| Dünya Hüdiseleri l | Lindbergin Oğlunu Kaçıran Adam Mı? Madritten yazılıyor: Amerika- nin İspanyadaki Sevil şehri kon- solosu, iki Amerikan bahriyeli- sinden şayanı dikkat bir mektup almıştır. Bu mektupta, Tayyareci Lindbergin oğlunu kaçıranlardan birinin İspanyada bulunduğu bil: diriliyor ve haydudun etraflı bir tarifi yapılıyordu. İki gün sopra | bu tarife müşabih bir adam | Konsoloshaneye müracaat ederek | pasaportunu kaybettiğini ve bir yenisini çıkartmak istediğini söy- lemiştir. Müracaatçının adı Jan Saül'dür. Mahirane bir surette isticvap edilen serseri, Amerika- dan doğru Fransaya gelip Bordo iskelesine çıktığını, sonra oradan sahte pasaportla İspanyaya gel- diğini, vaktile Nevyorkta terzi ameleliği — yaptığını — söylemiştir. İspanyol zabıtasına yapılan müra- caat Üzerine pasaportsuz adam | tevkif edilmiş, hakkındaki ihbar kendisine bildirilince inkâr etme- miş ve filvaki Lindbergin oğlunu kaçırıp ve bilâhare öldürdüğünü söylemiştir. Fakat zabıtanın diğer Buallerine cevap vermek istemi- yerek sadece Amarikan hâkim- | leri önünde icap eden şeyleri söy- liyeceğini — bildirmiştir. İspanyol | zabılası, bu adamın parasız bir | surette Amerikaya gitmek - için kendi kendisini yok yere itham | ettiği kanaatindedir. Hindistanda Mücadele | Londradan yazılıyor: Bir müd- detlenberi Hindistanda, İngilizlik l ve İngilizlere karşı gösterilmekte | olan düşmanlık, —yeni ve müt- | hiş bir şekle bürünmüş bulu- | nuyor. Filvaki son haftalar zar- fiında — birtakım — genç — İngiliz * kızlarile — İogiliz - Hindi melezi | kadınlara, gizli eller tarafından iğne ile sokakta hastalık mikrobu | aşılanmıştır. Bunların çoğu, sabah işlerine giderken lecavüze uğra- mışlardır. Bu nevi sarl hastalık mikrobu aşılanan on kadın has- | taneye yatırılarak müşahede al- | tına alınmışlardır. İ | yanın gittiği Birçok sivil taharri memuru | bu caniyane teşebbüsün Faillerini | yakalamıya memur edilmişlerdir. | * Malabar Mihracesi, Paryaların mabetlere kabul edilerek İugiliz- lerin çevirdikleri entrikalara mâni olunmasına dair Gandi tarafından yapılan tavsiyeyi dinlememiş ve bunları cami ve mabetlere alma- mıştır. Bu hareketten mütszessir olan Gandinin yeni bir açlık grevine başlaması muhtemel gö- | rülüyor. | Cemiyeti Akvama| Bir Tecavüz Cenevre — Teşrinievvelin bi- rinde Büday iİsminde bir Macar avukat, işsiz. kalmasından müte- essir olarak Cemiyeti Akvum pencerelerine karşı bir tabanca atmış ve yakalanmıştı. Mahke- meye verilen mütecavir on beş gön hapis cezasına mahküm | edilmiştir. Müddetini bitirdikten #onra hudut haricine çıkarılacaktır. n n TU AA SON POSTA AOA YUR SŞ EL OA Z. SA SN ŞN H fO-YO SALGINI “Telefonla Konuşurken Elimde Yo-Yo Olmazsa Söylenenleri Anlamıyorum,, Büyükhanım Vapur İskelesinde Torununa Bir Tokat “ p | Şaplattı, Elindeki Yo-Yoyu Alıp Çevirmiye Başladı e g) İstanbul sokaklarında) yo-ya meraklıları Yo - yo bhastalığı... Daha hiç- bir. doktorun teşhis koyamadığı hiçbir. lâboratuarın keşfedemediği bu hastalık, bütün İstanbulu, korkunç bir salgın ha- linde kapladı. Sokakta yo - yo... Evde yo - yo... Masa başında yo - yo birini dinlerken yo » yo... Kadın, erkek genç, ihtiyar, herkesin elinde ucuna ip geçirilmiş tahtadan bir topaç... Habire çeviriyor. İstanbul çok defa böyle bul- ranlar geçirir.. Geçen seneler yine bu mevsim bir “Voyvo, hastalığı başgöstermişti. Fakat voyvo aşağı suuf tabakanın ağ- zında dolaşan bir şeydi. Yo - yo öyle değil. En ciddi iş adamları- | m bile kendine bendetti. Şişlinin salonlarında — bütün — hamımlar şimdi yo - yo çeviriyer. Geçen gün Üzsküdar iskele- | sinde bacak kadar bir çocuk, sesine esrarlı bir ahenk vererek büyük bir hatip edasile etrafında toplananlara şöyle söylüyordu: — Hanımlar,. Beyler.. Moda- yı takip edelim... Avrupa, göz- lerini açmış bize bakıyor. Dün- yoldan — gidelim!.. Ya- yo... Altı yaşlarında bir çocuk, çarşaflı haminnesinin eteklerinden çekerek iki sıra sicim gibi yaş döküyor : — Yo - yo.. Yo - yo.. Ben yo - yo isterim.. Kadıncağız, luyordu : — Vay yumurcak e. vapuru kaçırtacak bana.. Yo-yocu, bu vızıltiyi duyunca hemen yanaştı: — Haydi küçükbey.. Yo - yo verelim.. Haminne homurdanıyordu: — Bu yo - yöyu çıkarana da ne diyeyim bilmem ki.. Satıcı güldü: — Moda — teyzehanım.. En son moda.. — Yerin dibine batsın öyle moda.. — Bak teyzehanım.. Topaç zıpladıkça, büyük ha- nımda da yelkenler suya inmiye başladı : — Allahim, para için daha neler çıkaracaklar? On iki buçuğu verip bir tane aldı. Fakat daha vapura girmeden torunile pençe pençeye geldiler. burnundan — 80- Zorla bi - BKi mikrobunu | bundan çok sene evvel F, anı - da KırallıK zamanında Vetlah! yo-yo oynarken — Ben çevireceğim , — Hayır, olmaz ben çevire- ceğim. İ Güya torununun gönlünü hoş etmek için aldığı yo- yo yu baminne, elinden bir türlü bıra- kamıyor ; bir taraftan: | — Hay gözünüz kör olsun ipi parmağına geçirmiş, tek ayak Üstünde sıçrayıp duruüyor. Dikkat ettim: Büyük Hanımın bu hali kimsenin tuhafına gitmedi. Çünkü aşağı yukarı, — vapur. — halkının yarısında yo-yo var. Yo- yo çevirerek konuşmanın herhalde bir hususiyeti olmalı. Dün, birisi anlatıyordu : Telefonla konuşurken, elimde ye - yo olmazsa söylenenleri anlamıyorum. | Bir başkasından şunu işittim ; — Azizim, yo - yoya alış. tığım gündenberi cıgarayı azalt- tım. Eskiden iki paket az gelir- di. Şimdi bir paketi bitiremiyo- rum. Kâfiri eden bırakmak ne mümkün.. Yo-yo — diyip — geçmeyin. Çeşitleri öyle çoğaldı ki.. | Rivayete bakılırsa fil dişinden | yapılanları bile varmış. Dün sabah iki yoe-yo satıcısı, inşallah.. Diyor, bir taraftan da | müşterilere — biribirlerinin oyun- caklarını kötülüyorlardı: — Alma beyim.. kirmizi boya | yapıyor parmakları.. — Aydabe.. yalancı,.. Ya se- ninki iç dönmiyor... — Anğgğisi dönmiyor? — Angisi boya yapıyor?.. Sokak ortasında karşılıklı bir çekişme — başladı. Boyası çıkıp çıkmadığını göstermek için biri yo-yosunu yüzüne sürüyor, öteki döndüğünü anlatmak maksadile onu bir metre yerden kendine çekiyor: — Tayyare be... Yo-yo tay- yaresi be? Sokakta yo-yo çeviren aklı | başında, Aağır, kâmil adamlara sık sık rasthyorum: Aman, siz de mi? demiye gelmiyor. Çünkü, ayni suali o da size sorabilir. Sirkecide bir gramofon ma- | gazası — var, Önünden ne vakit geçsem çıraklarından birini elin- de yo - yo ile görürüm. Ya- yo salgınında umumi iş- sizliğin âmil olduğu bence mu- hakkak... İşsizlik, can sıkıntısını, | can sıkıntısı da yo- yoyu de- gurdu. Arkadaşlardan biri, biraz sıkıldığı için: — Bizim çocuk tutturdu! Ba- hanesile geçen gün bir yo - yo | alıp cebine atmıştı. Dün, kendisini matbaada tek başına, yo- yo çevirir. görünce sordum : — Hani, çocuğa almıştın ! Gülmiye başladı : — Azizim, sen galiba yo-yoyu çocuk oyuncağı sannediyorsun ? Yo-yo ile çocuklarımız oynarsa biz ne bulup oymyacağız? Müşteri ile pazarlığı uydura- miyan bazı satıcılar müşteri gi- dince “ ya sabur! , makamında yo-yoya müracaat ediyorlarmış. Yo-yo anlışılan yirminci asır insanlarının tesbihi yerine geçti. Canınız sıkıldı, gelsin yo-yo... Kazanç azaldı, gelsin yo-yo... Birisile atıştınız gelsin yo-yo... Yo-yo bu gidişle bizim eski yuf borusu gibi bir gey olacak. Allah beterinden saklasın!.. , tt benden | . v ç t &y v B eee Gi V İAi lleii & — Üİ " SK AA tü eee Teşrinisani 2 e Kari Mektupları Pancar Ziraati İçin... Kırklarelinde Hamdi imzasile yazılan bir mektupta, mıntaka pancar ekimi mukavelesinin ziraat kooperatifile yapılması, kooperar tifin de her köylüye 10 dönüm pancar ektirmesi tavsiye edik mekte ve: — Bu takdirde — Kırklareli mıntakasında 12 bin dönüm pan- car zeriyatı yapılır, her köylü de müsavi hukuk ile bu zeriyattan istifade etmiş olur, denmektedir. Kariimiz, pancar zeriyatının şimdilik bazı köylüler arasında mahdut kaldığını ilâve — etmek- tedir. İki Şikâyet Beyoğlunda Havagazı Şirketi muhasebesinde Âdil Bey, Haseki hastanesinde yeni doğmuş çocuk- lar için verilen bezlerin iyice kurutulmadığını ve — çocukların islak islak sarıldığını yazmakta, tramvay biletçileri kontrol me- murlarının da yolculara bilet verir ve kontrolu yaparken daha nazik olmalarının teminini rica etmek tedir. Ucuz Sigaralar Çankırıda dört kuruşluk köy- lü ve altı kuruşluk halk sigara- larının satılmadığı yazılmakta ve bu sigaraların. burada da salışa çıkarılmaları temenni — edilmek- tedir. . Bakırköyünden Temenniler Bakırköyde Cevizlikte oturan Şaban Bey gönderdiği mektupta Bakırköyde sivrisinek ve sıtma olduğundan, su meselesi halledi- mediğinden, etin pahalı satıldı- gından bahsetmekte ve İstanbu- lun en güzel yerlerinden biri | olan bu köyde de belediyenin bu en mühim meseleleri hallet- | mesini temenni etmektedir. Cevaplarımız | | | Vanisa bapishanesindeki — mah> kümlar namına mektep yazan Ali Ef.ye: — Tememniyatınızı bir istida ile Adliye Vekâletine bildiriniz. Müspet bir netice alınması muh- temeldir. * | A B. İmzasile mektap yazan zatat — Mektubunuzda — mevzuu bahsettiğiniz meseleleri — Maarif Müdürlüğü de nazarı dikkate almış ve alâkadarlara icap eden emirleri vermişlir. Yeni Neşriyat Holivut Nolivut'un İKi teşrinisani nunhasi «Lili Dumitar nın çok güzel renkli bir resmile ©u son sİhema havadisle” tinl havi olarak üntişar etmiştir. | İctihat H — detihat mecmuasının 856 1nçi nt | hati dolgün inündericat Üe çıkınıştır. | Halkevi — Eakişebir. Nalkevi tar | zahıadan neşredilen mecmuamu 3 ünsü sayısı çıkmıştır. İçinde değerli yazılar vardır. Akın — Trabzon gençleri tarafın? — dan on beş - günde - bir. çıkarılan b mecmuzarn 14 ündü saayısı Kıymetll tetkiklerle dolu olarak yazılar Üml intişar etmiştir. Armon! Kitabı — (Thevdoredir bois) nn Armoul kitabı şimdilik hef forma olârak muallim Cemwal Reşit ve J Hulüsi Beyler tarafından tercünc '.' kitap halinde ueşredilmiştir.