22 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

22 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÇANAKKALE İsgiltere Hükümeti tarsfından Gani Biz. ne hodiye edilen eserin teretimes! Yazan: Ceneral Oglander Anzaktaki Kuvvetler 20 Bine Balig Olmuştu Maamafih 'Türkler şimdi mu- vakkaten olsun ateş kesmek için hasıl olan bu Çırsattan İstifade etmek — istiyorlardı. Binaenaleyh ferdası sabah Kabatepe yolunda bir Türk zabiti göründü ve Jene- ral Birdwoodla müzakereden ve fordası gün Jeneral Hamiltonun Erkâm Harbiye Reisi Jeneral Beaithwaite ile aktedilen ikinci bir içtimadan #onra muvakkat bir mütareke şeraiti tanzim edi- lerek Jeneral Hamilton ve Mare- şal Liman Fon Süunderz tarafın- dan tasdik ve tasvip edildi. Şeraitine her iki tarafın tam bir sürette riayet ettiği bu mütareke 24 mayıs günü sabah 7,30 dan akşam 4,30 xa kadar devam etti ve bu müddet zarfında takriben 3000 kadar Türk şehidi defno- lundu. 19 mayıs — muharebesinden sora, Türkler, ağır topçu ve çok miktarda yüksek infilâklı mermi olmadıkça Ayvustralya ve Yeni Zelânda kıtaatını - siperlerinden püskürtemiyeceklerini — anladılar. Fakat diğer taraftan kendi muh- kem siperlerinin de hemen he- men gayri kabili zapt bulundu- ğunu Aanlıyarak, Şimal mıntaka- sındaki kuvvetlerini iki fırkaya tenzil ettiler. 16 ıncı ve 19 uncu fırkalar adeden azalmışlardı. Bi- naenaleyh — mevzileri muhafaza etmek Üüzere bunları birakarak Sinci fırkayı istirahate çekip 2 inci fırkayı da Cenup mınta- kasına sevkettiler. Mayısın son haftası zarfında Anzac cephesinin kısmı azamında vaziyet nispeten sakindi; fakat Cuina mevkiündeki efrat birkaç gün birbir üstüne Türk lâğım sesleri işiterek telâşa — düştüler. Avastralyalılar düşman lâğımla- rını berhava etmek Üzere Üç yeraltı mayni patlattılarsa da 25 “Nisan gecesi yer altından yine Mâğım kazma sesleri işitildi. Fer- dası gün, erkenden 13 üncü tabur mevzilerde bulunduğu bir sırada hattın bir kısmı birdenbire bütün efradile beraber berhava oldu ve bazı Türk kıtaatı açılan gedikten içeri —dalarak - ikinci hattaki siperlere dahil oldular. Bir müddet vaziyet çok “tehlike arzetti; fâkat zaptedilen siperin iki tarafında bulunan 13 tabur efradı mevzilerini muhafaza et- tiler ve bunları himaye eden 15 inci tabur efradı da bu arada mukabil hücumlarda bulundular. — —— merer Resim Tahlili — Kuponu Tabiatinizi öğrenmek — istiyorsaau Naminizi S adot kupos ils bir- Hkte gönderiniz. tübidle” ve iade edilmer. Resminiz #raya ikim, meslax veya san'at? Yulunduğu memleket Rosim — intiya: «decek mi ? Reslmin klişosl BO — kurüşlük Vumukabillada göndorileyi 2 Nibayet, birkaç saatlik boğaz boğaza buğuşmadan sonra Türk- ler 60 kadar maktulü ve bir miktar esir bırakarak — ricat Avusturyalıların —telefatı Ouinnde — dahil olmak zere 33 maktul ve 178 yaralıdan ibaretti. Bu vak'adan sonra beş hafta mütemadiyen Monash deresinin başında bulunan 4 üncü Avustu- ralya İlivası istirahate çekilerek yerine Hellesten avdet eden Ye- ni Zelanda piyade livası ikame edildi. Şimdi Anzac'da bulunan kuv» vetlerin miktarı (20000)e baliğ olmuştu. Fakat artık —mevzileri muhafaza etmek için bunun an- cak nisfinin kifayet edeceği an- laşıldığından kolordu kumandanı ile erkânı harp reisi Şimal mın- takasında muvaffakiyetli bir ta- arruz yapilıp yapılamıyacağı hu- suslarını tekrar mütalea ve tet- kik etmiye başladılar. İstikbal İçin Plânlar 13 Mayısta Jeneral Birdwood Jeneral Hamiltona hususi bir mektup yazarak Anzac — mevzile- rinden bir hurüc hareketi yapı- ması imkân ve ihtimallerinden bahsetmişti. Bu —mektup çok mühimdi. Çünkü asıl bu mektup Üzerine Jeneral Hamilton büyük hücumun — Anzac'tan yapılmasını düşünmiye başlamış ve üç ay sonra yapılan Anzac-Suvla taar- ruzu fikri de bu mektuptan doğ- muştu. İleride görüleceği veçhile ağustos taarruzunun asıl maksat ve gayesi Anzac'ta sol cenahtan bir çevirme hareketi yapılarak Conkbayırı ile Kocaçimen tepeyi zaptetmekti. Yukarıda zikredilen mektupta Jeneral Birdwood'un . ileri sür- düğü teklif te işte böyle bir çe- virme hareketinden ibaretti. Jene- ral Birdwood mevcut mevzilerinin zayıf noktalarının başlıcalarından birinin bunların sırtm aşağı ya- maçlarında olup yüksekte bulu- nan düşmanın hâkimiyeti altında bulunması olduğunu — ve şimdiye kadar kuvetleri ileriye gidemiye- cek kadar zayıf olduğundan sol cenahı müstesna olmak üzere her taraftan düşmanın iki ve hatta üç siper hattı ile çenber altına alın- miş olduğunu — izah ediyordu. Jeneral devam ederek, şayet Jenerat Cox'un sarp yamaçlara tırmanm'ya alışkın olan Hintli kıt'attan mürekkep İivasile tak- viye edilirse, sol cpnahtaa bir çevirme hareketi yaparak Koca- FN B - ÇTTEET &T TeT çimen tepenin sırtlarına tırmanıp | tepeyi zaptedebileceğini ümit et- tiğini, sağ cenahı bu noktada ve mevzileride asıl sırtların Üzerin- den cenubu garbiye doğru uza- nacak — olduğundan boğazlara doğru inen bütün dereye hâkim olabileceğini izah ediyordu. Maa- mafih bir tek livanın inzımamile bu kadar uzun bir cpheyi muha- Faza edebileceğinden emin bulun- madığından, — Ahibaba — tepesi zaptolunduktan — sonra — Anzac'a böyük — kuvvetler — çıkarılmasını teklif ediyordu. (Arkası vart SON POSTA ' HİKÂYE Yeni Neşriyat Beni Yakan Bir Ateş Var Genç muharrir Ragıp Şevkinin bu isimde bir kitabı çıktı. “Beni yakan bir ateş var , kısa hikâyelerden — müteşekkil bir cilttir. Son zamanlarda ismi- nin cazipliğine, cildinin şıklığına aldanarak elime isimlerini (duymar dığım yeni muharrirlerden hangi- sinin kitabını aldımsa sukutu ha- yale uğradım: Onların içinde öyleleri varki yazan adamın kafasının boşluğu- nu, kofluğunu cehaletini bağırı yor. Öyleleri varki binbir. gece masallarını yazanların yeknesak tslüplarından çok daha beter. Cümlelerini bile doğru dürüst tanzim edememiş, manalarını bi- medikleri kelimeleri rast — gele sayfalara serpiştirmiş olan bu meçhul kahramanların eserlerini(!) tenkit etmiye bile imkân yoktur. Bunları okuya okuya dımağıma yerleşmiş olan bedbinliği “ Beni yakan bir ateş var , nisbeten giderdi. Va bana ümit verdi. * Muharririn yazıları arasında “ Duman ateşi ,, “ Alev yangını, gibi terş terkipler sık, sık göze batıyor. “Çok heyecanlı ve çok sakin- di,, kabilinden müphem manalar ifade eden bazı cümlecikler de var. İnsan, çok heyecanlı olduğu zamanlarda da sakin görünebilir. Eğer muharrir bunu kastetmek istiyordisa, anlatış tarzı bir parça daha vuzuhlu -olmalıydı. Meselâ bir yerde de: “Merak tatlı şeydir!,, şeklinde bir cümle nazarı — dikkatimi — celbetti. Bir ananın; oğlunun gelmesi mutat olan saatte gelmemesini, ve üç gün görünmemesini “merak,, edi- şi tatlı değildir. Buna benzer acı meraklar çoktur. Muharririn “is- tisnaları olmakla beraber,, kay- dine İüzum görmemiş — olması manayı fazlalaştırıyor. Buna benzer eksik izahlar kitapta yok değil Bir muharrir bir şey anlatır, bir kanaati mü- dafaa eder, ortaya bir fikir atar- ken muhatapları tarafından eksik yanlış anlaşılmasına imkân bırak- mıyacak kadar vazıh bir ifada kullanmalıdır. “Düşündürücü hikâye,, isimli bikâyesinde — mubarrir — hayaliye yakın bir Üslüp — kullanmıştır. Sonra bu vak'ayı karie hayatın bir sırrı gibi göstererek neticeyi vermiyor. Mevzu güzeldir, Üze- rinde biraz düşünüp bu hikAyeye daha zevkli bir nihayet bulsaydı çok daha iyi olur(u Hikâyelerde yazıldıktan sonra rutuş görmemiş olmaktan doğan ufak tefek diğer hatalarda çok- tur. Bir muharririn mevzuu bul- duktan, onu taslak halinde tespit ettiken soura Üzerinde bir parça daha işlemesi lâzımdır. Bunlar haricinde üslüp güzek- dir. Tahayyüller Fena değildir. Ve hikâyeler sabun köpükleri, saman alevleri kadar ömürsüz değildir. Hatta içlerinde kabili münakaşa olmakla beraber yeni ve enteresan — likirler de vardır. Hikâyelerin zevkleri boğucu bir ya gününun nadir rüzgârları kadar geçici değildir. Okuduktan sonra insanı düşündürebiliyor, okuduktan | rin tahlillerinden biridir. Romanda | olmasıdır. d TTT Töoşrinisan - 22 Bu Sütunda Hergün Yazan: N, S. KALPAZANLAR Onlar, sekiz kişilik bir kal- pazan kumpanyası idi. Çarlık Rusyasının Nikolay denilen bir madenl! parası vardı. Bolşevikler © paranın ayni boyunda, fakat Üzerinin — yazıları, tuğraları az farklı bir para çıkarmışlardı. Onu taklide uğraşıyorlardı. Fakat bir türlü — muvaffak olamıyorlardıu. Hem de her sefer yaptıktan sonra hepsi de dikkatle tetkik edip — olduğuna kanaat getirdikleri hâlde süre- miyorlardı. Zira sürülürken anla- şılıyor, yakalanmamak - için ka- çarken neler çektiklerini bir ketr dileri bir de Allah biliyordu. İşte yine taklit — etmişlerdi. Fakat bu paranın aslının tam benzeri olup olmadığım nasıl anlıyacaklardı. Şimdi hepsinin düşündüğü hep bu idi. Nihayet içlerinden en zekisi, Yuvanof: — Bana, dedi, birkaç tane verin! Ben yarın sabah size olup olmadığını anlar, söylerim... — Nasıl anlıyacaksın ? — Nenize lâzım sizin canım! Bütün ısrarlarına rağmen Yu- vanof onlara istediklerini nere- den, nasıl anlayabileceğini söy- lemedi. Maamafih ötekilerin “Yu- vanof,çun — dediğinde — muyalffak olabileceğine —pek — emniyetleri yoktuya.. Zayif bir Ümitle ona yeni nümuneden birkaç tane verdiler. R * “Yuvanof,, ertesi sabah »öz- leştikleri yerde arkadaşlarını bu- duğu zaman yüzünde istedikle- rine irişememiş insanların kızgın- lığı, Ümitsiz yeis vardı: — Olmadı, dedi, bu sefer de olmadı.. Zaten diğerleri de tehlikeyi göze alarak bir taraftan paraları kendileri de sürmiye kalkmışlar, Yine anlaşılmış, yine yakalan- mak tehlikelerini zor atlatmışlar- dı. Binaenaley Yuvanofun sözü- ne inanmamazlık etmediler. Bir daha yaptılar. “Yuvanof,, birkaç tane aldı gitti. Döndüğü zaman müteessirdi. Yine: — Olmadı, diyordu. Bir daha bastılar, bir defa daha bastılar, olmadı, - olmadı, olmıyordu.. Yuvanof menfl cevap getiriyordu. On birinci defa yine bastılar, sonra tesir insanda devam ede- biliyor. Hulâsa: —ilk — eserini bu kadar az hatayla ortaya çıka- rabilmiş olan genç muharrir ileri için kuvvetli Gmitler vadeden ob gunlaşmış bir meyvadır. Naci Sadullah Göz Yaşları Etem İzzet Bey yeni ve edebi bir roman neşretti: Göz Yaşlar. Son neslin en kıymetli eserlerini veren ve Yakılacak Kitap, İst.rap Çocuğu, Aşk Güneşi, Beş Hasta Var, gibi bazıları birkaç defa basılan ve blüyük muvaffakiyetler kazanan eserlerine — ilâve ettiği yeni eseri realist Türk romanları içinde en mümtaz bir mevkli iş- gal edecektir. Yepyeni bir teknikle, yepyeni ve orijinal bir tarzda yazılan bu roman içtimat hayatımızın en de- Artık hepsinde bu İşi başaramı- yacaklarına dair bir kanaat kuv- vetle yerleşmiye başlamıştı. Son nümunelerden Yuvanofa birkaç tane verdiler. Ümitsiz, Umitsiz ertesi sabahı, onun getireceği muvaffakiyet veya ademi muvaf> fakiyet haberini beklemiye baş- ladılar. * Yuvanof, bir bomba hız ve bir çocuk neş'esile odaya daldı: — Hurra, dedi, nihayet oldu, muvaffak olduk !.. » Hepsi sevinçle etrafını aldılar : — Evet, diyordu, — eminim, muvaffak — olduğumuza — eminim, *“O,, bile bunun sahte olduğunu anlıyamadıktan sonra dünyada kimse anlıyamaz.. — “O,, kim?... — Nenize lâzım canım.., Derhal, hepsi yeni nümuneden birer miktar aldılar. — Gittiler, Sürdüler, Kimse anlıyamıyordu. Hakikaten Yuvanof dağru söylü- yordu. Muvaffak olmuşlardı. * Votkalar içiliyor, oyunlar ey- nanıyor, kahkahalar birbirine ka- rışıyor, sonsuz bir neş'e ve keyf havası tavanları sarsıyordu;.. Yor- gof, elini Yuvanofun boynuna attı. Sarhoşların yayvan şivesile: — Canım, dedi, canımsın sen benim.. fakat ne olursun, şu bi- zim paraların olduğunu nereden ınlıâ:sf — Sahi nereden anladın? — Söyle allah aşkınal.. — Haydi camm, neya saklı- yorsun sanki.., hepsi etrafını ak mışlardı. O, gülüyor, nazlanıyor- du. Nihayet anlattı! — Köşe başında bir Amâ dilenci yokmu dedi. Nümuneleri ona götürüyor veriyorum. O pa- raları elile yokluyor, ve parmak- lari o kadar ihtisas peyda etmiş ki, şöyle bir yokluyor, ufacık bir farkı hemen seziyor arkamdan bağırıyordu. — Efendi, sen beni budalamı savıyorsun, bunlar, Nikolay pa- rası. Geçmez bunlar... Son defakı paraya kadar o hep Nikolay parası olduğunu söyliyordu. Halbuki bu sefer ar- , kamdan bağırmadı, teşekkür etti. Ben de anladım ki muvaffak ol- muşuz... —, —. Merzifon Cinayetinin Sonu Merzifon, 20 (Hususi) — Mer- zitonda vuku bulan cinayeti bil- dirirken güpegündüz dükânında boğazlanan Abdürrâhman Efen- dinin kardeşi Halimin Samsuna kaçdığım yazmıştım, burada bir yanlışlık var, Halim boğazlanan Abdürrahman Efendinin kardağı değil, karısının temasta bulun- duğyu Arnavut Eyübün kardaşidir. Samsuna kaçmadlığı, evinde hasta olduğu anlaşılmıştır. Tashih ve itizar ederim. kadın ruhlarını, genç kızlarımızı. anormal yaradılışları, hayat m' cadelelerini bir sinema filmi ke- dar yakından ve gözle takip ede” biliyoruz, ayni zamanda ganiş tahlil ve felsefe — varlığının teri” hürlerini ve - inceliklerini - bul” yorur. f H Eserin &n muralfakiyetli tare' Jarından biri de mubarririb kef” disine mahsus — Oslübucun bur bütün hysusiyetini terahur ettirm $ |

Bu sayıdan diğer sayfalar: