Müthiş Bir Kadın Haydut Şanghay, 17 (Hususi)— Gerek Çin ve gerek beynelmilel zabıta- nn büyük bir asrarla aradığı meşhur bir kadın haydut, nihayet yakayı ele vermiştir. Bu kadının hakikt hüviyeti her nekadar ma- lüm değilse de yaptığı zulüm yüzünden keodisine * Şeytan ,, adı verilmiştir. Bu kadın çok xüzeldir, fevka- lâde şıktır, Emri altında, herşeyi yapmaya kadir müthiş bir çete bulunuyordu. — Çote — efradının cümlesi de bu kadına âşıktı. O- nun içindir. ki kendilerine ver- diği hiçbir vazifeyi reddetmiyor- lardı. Şimdiye kadar yüzü müte- caviz cinayet ve soygunculuk va- kası yapmıştır. Zabıta memurları baskın ver- dikleri zaman baydut kadın uy- kuda bulunuyordu. Cebinde ve yastığının altında üç tabanca bulunmuştur. Kadın kıpırdanmıya vakit bulamadan yakalanmıştır. Bir Zenginin Garip Bir Vasiyeti Peşte ( Hususi ) — Burada oturan büyük çiftlik sahiplerin- den biri vefat etmiş ve bütün servelini on iki yarış atına bırakmıştır. Bu atlara bakmak ve bü serveti idare etmek vazi- fesi de Peşte Himayei Hayvanat Cemiyetine verilmiştir. Bırakılan servet iki milyon Türk lirası- dir. Peşte - Himayei Hayvanat cemiyeti, bu atlara bakmak için bu parayı fazla bulduğundan iç- lerinden ölecek bulunanlar olursa tekaüde çıkarılmış yarış atları almak suretile zengin çiftçinin vasiyetini devam ettirmiye karar vermiştir. Fakat - çiftçinin akra- bası, Himayei Hayvanat Cemi- yeti aleyhine dava açarak miras talebinde bulunmaktadırlar. Diplomatlarıt Cevabı Fransanın sabık - konsolosla- rından Hanri Miles bir kitap yazmış, nezaketen Fransada bu- lunan bilümum ecnebi konsolos- | larına — birer tane — göndermiş, hepsinden de görüşlerine, 2e- kâlarına ve — bilgilerine — göre değişen — Üçer — beşer satırlık birer teşekkür mektubu almıştır. Fransoda bulunan eçnebi diplo- matlardan sadece iki tanesi birer kartvizit göndermekle iktifa et- mişlerdir. Bu kartvizitlerin üze- rinde yalnız: — Teşekkür ederim, kelime- si vardır. Tesadüfün garabetine bakınız : Bu diplomatlardan birisi papanın vekili, öteki Sovyetlerin sefiridir. Acaba bu iki zat kitabı oku- madıkları için midir ki sadece : — Teşekkür ederim, demekle İktifa etmişlerdir ? Burası henüz malüm değil! Nazır Ve Sefir Arasında Balkan devletlerinden biri ge- çen nisanda — Paris piyasasında bir istikraz aktetmek istemişti. Fransa Maliye Nazırı muvafakat etmedi ve aradan aylar geçti. Şimdi işitiliyor ki, ayni devlet yeniden ayni arzuyu izhar etmiş- tir. Bu münasebetle bu devletin Paris sefiri ile Fransa Maliye Nazırı - arasında cereyan — eden muhavere şudur: Maliye Nazırı — Fakat bili- | tün vapurlarında, &ee ” e İstanbul SON POSTA - VSelânik - Atina Halkı Biribirine Tanıttırmak İçin Se- îyahat Vesile_lîri Bulmıya Mecburuz Bulgaristan Ve Yunani—st;ı—Ğibi Kor;şu Memleketlerde Bu Asri İhtiyacın Sırları Çok İy Atina (Hususi) — Yaz mev- simi muhakkak ki memleketler arasında en çok hareket yapan bir mevsimdir. Şehirden sayfiye- ye; kışlıktan yazlığa ve nihayet kaplıcalara, dağlara ve ecnebi memleketlere — akınlar - başlar.. İzmir Himayei Etfal Cemiyeti, insanların tabil olmıya başlıyan bu ihtiyacını Türkiyede de tatbik etmek istedi. Ehalisinin gerek kendi ülkesinde ve gerek cc- nebi memleketlerde en az seya- hat yaptığı yerlerden birisi de Türkiyedir. Muhakkak ki - diğer milletlere nazaran çok az seya- hat — yapmakta- yız. Diğer mem- F— leketlerde — yaz münasebetile bin bir vesileler ha- zırlanır, kendile- rinden, — yaban- cılardan — yolcu getirtmek — için birçok kolaylık- lar — gösterilir. Bulgaristan bü- şimendiferlerinde yüzde otuz ten- zilât yapar. Kap- hea ve tenez- i Keşfedilmiştir Atinanın meşhur tarihi! harabelerinden biri cu ve yoklama Yeldeğirmenlerile meşhur Mihonos kasabası Beynelmilel Selânik serginin umuml! manzarası züh memleketlerine diğer vesaiti nakliye bile asli fiatlerinden çok aşağı ücretlerle yolcu taşır. Pazar | günleri, dini ve milli bayramlarda bir günlük bhususi trenler “ihzar edilir. Velhasıl halkı memlekete, memleketi halka ve nihayet eha- liyi biribirine tanıttırmak, yak- laştırmak için akla gelmedik ve- sileler bulunur, buldurulur. Bu seyahatler iyi idare edilir. Ehali az para ile çok eğlenir. Bir ikinci ve Üçüncüsünü arzu eder, şitap ederler. ' Bizde çok az seyahat yapıl- —— yorsunuz ki selefim bu arzunuzun kabulü mümkün olmadığını söy- lemişti. O halde teşebbüsünüzün tekrarı sebepsiz olmamak lâzım! Sefir — Şüphesiz efendim, şüphesizli| O vakit aldığımız ret cevabının iki — devlet arasında mevcut iyi münasebatı bozma- dığını zatıâlilerine isbat etmek arzusundayız. 15 Milyon İğne Bir ecnebi ajansında şu tel- grafı okuduk: Moskova, 10 — Şehrimizin at cambazhanelerinin birinde Berton adını taşıyan eski bir gemi tay- fası teşhir edilmektedir. Bu tayfanın vücudünde iğne ve barutla yapılmış tamam 300 tane resim vardır. Bu resimlerin hakedilmesi için 15 milyon defa iğne kullanılmıştır. — Ş maktadır. Halk bir yerden bir yere pek güçlükle ve hatta bü- yük fedakârlık imiş gibi gitmiye razı olur. — Bununla — beraber teşvik eden, yol gösteren de hemen hemen yok gibidir. Halka biraz fedakârlıkla dahi olsa se- yahat terbiyesi — vermek, hattâ iebar edercesine teşvik etmek, halkı yekdiğerine yaklaştırmak, ısındırmak ve bu süretle münase- betleri kolaylaştırmak lâzımdır. Bu sene ilk büyük seyahat İzmirin Türk Maarif Cemiyeti tarafından terlip edildi. İzmirden hareketle Pire, Atina, İskenderi- ye, Kahire, Radosa uğranıldı ve 14 gün devam etti. İkinci seyahati yine İzmirin Himayei Etfal Cemiyeti yaptı. Tertip ettiği seyahat mükem- meldi. Yunanistanın — seyrüseferi bahri kumpanyasile anlaştı. Bu işe Andros ismindeki — vapuru tahsis ettirdi. —Ankaradan da müsaadesi alınarak Yunanistana gitmiş olan mübadil rumlardan birkaç yüzü aynı vapurla — İs- tanbula — geldi. Bilmukabele mübadil Türklerle arzu edenler Yunanistana — yollandı. Andros yapuru temiz ve intizamlı bir vapurdur. 10-8-32 de İstanbuldan hareket - etti. 100 kadar yolcusu yardı. İzmire uğradı, oradan da aldığı - yolcularla Pireye döndü, İtiraf ederiz ki - İzmirdeki yok muamelesi — bir Türk limanından gelen bir vapu- ra yapılacak mu- amele değildi. Yoklama, tet- kik, kayıt mua- melesi çok uzun sürdü. Yolcular biraz da sabırsız- landı. Maamafih biz bu muamele- nin uzun sürdüğü- »4 Pireye gelipte sahile çıktığımız zaman anladık. Pirede bu mua- mele ve yoklamaları gayet kısa bir uüsülle — yapıyorlar. - Vapur rıhtıma yanaşınca Üzerinden yarım saat geçmeden artık dışarıya çı- kılıyordu. Düşününüz ki kendileri için ecnebi bir memleketten geliyor- duk. Bir polis geldi pasaportları vapuru listesi ile karşılaştırdı. | Merdiven indirilmişti. Merdivenin iki tarafına birer seyyar parmak- lk konuldu. Geçit yerine bir nefer dikildi ve yolcular gümrük- ten geçerek serbest serbest şehre girdiler. İzmirde böyle - olmadı. İstanbuldan gelmekliğimize rağ- men — sıhhiye memuru vapura girdi. İki zabıta memuru va- purcuların — ikramları — arasında vapur — listesini, — pasaportları tetkik ettiler, yazdılar, uzun uzun — baktılar ve şehre — gi- rip çıkmak için bir kart ver- diler ve bu suretle iki saat va- purda kaldık, Kart vapurun mer- diveninde polise gösterildi, sandal- la yolcu dairesine girdik, orada da bir polis kartı gördü. Dönüş muamelesinde de bu tetkikat yapıldı. — Velhasıl yabancı — bir memleketten gelen bir vapurun muayenesi ve yoklama — usul- Aşrile İstanbuldan İzmire tran- sit gelen bir vapurun muayenesi ve yoklama uüsülleri arasındaki fark büyüktü ve lehimizde de- ğildi. Esasen bu usullerden za- man zaman ve bilhassa seyyah celbi münasebetile bahsedilmek- tedir. Ve edilecektir de.. Basit muayene ve yoklama usülleri komşularımızın hepsinde mevcut- tor. Eğer arzu edilse muhtelif memleketlerdeki konsoloslarımıza bir vazife vermek mümkündür: — Bulundukları memleketle- rin; bizzat görerek, tetkik ede- rek yolcu muayene ve yoklama üsülleri ve şekillerini raporlarla bildirsinler. — malil Latfi Dünya Garibeleri Güzellik Çirkinlik Meselesi Esbak İngiliz Başvekili Aski- tin zevcesi lâtifeleri ile meşhur-« dur. Geçen hafta bir kadının güzelliğinden bahsedilirken ihti- yatkâr bir lisan kullanmış, hatta hiç bu fikirde olmadığını ima etmiş, az sonra da bu kadını tanımadığını söylemiş; sormuşlar : — Tanımadığınız. bir kadının güzel olmadığını nasıl iddia ede- bilirsiniz ? Cevap şudur: — Çünkü bu kadının (“Öpüş- me — aleyhtarları) cemiyetinde aza olduğunu işitmiştim. Reis Bolluğu Fransada itfaiye —memurları küçük bir cemiyet teşkil etmiş- lerdir. 200 azaya malik bulunan bu cemiyetin bir reisi, on beş tane rcis muavini ve dokuz ta- ne de kâtibi vardır. Ölünün Cebindeki Altın Kanada madencilerinden mü- him bir grup memleketin kutba yakın noktalarında bir seyahat icrasına çıkmışlardır. Maksatları 1927 senesinde Alberta kıt'asında Tolon nehri kenarında — ölü olarak bulunan profesör Cek Harnlinin esrarını öğrenmektir. Filhakika bu profesör Kana- danın şimalinde altın madeni bul- mıya çalışıyordu. Ön beş sene müddetle bu maksat uğrunda ça- Tışmıştı ve ağlebi —ihtimal en nihayet muradına da ermişti. Filhakika profesörün cesedini bulanlar ceplerinden — tamam 1100 gram saf altın zerresi” çı- karmışlardır. Yürütülen faraziyelere göre profesör on beş senedenberi aramakta olduğu altın madenini nihayet — bulmuş, — nümunelerini toplamış ve keşfini satmak veya bir şirket vasıtasile — işletlmek Üzere medeni havaliye dönerken donarak ölmştür. Bu faraziye pek mümkündürl! Fakat profesörün bulduğu altın madeni nerededir, bu karanlık ve buzlu memleketin hangi nok- tasındadır? Hüner onu keşfet- mektir. Ve Kanada madencilerinin teşebblsü de bu muadele ile alâkadardır. Bakalım bulabile- cekler mi? Başvekil Ceza Verdi Avrupa devletlerinden birisi- nin başvekili otomobil meraklısı- dır, en çok sevdiği şey de oto- mobilini son sür'atle sevketmektir. Geçen gün şehir dahilinde yıldırım sür'ati ile geçiyormuş. Polis devriyesi tarafından durdu- rulmuş. Müfrezeye — kumanda eden zat Başvekili tanıyınca derhal selâm vermiş, fakat Başvekil : — Tebrik ederim, — vazife- nizi — yaptınız, — söyleyiniz ce- zası nedir? diye sormuş ve söylenen nakdi cezayı da vermiş' Mehazimizi teşkil eden Avru- pa gazetesi bu hâdiseyi haber verdikten sonra diyor ki: — Doğrusu hareket fena değil, hattâ tebrike de şayanl Fakat Başvekil polisleri takdir ederek cezayı verecek — yerde otomobilini kaide ve nizam hari- €i koşturmasaydı. daha iyi bir harekette bulunmuş olmazını idi? 1 ZST Si nelii e VUki Ka aa Ğ a DA G |Ş