Siyaset Âlemi İktısat Konferarnsı Toplanıyor Londra 23 — İktısadi ve ma- N cihan konferansının içtima ma- halli hakkıma İngiliz mehafilinde bir fikir tebeddülü hâsıl olmuştur. Şimdiye kadar hükümet, ih- timal Amerikanın iştiraki sebe- bile, bu konferansın Londrada taraftar idi. Şimdi ise T ve bilhassa harine erkânı, Londrada — aktedile- cek bir — içtimam — İngiltere- ye önüne geçilmesi temen- niye şayan olan birtakım mes'u- liyetler tahmil edeceği mütale- asında bulunmaktadırlar. Filvaki, Cenevreden alınan haberlere göre, Cemiyeti Akvam mehafili, içtimaın Londrada olsun, Brükselde olsun herhalde aktini derpiş etmektedir. Brükselin intihabı, Cenevreyi istemiyen Cemiyeti Akvam ile Londrayı istemiyen İngiliz meha- filinin arzularını telif edeceküir. Komünist Meb'us Tevkif Edildi Brüksel, 23 — Üzerinde, Bel- çika komünist fırkası zimamdar- larile münasbette — bulunduğunu gösteren vesaik elde edilen Çe- koslovak komünist meb'usu Slov- hi tevkif edilmiştir. Slovhi, hemen hudut haricine sevkedilmiştir. Macar Komünletleri Budapeşte 23 — Dün tevkif edilen komünistlerin bürosunda birtakım karar suretlerini, tali- | matları ihtiva eden 18 dosya ile sahte pasaport imaline mahsus malzeme, bir kimya lâburatuarı müsadere edilmiştir. Yakılan eşyanın tetkiki, bir- kaç balta sürecektir. Belçikadaki Grev Şiddetle Devam Ediyor Brüksel, 23 — Borinage'da sükün hüküm sürmektedir, Jan- darma Jeampda halka ateş aç- mıya mecbür olmuştur. Liyejde grevcilerin miktarı artmıştır. Fa- kat hiçbir. hâdise vukubulma- mıştır. Umuml grev emrine tamamile tebaiyet edilmiştir. Ameleain iş görmelerine mâni olmak istiyen grevcileri jendarma dağıtmış ve hiçbir hâdise olmamıştır. “TEFRİKA NUMARASI:15 İtalyanlar Cenevre 23 — Parlâmentolar ittihadı konferansında Fransız ve İtalyan murahhasları arasında Fa- şizmin leh ve aleyhinde söz söy- lenmesi üzerine çıkan hâdise do- layısile konferans tatil edilmişti. İhtilâf halledilmediğinden konle- rans buügüne talik edilmiştir. Konferanstaki — İtalyan mu- rahhasları, Faşizm aleyhinde söz söyliyen Fransız murahhası — M. Renonun aleni tarziye vermesini | istemekte aksi takdirde bütün çekileceğini İrlândalılar ika Yapıyorlar Londra, 23 — İrlânda hükü- meti İngiliz mahsulâtına aa | simler koymıya karar vermiştir. Fevkalâde rüsum kanunu, İrlânda Muhiariyet Reisi M, Dö Valera | ve nazılarına diktatörlüğe "“d_il fevkalâde salâhiyetler vermektedir. Bu kanun lâyihası, İrlânda | piyasasını birçok emtiaya karşı bilkuvve kapatacaktır. Ezcümle İngiliz kömürüne ambargo vaze- dilmesine, bütün lüks eşyaya, bu kabil eşyanın men'i ithali mahi- yetinde gümrük resimleri konul- masına ye ihtimal çimento, inşaat malzemesi ile, otomobillere - ilâ... bu resimlerin teşmil edilmesine intizar olunmaktadır. | Hükümetin süt imalâhaneleri ile İngiltereye tereyağı ihracını tevkif etmiye ve istibsalât fazla- sını soğuk hbava mahzenlerinde muhafaza eylemiye karar vermiş olduğu söylenmektedir. Süt ima- lâthaneleri sahiplerine tazıninat verilecekti. Bu sistemin hayvaneyetiştiren- lere de teşmili mevzubahstir. Hulâsa, bütün bu hareketler İngiltere'ye karşı hakiki bir ab- laka teşkil edecektir. Mücadele bir ay devam edebilecektir. Deveran eden şayıalara rağ- | men, M. dö Valeranın Londrayı ziyaretindenberi hiçbir. itilâf hu- süle gelmemiştir. M. dö Valera, bütün bu ahvalden nihayet en ziyade — İngiltere'nin — mulazarrır olacağı mütaleasındadır, Tarife Kanunu Kabul Edildi Dublin, 23 — Umumi Vali, tarife kanunanu kal'i surette | kabul ve tasvip eylemiştir. İtalyan heyetinin konferanstan | İngillerege Ablu- | D | | ÇOCUKLUĞUM Meşhur Rus Edibi Maksim Gorkinin hayat romanı Ninemt “ Ben ona iki kopek | (1) vereceğim 1 ,, dedi ve beni ohn:cn tutarak eve götürdü. azar Ü, akşam ayinim den dvvel, gi'rîıi beni alıp m'lî’ı;;ğ' götürdü. Orası karanlık ve sessiz idi. Hatırladığıma göre sahanlığa ve odalara - açılan kapılar kapalı idi. Dışarda alaca bi? Lır:ıl:rık vardı ve yağınur yağıyordu. Ocağın büyük ağzı önündeki geniş sırada — çingene yavrusu oturuyordu. Canı sıkılınış ve hid- detli görünüyordu. V) Bir rublenin — yüzde bisi. Türkçeye Çeviren: Muvaffak Büyük babam köşede su do- lu bir liğenin yanına çömelmişti. Yanından birtakım ince değnek- ler çıkarıyor, ölçüyor, — havaya savuruyordu. Değnekler havada vınlıyorlar, islık çalıyorlardı. Ninem mutfağın koranlık bir tarafında —idi. —Homurdanarak şiddetle enfiye çekti: — Azap vermekten zevk alan hain! Bak nasıl seviniyor. Yakofun oğlu Saşa, mutfağın ortasında bir sandalyede oluru- yordu. Yumruğu ile gözlerini bibsei |Tarziye İstiyorlar' , : ” ? siliyor, ağlıyan yabancı Parlâmentolar lıtihat Konferansı uzun boylu methettiktea sonra, Fransız murahhas heyeti azasından sosyalist M. Rönodel söz alarak : — Efkârı umumiyenin murakabe edilmediği ve hürriyotin bulunmadığı | yerde adalet yoktur demiştir. İtalyan heyeti protesto makamın testoname takdim etmiştir. 5 Hâdiseyi, müteakıp celsede Reis | söylemiş, ve meseleyi meclise havale ederek colseyi ta Resmimiz fsağda), konlerans reisi M. sebep olan M. Rönodeli göstermektedir. Tahdi Teslihat 'Konferansında Paris 23 — Tahdidi Teslihat Konferansında bir nutuk söyliyen Alman Heyeti Reisi M. Nadolni- min sözlerini matbuat endişe ile tablil etmektedirler. Matbuat, Fransız noktai naza- rımt izah eden nutkundan dolayı M Heriyo'yu' Hefacanla — tebrik etmektedir. Lö Jurnal gazetesi, konferan- | sın, Fransanın talep etmiş olduğu murakabe prensipile müeyyideler prensibini kabul eylemiş bulunduğu için kendini tebrik ve mütebakisi emnüselâmet — temhatına — bağlı bulunacaktır. Hakiki müsavat, emnüselâmet müsavatıdır. Ve Fransanm istedi- ği de yalnız budur.,, Demektedir. -— TAKVİM —— PAZAR S1 Güs- 24 Temmuz - 932 humr B0 Arabi Rum! 20-Reblüleywei 131 |1 Temmaz-sere- 1548 Vektt JEzanl jvasaii| Vak't JEzant Güneş 9 Mİ 4 <SfAkşam Jit — Lıı..wı.ı.'ıul Yata |S fkmal |3 4415 17Ü Tannak | 7. 05 vasati | 19, 34 N 20 200 ihliyar bir dilenci gibi yalva- rıyordu : L — Kristos namına beni affe- | dinizi" Sandalyanın — arkasında Mi- haeci amcamın çocukları iki kar- deş, kız. ve oğlan, sırtsırta ver- mişler, tahtadan iki kukla gibi | hareketsiz. duruyorlardı. Büyük ! ı l babam:“Seni, dayak attıktan sonra affedeceğim! » dedi ve uzun bir değneği avucu ile sıvazladı. — Hadi çıkar pantolonunu! O Bu sözleri kemali sükünet- le söylüyordu. Ne bu kuru sesin ahengi, ne Saşanın iki yana sal- lanmasından hasıl olan sandalye gicırtıları, ne ninemin sağa sola koşuşmaları, ocak kurumundan duvarları kararmış basık mütfa- ğ ölü sükünetini ihlâl edemi- yordu. nda İtalyan murahhası, faşizt İdaresini da konferans relsi M. Buysona bir pro- M. Rönodelin sözlerinin şahıt olduğunu mlştir. Buysonu ve (solda) hâdiseye |Otftava Konferansı Ottava 2 — Otctava Konfe- ransının — ihtilâflara, müşkülâta girmesi muhakkaktır. Daha şim- diden iki grup vücuda gelmiştir. Bunlardan biri İngiliz, Cenubi | Afrika ve Avustralya heyetle- rinden terekküp etmekte olup mevcut tarifeleri impapatorluğa dahil memleketler — menfaatine tenzil etmek suretile bu memle- ketlere bir rüçhan bahşetmek tezini müdafaa edeceklir. Diğer komite de Kanada, yeni Zeland ve Tero Növo heyetlerinden mü- rekkeptir. İrlândakların İmtinaı Ottava 23 — Ot&tava Konfe- ransındaki İrlanda murahhasları imparatorluk — memleketleri ara- rındaki ticaret meselelerini tetkik ettiği sırada müzakerata iştirak etmemişlerdir. Harici Haberler Buradu bitmedi. Lütfen 1O ancu sayfada okuyunuz GARUĞUK T CETLMAE AT CNU KA Saşa yerinden kalktı, pımoî Tonunu çözdü, dizkapaklarma ka- dar sıyırdı. Başı önüne iğilmiş, topallıyarak ve elbiselerini elinde tutarak sıraya — doğru — yürüdü. Onun böylte sallanarak yürümesi içime çok dokunmuştu. Benim de bacaklarım titremiye başladı. Saşa yüzü tahtaya gelmek Üzere yöüzü koyun masaya uzandı. Bir kuşakla kollarından ve boy- nundan bağladılar. Çingene yav- rusu siyah elleri ile bacalkların- dan tutuyordu. Büyük babam “ Aleksi (2). Yaklaş burayal ,, diye bağırdı. “ İşitmiyor musun! Bak bir kere gör pataklamak nasıl olurmuş! ,, Pek okadar kuvvetli olmıyan bir vuruşla Saşanın çıplak vücu- (281 Görkinin asıl ismi, Çok Garip Parlâmentolar Konferansındaki İtal - Bir Evlenme yanlar,RenodelTarziye Versin Diyorlar vTy Mukavelesi *“Evlenirken karımla şöyle bir mukavele aktettik: ne o, ne de ben annelerimizi, heraşirelerimizi eve almıyacağız. Mümkün olduğu kadar onlardan uzak yaşıyacağız. Bu suretle kendimizi — onların tenkidinden kurtarmıya çalışaca- ğız. Bir sene kadar bu mukave- leye riayet ettik. Cidden rahat ettik ve mesut olduk. Fakat şimdi ikimizin de aileleri yavaş yavaş içimize sokulmıya ve haya- tımıza karışmıya başladılar. Ra- hatımız ve saadetimiz bozuldu. Eski hale avdeti güç görüyoruz, fakat bu gidişi de beğenmiyoruz.., Kadıköy Müft Bence bu kari her evlenecek gencin nazarı dikkate almıya mecbur olduğu mühim bir mese- leye temas ediyor. Gençler evle- nirken annelerini ve kendi sırt- larına yüklenen hemişirelerini ev- lerine alıyor ve kendi sandetle- rini kendileri bozuyorlar. Her çift evlenmeden evvel böyle bir mu- kavele yapar ve evden tufeylileri kavarsa, daha kolay anlaşır ve daha çok mesut olurlar. Yalnız bizim hayatımız bu kadar sert bir harekete mlsait değil Annemizi ve hemşireleri- mizi sokağa alamayız. Onları da bakmıya mecburuz. O takdirde onları eve kabul ederken müte- kabilen şöyle bir kayit koyarsınız: * Annelerimiz ve kardeşleri- miz evin hiçbir İşine ve hiçbir şeyine karışmıyacak ve hakkımız- da bir kelime bile sarfetmiye- cektir. Onlar evimizin misafirl olarak kalacaklardır. Bu kaideye riayet etmiyen anne ve hemşire- ler derhal evden çıkarılacaktır.,, Bence evlenenlerin mesut yaşa- yabilmeleri için böyle sert bir harekete ihtiyaç vardır. * “Dört senedir seviyorum. Fa- kat muhit ve vaziyetim bu.- sev- dima anlatmama mâni. Kız şimdi nişaalandı. Kızın bana mütema- yil olduğuna kaniim, Fakat va- ziyeti aileme söylemiyorum. Çün- ki henüz talebeyim. Ş$L Oğlum, anlaşılıyor ki daha çocuksun ve hayati - bilmiyorsun. Sen onu değil, kendi aşkını seve mişsin. Seven kız başkasile ni- şanlanır mı? Hem bir kız bir mektepliye Ümit bağlıyabilir. mi ? Kızı muhitinden, hayatından ve hayalinden uzaklaştır. Az zamanda doğru yola girmiş olursun. HANIMTEYZE düne doğru indirdi, Saşa şiddet- le haykırıyordu. : — Yalandan bağırma! Bu hiç acıtmadı, Ffakat bu acıtacaktır !,,. Bu söz Üzerine okadar şid- detle vurmaya başladı ki çıplak etin üzerinde kırmızı izler belir« di ve kabarıklar hâsıl oldu. Sa- şa korkunç bir surette inliyordu. Büyük babam değeneği bü- yük bir intizamla vınlatarak kal- dırip indirirken “ nasıl; hiç — tatlı değil, değil mi?,, diye soruyordu. “Bu, işte yüksük için, anlıyor musun?,, Büyük babamın değnekle el kalkarken, içinde yüreğim sanki bütün vücudümle beraber yükse- liyor, inerken ben de beraber çöküyor, yuvarlanıyordum. a VArkası vari Lrdükllilllke.