Haftada Bir Defa Neşrö-: ö lunur Ve Bütün Düüyat Afvîa(buahnı Size Getirir. A K Rulel devilea oyunu bu papat €at elmiştir. genlisi, buzl bayrağımı taşımak- tadır. (legilterede) 30 Sene Sonra Büyü- yen Tohumlar Rivayet ederler ki, Mısırda | seki mezarlarda bulunan bazı hububat ekildiği zaman filizlenir, | büyürmüş. Bir tohumun birkaç bin sene sına imkân yok. Fakat ikaten bir tohum kaç sene yaşıyabilir? | Amerikada hükümet çiftlikle- | rinden birinde bunun tecrübesi yapılmış. Muhtelif cins tohumlar ı muhtelif saksılara konarak Üüç muhtelif derinlikte yere gömük müş. Bir kısmı 20, bir kısmı 50, bir kısmı yüz santim derinliğe gömülerek Aarada sırada saksılar süretle otuz sene evvel len bazı tohumlardan bir kazılıp çıkarılmış ve ekik miş. Bunlar arasında krizantem tohumu vardır. İki günde filiz Vermiştir. Diğer bazı yabanl ot Ve çiçek tohumlarının da gayet Süratle filizlendikleri görülmüştür. 8 gün içinde on beş muhtelif tohumların filiz vermesi, hayretle karşılanmıştır. Bu tobumlar - için: de tütün, hububat ve karanfil ıııg:ıe edilmiş. ı İ arı vardır. Bu tecrübede yaban! tohum- daha - ziyade ıııkıuıııti Ve daha uzun müddet dayandık- aa — Halıdan Kadınların şapka diye baş- l"'i"hliri garip şeyler giydik- Bür, B vakit, her yerde görü- ta Bir vakit kadınların şapka- di sebze bahçesine, bazan bir Yüvasına benzer. Fakat bu —"hh €n ziyade ileri gidenler Ü ' KJ HS o Şapka Giyen İnsanlar ları görülmüştür. Çavdar, buğday mısir, pamuk, yulaf tohumları da ekilmiş, fakat bunların biçbiri filiz vermemiştir. Bu tecrübeye 1902 senesinde başlanınış ve bu #sene neticesi alınmıştır. - $ ç g Bu Soematra gü- y zelinin — başında gördüğünüz baş- lık bir nevihalıdır Somatra güzelleri olsa gerektir. | Çünkü onların şapkaları, etrafına kuşak sarılmiş bir yastığı andırır, Bu şapka modası asırlardan- beri — değişmemiştir. — Bugünün güzelleri de ” ninelerinin - giydiği şapkaları giyerler. â | | yelim : Bu kuleye bu lemin vi b l killseye HaT Ka ediye ettikleri yağlarım parasile yapılmamı dir. Athın topu, Ba tep Tügilin Koslı yedinci Bdvardın Hündisi anı e siyereti münesebetile yapılmıştır. M0 He ağızlığındadır. Bir Kanun Mantıksızlığı Gizli Silâh Taşımak Yasak, Fakat Aleni Taşımak Yasak Değildir Bir Fransız gazetecisi, başın- dan geçen şu garip hâdiseyi anlatiyor. Onun agzında dinli- DŞi Mesleğim gazeteciliktir. Uzak bir semtte oturuyorum. Gaze- temden gece saat kaçta çıkabi- leceğimi Allah bilir. O saatte her taraf tenhadır ve mesleğimin bana vermesi lâzımgelen emniyete rağmen, geceyarısı kendimi tenha sokaklarda görünce zayıf bir kadından daha korkak oluyorum. Bu mütemadi endişeden kurtul- mak içindir ki şıçeıı gün sem- timin polis merkezine gittim ve merkez memuruna derdimi anla- tarak — korkumdan — bahsettim. Dedi ki: — Peki, ne yapmamı yorsanuz? Büyük bir şey değil, mü- saade ediniz, çantamda bir ta- banca bulundurayım. — Mümkün değil. — Mümkün değil, niçin? — Çünkü kanunen sivil hiçbir kimseye silâh taşımak müsaadesi verilemez. — | Hayret ettim. Demek ki hiç isti- kimsenin, — kimseye — sezdirme- den cebinde veya çantasında, bir. pudra — kutusu, — bir. t valet levazımı gibi bir silâh taşı ması mümkün değilmiş. ; Doğ inanmak istemedim. Bütün Paris polis merkez memür- larile görüştüm ve — hepsinden ayni cevabı aldım. Cevapları, sanki birbirile söz- leşmişler gibi rine benziyordu. Fakat omuzumda bir av tüfenki veya belimde parlak bir kılıçla sokakta — gezebilirdim. Paris polis merkez — memurları böyle söylüyorlardı. Fakat cebim- de gizlice bir tabanca taşıya- mazdım. Çünkü birnide, taşınan silâhı herkes — görüyordu. Ve kanun, görünen bir silâhın taşın- masını menetmemişti. Fakat bu takdirde de günün | her saatinde tüfeği taşımak veya kılıç sürük- lemek hayra üâlâmet olamazdı. Çünkü tesadüf edeceğim bir zabıta memurunun muvazenesizliğimden $ ıul,helıııeıek_ beni — timarhaneye sürüklemesi ihtimalı vardı. Onun içindir ki ben, şimdi her gece evime giderken tir tir ttriyor, fakat bir — silâh taşıyamıyorum. Çönkü kanım, gizli silâh taşımayı menetmiştir. Deli zannedilmemek harfi barfine biribi- | ) yere sokakta bir çifte | Geçen haftanın Bi Bül ada" Dünya Matbuatında Çıkan Meraklı Hikâye, Yazı Ve Makaleleri Bulacaksınız. 19 seme devam ve 2100 defa tek- athayı bi baloda rast geldikleri bir kkadındır. |Hapishaneleri Zevkli Bir Yer Olan Memleket Hindletanaa, mahpuslar ıııılıııııı-ı mel yiyip içlikten maada hergün muhafızı ile birliktâ sokağa çıkar | Dünyanın her . tarafında ha- pishane demirden bir gömlektir. Buraya kimse, hatta en büyük sefalete alışmiş serseriler - bile düşmek istemezler. Hayatın en feci ve en tahammül edilmez şekillerine hapishanelerde tesadüf olunur. Hapishane demek, hava- ı Sız, ziyasız, gıdasız, eğlencesiz bir yer demektir. ve burada hayat dört duvarımı içinde geçmiye mahkümdur. Görünen Saat İngilterede tayyare istasyon- larından birine gündüzleri 1000, geceleri 500 metre yükseklikten görülebilecek — büyük — bir saat' | Hâvadan I | Bu saati İngiliz. mühendisle- rinden biri düşünmüştür. Saat yapılmıştır, anlamaları için yapılmıştır. Saat 47 ayak kutrunda bir daireden — ibarettir. — Dakikayı gösleren akrebin boyu 7 ayak, saati gösteren akrebin boyu & ayaktır. Akrepler büyük — motörlerle hareket ederler. Saat, muhaddep bir siyah taştan ibarettir. | için omuzumda — tüfekle dolaş- mak ta benim işime gelmiyor. kanunların bir mantıksız tarafı daha, | iken yapılmıştır. 4 tayyarelerin | | havada iken saatin kaç olduğunu | Yalnız Hindistanda şebir ha- pishaneleri, şehrin en güzel yer- leridir. Her nedense, orada mah- puslara iİyi muamele etmek tea- müldendir. Hapishaneler, ekseri evlerden daha - temizdir. Her mabhpusa günde Üüç kap yemek verilir. Halbuki milyonlarla fakir Hintliler, aylarca kuru ekmek veya pirinçle geçinirler. Sonra hergün mahpusları hava ve güneş almak üzere sokağa çıkarırlar. Buradaki — resimde, muhafızının nezareti altında so- kağa çıkarılan bir mahpusu gö- rüyoruz. Bü yüzden Hindistanın — bazı — kısımlarında — cürümlerin - çokluğu dikkatten kaçmıyacak kadar çoktur. Maamafib Hint hapishaneleri- nin yüzelliği, basit ve iptidat şerait içinde bulunmasına nispet- ledir. Yoksa Sovyet Rusya ha- pishanelerinde hayat bundan da iyidir. Rus hapishanelerinde rad- yo, sinema, mektep vardır, kü- tüphane vardır. Fikir meselesin- den mahpüs — olanlar — gündüz işlerine — gönderilir. Kadın ve erkek mahpuslar bir arada bulu- nur ve hatta ıslahı. hal edenlerin evlenmelerine müsaade olunur. Makedonya Cinayetleri Sofyadan yazılıyor: Bir #por klübünün veznmedarlığını ifa eden Dimitri Markof, tramvayla gider Üzerine — kurşun — atılarak öldürülmüştür. Bu genç, hiçbir siyasi fırkaya mensup - değii idi ise de Makedonya komitesinin P bulunuyordu. — Katilin — hüviyeti | anlaşılamamıştır. — Cinayeti — işle- dikten sonra iki arkadaşı ile beraber hareket halinde bulunan bir * tramvaya firar etmiştir. atlıyarak * Bundan — başka - Protegerof taraftarlarından — olup — Mihailof tarafları bir şahsı öldüren bir mahpus, bir diğeri tarahodan hapishane — dahilinde kurşunla katledilmiştir.