3 N | | DU A NEREN am SON POSTA Ağustos 20 ÇANAKKALE İngiltars Hükümeti tarafından Gazi Hz. ne hediyo edilen eserin terctimesi. Yazan : İCeneral Gemilere : Ateş Kes, Kayıklara: İleri Hareket! Emri Verildi Halbuki S sahiline gidecek | olan ve her biri altı büyük ka- | tığı çekmekte bulunan gemiler Bo- ğazın akıntılarına karşı o kadar yavaş ilerliyordu ki saat beş buçuk | olduğu halde, bunlar henüz Bo- ğazın methaline gelememişlerdi. | Çarnaçar diğer kayıklar da bek- lediler. Gemiler de güneş doğuncıya — kadar — bombardı- mana devam ettiler. Saat altı dan biraz evvel, artik bu ka- yıkların fazla beklememesi ka- rarlaştırıldı ve gemilere ateş kes, kayıklara da ileri hareketi emri verildi. Şibihcezirede el'an bir eseri hayat görülmüyordu. — Anadolu sahilinde atılan birkaç mermiden maada bu müthiş bombardımana sahilden hiç mukabele edile- memişti. X Sahiline Çıkış Saat altıdan birkaç dakika evvel İmplacable gemisi, Lancas- hire kıtaatı ile tesettür kuvvetlerinin kumandanını W sahiline ihraç etti ve Royal Fusilliers kıtaatım | hâmil bulunan dört kayık yanın- | da olduğu halde 500 yarda me- safeden ve bütün topları ile X sahilini dövmiye devam etti. Teke burnunun takriben bir mil kadar üst tarafında bulunan X sahili, alçak ve kırılıp dökül- mekte olan kayalıkların eteğinde | 200 yarda uzunluğunda bir kum- | laktan ibaretti. Burası hakikaten çok iyi inti- hap edilmişti. Çünkü kayalıklar, piyadenin ileri hareketine ciddi bir. mâni — teşkil — etmemekle beraber, Türkler dahi bu nok- tada vaki olacak bir — ihraç hareketine kadar hazırlıklı değil- diler. Tel örgü gibi mania bu- lunmadığı gibi Türkler, bu sahi- lin —müdafaasına ancak on iki kişilik bir müfreze tefrik ve tahsis etmişlerdi. İmplacabele'in müthiş ateşi karşısında son derece şaşıran bu müfrezenin İhraç harekâtına mâni olmak için hiçbir hareket- te bulunamıyacağı pek — tabil idi. Binaenaleyh saat 6,30 da Royal Fuzilliers — taburunun iki bölüğü, tabur karargâhı ve ma- kineli tüfek kıtaatı, tek adam kay- betmeden kayalıkların tepesine vasıl oldu. Kayıklar, mütebaki efradı, sahil bahri ve berriye teşkilâtına memur kıtaatı, ağır siper kazma alât ve edeva- tını ve — ihtiyat — cephanesini almak üzere yaklaşmakta olan diğer gemilere döndüler. Yedi buçukta bunlar da salimen kara- ya çıkarıldı. Bu sırada, içerlere doğru iler- liyen tesettür kuvvetleri şiddetli bir ateşe maruz kalmış ve Kolonel Nevenham solda bir müdafaa cenahı tesis edebilmek için şimali- şarki cihetinde herhalde biraz ara- zi kazanmak lüzumunu düşünerek bu işe Kapiten Leslienin bölüğü- nü memur etmişti. Diğer bir bölüğü ihtiyatta bırakarak cephenin merkezinden de, sahilden 500 yarda ilerde mevzi tutmak Üüzere iki takım efradı ileri sürmüş idi. Ken- disi de bir buçuk bölük ile 114 rakımlı tepedeki Türk siperlerine hücum edip W sahilinden karaya g din li Çanakkalede W sahili çıkacak kuvvetlerle rabıta tesis etmek üzere yola çıkmıştı. Saat 8 de harekete başlıyan Kapiten Leslie bir müddet arızasız olarak yoluna devam edebilsin | fakat 800 yarda kadar ilerledik- ten sonra kuvvetli bir müdafaaya rastgelerek olduğu yerde kal- mıya mecbur olmuştu. Sağ — cenahta ise Kolonel Nevenhamın kıtaatı önlerindeki | z Edimenin Abideleri. ,Üç Şerefel;Camiin.inğasında 70 Deve bütün maniaları aşarak saat on- birde 114 rakımlı tepeyi zaptet- mişlerdi. Elhasıl X sahilindeki harekât iyi başlamıştı. Gayet ya- kın mesafeden ateş eden12 pusluk topların verdiği manevi cesaret sayesinde ileri kıtaat zayiat ver- meden karaya çıkmış, ilk maksat elde edilmiş ve sahilde kuvayı külliyenin ihracına müsait bir su- rette ihzar edilmişti. ( Arkası var) Yükü İran Boyası Kullanılmıştır Edirne (Hu- susi) — Edir- nemiz birçok (— eski eser ve | — âbidelerle do- ludur. Bunların mazileri çok şayanı tetkik- © tir. —Bilhassa | inşa safhaları itibarile de bu eserler — hayli şayanı dikkat- tir. — Bununla beraber — bu (f tarih yadigâr- ları Türk mima- ri san'atinin en mükemmel eserle- | rindendir. Bunlardan üç şerefeli camlin inşasına 831 tarihinde Yıldırım Beyazıdin oğlu Musa Çe- lebi tarafından başlanmış 841 tari- hinde İkinci Murat tarafından Ti- murtaş Paşanın nezareti altında bir heyete tamir ettirilerek müte- baki aksamı yaptırılmıştır. Asıl mimarının Konyalı bir zat oldu- ğu rivayet edilir. İnşası on sena devam etmiş, yedi bin kese al- tın sarfedilmiş ve inşaat 851 se- nesinde hitam bulmuştur. İlk senelerinde (Yeni Mura- diye), sonraları da (Yeni cami) denilmiş ise de bilâhare üç şere- feli ismi verilmiştir. Cami dahi- len iki bin metre Mmurabbamnda ve müselles şeklindedir. Bir büyük, dört küçük kub- besi vardır. Zemini mermer taş- larla kaplı, haremi ise Osmanlı- ların ilk inşa ettikleri bir ha- remdir. Haremin etrafı on sekiz sütun Üstüne müstenit 21 kubbeyle çev- rilmiştir; ortasındaki abdest mus- lağuna evvelâ (Havzı Hanefi) fa- e Edirnede Üç Şeretfeli Cami kat sonraları şadırvan namı ve- rilmiştir. Evliya Çelebinin yazdığına göre, camiin inşaatında İrandan getirilen 70 deve yükü boya kullanılmıştır. Ticaret Müzesi Bir Sene Zarfında 25 Bin Kişi Müzeyi Gezdi Bu sene Sultanahmetteki Sa- | nayi ve Ticaret Müzesini ziyaret edenlerin miktarı çok artmıştır. Bir senede müzeyi ( 25) bin kişi gezmiştir. Ziyaretçiler arasında seyyah- lar da mühim bir yekün tutmak- tadır. İktısat Vekâleti geçen se- ne bütün ticaret müdürlüklerine bir tamim göndererek müzede teşhir edilmek için kendi mınta- kalarında — yetişen — mahsullerle milli mamulâttan birer parça- sının — müzeye — gönderilmesini bildirmiştir. Bu tamime karşı ancak sekiz ticaret müdürlüğü bazı eşya gön- dermek suretile cevap vermişler- dir. Birçok Ffabrikacılar ayni za- manda kendi mallarına bir rek- Jâm yapmak için müzeye birçok şeyler hediye etmişler. Günün Sanayi Mi, (Baş tarafı | inci sayfada ) raati düşünmemek mümkün de- gildir. Galiba bundan yer bulan bu istidat, mem- | İeketin bir ziraat memleketi o leketin bu müstesna kabiliyetin- | den şüphesiz azami nispette isli- | fade edeceğiz. Bunun için geniş | ve kat'i bir program İâzımdır. Bir program ki esaslarını fenden, tecrübeden, ahvval ve eşyanın — tabiatlerinden — alaca- ği için hiç değişmiyecektir. | Günlük siyasetlerden, muvakkat ve geçici heveslerden, taklit ve görenek mahsulü olan tedbirler- 1 den müteessir olmayacaktır. Şu ide evvelâ ilim ve ihtısasa muracaat edeceğiz. Memleketi fenni kabiliyetlere göre mıntaka mintaka taksim edeceğiz. Nere- lerde hangi hnevi işleri tesis ve tanzim — edeceğimizi — kararlaştı- racağız. Her memleket, her mıntaka galip bir istidat ile ya ziraate, ya sanayie, — yahut ticaret — ve mübadeleye müsâittir. Akdeniz — sahilleri, İzmirden Adunaya kadar hep biribirine benziyen geniş bir iklimdir. Kışın çok sıcak memleket mahsullerine çok müsait, zeytin ormanlarile örtülü büyük dağlarla diğer mın- takalardan — ayrılmış — müstesna bir ziraat muhitidir. Bu sahillerin teşkil ettiği yamacı yüksek dağ- lar mıntakasından ayıran çamlık bir kısım arazi vardır. O yüksek dağların etekleri çok kuvvetli su cereyanlarını, ok yüksek şelâleleri ihtiva eder. âundın dolayı bu iyi ve mükem- mel bir sanayi mıntakası olabilir. Bu dağların üstünde Anadolunun meşhur yaylâları vardır. En geniş kısımlarında çorak ve tuzlu birer çöl halinde olan bu yaylâlar hayvan yetiştirmek — ve birçok imalâthaneler tesis etmek için son derece müsaittir. Şarki Anadolu havalisi, Fırat ve Dicle arasındaki yerler müstes- na olmak üzere dünyanın en zengin madenlerile doludur. Buralarda ziraalten bahsetmek gafletlerin en büyüğüdür. Anadolunun şima- linde de cenubu gibi merkez yaylâlarından — yüksek dağlarla ayrılan Karadeniz yamaçları var- dır. Burası da kendine mahsus ziral ve sınat mıntakaları - ihtiva eden yekpare bir iklimdir. Yapılacak Taksim İşi Bu muhtelif mınt rda ev- velâ ziraat mevzuu olacak yerler tayin edilmeli, de- nit ve kara ticaretleri için mer- kez olacak şehirler ve iskeleler tespit olunmalıdır. | Bu suretle her mıntakada gerek devletin, gerek halkın faa- ' liyetini en ziyade üzerinde teksif edeceği iş nevileri taayyün etmiş olur. Binnetice umumi iş bölümü itibarile her mmtakanın muhtaç olduğu tesisat ve ıslahat vaziye- tine intikal edilmiş olur. Bu da fennin ve ihtısasin vazifesidir. Meselâ ziraat mıntakasında her şeyden evvel en çok ve en iyi mahsul verecek maddeler tayin edilmelidir. Pamuk mıntıkasında arpa ye- tirştirmiye çalışmak bir nevi is- raftır. Büyük Ziraat Mesi l Bundan sonra ise büyük mik- yasta ziraate yol aramak İâzım- dır. Çünkü küçük ziraat makine tatbikatına tahammül — edemez. Makinesiz ziraat ise randıman itibarile olduğu kadarcins — ve nefaset itibarile de makineli zira- ate karşı durmaz. Büyük Ziraat için de büyük çiftliklerin kendi dolayıdır. ki, her göze çarpan ve her kalpte | duğunu iddia ettirmektedir. Mem- | | mecburiyetinden — Meselelerinden Ziraat Mi? Memleketi Muhtelif Ziraat Ve Maden- cilik Mıntakalarına Ayırmak İcap Ediyor kendine teşekkülünü beklemek, ve mümkün oiduğu kadar buna yardım etmek pek bati terakkidir, İki Çare Arasında Biraz daha süratli terakki için, ya ferdi ve hususi teşeb- büsler, yahut devletçe, büyük zi- raat teşekkülleri vücuda getirmek lâzımdır. Yani ya Amerikada olduğu gibi cesim ziraat şirketleri teşekkül ederek nüfus ve muhacirden, | tohum ve malzemeye kadar çift- lik hayatının ve çiftliklerin ihti- yaçlarını tedarik etmek lâzımdır, adeta çiftlikleri, sahipleri hesa- bına tesis ederek uzun vadelerle ve yüksek faiz ve temettülerle ödenmek şartile onlara devretmek, yahut ta devletçe istihsal birlik- leri, köylü ve zürradan mürekkep ziraat şirketleri vücuda getirmek çaresi - vardır, Hangi Şekli Mülâyim Görünüyor? Amerikada takip edilmiş olan şekil, oraya mubacir celbetmek dolayı — oranın hususi vaziyetinden doğmuş bir | usuldü. Başka yerlerde böyle ha- riçten muhacir gelmesine ihtiyaç gösterecek boş arazi yoktur. Ya- pılacak şey arazi ve mahsulât teminatına mukabil geniş kredi müesseseleri vücuda getirmektir. Büyük ziraat erbabını cesaretlen- dirmek, makine, tohum, hayvan ve inşaat için taksitli tediyata müsait — müesseseler, fabrikalar tedarik eylemektii Köylü çok geri, çok iptidai üsüller. içinde — bağlı kalmıştır. Bu. şerait: Öüünde * Amertiada olduğu gibi Ferdi — teşebbüs- lerle yapılacak - şirketlerin mu- vaffak olması çok güçtür. Herhalde seri bir ziraat te- rakkisi için devletin müessir bir rehberliği zaruri görülmektedir. Bu rehberliği devletin göze ab masına rağmen büyük çiftlik teşkilâtım — ferdi bir — mahi- yette — vücuda — getirmek — bü- yük sermayeli çiftlik - sahipleri ne köylüyü ezdirmek demektir. Bu itibarla teşkilâtı köylü arasın- da kuüvvetli — istihsal şirketleri mahiyetinde yaparak hem ziraati sanayileştirmek, hem de içtimal, kollektif bir istikamete sevkede- rek tarakkisini en seri, en emin bir şekilde temin etmek şüphe- siz. bir tekâmüldür. Eğer Fikir Mülritse... Bu kadarı müfritane görülürse, yapılacak iş, ferdi istihsali geniş- letmek büyük çiftlikler teşekkü- lünü süratlendirmek ve ziraati bü- yük sermayeler tedarik etmektir. Ayni zamanda ziral mahsullere fazla küârlı mahreçler bulacak teşebbüsler lâzım olduğu gibi, lözumunda toprağa ve mahsulâtı- | na yatırılan sermayelerin ziraat mıntakalarında diğer işlere tahsis edilen sermayelerden daha fazla himayesi gibi tedbirler almak ta icap eder. Vaktile gerek memuriyet ha- yatında, gerek serbest san'atlerde zenginleşen insanlarımız kendile- rine bir çiflik hayatı tanzim et- meyi gaye edinirlerdi. Çocukla- rına da böyle bir miras bırak- mak için onu en sağlam bir irat bilirlerdi. Yavaş yavaş bu kanaat sarsıldı, yerine emlâk ve akar, ıtırhuııu kaim oldu. Gene çif- liklere doğru —cereyan hâsıl etmek için ziras'- yatırılacak sermayenin faza İ <yesi şart, ve bunun faydas ai ârdı. Ziraati terakki * recek aml ler bu prensipler <ah inde tespit olunursa, artık bozulmaz, ihmal edilmez ve unutulmaz, ve bir kere bu istikametlere — mesai çevrilecek olursa artk — bütün faaliyetlerin bu yolu takip etmesi kendiliğinden memlekette zaruri ve mecburl olur.