FE - K A ĞA D | Teşrinievvel Siyaset Âlemi İnsanlarMaalesef | Harpten Uslanmıyor o, Fransa ile İspanya aranında avuç içi kadar küçük bir memleket var- diri Andor Cnmhurlyıli. , Halkı aslen İspanyoldur. — Eski Fransız « İspanyol siyaset kavgaları- nın bir neticesi olmak üzere bu Cüm- huriyet nasılsa müstakil kalabilmiştir. hakikatte iki metbuu vardır. zahiren Fakat 'I) — Fransız Cümhur Reisi. * — İspanyanın Ürgel piskoposu, ç, Sarip bir siyasi itilâf, umumt nüfusu birkaç bini geçmeyen bu kü- Cümhuriyeti, — birbirile — hiçbir münasebeti olnayan bu İki başa bağ- lamıştır. Yine garip bir telâkki neti- cesi, Andor — Cümhuriyetinin — tâbi Eı_y;ı.ıueugu bBulki şahsiyet, esne ";:I;ımıı rağmen “Prena,, unvanını ıueku;,â:ı:::ı'clmhuııynllnlu müş- j ,Her defa Fransa'da Cümbur relsi *İişlikçe veya Ürgele yeni bir pis- OPON tayin edildikçe, bu tebeddül, " le Andor Cümhurl- Lekme tebliğ edilir, ondan, yeni met- vuna karşı sadakat vaidi yapılması istenir. * Umumt harp, miletlerin kendi ınulııı:ldınllııını kendilerinin tayin oL'ıı.uı prensibinin ortaya çikmasına ;eııle Veren acı bir. imtihan oldu. lç?ıı ıı':uııîblıı tarla kuşlarımı avlamak k arşıdan gösterilen aynalar gibi "r'uı.:n ııdıtıfı tuzak olduğunu hâlâ bile çi anlar, bir avuç insan Üüzerinde e olıı., İüzumsuz ve faydasız hâkimi- î:l;chı ıd-ımek!ııı zevk almaktaki in- n? hodbiniyi ma: rayıf lıîmıılzvdlı-. ll::ıîî:e;ı: ::::: saf ve aptal davrandılıça, bir takım !:,ılkllllırln. birtakım milletlerin iğer kütleler ve milletlerin üzerine Çullanmaması için hiçbir sebep yok- tur. Bir Andor Cümhuriyetini di Ü- hün, bir Fransıt Cümhur Reiıi:i prensliğini göz önüne Ketirin, bir d: 'ulıı mukadderatlarını serbest- çe ::.yın etmeleri prensibini düşünün. ğ yır, bir değil, birkaç harp da- a biz insanları ııılıııdııııyıeılıtır. Süreyya Âvrupa İttihadı ongresi Bal,2 — Avru DA pa memleketleri ıuâl:.dı Üüçüncü kongresi den: beı: Tada — açılmıştır. Kongrede 26 memleketi temsil eden 600 mı rılı'lı'u hazır bulunmuştur. Koııg:: | bveııı Kont Kudenhov Kalergi ir ık(üşıı nutku söylemiştir. n uüıı: dlıll..lı_ ve endişeli bir ölükür 'emiştir kiz Amıd:ıbiki ::?;:;L Bunlardan - biri ' va b N, diğeri de yeni bir ci- A harbinin zuhürudur. TE m FRIKAN UMARASI:86 ÇOCUKLUĞUM Rus Edibi Maksim Gori; % Meşhur e | e ğı:ı::";î(or artık, gitl, T gzlııııı:;m koğdunuz? İ 'Onuşuyor musun!.. 'in,_.ml :,ı:kbudalaumd. na yapış!ıf&ı ve l::ğt?rıîfeüui - — Ulan deli mi old.un?.. *“San. a y fakat diğ demek — istemiyorum, liğerleri hepsi budala!, di y: tashih etmek istedim, İ?ıkdıı; * onu hiç teskin etmemişti, deânnx:i:yçnıcğîndu büyük babam SON POSTA Japonya Haklıyım iyor! Çok Mü Paris 2 — Havas Ajansı, Mi- letler Cemiyeti Mançuri tetkik komsiyonu âzasile Japon Harici- ye Nazırı arasında geçen çok şayanı dikkat bir muhavereyi neşretmektedir. Buna — nazaran Japon Hariciye Nazırı M. Uşida diyor ki: “Japonya cihan efkârı umumil- yesine ve beynelmilel münasebet- ler arasındaki âlemşümul vazi- | yetine çok büyük bir ehemmiyet verir. Fakat bu meselenin halline varacak yegâne yol, Japonyanın nazarında, yeni Mançuri devle- tinin — tanınmasından — ibarettir. Bütün Japon halkı, böyle istiyor. Mançuri ile Çin arasında, na- zari surette bile olsa, herhangi bir bağın mevcudiyeti kabul edi- lemez. Çünkü bu bağlar, ne ma- hiyette olursa olsunlar, Çinin Mançurideki — eski — vaziyetini iadeye kalkışmasına esas teşkil etmekten başka birşeye yaramaz. Çini her memleketten iyi ta- | nıyan Japonya, Çinin vaitlerini çoktan tecrübe etmiştir. Esasen Çin ve Rusya ötedenberi Man- çuri'de Japouyaya karşı tecavüz- kâr bir siyaset takip etmişlerdir. Japon hükümeti, Çinin herhangi bir teklifini tetkike hazır bulun- maktadır. Fakat Çin hükümeti, Çinin herhangi bir teklifini tet- kike hazır bulunmamaktadır. Fakat Çin hükümeti de Mançuri'den kat'T surette vaz geçmeğe mecbur olduğunu anlamalıdır. Bundan sonra Komisyon Reisi M. Litton ile M. Uşida arasında şu muhavere geçmiştir: Litten — Mançuri tabirinden maksadınız nedir? — Mançurinin hudutları nedir? Uşida — Mançuri tabirine biz şarktaki 4 eyaleti ve Mongolis- tanın dahili kısmımı kastediyoruz. Mançurinin bududunu sarih su- rette tayin etmek bugün imkân- sızdır, Litton — Hudutlarını bilme- diğiniz. bir memleketin tanınma- sından nası| bahsedebiliyorsunuz? Uşida — Versaüles muahe- dfwim!o Lehistan hakkında böyle :ıı misal mevcut olduğu aşikâr- | llr. “dla bayat ronanı Türkçeye Çeviren Muvaffak — Artık ondan kurlulduk, Allaha şükür! Ne zaman onu | görsem içime bir ok saplanıyor- | du. O buradan defolmalıdır, di- yordum!.. Hırsımdan kaşığımı kırdım ve buna mukabil adamakıllı bir da- yak yedim. Hayatta sayısız insan tamıdım. Bunlar yurtlarının en iyi evlâtları oldukları halde topraklarında ya- bancı kalmışlardı. şte benim ilk dostluğum bitti. | devam | Romanyamın F Neşredilen Bir Vesikada Japon Sefiri him Şeyler Söylüyor Macaristada Kont Karolin kabinesi istila etü. Millt - Ziraat fırkasının relsl olan Kont Karoliu, fırkanın programımı aynen tatbik edemediğinden İsti- faya mecbur olmuştur. Naibi - Saltanat Amiral Horti, muhtelif fırka reislerile konuştuktan sonra, Milit Müdafaa Nazırı Jeneral Yullus Gömboesi, yon! ka- bineyi toşkile memur etti. Jeneral Gomboes'ün Başvekâlete gölmesi, milliyot- $i fırkalar tarafından memnuniyetle karşılandı. Yeni Başvekil Macar ordusu- nu Triyanon muzhedenamesi çorçevesi dahilinde mükemmel bir halo getir- miştir. Bundan maada teslihatta muavenet esasımı, evvel ilerl sürmüştü. Almanyadan daha çok Resmimiz solda yeni Başvekil Jeneral Gomboesü, Bolda Naibi Saltanat Amiral Hortiyi göstermektedir. Mühim Bir İstifa — M. Titulesko, Fransa Ve Lehistan Ro- manyayı Himaye Edemiyorlar! Diyor Londra 2 — Romanyamın Lom- dra Sefiri ve Akvam Cemiyetin- de daimi aza olan M. Titales- knun iki vazifesinden de istifa et- mesi bir hayli dedikoduyu mw- cip oldu. M. Titulesko istifasının se- beplerini Röyter Ajansınn şöyle izah etmiştir: Romanya ile müttefikleri Fran- ve Lebistanın 8 aydanberi eden sa kanuşmalarından menlaatlerini koru- yacak bir anlaşma elde etmiye muvaflak olmanın imkân hari- cinde olduğuna kani oldum. Bu mesle yalız bir ademi | | tecavüz misakı aktinden ibaret- tir. Fakat ihtilâfını doğrudun doğruya veya bilvasıla Sovyetlerle ve Romanya arasında halletmiyor. İhtilâf. daima baki. Briand — Kellog misakı mev- cut iken, diğer bir misaka mü- racat etmek fuzulidir. zannediyo- Besarabya rum, Ben çoculduk — hayatımı bir arı kovanına benzetiyorum. Vasat kabiliyelte bir takım insanlar | tıpkı arılar gibi hayat hakkındaki bilgi ve düşüncelerini, hüsnüniyet- le, benim vuhi âlemimi zenginleş- | ürmek için taşıyorlardı. Ekseriya hu bal temiz değildi, acı idi. Fa- kat yine ber bilgi gibi bir baldı. (Pek âlâ) çıkıp gittikten son- | ra Peter Amca benimle dost ol- muştu. Önün büyük bazı babama tarafları — vardı. O da zayıftı ve üstü başı sakız gibi temizdi. Fakat büyük ba- bamdan daha küçük yapılı ve kuru idi. Alay na bir ihtiyar m benziyen n diye baş- Yüzü im- bir elğe oyuklarındaki ce bir deriden benziyordu. a Öörü Göz geçirilmiş | Romanyanın *aldığı bu vaziyet Fransayı biçbir taahhüt altına sokmıyacaktır. Bilâkis Fransanın Sovyetler ile candan anlaşması mümkün olursa bu vaziyotten Romanya sadece fayda görür.,, M. Tutilesko — sözlerini suretle - bitirmiştir : “ Yükselttiğim sesin Roman- yanın sesi olduğuna kat'l surette kanaat hâsıl edeceğim gün bey- nelmilel sahnede tekrar görüne- ceğim, ,, üztarm - şu -— TAKVİM —— PAZARTESİ (Psı Gün - 3- tci TEŞRİN 932 m: 150 Gönül İşleri Kocamla Barışmam Doğru Mudur? On iki senelik evli bir kadıe nım, Kocam uysal bir ekekti. Bir de nur topu gibi bir erkek çocuğumuz olmuştu. — Dırıltısız, zırıltısız. güzel güzel geçinip gidi- yorduk. Kocam büyük bir şehirde mühim bir memuriyete tayin edildi. Bu tayin hayat tarzımızı değiştirdi. Kısmen cemiyete ka- rışmıya başladık. Bu konforlu şehir ve yeni arkadaşlar ko- camı baştan çıkardı. Barlara sefahat — mahallerine — devama, beni tahkire ve bir takım hiçten vesilelerle âdeta işkenceye başladı. Vaziyet gayri kabili ta- hammül bir şekil aldığından ay- rılık için mahkemeye müracaata mecbur kaldım. Mahkeme beni baklı buldu. Ve kocamı tazminata mahküm ederek bizi ayırdı. Şim- di ayrı ayrı memleketlerde bulu- nuyoruz. İkimizde duluz. Ben yakın Aakrabalarımdan birisinin evinde oturuyorum. Fakat rahat ve müsterih değilim. On yaşına giren çocuğum babasının vesayeti altında ve leyli bir mekteptedir. Çocuğum bu ayrılıktan çok müteessirdir. Onun bu teessürünü görünce ben de ne- yapacağımı şaşırıyorum. Tatil za- manlarında çocuk vesilesile ko- camla bir arakdaş gibi gö- rüştüiyoruz. Ben kocamın ba- na yaptıklarını unutarak yeni- den barışmak istiyorum. Bu ar- zumu da kocama ihsas ettirdim. Fakat o bunu anl amamazlıktan geliyor. Halbuki kocamla aramız- da mühim bir yaş farkı vardır, Ben henüz çencim. Yeniden baş- ka birisile yava kurup mes'ut olmak imkânıvardır. Fakat çocuğu- mu yetim bırakmak İstemiyorum. Çocuğumun büyümesine inti- zaren bu adamı büsbütün unuta- rtk bir rahibe hayatı mı gheıçıre- yim. Barışırsam hakkımda hayırlı olur mu ve onuda barışmak fik- rine imale için ne yapmalıyım ? ,, Kadıköy F. Kızım: Geçen zaman ve tecrübe, sana hakikatı göstermiye kâfi gelmiş. Fakat erkek için vaziyet ayni değildir. O bekârken bütün ih- tiyaçlarını tatmine muktedir oldu- ğu için yeniden ev kurmaktan içtinap edebilir. Halbuki sen na- muslu bir kadın gi::.kbokllr yı.:-k amıyacığını düşün evlenmi %'ıîerıyin.rm için — barışmak | işinde ikinizin vaziyeti ayni de- | gildir. Saniyen, talâka senin talip olmaklığın erkeği muüğber - et- miştir. Tekrar — barışmak — için senden işaret bekler. Bence acele etmeyiniz. Bu arkadaşca münasebeti böylece bir müddet idame ediniz. Bu temas ve konuşmalar — nihayet sizi anlaşmıya doğru götürecektir. HANIMTEYZE mahpus iki kuş gibi fıldır fıldır dönüyorlardı. Yumuşak, kır saç- ları dalgalı dalgalı idi, gödük sakalı da sallanıyordu. Kısa bir | pipo içiyor ve piposunun kur- | şuni halkaları da saçları — gibi dalgalanıyordu. Konuşmasında bile bir iğilip bükülme, bir ka- rışıklık — vardı. Söylerken meb- | zülen beyit ve darbımesel kulla- nıyordu. Sesinin vızıltılı bir ahengi vardı ki insana pekâlâ hoaş gele- bilirdi. Fakat ben onun sanki kendisiti gülünç 'etmek istediğini zannediyordum. “İlk hizmete girdiğim sene ,, diye anlatırdı. “Hanımım muh- | terem konles Fatyana Leksyevna bana demi dedi, biraz sonra balıçıvana #leme Fakat yardım rci ol | küçük hilekâr gözleri kafeslerinde et emri çıktı. Bu pekâlâ işime gelirdi. Sonra bir gün de dedi k.h — Petruşa daha iyisi git balık tut! Neden — tutmiyacaktım. Eğer pek lâzımsa balık tutmıya gide- rim, Fakat tam işe başlardım ki balıklara veda etmek icabeder- di. Şebre giderek arabacılıkla ekmeğimi kazanmalı ve muhte- rem hanımefendi — için de bir pay ayırmalı idim. Buna karşı da bir diyeceğim yoktu. Daha kimbilir. ne baoyaya girecektik. Fakat bu değişikliğe irişemedim, çöünkü (köylü hürriyeti) — geldi, yetişti. İşte böylece ben de bi> zim küheylanla başbaşa kaldım. Şimdi benim baacımım, — muhte- rem kontesim O..,, ( Arkası var )