Abdülhamît Sarayı Jın SON POSTA | Zulüm Ve Seyyiat Âmilleri Kimlerden İbaretti? Uşaklıktan Musahipliğe—Kadar Yükselen Adam! Muharriri , Her Hakkı Mahfuzdur —l101— | Yüz binlerce ve belki de mil- | yonlarca liralar (ihsan) alan, göğüsleri sırmalar ve pırlantalı nişanlarla parıl parıl parlıyan bin- | lerce (Abdülhamit bendesi); ( ve- | linimet) lerinin sukutundan sonra birer köşeye çekilerek biriktirdik- leri bu gayri meşru servetleri, hiç- bir ar ve hicap duymadan kılır kitir yerler ve ferih, fahur yaşar- larken, Ali B, efendisinden ayrılma- mış..Onu Selâniğe kadar takip et- miş.. — Onunla tekrar İstanbula, ( Beylerbeyi sarayı ) na gelmiş, senelerce efendisinin mahpusiyet hayatına iştirak eylemişti. Tari- hin ne garip cilvesidir. ki, büyük nimetlere garkettiği lerce bendeğâna malik olan Ab- | dülhamit; Beylerbeyi sarayında Bon nefesini verirken, muhitinde bulunan — sadık — kadınlarile — iki sevgili musahibinden başka, yal- nız bir tek bendesi bulunuyordu. O da, (Kahvecibaşısı, Ali Bey)... | Abdülhamit Sarayının Zulüm Ve Seyylat Âmilleri Şimdiye kadar yazdığımız sa- tırlardan da anlaşılıyor ki Ab- dülhamidin eski bendegânı saray entrikalarından uzak yaşamış ve hatta saray muhitinin levsine de karışmamışlardır. Bazılarının idare işlerine az çok müdabaleleri ol- makla beraber seyyiatlarını ör- tecek derecede hasenatları da vardır. Bizzat Abdülhamit te itiraf etmiştir ki, Mahmut Nedim Paşa- nn adamları saraya ayak bas- tıktan sonra bu muhit, bir levs ve fesat ocağı halini almıştır. Abdülhamidin ilk Başkâtibi Paşânın, Yıldızda vücude getirdiği mektebin ilk talebeleri olmuşlardır. Fakat, gösterdikleri — istidat, az zaman zarfında hocalarını bi- le solda sıfır derecesinde bırak- maıştır. Sait bu adamlar şeytanette Bunlardan, Paşanın - Mahmut Nedim uşaklığından — Abdülha- midin — musahipliğine yükselen - biri vardı ki devlet idaresine | karşı en evvel bir - tasallüt şe- | bekesi kurmuştu. Fitraten zeki ve kurnaz olan bu adam, muh- telif dairelerin rüesasını himayesi altına almıştı. Bunlar — vasıtasile birçok entrikalar çevirir. ve mü- him iş sahiplerini kendisine mü- | racaata mecbur bırakarak - dev- | Tet dairelerini bir irat ve akar haline getirirdi. Bu âdiI uşak parçasının, — vüzera, vükelâ ve bâlâ — ricalinden —olmak — üzere yüzlerce — ( bendegânı ) — vardı. Emrine muhalefet eden hut ( hürmette küsur eyliyen ) olursa, bir satırlık jurnalla onu azil ve nefyettirmek işten bile değildi. Her ne şekilde ve her veya- | adamları nihayet bunu Abdülha- | Fakat tıraları, ne miktarda olursa olsun bir adamdan para almak, bu şımarık adam için idelı bir illet halini | almıştı. Sarayın eski ve ağırbaşlı | mide haber verdiler. Abdülhamit, şahsına teallük etmiyen işlere lâkayt kaldığı için bir müddet aldırmadı. Fakat bir — gün geldi. ki — artık bu hale da dayanamadı. Çünkü bu adam, Abdülhamidin hadsiz ve hesapsız - in'am ihsanlarına | râğmen onun bütün emniyet ve itimadını nihayet on lira muka- | bilinde satmıştı. Sarayda, ( tulumbacıbaşı ) de- bir. adamın — maiyetinde | kişiden — mürekkep bir ( tulumbacı ocağı ) vardı. Kâmi- len ermenilerden olan bu ocağın adamları, aynı zamanda sarayın hamalları idi. Gerek harem dai- reşinde ve gerek diğer daireler- de ağır şeyler kaldırılacağı za- man bu adamlar çağırılır, güç işler bunlara yaptırılırdı. Ermeni — vukuatından — sonra Abdülhamit bu adamların derhal !.ırndan uznklışhrılmzunı o ve nilen yirmi ve bunların yerine ahlâk ve etvarı mazbut — kürtlerden irade etti. İradenin hükmü, der- hal infaz edildi. Fakat, birkaç gün sonra da Abdülhamide mü- him bir jurnal verildi. Bu jurnalda Eermenilerle teb- edilen kürtlerin beherinden altın rüşvet alındığı bi- diriliyordu. Hünkâr bizzat tahki- kata girişti. Kürtlerin birer birer ifadesi — alınırken paravan arka- sından dinledi. Dinledikçe hid- detlendi. Nihayet hiddetini yene- medi.. — Çağırın şu herifi... Dedi ve musahibi huzuruna getirtti. Evvelâ yüzüne tükürdü ve sonra? — Daha köpek... Diye baston ve tekme darbele. rile güzelce tepeledi.. Bu hâdiseden fevkalâ e korkan bu musahibin dili tutuldu. Bir müddet lâkırdı dil onar doymadın mı, aç alınmasını | söyliyemedi ve nihayet bir sene ka- | dar evinde ve menkübiyet içinde kaldıktan sonra vefat etti. (Arkııı vu) Yunanistanda Askeri- Cemıyet Harekete (Baş tarafı | inci sayfada ) M. Venizelos bugünlerde inti- habat münasebetile pro- | paganda — seyahtine çıkacaktır. Başvekil bu — seyyahate Giritten — başlamak kıral — taraftarı — firk Lideri M. Çaldaris propaganda | seyahatine Selânikten başladığı | için M. Venizelos ta ilk nutkunu Selânikte söylemiye karar ver- miştir. M. Venizeles bu suretle M. Çaldarisi adım takip | edecek, hükümet aleyhinde ken- disinden evvel söylenen sözleri siyasi evvelâ istiyordu. gn adım | çürütmiye çalışacaktır. Başvekilin bir müddet sonra Giride de git- mesi muhtemeldir. Bir taraftan inlihabat delesi devam ederken diğer ta- müca- Şes * sasaesasaşAesasa A ea LA sAAA * RAD sasesaesa a saaa ada AAAA & * , siğesen 19 Ağustos Cuma YED0 metre ) kt alata snnet İanın İstanbul — ( IR grar a sağoj ara on, 21 İkinel kasım Hanımlar ko Belgrat 91,80 keman könseri, 2 Prag (488 me 90,20 şarkı könseri, komedi Viyana — ( BT metre ) 20,25 21 şen ua Peşte tre) 90 don itibas ren lekot haberleri, siyaset Alemi, orkestra, htavaları. nferans, sonra — dans Hazırdır rafta da cümhuriyet — rejimine karşı tehlike teşkil edecek ha- reketleri derhal — tenkil etmek maksadile teşkil olunan “askeri gizli cemiyet,, in bütün hazırlık- larını tamamladığı söylenmekte- dir. Bu' cemiyetin başında bulu- nan — jeneraller talimatı bizzat Venizelostan almaktadır. Bütün bu haller Yunanistanda - siyasi vaziyetin normal olmadığını gös- termekle beraber M. Venizelosun bir taraftan fırka işlerini, diğer taraftan askeri cemiyetinin teş- kil ettiği kuvveti bizzat idare ederek bu iki kuvvet arasında bir muvazene — temin bu suretle Yunanistanı tehlikelerden kurtaracağı olunuyor. — Xf edeceği, büyük temin ; kraresarasasark eee serArA İN Yo a KE İ eraserasasaasAİLeAsArAREĞL. * 20 Ağustos Cumartesi İstanbul m 19,5 birinel k Hatız Ahinet f ( 1900 metre sım * | yaç fazlalaşmıştı. 894 metra | 1,90 Lâypçiğden v 28 İki kişilik ko konsari, len yine Kara, | 25 radyo 2 şen gece. ramolon, redi k şarkılar Berlin — (1635 metre ) 20,30 konle- rans, Zi komoılı. sonra danı vaları. | tısadi | Tetkik E | den fazla ekmez, | | mahsulâta kazanç | me Günün Meselelerinden | Sanayı Mi, *ar dilecek Ziraat Mi? iîıir IVIÜVLH . Ziraatimiz Niçin Fenalaştı ? (Baş tarafı | inci sayfada ) sebeplerin başlıcaları şöyle hulâ- sa ediliyol | — Köylü buğdayına iyi fiat bulamazsa ertesi sene yiyeceğin- stihsal azalır. 2 — Köylü buğdayına iyi fiat bulamazsa — vergisini — veremez; devlet bütçesi müteessir olur. 3—Meselâ: vergiler ağırdır, köylü- ye yüklenmiştir. Devletin k bu tazyikına mukabil dıışmgu buhranlarında da yardım etmesi | bir vazifedir. Onun için köylü buğdayına İyi fat bulamadığı zaman fiatleri yükseltecek ted- birler alınmalıdır. 4 — Köylü buğdayına iyi fiat bulamazsa meselâ —manifa- turasını alamaz, diğer ihtiyaçla rını temin edemez, diğer tica ve sanayi erbabı da zarar görür- ler. Binnetice memleket zarara uğrar. 5 — Köylü buğdayına iyi Fiat bulamazsa ıhhyıçlırım tahdit edeceği için hariçten gelen mal- lar da eksilir, gümrük varidatı azalır. Ve bu ihtimaller bütün iş bölümlerine göre uzab tılabilir. Fakat bir de mallerin — iyi tarafları Meselâ : 1 Köylü buğdayını ucuz satarsa hayvan beslemek kolay- laşacağı için alıcı çoğalır; hay- vanatını yüksek fiat ile satar, bir derece muvazene temin eder, 2 — Ziraat amelesi yiyeceğini kolayca temin edeceği için aldığı ücretten daha fazla istifade eder. Çünkü amele yevmiyesi her zaman piyasayı takip etmez. dönümlerde bir kere sabit- leşlikten sonra pek az oynar. 3—Amele yevmiyesinin piya- sayı takip ettiğini farzetsek bile köylü yine umumiyet itibarile istifade eder. Çünki ucuz gıda ucuz amele demekse, ucuz amele de fazla iş, fazla istihsal demek- tir. O zaman işçi yevmiyelerinin yüksekliğinden dolayı ekilmiyen yerler de ekilir, çiftlik — işleri büyültülür. 4 — Buğday ucuz olursa zira- at, bahusus buğday riraati ler. Çünkü bir fazlalık ve ucuzluk, rekabeti şid- detlendirir, piyasalarda en nefis temin eder. gören — zürra, malını satabilmek — için iyi — cinsten — yetiştirmiye eder. — Tohumlar — islah usuller düzeltilir, rağbeti Bunu her — zaman en gayret edilir, | celbedecek yenilikler, terakkiler vücude getirilir. Halbuki mah- sul daima muvafık fiat bulur ise — iyiliklen — ziyade ehemmiyet verilir. Tarlalar seçil- dinlendirilmez, her taraf sürülür, ekilir. Cinsi ne olursa olsun fazla miktar elde etmiye | bakılır. Mütarekeden sonra tütün zer'- iyatımız. işte bu âkıbete düş- | müştü, Harpten sonra her taraf- ta stok mal bitmiş, tütüne ihti- Her nevi mah- sul fiat bulabiliyordu. açıktı. Almanya, Amerika fazla miktarda mal istiyordu. Bunu gören tüccar, zürraa hücum ettiler, zürra da cinsi fe- na, fakat okka çeker kaba tü- tünde daha fazla kazanç gördü, ona döküldü. Nefis Şark tütünleri tohumunu terketti. Bulgar, Sisam, Yunan cinslerinin dördüncü, beşinci ne- | vi tohumlarından fideler dikti. Bu | esnada Yunanistanda İskeçe ve Dramanın nefts kokulu, ipek yap- raklı tütünleri teşvik ediliyordu. Emsalsiz nefasetle külliyetli mahsul almak için zürraa krediler açılı- yor, yardımlar yapılıyor, çalışılı- ü | sarfiyat vergilerile k memleketin | bu ihti- | vardır. | Büyük ik- | Bunun neticesi olarak bu- z ve 5 — lünün altında — bunaldığı biraz mübalâğalı görünüyor. Vasıtasız alıman vergilerden şehir ve kasabalardaki fakir ve orta sımıf kalka nispetle köylü pel uz müteessirdir. Bir kere çok ağır basan belediye vergilerile, dahili lü mükellef değildir.Sonra köylünün hanları,apar- tımanları yoktur. ki emlâk — ve akar, musakkafat vergilerinden çokça müteessir olabilsin! Niha- yet verdiği çok —mahdut bir mesken vergisidir. Kazanç ve müamele — vergileri de — yok- tur. Köylüyü ezen — vergi, gay- risafi hasılat —üzerinden alınan âşar idi, © da kaldırıldı. Geriye kalan mahdut bir arazi vergisile hayvanalttan alınan - vergiler, bir de parara çıkan eşyadan ver- diği bazı resimler kalır. Köy- lü bunları da vermemenin yolu- nu bulabiliyor. Birçok eşyasını yordu. | gün t eessiriz. ar vergiler iddiası bana | köyünde ayağına gelen kontrat- çılara verebilir. yerlerde — süt, yağ, — peynir, yumurta, bal, zeytin, zeytinyağı böyle toplanmaktadır. Vasıtalı — vergilere — gelince; köylü bazı havayici için vakıâ bu vergileri vermekten kurtulamaz. | Gazden, — şekerden, kumaştan, ziynet eşyasından hayli de ağır gümrük ve inhisar vergisi ver- mektedir. Fakat bunları da ha- fifletmek mümkündür. Köylülerin ihtiyacını giderecek kadar yerli bezlerimiz, kumaşlarımız, alaca- larımız — vardır.. Bunlar güm- rüklere tâbi olmadığı için ancak kazanç ve muamele vergilerinin bir kısmını ifade eden zamlarla satılırlar. Köylü de ancak bu vergilere — iştirak — etmiş — olur. Esasen bu — vergiler — tüccar ve — sanayi — erbabının — safi temetülerinden devletin hissesi demek olduğuna göre bunların köylüye ve alelümum müstehlik- lere devretmeleri haksızdır. Dev- letçe buna çare bulunması lâ- Meselâ birçok iler- | malın nevinde | fazlalığa | Piyasalar | | zımdır. Her sermaye safi iradın- dan devlete bir hisse vermiye mecburdur. Bu hişseyi oşya ve mamulât fiatine zammederek müş teri ve müstehliklere devrederse en ağır vergiler köylüyü de- bilhassa hiç — sermaya olmıyan işçi, emekçi va halka — yükletilmiş olur. ün bunda hissesi pek az- dır. Çünkü o da nihayet verdiği bu fazla vergiyi süt, yağ, pey- nir fiatine zammedebilir, hafifle- tir. Bu mesele esasen mall bir adalet meselesidir ve hallolunacaktır Şu halde köylü vergi itibarile hiçbir bir zaman meşelâ maaşlı, Gcretli bir memur ve işçi bir emekçi kadar vergilerden müte- essir değildir. 6 — Köylü buğdayına iyi fiat bulamazsa ertesi sene ekmez, çalışmaz, kıtlık olur, iddiası da doğru değildir. Köylü ile tarlası ve toprağı arasında — kazançtan çok kuüvvetli bağlar vardır. O, toprağını işlemeye, yalnız yiyeceğini — temin etmek için değil, daha bin türlü ruhi sebep- lerle de mecburdür. Mevsimi gelince çaresiz tarlasını sürerek, tohumunu atacaktır. Çünkü karısı, çocukları, hay- vanları gibi toprağı da köylü için daimi bir bakıma muhtaç ve kendine mahsus bir sevgi mevzuu- dur. Velhasıl muvakkat tedbirlerle köylüye yapılacak yardımların tesiri ya hiç olmaz, ya maküs olur, fayda vermez. Ziraatin te- rakkisi için esaslı tedbirler ister. Memleketimize göre onları da yarın teşbite çalişalım.