18 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

18 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa — 105 — Yogiltere Hükümeti tarslından Gazi Hz. ne bediyo edilen eserin terefimesi Yazan; Ceneral Oglander Y Sahiline Çok Ehem- miyet Veriliyordu Jeneral Hunter - Weston, 25 nisan akşamı karargâhı umumiya raporunu gönderirken askerlerinin 141 rakımlı tepeyi zaptettiklerine el'an zahip bulunmakta idi ve ferdası sabah Ahıbabaya doğru ileri harekâtına devam etmek kararını da, geceleyin V sahilinin ve Seddülbahir köyünün kolayca zaptedilebileceği — kanaatine isti- naden vermişti, Halbuki 'gece yarısına doğru 141 rakımlı tepenin hâlâ Türkle- rin elinde olduğu anlaşıldı ve bir müddet sonra ateş hafifleyip te Türk mukabil taarruzunun de- fedildiği zannedilince W sabili- nin sağ cenahındaki kıtaata şafakla beraber garpten tepeye hücum etmeleri emri verildi. V sahilindeki kıtaat ta cenuptan hücum ederek bu harekete işti- rak edeceklerdi. Jeneral Hunter - Hoston, bu plân hakkında gece saat 1,12 de Jeneral Hamilton'a yazdığı raporda Ahıbabaya vaki olacak hücumda —her halde Fransız kuvvetlerine ihtiyaç ola- cağını, fakat ondan evvel V sahi- lini tamamile zaptedip Fransızla- rın ayrı bir ihraç sahili kullana- bileceklerini ümit ettiğini de zik- rediyordu. Fakat şafaktan biraz sonra Jeneral Hunter- Weston takviye kı- taatı olmadıkça 141 rakıml tepeyi zaptedebilecek ve V sahilindeki ihracı temin edecek — kuvvette olmadığını anladı. Bunun Üzerine saat sabah 6,25te Hamiltona haber gönderdi ve İngiliz kıtaa- tının sağ cenabında hareket ede- rek, mütebaki Fransız kuvvetleri- nin ihracını temin için V sabilini zaptetmek Üzere 3 Fransız taburile bir batarya topun W sa- hiline çıkarılmasını rica etti. Bu haber yolda gecikti ve karargâhı umumiye ancak saat 8,15 te vâ- &l oldu. Maamafih karargâhı umuminin W sahilindeki irtibat zabitinden — gayrimüsait — haber alan Jeneral Hamilton — zaten yirmi dokuzuncu fırkanın tak- viye kıtaatına ihtiyacı olacağı ihtimalini derpiş etmiş ve saat 7,15 te, Jeneral Hunter - Westo- nuan talebi kendisine vâsıl olmaz- dan evvel 6 tabarluk bir Fransız livasının şibihcezirenin -cenubuna ihracını mumaileyhe teklif etmişti. Vaziyet bu merkezde iken saat 7,35 te — Jeneral Hunter - Veston'dan karargâhı umumiye e F“f.!'.l Tahlili Kuponu fotoğrafınırı 5 adat kupoa ile bir- likte gönderiniz. Fotoğrafınış sıraya tübidir. ve Sade ödilmez. Bulunduğu memmleket z | Fotoğrafın — klişesi BO kuruşluk Plknn kabilinde gönderilabll.:. vüsıl olan bir raporda Y sahilin- deki kıtaatın pek fena vaziyette olduğu, takviye kıtaatına şiddet- le düzüm bulunduğu — ve fakat kendi elinde gönderecek efrat bulunmadığı - bildiriliyordu. Bu raporlara nazaran vaziyet hakikaten ciddiyet kespediyor demekti. Jeneral Bırdwood, Türk- lerin hücumuna maruz kalındığı takdirde vaziyetin son derece vahim olduğunu bildiriyordu. Her nekadar bu ane kadar Türkler hücuma kalkmamışlarsa da An- zac'daki vaziyete emin narzarile bakılamazdı. Ceonupta, Jeneral Hunter-Wes- ton henüz V sabili ile Seddük bahri — zaptedememişti. — Şimdi, bunlar yetişmiyormuş gibi, en muvaffakıyetli — ihraç ameliyesi yapılan Y sahilinden beklenme- yen felâket rivayetleri geliyordu. Jeneral Hamilton ötedenberi Y sahiline büyük bir ehem- miyet atfediyordurdu. Binaen- aleyh Jeneral Hunter - Moston'a gönderdiği ilk haberin cevabını beklemeksizin derhal bir Fransız Kivasının Kolonel Matheus'ın im- dadına yetişmek Üüzere X sahili- no çıkarılmasını emretti ve key- fiyeti Jeneral Hunter - Vestono da bildirdi. Diğer taraftan Jeneral Hunter- Vestonun fikrine nazaran en mühim ve en acil mesele, W sahilinden yapılacak bir taarruzla Seddülbahri zapttemek ve oradaki vaziyeti ıslah etmekti. Binaenaleyh başkumandandan yukarıdaki son haberi almazdan evvel, ilk teklife cevap vermiş, Fransızların işgalini kabul etmekle beraber bunların W sahiline çıka- rılmasını ileri sürmüştü. Ç Arkası var ) Bitlislilerin JOrduya Hediyes—i SON POSTA İüçü aberler ÇANAKKALE Ç ae Naşit Bey Sinema Yıldızı Maruf Komik, Sinema Aktörlüğünü Sahneye Tecih Ediyor Maruf Komik Naşit Bey, san gevrilen bir filimde vol almıştır. Naşit Bey, sinemayı sahneye ter- cih ettiğini, kendisini beyaz per- dede gördüğü zaman çok sevin- diğini söylemektedir. Memleketi- mizde bir sinema sanayii teessüs ederse Naşit Beyi bir sinema yıldızı olarak göreceğiz demektir. İcra Kanunu İcra Reisi Suat Bey, yeni icra kanununun son tadilleri hakkında görüşmek Üzere bugünlerde Am- karaya gidecektir. DlU Kurultayına Gelecek Adanalı Dil Kurultayına Adanadan bir zat gönderilecektir. Bu zat esas lehçesini bozmamış, tahsil görmüş, vaktile halk şairliği yapmış, türkü ve sax bilen bir zat olacaktır. Adanada bu evsafı haiz iki kişi bulunmuştur. Bu zat bugünlerde şehrimize gönderilecktir. Bir Tecavüz Sirkecide bir otelde oturan Ahmet isminde bir şahıs yeni tanıştığı Hasköylü İbrahim ismin- de birisile Şişliye doğru bir oto- mobil gezitisi yapmıştır. Yolda, Ahmet birdenbire İb- rahimin üzerine atılarak elindeki usturayı İbrabimin gırtlagğına da- yamış ve şoföre duyurmadan İb- rahimden para istemiştir. İbrahim bir aralık sesisini çı- karmış, Ahmet hemen uslturayı kafasına indirmiştir, bu vaziyet karşısında İbrahim sesini çıkara- mamış ve Ahmet de İbrahimin cebindeki 75 lirayı almıştır. Şo- för Aziz işin farkına varır var- maz otomobilini durdurmuş ise- de Ahmet hemen otomobilden atlayarak kaçmıştır. Fakat şoför Ahmedi otomobilile takip etmiş ve mütecaviz devriyeler tarafın- dan yakalanmıştır. İthalât Ve İhracatımız Son sekiz ay zarfında ithalâ- tımız 57 milyon, ihracatımız 52 milyon liradır. Arada 5 milyon liralık bir fark vardır. v i 30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramında birçok şehir ve kasa- balarımızda yeni tayyarelerimize isim konulma merasimi yapıldı. Bu meyanda ( Bitlis ) lilerin ianesile alınan bir tayyareye de büyük merasim — ve tezahürat arasında ( Bitlis ) ismi konulmuştur. Bitlis mübabirimizin gönderdiği bu resimler, isim konma tezahüratı es- nasında alınmıştır. Kahraman Eylâl 18 Şehitler Diyarı: Çanakkale Gülcemalle Yapılan Ziyaret KaT £ f j | f B Çok Hüzünlü Oldu Arıburnunda Mehmet çavuş âbidesi ( Çok basit olan bu âbidenin yeniden tanzimi için Jâzımgelan tahslsat temin edilmiştir. Çanakkale — (Sureti mahsır sada giden arkadaşımızdan) — On- sekiz sene evvol, Türkün şan ya- rattığı yerdeyiz. Büyük zaferin ve muhteşem müdafaanın şaha kalktığı bu dağlar ve deniz, hır- çın rüzgârlarla — örperiyor... Ya- nımızdaki genç zabit elile karşı tepelerden birini göstererek: — İşte Anafarta, işte Arıbur- nu!... Diyor.. O, Anafarta ki, Gazinin sarı ve yumşak saçları gibi dalga dalga görünüyor... Sağımızdaki —aksaçlı ihtiyar adam, içini çekerek anlatıyor : — Ben bütün bir ömrümü versem, bu kadar harikulâde müdafaa kudretini bir daha gö- remem. O neydi o, o ne büyük kuvvetti. Şa Anafartadaki müt- hiş çarpışmayı hatırladıkça göğ- sümde derin bir hamle ve benliğimde bir iftihar kabar- yor. Şu sağdaki bayırdan aşağı yapılan hücüm, insanlıkta değil, hep manevi duygularda tehayyül edilen biaman bir boğuşma idi.. Ya o İngilizlerin kaçışı, ya o Mehmetçiklerin haykırışları.. Gülcemal bütün hazıyla Ar- burnuna doğru yürüyor ve va- purda mukaddes şehitlerimizin ruhları tebcil ediliyor.. Hazin, ilâhi ve bizi ölülere, ölüleri bize yaklaştıran bir ses: * Yarabbi, yerabbi ! , Diye in- liyor... On sekiz sene evvel, bu topraklar ve bu hırçın sular nice genç babaları, nice genç Türk çocuklarımı boğmuştu. Ve bugün biz bu denizi geçerken, dalgalar haykırmak, sular bağırmak - isti- yorlar: “Yürümeyiniz.. Bu denizde yol almayınız.. Bağrımızı çiğne- yorsunuz, yürümeyiniz!,, Vapurda mevlüt, iki tarafta başlamıştı.. Hafızlar durmadan yer değiş- tiriyorlar, Yanık seslerile bizi mübarek vatan şehitlerinin ruh- larına yaklaştırıyorlar. Buraya — gelenler, — ekseriya ihtiyar, ak saçlı anneler, ak saçlı babalar ve genç hemşirelerdir. Buraya on sekiz sendenberi top- rağa ve suya bıraktıkları vücutları rüzgârın nefesile koklamağa, su- ların şırıltisile okşamağa gelmiş- lerdir.. Başları önde, gözleri kapalı, o sevgili insanların geçen hatıra- larını ve kapanan kirpiklerinden sızan gözyaşlarını düşünüyorlar... Mevlât bitti.. Genç, siyah elbiseli bir hammelfendi tok ve titrek sesile haykırıyordu: Yakında yeni Alldenin İnşasına - başlanacaktır. “ Arkadaş! İşte şimdi ziya- retine geldiğin yüz binlerce ölü ebediyet dünyasının içinden sana haykırıyor: — “ Vatandaş! — Biz? dinle ! Kanımız Türk kanı, maya- miz . cenk, — bayrağımız. kirmizi beyaz, toprağımız kızıl kanl.. Bizi unutma ! Biz, sana yabancı bir el dokunmasın, ana toprağım koklamasın, diye canımızı verdik, Kol, bacak, baş bin parça.. göz ferimizin nuru düşman kurşa nile sönerken son dakikaya ka- dar — gözümüzün — önünde — sen canlandın.. Başı dumanlı dağlı köylerimizde —ihtiyar — anamızın gözlerini yollarda bıraktık.. Çar- dak altında kalan — yayruları- mız, bizi beklediler. — Çeşme başında su — dolduraran n- şanlılarımız. kara yazıma bağla- dılar... Bunlar hep senin için o du.. Hep senin için!..., Gülcemal —öyle — ağırlaşmış, hava okadar durgunlaşmıştı. ki, genç kadınlarımızın, ihtiyar am nelerimizin gözyaşları hafif hıç- kırıklarla fışkırıyor.. Şehitler di- yarında matem vari.. Bütün ruh- lar gerilmiş... ütün bu insanlar, bütün bu yolcu kafilesi bir anda bağıra bağıra, haykıra haykıra ağlamak, on sekiz senedenberi — bizden uzaklaşan mukaddes — şehitlerin ruhlarını kucaklamak istiyorlar.. Siyahlı genç kadın, siyah saçlı başım — sallıyarak devam ediyor: “Ey büyük ölü, beni dinle: Türk kadını, senin anan diyor kiz Ben seni bu vatan için yetiştirdim.. senin için ağladım, fakat o göz- yaşları vatan duygusunun taşıdığı sellerdir. Öz ovlâdım; akşamın ölen izlerinde yolunu bekledim. “ Kefeni toprak olan kefensiz ölü.. Başını kaldırmıyan şehit.. uyan, bir lâhza uyan; seni gör- mi dikt ,, ':İe'cîllıe Ziya Hanım, bu canlı hitabesinden sonra- sapsarı, üi e le derin bir çekildi ve her gö: kızıllık biraktı. Gülcemal Arıburnu önlerinden dönüyor. — R. Ş. İspanyada Kıra! Taraftarları Nefyedildi Madrit, 17 — Kıral taraftar- liğı kıiyamına - iştirak eden 58 mevkuf Kadikse nefyedilmiştir. Bunların arasında sabık kıralın mahrem dostu da vardır. Bir Tayyare Kazası Londra 17 — Fransadan ge- len, posta tayyaresi sis yüzün- den bir ağaçlığa çarparak par- çalanmıştır. Pilot ölmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: