T İMURLENK — 3i — Muharriri : Asker, Kendi Şerefi İ;;n Dövüşmek İshtiyordu Bir gece ©, taze ve safl 1 Bal istemişti. Arılar, kovanlari kirlettikleri cihetle bu istenilen bal — bulunamadi, hünkür da titizlendi, mutlaka emrinin ye- “tine getirilmesini diledi. Saray hademesi, korkudan her yere baş vurmuya girişti. O meyanda Sipahi Ağalarına da — müracaat - mecburiyetinde kalındı. Ağalar, iştle bu müracaattan ilham alarak hemen bir tabak kirli bal hazırladılar, saraya gön- derdiler ve padişaha verilmek tzere bir de terkere yazıp birlikte Çarpışa bu doğru şeyleri bilmelidir!,, (1) Bu nümayişler, bu tazyikler, bu tehditler hep boşa gitti. Be- yazit, gururundan fedakârlık yap- mıya razı olmadı, hem Timurun Üzerine yürümekte, hem hazine- lerini muhafaza etmekte inat etti. Asker sefih ve hasis hünkâra kırgın olmakla beraber harpten gekinemezdi. Çünkü yapılacak muharebeyi, Beyazidın hatırı için değil, kendi şerefi için ihtiyar ediyordu. Bu harp, doğru mu âdi, yanlış mı idi? Ne Yeniçeriler, ne Sipahiler, artık o ciheti dü- Şünmüyorlardı. Bir kere harbe karar verilmişti, kendilerine he- def gösterilmişti. Artık sık de- kuyup ince eliyemezlerdi, göste- rilen yere gidip çarpışacaklardı! Bu hissiyet ve bu zihniyet sa- yesinde Beyant, yüz yirmi bin kişilik bir ordu hazırladı, bu ye- künun yedi mislinden ziyade bir Orduya karşı yürüdü (2), Timurun ordusundaki inzibat, ruhi şevk ve kumandana bağlılık, şimdiye kadar yazılan hâdiselerle anlaşıl- Mıştır. Beyazıdın da ne gibi şe- Tait altında o mühbim orduya taarruz etmek — istediğini de şu kısa satırlarda gösterdik. Şimdi biri çin bududundan Misir sım- Tına ve Anadolu ortalarına ka- dar milyonlarca halkı, şevketine boyun eğdirmiş, öbürü de Erzin- €an önünden Adriyatik sabillerine Macar - ovalarma kadar uzıyan fermanfermalık yapmış olan iki Türk hükümdarın karşılaştığını Köreceğiz. Bu karşılaşma, dünya rp tarihinin en mühim vayfala- Tından birini teşkil eder. Hele islâm tarihinde bu sahnenin eşi Yokltur, Bu stbeple ve yine Ro- Man çerçivesi dahilinde taaviri lâzimgelen mühim bir mevzudur. x 2 Temmuz 1402, cehennemi bir sıcak var. Toprak, hararetten 'İ'lıııııı püskürüyor. Sular, sıcak b'l:._ ter gibi akıyor. Ağaçlar, BH) Ati tarihinden. Z (2) Arapşah, Timur ordüsünün e- İZ yüz bin kişiden mürekkep oldu- Bünu söylüyor, Kalkundil de &yni Miktarı kabul ediyor. Beyazıdın yüz Yirmi Vin kişilik orduya kumanıla *Stüğini yazmakia da bu İki müvetr'h | Mülttefiktir. Fi Yahmız İdris, Beyazıt — ordusünü “*en biu kişi olmak üzere gösterir. B Ğ hummalı — vücutlar — gibi bitkin. Yıldırm . Beyazıt, işte böyle bir gönde — ordusunu sürgün avma götürüyor, saatlerce ve saatlerce koşturuyor. — Maksadı, avlanmak değildir, gösteriştir. Ankara ya- kınindaki — Çubukovada — Timur- Tenkle güya eğleniyor, onu mü- himsemediğini anlatmak istiyor. Halbuki Timur, canlı bir dikkat ve tam bir uyanıklık içindedir. Bir yanımı suya vermiştir, bir yanınt — derin bir hendek ve kuüvvetli bir şerampulle siperle- miştir, kâmil bir emmiyetle düş manını bekliyor! Yıldiırim ve askerleri, kizgın güneş altında delice döndüler, dolaştılar, yorgun düştüler, av yakalamak değil, ellerini kıpır- datamıyacak hale geldiler. Hepsi susuzluktan — bunalmışlardı. Tam beş bin kişt bu ağır bunalışa dayanamıyarak yol boyuna dökül- müştü, can verip Ölmüştü. Alay alay kuzgun, sürü sürü karga, güneşin bu zavallı kurbanlarını gökten tarassat ediyordu, Üzer- lerine saldırmak için fırsat bek- Hiyordu. Gafil hünkâr, başları üstünde şen şen ötüşen ölü yeyici kuş- ların velvelesinden de ibret almı- yarak hâlâ ve hâlâ bu mecnun teşebbüsünde devam etmek isti- yordu, o gün bir kuş kadar da beyni yok gibidi, çok manasız bir gurur içinde yoruluyordu ve askerlerini yoruyordu. Nihayet o da, ciğerlerinin yandığını, gözlerinin karardığını, dilinin kuruduğunu hissetti, yan- lış bir çölde yürüdüğünü anladı, ovaya indi. Herşeyden evvel bir yudum suya ihtiyacı vardı ve bu ihtiyaç, bütün ordunun gözünde yanıyordu. Lâkin, sersemce do- laşılan yerlerde olduğu gibi, ovada da bir katra tu bulmak mümkün değildi. Irmak, Timur ordusunun elinde idi, berideki tek bir kay- nak yine © ordu tarafından bo- zulmuştu, kurutulmuştu. O hâlde suyu unutup ölüm şerbetini ara- mak lâzımdı, durmak daha zayıf düşmek demekti. İşte bu vaziyette iki ordu, silâhlarına sarıldılar, biribirlerine atıldılar. Yıldırım takımı, yalnız zafer değil, hayat ta arıyordu. (CArkası var) SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk garzetesi dar Tatanbul : Eski Zaptiyey ı l Çatalçeşme sokağı — Telefon: İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 'Telgratı İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ Kr. 1 Sene — 27C00Kr » GAy 1400 9, i | 800 , 300 , evrak geri verlilmez HDânlardan — mes'uliyet alınmaz cevap için moktupl ara (6) kuruşluk dul ilâvasi Iâatmdır. Adres değiştirilmes! (20) kuruştur. Camelemizde çıkaa vesim ve yazılarız bütün hakları mahfur ve gazetemize 1400 - 750 400 150 Gelen Kırlangıçlar saatlerce telgraf telleri Üzerinde niçin dururlar ? Kuşlâr Ve Böcekler Nasıl Konuşurlar? Kuşların Ve Böceklerin De, İnsanlar Gibi Biribirlerine Söz Söyledikleri, İşaret Verdikleri Doğru mudur? cinleri tetkik ediniz. Onlar da kafile halinde kalkar ve daima hep birlikte ayni — istikamette uçarlar. Bu hareketlerinde şüphe yok iki birden kumanda alıyorlar, demek ki içlerinden biri onlara işaret veriyor. Kösemenin çam- ne takip eden koyunlar - gibi, onlar da Jliderlerinin verdiği işa- rete göre hartket ediyorlar. Tolgraf telleri Üzerine - sira- lanan kırlangıçları hiç tetkik et- mediniz mi? Bunlar telgraf telleri üzerim- de saatlerce sakin dururlar. Son- ra birdenbire — etrafta tehlike sezen — liderlerinin bir işareti üzerine hepbirden kalkar, başka bir yere giderler. Sonra kırlan- giç ve leylekler. Mevsim gelince, sanki toplanma emri almış gibi, hep bir yerde kafile kafile top- lanırlar ve birlikte yola çıkarak cenuba veya şimale hicret eder- ler. İçlerinden biri, onlara reh- berlik eden yol gösterse ı— İ rektir. Avcılık edenler - yabani! kar ve ördeklerin uçuşlarındaki inti- —Ş M -— TAKVIM — ÇARŞAMBA İptür- 2- 2cl TEŞRİN 93? v 180 Aradi Rumt 40 - Vel Teşrim - DNi 151 ea a eli sala eg |- saj u se| * J 84 | 4 46| adai | TT 45 | . Kuşları böcekleri tetkik zamı — hayretle etmişseniz gör- görmüşlerdir. Ha müşsünüzdür. ki, vada tayyare fi- bu hayvanlar bi- folarını gördünüz ribirine mü? onlar nasıl emir verir, söz harp safı haline anla! lı:' Tn Öa MRE v kuman danlarını Söyle. mişer takip ederl hedelerinize mü- "oeA racsat — ediniz. yabani ördek ve Sonbaharda kar- kazlar da daima galar sürü ha- harp nizamında Hinde bir taraftan uçuş — yaparlar, bir Iıtıfî uçar- Hatta tayyareler Iıı-.:.:nr;î'ın:: bu harp nizamını zlu. A';ıcın ördeklerden altından — geçen Yabani ördeklerin uçuşları, tayyara filolarının seyrine benzer. — almışlardır. De- ÜÜ hdarsih 'ai Yabani ürdekler havada bir beş şekilde saf halinde uçarlar mek ki böyle saf de bir silâh, bir r halinde — uçabil- taş veya — bir mek için bu kuş- sopa görürlerse ların Öönde gis derhal bir feryat den rehberlerine ;c ııkııuıx uymaları İâzım- ir UçüNEU gö dır. Önde gi- rültüsü — işidirsi- den rehber on- niz, Kargalardan Mi vağöt' z biri - İşarat EELN manda verir, ni- miştir. Hepsi bir- den kalkar ve zamı bozanı nasıl bik tekrar — yerine hııı!l.:dlddu- davet eder? Fakat ağacın ak İşte bir Al- tından — geçen man (âlimi bu adamda — sopa, #uallerin — ceva« il:lı veya taş bi bulmak ü- bulunmazsa, zere — senelerce reketi — şüpheyi kuşlar üzerinde davet.; alMOTaK tetkikat yapmış kargalar yerlerin. ve — hakfkaten den bile kırml- dikkate — şayan damazlar. neticelere — var- Kargalar kem mıştır. dilerine tehlikeli R Bu anlaşma, olan insant l:' konuşma ve ha- t©l tanır ve bü ber vereme va- tehlikeyi diğerle- Bitalara, kuşa ve rine nı?ııl ber böceğe göre de- verirler - Bişiyor. Yabut cami — Kkutuplarda bulunan bu kuşlara bakınız. Adeta kanadile ötekini — Meselâ arılar, t avlularında güyer- kendisini takibe davet ediyor nekadar — uza- ğa giderlerse gitsinler, yine ken- di yuvalarını bulurlar. Bunda ko- kunun rol oynadığı anlaşılmışlır. Her arı kovanının kendisine mahsus bir kokusu vardır. Ar: bu kokuyu sezerek kendi kovannı bulmakta güçlük çekmez. Bazı kuşlar sesle anlaşırlar. Bilbassa kargaların biribirlerine emir ve söz vasıtaları sestir. Bazılarında renk roel oynar, Rehberlik eden kuşun husus? ti rengi vardır. *Fakat doğrusunu söylemek !â- zım gelirse, kuş ve böcekler «ras sındaki münasebetler henliz tımas men izah edilememiştir. bavu bir nevi tel ler de vardız. Fakat bir şeyi yine © ğ yle izah eli