1 Eylül 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

1 Eylül 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çni eeei n lli Heyecan ; Tâbi, muharririn yazdığı ki- | tabı. okudu. — Eseriniz çok güzel, fakat bir noktası fazla heyecanlı: “Katil, karşısına çıkan adamı yirmi ye- rinden bıçakladı , — diyorsunuz.. Bunu biraz tahfif etmeli,.. Muharrir derhal razı oldu. — Peki değiştireyim “ Katil karşısına çıkan adamı ©on dokoz yerinden bıçakladı , desem nasıl olur ?.. Lokantada — Garson bu çorba buz gibi.. — Hayır efendim ben bak- tım çok sıcaktı. — Demek bana getirdiğin görbanın Üüzerinden içtin ! Hayır efendim, yalnız par- mağımı sokup anladım.. Zengin Çirkin, yaşlı bir kadın evlen- mek istiyordu.. Dostlarına. — Acaba beni kim alır?.. Diye sordu, bütün emelim bir genginle evlenmektii S Dostları teselli ettiler.. Ümit kesme, günün birin- de gözü görmiyen bir zengine belki tesadüf edersin! — Selma'nın nişanlısına bak, yakında evteniyorlar.. Av Arkadaşım av- et idi. Birah a alıklı ot ş bira içiyorduk. O anlatıyordu : — Ben göçen sene bir aslan vur- muştu. ğon evvelki sene — bir kaplaa öldürmüştüm. Ben Üç sene evvel — bir. yaban doömüzü tutmüştum. Bir sinek âriz olmuştu, bira bar daklarının — üzerii- de âolaşıyordu. Azizim, de dim, bu sene de eğer hiç ava git medinse — bari şu sineği avla.. Şimdi biranın içine dü- yecekl.. Yalan Annesi - Halüğa nasihat ve: - İnsaa çoduk iken hiç yalan söy lememelidi. Halük düşündü: Çocuükken söş- aınma,ş zaman Kırk gün kırk gece düğün yapacakmış |.. — Kiırk yaşında olduğunu unutturmak için ml ?., Nasıl oldu. tutuldum, Ben komşunun kırzına.. Gönlümde bir yer butdum; Ben komşunun kızlna.. * Bu işte çok kurnuzdim, Görünce hemen azdım, Bir-alay mektup yazdım Ben komşunun kızına.. Şeref İki arkadaştılar, ikisinin de - ceple- rinde beş paraları Bile yöktu, Karım Tarı açlı.. — Lokantaların birine — girip — bir yemek yesek! — Neyle yiye geğiz, paramız yok, —Paranım yok- #a şerefiminz — do yok mu?.. Şerel ile iş olur mu?., - Olur ya, ye KOMŞUNUN KIZINA î Pencereden, ah dedim.. Yalvarima günah dedim. Bıktım Ulâllah, dedim Ben komşunun kızına * O da seviyor gibi, Bilmem nedir sebebi ?.. Esir ettim bu kalbi Ben komşunun kızına.. g — Bugün birdenbire ölecek alisam acaba meği yoeriz, para- 4 mts yok diyince 4 lokantacı bize bir 1 dayak atar. Para Ç yöerine — yerefimizi biraimiş, — çıkmı; tekrer evlenir misin ?.. oluruz. — Buügün mü, imkânı yok L. Beyefendi hasisti, eve hiçbir şey almazdı. Bir gün aşçısına emir verdi : murta yaparsın | Aşçı tereddüt etti : — Niye duruyorsun. Bir yu- murta yap dedim.. — Elimden gelmez ki efendim. Ben tavuk değilim!.. — Beni bütün hayatında se- veceğine Söz ver.. — Söz veriyorum, Ve belki şimdiye kadar bunun için ne vakit söz verdimse bir daha | — Bu akşam bana- bir ye- | iüîlîhı]lı. sarı saçları. nız beni çıldırtıyor 1.. — Kimbilir. bu F söylediniz ? fatarı daha kimlere | Devriâlem — seyar hatinden dön bir döstüm anlattır. Düönyanın her tarafını — dolaştım . Uşağımı kar da aslanlar parça: ladı : Vah vah . — Karımı Ame- rikada — bir buğa yılanı yuttu. — Vah vab vah!. Kaynabvamı #ab yedi - Vah vah vah ayakkabı gösterdi.. — Bunları sizo on altı İlraya be- rakırım.. — Ben dal.. fakat yakına gelince nafile.. Küçük hanım her sabah, Gider mutlak denize; Gülerek kah, kah, kah, kah.. Eğlenir yüze, yüze . * Akşam olur süslenir, Dolaşır şöyle biraz.. Böylesine ne denir ?.. Hiç yerinde duramaz.. sözümden dönmemişimdir. Dilenci Ahmet Bey dilenciye bir. ku- ruş verdi. Dilenci parayı be- genmedi: — Bu para benim ne işime yarıyacak? — Bilmem, belki bir dilenci- ye verirsin! Heslek Bir doktora sordum: — İnsanların öldükten sonra tekrar — dirileceklerine İnanır mı- sınız ? — Ne diyorsun azizim, eğer inanmış olsam, derhal mesleğimi değiştirirdim. — Benim entarimin rengi mavl.. vabi. Bon kendimi buraya — dönünce kurtuln ad diyord Gel diğim — gece — bir otelde ka « Talbr takurular KiVrisi- nekler benim de ©- rada kanımı İçti- | kr. - Vah vah vah vah vahi.. Alış Veriş Tezgâhtar müş teriye — bir çilt — Ben uzakta olursam peşimden köşarsın. Yanında bu- Junduğum zaman da gözün başka yerlerdek, — Kabahat benim değill, davulun sesi uzakları hoş gelior; KÜÇÜK HANIM — Niçin Süheylâyı da beraber gelirmedin ?.. İkisi yanyana gelince göze güzel görün- müyor da onun için gyetirmedim .. Bir sinema meraklısı anlatı- yordu: — Ben sinemayı çok yakından | takip ederim. Onu en ince nok- talarına kadar görüp anlamaktan büyük bir zevk duyarım., Orada — bulunanlardan — biri söze karıştı: — Ben de öyle efendim. | Hatta yakmdan görebilnek için Amerikada bir tim- | daima sinemada en önde otu- rurum!, Hasta Doktor hastasını ziyarete git ti; apartıman kapıcısı günde bir- kaç defa gelen doktoru tanıyor- du.. Karşısına çıktı! — Doktok Bey, dedi, eğer | hasta için geldinizse yukarı çık- mak için zahmet etmeyin, şimdi kendisi aşağı iniyor.. — Demek iyileşti.. — Hayır öldü. Roman Küçük Hanım bir roman oku- yordu.. Babası gördü.. Kitaba baktı. — Güzel kitap, derin yerleri vardır. — Zarar yok baba, ben on- ları atlıyorum. dedi, çok Gece mehtapta onu, Görenler melek sanır Geçeceği yolunu Bekliyenler aldanır. * Küçük hanım nae de haş, Fakat ele geçmiyor.. İstemek onu pek boş, Hiç kimseyi ııwnlyır..ı . H Kaplan Derisi Karıma bir kürk alacaktım. N» N Tanda - bir wacarar ya girdim. Bir de zi. çıkardılar. — Hâlis kaplan derisi !.. Deri — küçüktü, dikkat ettimi, hâliş kaplan deği', hülis muhlie — bir kedi derisiydi . <—- Aman azizim, dedim, — bu- kedi derisi.. Deriyi göüsteren cehaletimle gibi güldü Yanı! nuz Beyefen lan derisidir. mavi, onunki de olduğu sizi aldat- masin, yıkanızken çökmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: