FT j 11 Sayfa » T » SON POSTA - Bir Hırsızın Başından Geçen Vak'alar: aei K S CTC KS KETE İ Gie Si Parasız Milyoner Muharrirf: Arnold . Galapan —46ğ— Evime Döndüğüm Zaman Edith Beni Bajibin! Görünee Tekrar Eski Mesleğime Dönerek Hırsızlığa Başlamaklığım İhtigalînden Korktu Elimde kala kala yalnız bir M. Pirlat'ın işi kalmıştı. Ve bit- tabi bütün kuvvetimle bu işin Üzerine yüklenecektim. Hiç ol mazsa bu iİşi neticelendirmiye çi- bşacaktım ! Doğruca evime dönerek yazı odama kapandım. Fakat aksiliğo bakınız bitişik odada (Editb) mü- temadiyen geziniyor, fazla* ola- rak ta şarkı söylüyordu. O tarz- da ki kafamt 'dinliyerek yeni bir piân üzerinde . çalışma kön olmadı. bir ıma İm- tabiatım — vardır: t ğı zaman küçük birşey beni sinirlendirir, yok yere hırçınlaştırır, kavgaya sevkeder. Neşem yerinde Yumruğumu vurarak masanın yanından uzaklaştık. Tam sesle- nerek (Edih)e susmasını söylüye- ceğim sırada kapı açılarak biz- zat kendisi içeri girdi: — Beni mazur görl Diye baş- ladı. Belki seni rahatsız. ettim. Fakat okadar memnunum ki... — Allah versin! Keşki ben de senin yerinde olsaydım!.. — Nasil yoksa - canini sıkan bir şey mi var? — Elbette! Zira bütün işlerim altüst oldu! — Ne münasebet? Korka"ım Kontesin bir tuzağına düşmüş olmuyasın! -Eğer böyle ise hiç hayret etmem! Kadımn — gözleri velfecri okuyordu. Edith zannında çok — aldan- mıştı. Gayri ihtiyari olarak gül- düm: — Kontes mi? Dedim, o da benim gibi avuçlarını yalıyor! — Bahse girişirim ki şŞu ma- hut vasiyetname sahte idi? — Hayır, sahte değildi. Fa- kat parayı — muhafaza eden banker - piliyi pirtiyi - topliyarak #ırra kadem bastı. Müessesesinde ne var, ne yok onu da alarak birlikte götürdü ve maalesef bir ümarhanede — yiyerek — bitirdi. Herifin - tutularak çaldıklarının bir kısmını — olsun geri — vermesi ihtimali bile yoktur. Zira kumar- haneden çıkar çıkmaz ölmüştür. Ne dersin bukadar — çalışayım, çabalıyayım da sonunda para yerine &va alayım, itiraf ederim ki hidde- timden kabıma sığamıyorum ! #mum—— Idare: T#tantul: Beki Zaptiya are: Çatalçeşme sokağı 2841 a—raan Telefon: İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ÜRKİYE ECNEBİ | 1400 Kr. 1 Sena 2700Kr 750 , GAy — 1400 400 » 3 . 800 W" , ri 300 , — Gelen evrak geri verilmez Tlânlardan — mes'uliyet ahamazx cevap için mektuplara (6) kuruşluk PUL YVüvosi lazındır. | Adres değiştirilmesi (20) kuruştur. | ——— Gazetemisde çıkan resim ve yazıların hakları mabfar ve gezelemise selktir, | | arttırına suretlle satılacı — Çok üzülme canım ! Başka bir şey bulursun! Edith ile konuşurken bütün bedbinlik damarlarım kabarmıştı: — Doğru butün bu işleri yüz Üstüne bırakıp başka bir âleme çekilmenin daha muvafık olup olmıyacağını düşünüyorum. Edith telâş etti: — Ümit ederim ki yeniden hırsızlığa başlamayı halıtına ge- tirmezsin ! — Hayır, fakat eninde so- bu noktaya avdet etmek Zaruretinde kalmamdan — körku- yorum! Nun — Edgar doğrusu seni bu ha- letiruhiye de görmek istemezdim. Benim bildiğime göre sen fikri geniş bir adamsın! bayalin kuv- vetlidir. Giriştiğin işlerden biri bozulunca ye'se düşmezsin! gülü- necek hal değilmi? bugün beni Edith tesı ediyordu. Bozulan Almanya — Şı'mdilik İntizar Halinde Berlia, 2 — Bütün Almanya | halkı, son zamanlarda bazı de- ğişiklere uğrıyan İngiliz kabinesi- nin tahdidi — teslihat —meselesi harşısında nasıl bir. vaziyet ala- çağını düşünüp araştırmaktadır. ngiliz Hariciye Nazırı Sir — Jon Simonla — Londra'da - bulunduğu sırada yeni talimat - verileceği umumiyetle ümit olunmaktadır. Bundan başka, Landra kabi« nesinin Fransayı silâh kuvvetle- rini daha fazla miktarda azalt- mıya sevk için Fransız kabinesi üzerinde bir tazyik yapmak iste- diği emaü selâmet meselesinde Fransaya yeni müsaadelerde bu- lanmak - niyetinde olmadığı da beyan edilmektedir. “Fon Nörat; Almanyanın nok- tal nazarı hakkında Cenevrede Sir Jon Simona malümat ve iza- hat vermiştir. Alman hükümeti intizar hâlinde kalınıya karar vermiş gibi görünmektedir. Berlin hükümetinin biraz daha fazla uysallık göstermesi belki de temenniye şayandır. ( Kremlerin kraliçesi ) K S.d. muntazamen kullandığınız tekilrde elldinizi yumşak, taz6 “ve Hermin tatacaktır. - Pudranın aktına — birax krem koyduğunuzda yüzünüz parla- madan Bütün gün sabit kalacaktır. Har yerde satılır. Istanbul Vedinci İcra Me- murluğundan: Bir borcun temini zunnmnıda mahcuz ve paraya Çevril- mesi mukarter kanepe İskemle — ve tarihine odu Mmuşambası — 5/10/932 müsadil çarşamba günü Beyağlunda Mis sokağında merkezin — alttaralında 16 büçük DA 17 büçük arasında hazir balucacak memürü — tarafından — açık lân olunur Zayi — tan aldığım 7 No. lu şahadetna- meyi zayi ettim. Yenisini alacağım- dan erzkisinin hükmü yoktur. 3T7 Mehmet Haşim ist. 6 ıncı İcra Dalresinden. Bir borçtan dolayı tahtı haezo alınıp satışı takarrar eden Veznocilerde Yor- garcı sokak - Sait Bey — apartımanı 4 üned kat, 4 numarada mevcut — ep- yalar 6/10/9032 tarihinde saat 9/10 a kadar paraya , çevrileceğinden taliple. 19 uncu mektep- sinirlerimi — tamire — çalışıyordu. Kendisine bundan dolayı müte- şekkir ve minnetdarım! Kadın ruhu işte buna derler! bir dakika evvelinden bir daki- ka sonrasını anlamak kabil de- gildir: — Bana açık söyle! diye sor- du. Ceman.ne kadar paramız var? Bir müddet evvel ihtiyaten küçük bir. kasa satiın almıştım açtım. İçine kemali itina ile yerleş- tirmiş olduğum deri cüzdanı çı- kararak muhteyiyatımı saydım ve: — Dört bin dokuz yüz frank! Diye cevap verdim! — Ben biraz daha fazla zan- nediyordum! Fakat ne yapalım, bu kadarı ilede iktifa edebiliriz. Ümit ederim ki neredeyse buda- lanın biri gelir. peşinat olarak az çok birşey bırakır. di? (CArkası var ) Faşist Meclisi Birdenbire Dağıldı Roma 2 — Büyük Faşist Mec- lisi bugün —toplanmış ve biraz sonra nihayct bulmuştur. İçtima- İyanım dahili ve harici siya- setine ait mühim meseleler tetkik edilmiştir. Pek kısa süren bu - toplanışta Faşist idaresinin on beş senelik faaliyeti bu —müddet zarfında elde ettiği neticeler hakkında takrirleri havi olan takrir kabul edilmiştir. a Meclis müzakereleri 5 teşrini- suniye bırakılmıştır. Meclisin çok kısa bir celse aktetmesi ve mü- zakeratın talik edilmesi hiç bek- lenilmiyen bir hâdise olduğundan hayret uyandırmıştır. Bir Gemi Buza Çarptı Ve Battı Ottava 2 — Buğday yüklü Brigtfan vapuru Huden boğa- zanda büyük bir buz parçasına çarpmış ve batmıştır.. Gemi 3 saat su üstünde durabilmiş, ve 30 kişilik mürettebat bir vapur tarafından kurtarılmıştır. Görülmemiş Parlak bir muvaffakiyet Ademi iktidara, belgevşekli- ğine ve zafiyeti umumiyeye karşı kst'T tesir gösteren GLANDOKRATIN Meşbur. prof.. Brown Secğurt ve Ste'nach'ın keşfidir. Kadın ve er- kek farkı yoktur. Her kutu deru- nünde türkçe olarak tarifesi mev- tuttur. Umum deposu İst, Bahçekapı'da ZAMAN ceza deposudur. Her ec- zane ve ecza depolarında bulu- nur. Kutusu 200 kuruştar. Dokfor beylere tesirini tecrübe için mak- buz ııukıbillnd'î'buı kutu gönde- Lenin Bu adam nerede, kimlerden doğ- du? Neler okudu? Kimlerle düştü, kalktı? Fikirlerini nereden, nasıl aldı. Bolçevikliği nasıl kurdü? Hususf ahlâkı, Biyasi ahlâkı nedir? Terceme Haydar Rifat Beyindir. Her kitapçıda 100 Kr. — LA —: rin mezkür günde ve mahallinde ha> zır bulunmaları ilân olunur. - * Tephiı_vgeî 3 Dün DilKurultayında Çe- tin Münakaşalar Yapıldı Hüseyin Cahit Beyin Tekâmül Nazariyesi İtirazlara Sebep Oldu (Baş tarafı | inci” sayfada ) Dil sun'ü bir alet midir, yoksa tabil bir müessese mi? Dil içtimat bir müessesedir ve içtimal hare- ketlearle yürür. Türk milletinin eskiliği, me- deniyeti muhakkaktr. Dilimiz de aynen böyledir. Eski, büyük bir dil olduğu şüphesizdir. Türkçe, oluz sene — evvelki mablüt lisamın tereddisinden kur- tulmuştur. Ecnebi kaide ve keli- melerin tahakkümü bir dil için tahammül edilmez lekedir. Sade Hisan cereyanı terkipleri- mizden söküp götürmüştür. Bu cereyan o kadar — kuvvetlidir ki bir akademi olsa da aksine uğraş- sa muvaffak olamaz. Yeni harflerimiz sadelik cere- yanında büyük âmil - olmuştur. Eski harfler baki kalsaydı bu inkılâp güç olurda, Son günlerde yeni kelimelerle yazılmış — makaleler — bazılarını .ürkütüyor, — bazılarını — istihzaya sevkediyor. Halbuki bu çarpışma şayanı memnuniyettir. Sadelik tedricen — olacaktır. Bir muharrir istediği kelimeyi kullansın, kimse ona iştirak etmezse manası kalmaz. Edebiya- tı cedide hsanının bugün geri gelmesi ihtimali var mıdır? On- lari kaldıran Ceza Kanununun bir maddesi değildi! Dil; ekseri- yetin zımni kabulü sayesinde yo- luna devam eder. Mümkün olduğu kadar sade kelime kullanalım, fakat yeter ki bunlar kalemimize kendiliğinden gelsin. Meselâ bu- gün taksimi amal dersek herkes anlarlar, fakat iş bölümü ter- kibini —anlamaz. Çünkü — dilde yerleşmemiştir. ü Bu yolda yaj  eden şey kllyrkçııll" thb;;p lehçe- lerinden mükemmel — bir — lü- gat yapmmak ve sonra ecnebi kelimeleri mümkün olduğu kadar az kullanmaktır. Halk diline yerleşmiş kelimeleri değiştirmek imkâsızdır. Tayyare icat olunduğu zaman Arabın dilin- den bu ismi alacağımıza, “uçku, uçak, uçucu,, kelimelerimizi kullarr saydık mesele yoktu. Fakat artık bugün tayyare kelimesi muhak- kak ki türkçedir, halk benimse- miştir. Yabancı - kelimeler, bir dile tarihi bir zaruret ve icap neticesi girerler. Bu itibarla pek benim- sediğimiz kelimeleri — atarak yerlerine eski türkçeyi getirmek lisanda yeni müşkülleri ve ihti- Iâtları mucip olabilir. Lisanda tasfiye zarla olmaz, kendiliğinden ve tekâmül merha- lelerile olur.,, Hüseyin Cabit B. ıstılahlar meselesine de temas ederek bu meselenin bir heyet tarafından neticelendirilmesini, türkçede karşılığı — clmıyan — istılahların Lâtince ve Yunancadan — alın- masımı söyledi ve alkışlar ara- sinda kürsiyi terketti. Mütaakıben kürsiye Dil Cemi- yeti namına — Hasan Âli Bey elerek Faik Âli ve Hüseyin ahit Beylere —cevap — verdi. Dil işlerinde tera müdahalesiz vL: kend“*ııliğiıdı:e ıo*l-_ | madığını, — olamıyacığını, ııü!dg bu işte yeri bulunmadığını söyliyerek dedi kit “ Lisanın hakiki r kın dilinde yaşar. Dil kendili ilerliyemez. mülü Arkadaşlar, şu elektrik lâm- yıldırım halinde — öldürürdü. Fa- kat bunun kananunu — buld lâmbalara doldurduk. Dil işinde de bufıu yapacağız, kanununu bula- cağı. . » Bundan sonta yine Dil Cemi- yeti namına Ali Canip Bey kür- süye — gelerek: evvelâ — Faik ÂAli Beye cevap vermek için Faik Âli Beyin terkiplerle dolu bir şiirile bir halk Şairinin mane | zümesini okudu ve: İşte, dedi, edebiyat maderi ndır. diyen Faik Âli Beyin le şu ismimiz halk şairinin dilile cevap vermiş oluyorum.,, , Ali Canip Bey edebiyalı ce- didecilerin zaruret olmadığı halde birçok garip kelimeler icat ettike lerini de ilâve etti. Bundan sonra da kürsüye Fazıl Ahmet Bey gelerek tekâmül meselesine itiraz etti. — Bunün — artık — içtimaf işlerde yeri olamıyacağını — veş “ Medeniyette — tehlike süratle gitmek değil, şuursuz ve pro- gramsız. gitmektir. Dilde inkılâp lâzım ve zaruridir.,, dedi. Mütcakıben Sadri — Ethem, muallim Namdar Beyler de Hüse- yin Cahit Beyin tekâmül nazari- yesine itirazlarını söylediler. Bundan sonra 'e tekrar Hüseyin Cahit B. gelerek fikir- lerine yapılan itirazlara cevap verdi ve dedi ki: “ — Bu pek güzel mütalcala- rın bir. yazılmışını bulsaydım, altı- na ben de tamamen İmzamı atardım, Yalnız bana Fatalist demelerinden hoşlanmadım. Determinist dese- ler daha iyi olurdu. Ben insan iradesi bahsini inkâr etmedim. Bunu inkâr etmek hiçbir şey görmemek, okumamak demektir. Âli Beyle hiçbir noktada ihtilâ- fimız yoktur.., Cahit Bey, diğer itirazlara temas ederek Fazıl Ahmet Beyin nükte vae zerafetle ilmi bahsi halletmek istediklerini ve bazı sözlerinde zebunküşlük kokusu sermekle beraber bunları sö- zün — gelişine atfettiğini, Sadri Ethem Beyin beliğ — sözleri arasından maksadı sezemediğini, Namdar Beyin kendisini hareketlerin aleyhları göstermek istediğini söyliyerek dedi ki: “ Ne yapılmak isteniyor da ben ona muhalefette bulunuyor- muşum? Ben bu lisan hareketinin hem ilmt, hem nazar! çalışmak istiyen bir amelesiyim. Nazarl ih- )ıîllflır tevehhüm kapıları zorlamamalıdır,, dedi, Cahit Bey, halkı yükseltmek için ne (âzımsa yapılmasına eski Türk — lisanında ve lehçesinde tetkikat — yapılmasına, — bunlar- dan — kelime —almak — ihtiyacı varsa, alınmasına, bunlarla meş- gul olacak bir. heyetin teşekkül etmesine, sarf ve nahvin yapılma- sına taraftar olduğunu söyliyerek (Hangi — noktadan — ayrıldım beni diğerlerinden ayıran nokta “ | - neresidir, — bâlâ — anlıyamadım ) dedi ve alkışlandı. Müteakıben — kürsüye — gelen Samih Rifat Bey Cahit Beye uzun ve etraflı bir cevap vererek Cahit Beyin iddialarının çürük olduğunu, csasen sarih sözlerin den bile izahatının sonuna doğru döndüğünü söyledi ve dedi ki: " *“— Velevki zühul şeklinde de uosurları de olsa, bu, ittihada uzanan par-« 'h:]l;u mağı acıtmalı ve bizi bir daha söz lüessir ister. Tekâ- | söylemek mocburiyetine sevket elidir. , _“ğnııdın sonra müzakere kâfi.- bülarındaki elektrik evvelce bizi | görülerek celseye nihayet verildi ederek açık * T