10 5 yf_ı “ÇANAKKALE SON POSTA İngiltore Hükümeti tarafından Gazi T Hz e hediye edilen eserin terctmesi. Yazan : Ceneral — Oglander, ee Harp Gemileri, Mehtap Altında Parıl- dıyan Denizin Üzerine Serpilmişlerdi Tesettür Kuvvetleri 24 Nisan sabahı saat 8 de cenup tesettür kuvvetlerinin bü- tün gemileri Tenedos adasında top” lanmışlardı. İmplacable, Euryalus, Cornwallis gemileri ve ağzına kadar efratla dolmuş üç posta vyapuru burada idi. Keza, kum renginde boya — ile Camoufle edilmiş olan kömür gemisi River Cleyde altı mayın ve altı balıkçi tarama gemisi, müteaddit mavna ve çatanalar da burada toplan- mıştı. Bunların demirlediği mahal Anadolu sahilinden ancak birkaç mil mesafede idi. Fakat Türkier İngilizlerin bahri faaliyetine artık okadar alışmışlardı ki büyük kuv- vetlerin bu temerküzü onların nazarı dikkatini pek okadar cel- betmemişti. Hava açıktı. Sabaha karşı çıkıp öğleden sonraya kadar de- yam eden ve biraz da endişe veren kuvvetli bir poyraz esi- | yordu. Bütün gün her sımf efrat | ferdası günkü — harekât — için hazirlik yapmakla meşguldü. Er- kânı harbiye içtimalarını yapıyor, son oemirler veriliyor | ve ikinci derece âmirlere vazifeleri | izah ediliyordu.! Mavnalar nakliye | son gemilerine yanaşmış karaya ç- karılacak — tachizatı, erzakı ve cephaneyi yükletiyordu, karada intizamı muhafaza edecek berri bahri — memurlar tayin ediliyor, — denizde — ceviz ka buğu gibi sallanan kayıklar toplanıp dubalara tahvil ediliyor ve mürettebatı tayin -ediliyordu. | Öğle üzeri Jeneral Hunter- Weston ve erkânı harbiyesi, Amiral! Wemyss ile yakından temas etmek üzere | amiral gemisi olan Euryalus'e yerleşti ve akşama doğru, deniz biraz sakinleştikten sonra da efrat nakliye gemilerinden, kendilerini | karaya çıkaracak olan — sefaine nakledildiler. Jeneral Hare ve maiyeti bir an evvel karaya çıkmıya okadar hevesli idiler ki ilk dubalarla çıkmak üzere mü- saade istihsal ederek İmplacable zırhlısına naklettiler ve 86 ıncı livanın mütebaki erkân ve ef- radı da mayin tarama gemisi * Whitbi Abbey'ye irkap edildiler. Gece saat 10 da zırhlı, nak- liye gemileri, mavna ve küçük sefainden mürekkep olan bu filo yavaş yavaş demir aldı. ve güneş doğmadan bir saat evvel | Teke burnunun garbında bulun- mak üzere yola çıktı. Parlak bir | mehtap vardı. Rüzgâr durmuş, ve | deniz, mehtabn altında gümüş bir| | çarşaf gibi parıldıyordu. Uzakta, | F o(ağraf Tahlili Kuponu 'Tablatinizi öğronmek — istiyorsanız oğralınısı S adet kupon ile bie- | likta gönderin! tübidir z. Fotoğrafınız sıraya ve iada edilmez. Bulunduğu memleket ü —.. Fotoğral intişar ı Fotoğrafın klişesi 3O kuruşluk Pinum kabilinde göndorilebilir. Ç z - Türk cephesindeki siperlerde kahraman askerlerimiz cenupta, 29 uncu fırkanın kuvayı külliyesini taşıyan 11 nakliye ge- | misi Mondorostan Helles burnuna doğcu ilerliyordu. Saat 3,30 da ay batmış, zi- | firi bir karanlık çökmüştü. İmp- lacable, Euryalus ve 1 numaralı mayin tarama gemisi X,W,V sa- hillerinden takriben iki mil açık- ta kendilerine tayin edilen ma- halleri işgal ettiler. Efrat uyan- dırıldı ve bahriyeliler — tarafından hazırlanan — kahvaltıyı — yedikten sonra güvertede toplandı. Biraz ileride, karanlıkta yarı görülür yarı görülmez, — amir Wicholsovun — tesettür — gemileri duruyor ve daha uzakta, cenupta Cornsvallis ile dört balıkçı tarama gemisi S sahiline doğru ilerliyor- du. Bir mil kadar geride ise, dubaların ikinci seferine hazırlan- mış olan efrat, 2000 — kişiden mürekkep hamülesile kömür ge- misi Rivör Clyde ve erzak ve cephane dolu mavnalar geliyordu. Yarım saat sonra İmplacable Euryalus ve 1 numaralı tarama gemilerinin — herbirine — altışar dal yanaştı. ve ti k aydınlamıya başlarken, efrat bun- lara dolmıya başladı. Bunların - taşıdıkları ağırdı. Herbiri yük çok üç günlük erzak ve 200 atımlık cephane taşıyor- | | dü. Buna rağmen o kadar sessiz sadasız. hareket ediyorlardı ki, | kendilerini seyreden bahriylilere sanki hayali bir ordunün hareket | etmekte olduğu hissini veriyor: ç Haya;â Yeni lardı. Ortalık derin bir sükün içinde idi. Şiphiceziredeki düş | man kuvvetlerinden hiçbir. eser görülmüyordu. Sahillerin üzerinde kalın bir sis tabakası sallanıyor- du, Deniz ayna gibi düz ve rakitti. Sabahın saat beşinde, ortalık henüz ağarmadan, gemiler tarafından — müthiş bom- bardıman — başladı refakat gemileri de, yanlarında efra- di hâmil kayıklar olduğu hal- de yavaş yavaş karaya doğru ilerlediler. — Yarım saatlik bir bombardımandan — sonra — dört sahilde de ayni zamanda karaya çıkmak kararlaştırılmıştı. (Arkası var ) bir ve 1 t Ağustos 19 ÂYE Bu Sütunda İHergün Yazan: İlhan Selim DELİ MAHMUT Gün, iyiden iyiye kararmıştı. | yanıp | Uzaktan köyün ışıkları, sönen ateş böcekleri gibi kıpra- şıyor, tepelerde yeşil çamlar kes- kin ıslıklarla gecenin şarkısına başlıyordu. Atımı sürdüm. Yolun kena- | rından keskin bir zaviye ile yük- selerek bulutların içine gömülen çıplak dağların tepelerinde, çam- ların arasında derin derin çakal ulumaları — belirmişti. yolun ilerisinde dik, koyu bir insan gölgesi peyda oldu. İki tarafa sal- | lanan başını ellerinin arasına alı- yor, sonra yumraklarını gökyü- züne kaldırıyor, bağırıyordu. Yak- laştıkça onun: — Geliyor... Düğün alayı ge- liyor.. diye bağırdığını — işittim, duürdüm. — Yaklaştı, kantarmasını tuttu: — Yolda bir düğün rastladın mı efendi, dedi. — Hayır, dedim, ben şehir- den geliyorum.. — Şebirden mi? Sen Hacı | köyden gelmiyor musun? Öyle | ise alayı görmedin. Elile arkamda kararan yok dan sol taraftaki tepeye doğru uzanan ince patakayı ve patika- pın ucunda — parlayan — ışıkları gösterdi: — Gidip bakayım, çok ge- çiktiler, dedi. Yürldü. Gece ihtiyar dostum Ömer Ağanın evinde kahvelerimizi içer- ken aklıma geldi: — Yolda bir adama rastgel- dim. Galiba bir düğün alayi bekliyor.. dedim. Uzun sarı sakalının — altında Ömer Aağanın ağzı — genişledi, gözleri küçüldü. Dikkat ettim, gülüyordu. Meraklandım. — Bir şey mi var Ömer ağa, dedim. — Bir şey yok beyim, dedi, bu bizim deli Mahmuttur. Atılan G"enc Muallimler Balıkesir (Hususi) — Şehrimizdeki Necati Bey Muallim Mektebinden bu sene 28 genç mezun olarak hayata atılmışlardır. Yeni ve tamamile asri olarak vücuda getirilen bu müessese Garbi Anadolunun en kıymetli irfan yurdudur. Size mektebin bu seneki mezunlarile talim, idare heyetinin bir arada alınmış bir resmini gönderiyorum. X X işaretli zat Müdür Samih ve X işaretlisi de Muavin Nazmi Beylerdir. Birdenbire | elile atımın | alayına | — Peki, beklediği nedir? Dü- ğün alayı geldi mi acaba ?... İhtiyar sakalını sıvazladı, ar- tık açıktan açığa gülüyordu — Düğün alayı on beş yıldır gelmedi bey, dedi — Ön beş yıl mı?.. — Evet, — Anlat şunu Allah Bu düğün alayı nedir? Ömer Aaşkına. Ağa kalçasının altına koyduğu — dizlerini oğuşturdu. Uzun — çubuğundan — derin bir nefes çekti: — Bu bir . masaldır, dedi, deli masalı! Deli Mahmut bun- dan on beş sene evvel Hacı köyden bir kiza tutuldu. O vakit babası sağ Ayşeyi! oğluna | istedi. Askerliğini yapmadığı için kızin babası razı olmadı. Mahmut asker oldu, uzun müddet geri dönemedi., Babası da kızı başka birine verdi, Bu haberi Mahmuttan uzun müddet sakladık. O, cep- hede hepimize ayrı ayrı mektup yazıyor, bizden Ayşe hakkında haber istiyordu. Bir gün Mahmut köye döndü. İşittik kiya anası, ya- hut başka biri ona meseleyi yaz mış. O da silahını kovuşun duva- rına asıp kaçmış. Ona bunun fena bir iş olduğunu anlattık, dinlemedi. Nihayet karakoldap haber aldılar, Mahmudu şehre götürdüler. Divamharp, delidir diye Mahmudu salıvermiş. İki gün sonra köye geldi. Fakat iki eli- miz yanımıza gelecek, biz Mah- mudun bir karıncaya bile zararı dokunduğunu görmedik. Yalnız her akşam... On beş senedenberi her akşam... Böyle -yola çıkar, yollarda düğün alayını bekler.. Onu bu huyundan kimse vazge- çiremedi. Bütün gece tarlalarda dolaşır, ümidi kesilinciye kadar... Bazen sabaha kadar! Sonra ge- riye döner... İşte Deli Mahmudun hikâyesi... Askerlik Daveti Üsküdar askerlik şubesi mın- takasında yerli vo yabancı kısa hizmetliler henüz hazırlık kıt'ala- rına veya ihtiyat zabitan mekte- bine sevkedilmiyen 316 (Dahil) 324 lü (Dahil) veya bu doğumlu- larla muameleye tâbi efendiler aşağıda gösterilen fıkralar muci- bince — sevkedileceklerdir. Bu efendilerin şimdiden — çarşamba günlerinden maada, hergün saat 9 dan 12 ye kadar şubeye mü- racaatları aksi takdirde hakların- da muamelei kanuniyenin tatbik edileceği. A —Tam ehliyetnameliler WEy- 101932 de ehliyetname mektep şahadetnamesi veya vesaikile B — Yüksek ehliyetnameli- lerle evvelce sevkedilmiyen (D fıkrasına — mensup — bulunanlar 1Teşrinisani/932 de ehliyetname şahadetname vesaikile, C — Ehliyetnamesizler mek- tep şahadetname ve vesikalarile D — Taşrada bulunanlar ad- reslerin ve hangi mektepten me- zun olduklarını bildirmiye mec- burdurlar.