SON POSTA TİMURLENK ”” Timur Mütemadiyen Tevekkülü Düşünüyordu # “ Savaş günü o pehli- l içinde yürürken ve on Binlerce vanı gör. Neler, ne harikalar gösteriyor? En şöhretli kahra- manları bir hamlede yıkıyor, ki- hçla başlarını kesiyor, hançerle göğüslerini yırtıyor, gözle kolla- rını kıriıyor, kementle — 'ellerini bağlıyor! , (I ) Timur, yine acı acı gölümsedi. Küre üzerinde hiçbir. pehlivanın kendine karşı varlık gösteremi- yeceğine kanaati vardı. Bu kanaat kırk yıllık tecrübelerin mahsulü olup icabında yeni ve şerefli tecrübelerle de teyit olunabilirdi. Fakat bu kudretin kıymeti yine sıfırdan ibaretti. Çünkü küreyi deviren kol, on beş yaşında bir kızı mağlüp edememişti. Koca Cihangir, beden kuvvetine lüzu- mundan çok fazla kıymet — veren ve © kuvveti eserinde canlandıra- bilmek - için san'atkârlığın bütün inceliklerini — kullanan Şahname sahibine hem kızıyor, hem ac- yordu. Bu kıt'ayı okuduüktan sonra hiddeti rikkatine galebe etti, kıtabı fırlatıp attı: — Be herif, —diya bağırdı, kuvvet, ancak güzelliktedir. Üst tarafı masal! Artık okumayı — bırakmıştı, yanını yastıklara verip hulyalara dalmıştı. Genç bir adam gibi hep aşk düşünüyer ve düşünce- | sinin mihverini Tevekkül teşkil ediyordu. Gerçi o, insafsız sev- gilisini birlikte götürmekle sev- davi bir emel takip etmiyordu. Maksadı istihfaf olunan kudreti- nin hakikatini toy kıza göster- mekten ibaretti. Lâkin, hicran ve husran çeken her Aâşık gibi, yine müphem ümitler beslemek- ten nefsini kurtaramıyordu. Sa- rayda ve haclegâhta beğenilmi- yen, reddolunan erkeğin harp meydanında, erlik sahasında tak- dir olunacağını umuyordu. O, arslanların ihtiyarlıkta da kadir 've kahir olduklarını düşüncesiz nikâhlısına ispat etmek azminde âdi. Kendisini, elde kılıç, ateşler edebiyatında öşi lardân olup — Os- manlı şafrlerini bile rea İmrom diren bu meşhur - k Beruzi neberd, an Bişemşitü hançer, bigürcü kemead ; beridü deridü şikestü bibest Yolânra serü sinevll pavü dest. —— SON POSTA in aslı güdür: . İstanbul: Eski Za Idare: Çatalçeşme sokağı 28.4 Telefons İstanbul - 20203 Posta kutubu: İstanbul - 761 'Telgrakh lstanbul SONPOSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE ECNEBİ | 1400 Kr. 1 Sene 2700Kr 750 , GAy 1400 , 400 » 3 » 800 ,, 150 , 1 . 300 , Gelen evrak geri verlimez Hânlardan — mes'uliyot alınmaz eovap için moktuplara (6) kurayl uk pul ilâvasi lazımdır. | Adros doğiştirilmesi (20) kuruğtur. | Gazetemizde çıkaa resim ve yazılana bütün hakları mahfuz ve yazetemize aditir. adamı ardında sürükleyip on binlerce kişiyi de önünde yer- lere — kapandırırken — görecek olan kızın fikrinde — değişiklik vukua geleceğine ihtimal veri- yordu. O zaman, oh © zaman, bu acıklı hayat nasıl rengini değiş- tirecekti, şu yürek — üzüntüsü nasıl bitecekti ve şimdi kara kara — bulutlarla kapalı duran “yarın,, ne parlak — güneşlere bürünecekti £. Timur, — hususiyetinde görü- necek bu me'ut fahavvüllerin bütün işlerine, resmi meşgalele- rine, siyasi teşebbüslerine bile tesir edeceğine ve meselâ ülke- sinin genişliyeceğine, nüfuzunun derinleşeceğine zahip - oluyordu. O, kötülük gibi iyiliğin de üs- tüste geleceğine inananlardandı. Çürümiye başlıyan ağacın nihayet yıkılması, bol ziya ve bol su ile bes- lenen fidanların serpilip büyümesi gibi kara talihlerin mütemadiyen acılık ve iyi talihlerin de müteva- Tiyen tatlılık getireceğine imanı vardı. Tevekkülün huşunetile yüz göstermiye başlamış olan tatsız- | hğın Isfahan isyanile kaimerlen- mesinden dolayı teşeüm etmesi de ba imanından ileri geliyordu. Fena hâdiselerin ve fena haber- den korkuyordu. Bununla beraber Tevekkülün munisleşmesinden | ümidini kesmiyordu ve bu ümidin tehakkuku halinde yeni — sıkıntı- lardan da kurtulacağını sanıyordu. Çürümek üzere bulunan ağacın tımar edilip yıkılmaktan kurta- rılması gibi bir talün de bazan fenalıktan — iyiliğe yüz çevirebi- leceğini babul ediyordu. Şu kadar ki Tevekkül için beslediği ümitler pek zayıftı. Hatta buna ümit değil hayal de- nilebilirdi. Kızın inadımı Isfahan isyanından daha kuvvetli bulu- yordu ve ©o inadı yenmek için icap eden kuvveti nefsinde gö- | dığı remiyordu. Yalnız onu inadından vazgeçmiş olarak tasavvur etmek- ten payansız bir zevk aldığı için tehayyülâtına germi verip duru- yordu. Hakikatin acılığını ancak hayal tadil eder. Timur da ken- di elemini kendi hulyalarile avu- tuyordu. Öğle yemeğine çağırıldığı va- kit işte bu hissi — vaziyette idi. Yene hulyalarile meşgul olabil- mek için sofrasına kimseyi kabul etmemişti, Tokmalarını ağır ağır alıyor ve uzun uzun çiğni- yordu, — mutattan çok — fazla sofrada kalmıştı. Fakat elini yıkayıp İş odasına geçtikten sonra tahayyülâtı bı- raktı, vezirlerile görüştü, evrak ile meşgul oldu, yapılacak -sefe- rin esaslarını, teferruatını tesbit ettirdi. O meyanda melikelerin yol ihtiyaçlarını da gözden geçir- di, onların çadırlarını ve maiyet- lerinde bulunacak adamları seç- tirdi, hulâsa bir günde koca bir seferin bütün eksikliklerini görüp gösterdi, tamamlanmalarını temin etti. LArkası var ) Gorgulofun İdamı Meydana Bir Mesele Çıkardı En İyi İdam Şekli Kafa Kesmek Mi, Yoksa Zehirlemek Mi? ukukçular Arasında Şimdi_Bu MeseleMünakaşa Ediliyor Sabık Fransız Cümhur Reisi Dumeri öldüren Beyaz Rus Gor- gulof nihayet Pariste idam edildi. Ajans telgraflarına atfen birkaç gün evvel tafsilâtile kaydettiği- miz bu hâdise, bugünkü idam üsülleri hakkında yine birtakım itirazların ileri sürülmesini intaç etti. Malüm olduğu üzere Fram- sada idam cezası, giyotin denilen iki ayaklı bir sehpa üzerinde infaz —olunuyor. Bu sehpanım ayakları yivlidir. Ortasında, geniş ağızlı, ağır demirden yapılmış bir bıçak . vardır. Bu biçağın iki ucu, sehpa ayaklarının yivleri içinde hareket eder, İdam mahkümu bu sehpanın altına - getirilir, — başı, bıçağın — altına gelecek — sürette ileri uzatılır, sonra bir düğmeye basılır. Ağır bir satırı andıran bıçak büyük şiddetle aşağıya düşer ve düşerken mahkümun başını uçurur. Reisicümhur katili Gargulof | ta bu şekilde idam edildi. Fakat idam şekli, yukarda da kaydettiğimiz gibi, birçok itiraz- ları davet etti. Çünkü Fransa gibi medeniyet derecesi ilerlemiş bir memlekette bu idam şekli artık beğenilmez oldu. Çünkü: Bir defa giyotin makinesi tahtadandır. Her vakit kullanı!- madığı için kurulması çok güç- tür. Sonra satırın işlemesi kolay değildir. Bazan düğmesine basıl- hâlde sehpa — ayaklarının yüvleri içinde kolaylıkla hareket etmesi lâzımgelirken yolda bir Gorgulot çatlağa takılıp kalıyor. Nitekim Gorgulof idam edilirken de yine | satır bir çatlağa takılmış, bıça- gın yürütülmesi bir hayli müşkül olmuştur. Sonra eskidenberi usuüldendir: Mahküm, iki atlı bir araba ile hapishaneden idam meydanına naklolunur. Arabacının bir yanına cellât, öbür tarafına da muavini binerler. Hapishaneden — idam meydanına kadar olan mesafe bir hayli uzaktır. Araba eskidir, hayvanları lâgardir. Bir mahkü- mun cürmü” nekadar ağır olursa olsun, şafak atarsen böyle da- kikalarca süren bir seyahate çı- karılması ve bu seyahat müdde- tince her an siyaset meydanına Sayfa © gelinmiş olduğunu düşündürerek azaba sokulması muvafık görü- müyor. Gorgulofun idamından sonra ölüm cezaları hekkında muhtelif fikirler serdedenler meydana çık- mıştır. Bir kısmı, giyotin maki- nesinin ıslahını istiyor. Bu aletin meselâ alüminyom gibi hafif bir madenden yapılmasını, bıçağının hareket şeklinin ıslah olunma- sını istiyorlar. Tâ ki makine bir- kaç dakika içinde kurulsun ve hükmü idam derhal icra olunsun. Diğer bir kısım cezacılar, idam cezasının hapishane dahi- linde icrasına taraftardırlar. Bun- ların fikrine göre bir .ı..ııum__ıf'! böyle tek ve tenha öldürülmesi, cürüm işliyecek insanlar üzerinde fazla tesir yapar. Ölüş şekilleri de gazetelerde mevzuu bahsolur, Bu #suretle cemiyetin, içinden attığı kimselerin Feci akıbetle- rindeki büzün daha iyi ifade edilmiş olur. Diğer bir kısım kimselere göre cezanın ibreti müessire ol- mak mahiyeti artık kalmamıştır. Ölüm — cezasına mahküm olan adam, — odasına — zehirli gaz sıkılmak veya koluna — zehirli bir madde şırınga edilmek sure- tile izale edilmek lâzımdır. Zira — en insani ölüm cezasının şekli * ancak bundan ibaretlir. Şu hal gösteriyor ki Gorgulofun idamı ölüm cezasının ıslahında mühim bir vesile teşkil edecektir. ! yada Bir Belâ Kesildiler Bazı Milletler Bu Faciaların Sebeplerini Tetkik Etmiye Başladılar Büükiğe ST g Âni bir su baskınına uğrıyan otomobiller Garp memleketleri, otomobil kazalarının - hergün — bir pa!t daha ıı!ıgı;:hd:n son derece müştekidir. lin âdeta içtimai bı'r—*boll baline geldiği v:h.lı:ı nüfus zayiatı meselesi ihdas et- tiği iddiasındadır. Onun içindir ki bunlardan bazıları, kazalarda müessir olan ruhl ve maraz! ha- letleri tesbit ederek ona göre tedbir almıya karar vermişler ve bu hususta birtakım tetkik he- yetleri teşkil etmişlerdir. Şimdiye kadar alınan netice- lere göre yemek sonu otomo- bilie yapılan gezintiler ve çakır keyifli bulunmak — bilhassa bu kazalara sebep olan amillerdir. Çünkü hazım halinde bulunan mide, şoförün dikkatini azalt- Ha üŞ maktadır. Ayrıca uzun müddet otomobil idare etmek te şoförde kazaya karşı bir nevi İâkaydi doğurmaktadır. Maamafih tesbit edilen bu noktalar, henüz bir kısım kaza unsurlarından ibarettir. Romanya V Kale, 23 — Londraya git- mekte olan Romanyâ Veliahtı Prens Mişel, Kale'den geçmiştir. Layipçig Fotoğraf Sergisi Layipçig, 23 — Şimdiye kadar tertip edilen fotoğraf sergilerinin en büyüğü yarın açılacaktır. Bu sergiye, Avrupanın muh- telif memleketlerinden ve Cenubi Amerikadan gelmiş 2500 amatör fotoğrafçı iştirak edecektir. 'Otomobil Kazaları Dün-| — RaDYo — 24 Eylül Cumartesi İstanbul — ( 1200 metre ) 18 orkes- tra, 19,0 alaturka konser, 21 orkestra, 22 gramolon. Bükreş —( SÖ4 metre ) 90 kuvartet, 20,45 Romanya musikisi. Belgrat — (429 motre) 20,30 gramer fon, 20,40 Morano ismindoki opera. Roma —( 441 metre ) 21,25 Samston operatı. Prağ — (488 metre) 21 Sirass kon- veri, 22 weşo veren eserler” Viyana — (BT metre) 20,35 Arlen şarkıları, 21,03 son perde isminde bir komedi Peşte — ( metro 550 ) 20,30 Macar milli şarkıları, 22 Budapoşte konseri, Varşova — (1411 motro) 20,85 mule telif, 21 hafif eserler, 290,05 konser, 28,05 Şapon konsor! Berlin — (1635 motre) 20 yeni baş- hyanlar için İngilizçe dors, 20,25 konlerans, 21 Hamburg ile Bromen'- den naklen iki konser Yakalanan Kaçakçılar Viranşehir, (Husust) — Vuku- bulan ihbar üzerine kazamız Jan- darma kumandanı ve Tütün inhi- sar memuru mıntakamızla hudut —— bulunan Dirik kazasının Kerik ve Hirbiaraş köylerinde yap- tıkları takarriyat neticesinde köy ahalisinden iki şahısta dokuz kilo tütün ve diğer iki şabista da 10,694 yar rak — kaçak — sigar; kâğıdı ve ayrıca dört şahısta da üç dönüm tütün elde edilmişlir. Kaçakçılar Adliyeya teslim edil- miştir. — ÖLE,