbaları evvelâ boş zanneden memurlar bunlar- dan — birinin — içinde bir deste mektup ele geçirmişlerdir. Kaçakçı Argos Bulunan mektup destesi, iti- raf edelim ki, memurları bayrete Çünkü — mektup- bildiğimiz — şekilde Bu mektuplarda kullamlan lisan kimsenin anlıya- mıyacağı şekildedir. ve kaçakçı argosile kaleme alınmıştır. Fakat tetkikat — neticesinde memurlar bu garip lisanı da okumıya mu- vaffak olmuşlar, bu suretle de esrarengiz şebekenin bütün esra- rını meydana çıkarmışlardır. Limana Girerken Ele geçen İlâstik torbaların kaçakçıların teşebbüslerini mu- vaffakiyete çıkarmak hususunda büyük bir rolü vardır. Çünkü argo İisanile yazılmış mektuplarla Mısır'dan ve Suriyı k eşya geleceğini haber alan çakçılar kayıklara binerek limana açılıyorlar ve yanlarınada bu tor- baları almayı unutmıyorlar, Kaçak eşyayı limana — getiren vapura gizlice uzatılan bu lâstik torbalar vapurlardaki şebeke mensupları tarafından kaçak eşya ile doldu- rulup tekrar denize atılıyor. Bu suretle de kaçak eşya hiç görülmeden ve yakalanmak ihtimali — olmadan — kaçakçıların eline geçmiş oluyor. Yakalananlar Bahsettiğimiz gibi uzun bir faaliyet neticesinde meydanş çı- karılan şebekenin efradından Ha- san ve Recep lsminde iki kişi dün yakalanmış ve derhal İhtısas Mahkemesine verilmişlerdir. Güm- rük memurları şimdi de şebeke- nin diğer efradımı araştırıyorlar. Bunlarında bugün veya yarın ele geçmeleri çok muhtemeldir. Ka- çakçılardan yüz binlerce lira para cezası alınacağı hesap edilmiştir. balar şebekenin lar - bizim ——— e Ecza Pahalılıgı Şıkajetı Vekâlete ( Baştaratı | inel ııyhıhı ) $ — “ Hâlâ doktor muayenesi 3-5 liradır. Doktorluk insaniyeto | hâdim bir meslek olduğu için vizitelerin 1 - 2 lira arasında o- ması ve ancak konsültasyonlarda üç lira alınması Fikrindeyim. İlâç fiatleri Üzerine de nazarı dikkati celbederim. Kadiköy'de seksen kuruşa — yaptırdığımız bir — ilâcı Bahçekapıda 40 kuruşa yaptı- rıyor. Bu yüzde elli fark niçin ve ne- den ileri geliyor?,, Zahire taciri Hasan Nüzhet Bey: — " Hem — doktör ve hem ilâç Fiati — fazladır.. — Doktor vizitelerine nisbet edilirse iâç pahalılığı daha fazladır. Muhte- lif gemtlere göre bir reçete yüzde noksanına yaptırılmaktadır. Bu ilâç pahalılığına eczahane- lerin tahdidi sebep olsa gerektir. Hükümet doktor vizitelerile, ilâç fiatleri Üzerinde sıkı bir mura- | kabe tesis etmelidir. Vapur' ta- rifelerini murakabe eden hükü- metin bunları da murakabe et- mesi pekâlâ istenebilir. Ankara'ya Bir Heyet Gidiyor Türk Farmakologlar cemiyeti Bildirildi dün fevkalâde bir içtima yapmış- tır. Bu içtimamn sebebi eczanelere tarh edilen kazanç vergisinin yeni şeklidir. Bu şekle göre eczacılar sattıkları malın maliyet fiatını, satış fiatım ve kârını deftere kaydedeceklerdir. Yani defterde üç hane bulunacaktır. Bunların birisinde maliyet fiatı, diğerinde satış Fiatı, Üçüncüsündede kâr mikdarı yazılacaktır. Meselâ bir eczacı 15 kuruşa bir diş pastası satsa bu gatışını deftere şöyle kaydedecektir: Diş pastası, maliyet fiatı 12 kuruş, satış fiatı 15 kuruş, kâr mikdarı 3 kuruş. Sene sonunda vergi memuru gelecek, defteri tetkik edecek ve kâr hanesindeki yekünu top- hyarak bu yekündan kazanç vergisi tarh edecektir. Eczacılar bu — şekle - itiraz “etmekte vo kendilerinden maktu bir vergi tarh edilmesini istemek- tedirler. Dünkü fevkalâde içtimaı bunun için yapmışlardır. İçtimada bu işle meşgul olmak ve alâka- darlar — nezdinde — teşebbüsatta bulunmak Üzere Ankaraya bir heyet gönderilmesine karar verli- miştir. Heyet bugün Ankaraya gidecektir. —ayısrvsıcr ea rrar z