Sıyfı 9 M 25 Teşiatevva ; SoNn POSTA ” TIMURLENK | Müthiş Bir — 1215 — üessese: Timur Bağlandığı İçin Çok Müteessirdi Yılan Çiftliği Brezilyada, Zehirli Yılanları Tutüp Cihangir de hepsinin yüz- lerini apaçık — görüyordu — ve bir eli hançerinin — kabzasında dimdik —duruyordu. Fazılın ayak- larıma kapanmasile beraber çer- keslerin de aynişey yapacakla- fına şüphe etmiyordu. ve kayıtsız. dururken Çerkesler- den birinin kolu açıldı, lemhatük basar tabirile ifade olunan kısa, Pek kısa bir an içinde havada ipten bir kavs peyda oldu ve bu kavis ıslık çala çala uçan bir yılan gibi şimşeğimsi kıvrımlar içinde bazan eğri, bazan doğru Şizgiler resmederek, vızlayarak geldi, geldi, koca Timurlengi sardı, sarmasile beraber sarsmı- ya başladı. Cihangir, bir gözün kapanıp açılması kadar kısa bir müddet zarfında kıskıvrak bağ- lanmıştı, hareket edemez - bir hale getirilmiştir. Okuyucularımız arasında tor atların yılkılardan — nasıl tütül- duğunu görenler elbette vardır, bu ustalıklı işi bizim yurdumuz- da göremiyenler de Meksika atlı- larının ip hünerlerini sinema film- lerinde mutlaka — seyretmiş ola- taklardır. Belki mübalâgalı bir &öz olacak amma, bu satırların Muharriri çobanların tor ata ke- Ment atmalarında çok ince bir ustalık bulunduğu kanaatındadır. Bir kere düşünelim: Dört beş yüz attan müteşekkil canlı bir dalga sürüsül Bu dalgalarım her birinde hem hareket, hem - kuv- vet vardır. Tek bir çoban, elin- de bir kelep ip, şöyle bir köşe- ye geliyor. Çören, sezen, duyan Ve çifte atan ©o haşarı dalgalar- dan birini yakalamak istiyor. Hedef muayyendir. Lâkin o ka- dar kıvrak ve ©o kadar oynank ki onu kurşunla vurmak - bile Müşküldür. Çünkü atılacak kur- Şunun başkasına — isabet etmek İhtimali yüzde doksan derece- Sindedir. İşte o saf çoban, bu Müşkül — vaziyette — soğukkanlılı- ğinı kaybetmez, küçük bir taras- Sudu mütcakıp elindeki kemendi firlatır. ve havada kıvrıla kıvrıla fçan kemendin halkası - hiç şa- Brmaksızın - tutulması — istenilen aAyvanın boğazına geçer! artık hf'yvııı istediği kadar şahlansın, Çifte atsın, kişnmesin, haykırsın. ngdı yoktur, yular başına geç- Miştir! Meksikalılar, bizim çoban- T kadar meharet gösteremiyor- lar, fakat kementlerini adam ya- alamakta da kullanıyorlar ki bu çirkinlik bizim çobanlarda Yoktur. Timur, güneşin yere ineceğine elki inamırdı, kendine kemeni alılıp ta bığlınıuğını ihtimal Veremezdi. Rüyasına bile girmi- Yen bu ihtimali bir emri yaki inde tahakkuk etmiş görünce Sarardı, tepeden tırnağa kadar Ül.redi_ Altından tahtı alınmış, *!'n.den saltanat kudreti kapılmış gibi mütcessirdi. Bu vaziyette hatırına gelen ilk çare, çırpınmak oldu. Kuvvetine itimadı olduğu İçin kollarını germek suüretile ke- Mendi kırabileceğini umuyordu. n!'un germek istediği kollar, te- Tae Mihlanmış gibi ktmıldame | koyun miskinliğile kıtır kıtır. ke- Bu ümitve bu kanaat ile sessiz | | ler, ormanın öbür ucunda bulu- yordu. O çelik bazular, ölü et parçaları gibi hareketsiz kalıyordu. Halbuki Çerkezler, adım adım yaklaşyorlardı, nerede ise burun | buruna geleceklerdi. O vakit ne | olacaktı? Eli ve ayağı bağlı bir silmiye razı mı olacaktı? Yahut yabancı bir adam gibi sürüklene sürüklene götürülmiye, şehirlerde teşhir olunmıya, zindanlara atık mıya tahammül mü gösterecekti? Yoksa kendini bağlıyanlara yüz suyu döküp, hazineler - vadedip hüriyetini kurtarmıya mı sava- şacaktı? Biribirini kovalıyan bu mülâ- hazalarla felce uğramak üzere idi. Gözunün önüne, genç iken, yine böyle ipe sarıldıgı günler geldi. O zaman yanında ilk karısı | fedakâr — Ulcay — vardı, — dişile | kemire kemire ipleri kırmıştı, halâs yolunu açmıştı. Şimdi yapa- | yalnızdı, ordusu iki üç saat unl:'- | ta idi, yanında getirdiği adam- nuyorlardı. Hoş, ordu da, adam lar da imdadına koşsa, müsbet bir netice alamazlardı. Zira ha- yatı dört Çerkezin elinde idi. Kü- çük bir müdahale üzerine herifle- rin o hayatı parçalamaları müm- kündü. Yine o dakikada, vaktile İran topraklarını çiğnerken hedef ol duğu — bir tehlikeyi — hatırladı. “Hezer Dara,, tepelerini geçerek Akkaleyi yıkarak Acem elinin cesur — sahipleri olan Muzaffer oğullarını inhizamdan inbizama uğrattığı sırada en son Şah Mam- sur ile karşılaşmıştı. Bu adam kumanda ettiği ordunun dağılmak üzere bulunduğunu görünce ba- | şından tulgasını atmıştı, kalkanını bir tarafa fırlatmıştı, zırhını da sıyırıp — birakmıştı, — yalin — kıliç Timurun Üzerine atılmıştı. Hücum © kadar cür'et ve şiddetle yapıl- mışlı ki kimse önüne geçememiş- ti ve Şah Mansurun keskin kılıcı cihangirin mağrur başımı düşür mek üzere bulunuyordu. Bizzat Timur, şaşkınlığından, ne kılıca el vurabiliyordu, ne kalkanını kaldırıyordu. Ölüm — muhakkak gibi idi. CArkası var ) e— SON POSTA asi, Havadis ve Halk gazetesi « İstanbul: Eski Zağtiyeş Idn'e' Çatalçeşme sokağı 25- 'Telefon: İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgrafı İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene — 27COKr 750 , GAy 1400 ,, A00 ' v <87n 800 ,, #40 &. Va 300 , Gelen evrak geri verilmez Hânlardan — mes'uliyet alınmaz #ktupl ara (6) kuruşluk lâzımdar. (20) kuruştur. Gezçicn çıkacı resin ve yazıların bilün hakları mihfur ve gazetemize afitir. SK nni aes Zehirlerinden Serom Yapıyorlar Dünyanın —en fazla zehirli hayvanları bulunan — memleket Brezilyadır. Hindistanda bile Bre- zilyada olduğu kadar yılan ve akrep bulunmaz. Çünkü Brezilya sıcak ve Trütübetlidir. Şimdiye kadar İçine insan ayağı basmu- miş, ucü bucağı bulunmaz orman- ları vardır. Bu iklim yılanlar ve bilhassa bunların en / tehlikelileri için çok müsaittir. Denilebilir ki Brezilya kahvelerile olduğu kadar yılanlarile de meşhurdur. Hindistanda, yılan zehirinden günde yüz adam ölür. Brezilyada bu nisbet daha çok fazla idi. Fakat zamanla bu tehlikeye kar- şuaçılan mücadele Brezilya yılan- larının tebükesini gün geçtikçe azaltınıya başlamıştır. Bilhassa bu mücadele işi için Sen - Pavlo Şşehri civarında, Bütantan ismi verilen yerde öyle bir. İâboratuar vardır ki bunun dünyada diğer bir eşi daha yok- tur. Bu Jâboratuar, Brezilya çif- çileri için yılan zehirine karşı serom yapar. Bu seromu bulan Fransız dok- torlarından Kalmendir ve keşfini 1894 de tamamlamıştır. Berezilyada, — yılanlara karşı tatbik edilen panzehirden, yani kalmet serumundan bahsetmeden evvel yine yılanlarla mücadelede kullanılan diğer iki vasıtayı göz- den geçirmek faydalıdır. Bunlar iki hayvandır. ki birinin adına Messürrana, diğerine de Kangyan- ba derler. Messürama zehirsiz bir yılan: dır. ve diğerlerinin müthiş bir düşmanıdır. Onun içindir ki Bre- zilyalılar bu yılanı hususi surette yetiştirir, — zehirli hemcinslerini avlamakta kullanırlar. Kanganba memeli bir hay- vandır. Fakat derisi çok para ettiği için ahali tarafından avlan- makta ve mücadele — yolunda bundan, kâfi derecede istifade edilememektedir. Bunun içindir ki Brezilya hü- kümeti Sen- Pavlo şehri civa- Bir Kaza Naçez ( Misisipi ) 24, — 18 Zenciyi taşıyan bir otobüs nehri geçerken devrilmiş ve içindeki- lerin hepsi boğulmuştur. Tuna Memleketlerinin İktısadi Vaziyeti Budapeşte 24 — Beynelmilel Ticaret Odasının Tuna memleket- leri hakkında tetkikat yaptırmıya memur ettiği daimi divan dün vazifesini bitirmiştir. Tuna mem- leketlerinin ihyası için zirai vari- yetin ıslahını tavsiye eden Streza konferansının kararı divan tara- fından tasvip edilmiştir. Alman Kahinesinde İhtilâf Mi Var? Berlin 24 — Milli Müdafaa Nazırı Fon Şlayşer, Alman kabi- nesiade bir ihtilâf çıklığı huk- kındaki haberlerin asılsız. olduğu ve kendisi ile Başvekil Fon Pa- pen arasında da bir noktai na- zar vahdeti olduğunu söylemiştir. Yılan çittliğinde yılanların evieri ve muhtelif çe- şit yılanlar Aşağıda: Yılan- ; lardan — çıkarı- lan zehirler şi- şelerin — içine rında çok mükemmel bir lâbora- tuar vücuda getirmiştir. Buna, lâboratuardan ziyade bir yılan çiftliği demek daha muvafıktır. Burada, muhafazalı tellerin içinde binlerce zehirli yılan beslenmek- tedirler. Yılanlar mahpus bulun- dukları zaman çiftleşip yavru yapmadıkları için bu çiftliğin tehlikeli hayvanları, — mütemadi surette yenilerile tebdil — edilirler ve her köylü getirdiği — dört yılan — mukabilinde — bir ampul serom abır. Bir yılandan ancak iki defa zehir ahbnabilir. Bu da birkaç damladan ibarettir. Bunun için gardiyanlardan beri çatal bir değnekle bir yılanı tutar ve başı« nın altından yakalar, lâboratuara götürür. Hayvanın gırtlağını baş ve şahadet parmaklarile bir parça sıkınca ağzı açılır, Lâboratuar şefi Prufesör Dijonis Kobusitski hayvanın ağzına cam bir tabak so- kar. Yılan bittetlenmiştir. Bu taba- | gı bütün kuvvetile dişlerinin ara- sında sıkar. Bu sırada gardiyan da parmağile zehir bezesini sıkıştırır ve zehirini döktürür. Bu zehir birkaç damladır. 38 derece — sı- caklığa arzedilince kurur ve kris- tal halisi alır. Bu kristal zehirler şişelere konur ve serum yapılır. Bu lâboratuvara geçen sene köylüler vasıtasile 22 bin zehirli yılan getirtilmiştir. Laboratuvar n bütün eşyaları Brezilya şimendi- ferlerinde bedava taşınır ve mem- lekete büyük hizmeltler yapar. Buna benzer bir müessesenin de Anadoluda tesisi, Türk köylüsü için büyük * faydalar getireceği kanaalındayız. — ğ