ÇANAKKALE Rafet Beyin llinci Fırkası Da Anadolu Sahilini Tutacaktı Bunların arkadan zaptı muvaffa- kıyeti kolaylaştırabilirdi. Leyman Fon Sanderse göre Gelibolu Yarımadasında — asker ihracına müsait Üç nokta vardı: Birincisi cenup köşesindeki sahil; ki İngiliz donanması üç taraftan ateş açarak burasını temizliyebilirdi. Buraya asker çıkarıldığı takdirde düşmanın birinci hedefi Ahiba- bayı zaptetmek olacaktı. İhraca müsait ikinci mevki, Kabatepenin — iki — tarafından uzanan sahillerdi. Burada May- dosa kadar uzanan açık bir. ova vardı. İlerde de tepeler bulunu- yordu. Bu tepeler sahil batarya- larımın susturulmasını kolaylaştı- rabilirdi. Sarıbayır tepesi İngilizler tarafından işgal edilmek suretile ihraç ameliyesini himaye etmek mümkündü ve Maydos ovasından ileriliyebilmek için bu tepenin zaptı zaruri görüyordu. Fafat Alman kumandanı en ziyade Bulayır tarafından endişe ediyordu. Çünkü onca buradaki geçidin zaptı Çanakkaledeki mu- varebeyi bitirebilirlerdi. Müttefikler burada toprak kemeri elde et- | tikten sora, Türk kıtaatının kara- dan ve denizden İstanbulla mu- vasalası kesilecekti. Çünkü İngi- liz gemileri uzun çaplı toplarıyla boğazdan Türk gemilerinin geç- mesine imkân bırakmıyacaklar- | dı. İngiliz tahtelbahirleri de işe karışınca Türkler — yarımadada tamamen abluka edilmiş olacak- lardı. Leyman Fon Sanders bu tehli- kelerin önünü almak için elinde | beş fırka asker vardı. Altıncı fırkada yakında İstanbuldan gön- derilecekti. Her tarafta ayni de- recede kuvvetli olmak mümkün değildi. Zaten kuvvetlerin muay- yen noktalarda tecemmüü taraftarı idi. Bu sebeple elindeki kıtaatı üç zümreyi ayrıdı. Kara vo deniz münakalâtını ıslaha karar verdi. Bu suretle tehlike hissedilen sahaya yardım kuvvetleri gönde- rilmesini temin etti. Bulayır ci- varına beşinci ve yedinci fırkala- rı yerleştirdi. Bunlardan birinci- sinin kumandanı Fon Sodens- tern, ötekinin Remzi Beydi. Bun- lar bu sahaya asker — ihracına mâni olacaklardı. Halil Sami Be- yin kumandasında bulunan do- kuzuncu fırka yarımadanın Sulva koyundan cenup burnuna kadar 'SON POSTA. | Yevmi, Siyasi, Havadis — ve Halk ! gazetesl | : İstanbul: Eski Zaptil. | Ware: Çatalçoşmo sokağı ;; 'Telefon İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 7461 Telgraf: İstanbul SONPOSTA ABONE FİATIİ TÜRKİYE Ecnabi 1400 Kr. 2700 Kr. 150 » 1400 » 400 » 8009 » 150 » 39 * 1 Sona 6 ÂAy 8 » ı » Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan — mes'uliyot alramaz cevAp İçla moktuplara Ö kuraypluk Pul ilâvesi lâzımdıe. Müros değiştirilmcai (20) kuruştar. | | büyük bir süratle şarka doğru olan kısmı muha- faza — edecekti. Rafet Beyin ku- mandasındaki 11 inci fırka da Anadolu sahilini tutacaktı. — Bu firka — bilâhare PS üçüncü fırka ile P» takviye — edile- cekti. 19 uncu fırka, ihtiyat kuv- — veti olarak baş- kumandanın elin- © de kaldı ve Bo- galı'da tecemmü etti. Bu fırka görülen ihtiyaca göre ya Bolayıra veyahut Anado- | lu sahiline sevkolunacaktı. Fırka Kumandanlarına, müda- faanın bu üç grupun seyyaliyetine tâbi olduğunu, yoksa sabit müda- faanın ehemmiyeti olmadığı izah c Tayyare Kazazedeleri Lö Havr 23 — Bir tenezzüh tayyaresi düşmüş, içindekilerden iki kişi kömür haline gelmiştir. Kurtulamıyorlar Santiyago dö Şili, 23 — Şeh- rin muhasara altında bulunması dolayısila 16 temmuz tarihinde And dağlarına düşmüş olan tayyare yolcularını kurtarmıya giden ka- | fileler geri dönmiye mecbur ol- muştur, Dağlara iltica eylemiş olan yolcuların kurtarılması hususunda- ki bütün ümitler boşa gitmiştir. Hindistanda Gandi Taraftarlari Gün Geçtikçe Artıyor Bombay, 23 — Cemaatlar arasındaki — iğtişaşlar dolayısile mesaisine — fasıla vermiş - olan kongre, — tekrar faaliyete başla- mıştır. Bütün memlekette Gandi ta- | raftarlarının adedi gittikçe çoğal- maktadır. Mevkuflardan birçoğu açlık grevi yapmışlardır. Nevyork Belediyesinde Tasarruf, Nevyork 23 — Nevyork Be- lediye Reisi Jimmi Valker 14,700 kişiden ibaret olan bütün bele- diye memurlarından birer ma- aşlarını terketmelerini — rica et- miştir. — Belediye — Reisi bu süretle 26 milyon dolarlık bir | tasarruf — yapılacağını, — maaş- Tarın — terkedilmediği — taktirde zaruret dolayısile mecburen kesi- lecegini lâve etmiştir. İngilterede Su Hortumları Londra, 23 — Burnemutta nadir bir hortum hâdisesi olmuş- — HARİCİ HABERLER İ edildi. Düşman tayyarelerinin ta- | tur. Plâja 16 kilometre mesafede | bir hortum vücuda gelmiş ve ilerlemiye başlamıştır. Horktum, Nip adası açıklarında | tekrar teşekkül etmiş ve sonra | kaybolmuştur. Havreden - bildirildiğine göre | dün sabah aşağı Sen halicinde de bir hortum müşahede edil- miştir, Tngiltere Hükümeti tarafından Gasl Hz. ne hoediye edilen eserin terclmesi. B K SA Çanakkalede bir topçu bataryasının faaliyeti rassuduna mâni olmak için kıtaatın bütün harekâtı geceleri yapılır yordu. Bu plân, düşman askerl çıkıncıya kadar değiştirilmediği için kıtaatın yerleştirilmesinde takip edilen plânın teferruatına da bir göz atabiliriz. (Arkası var) Hergün İlmi İktısat — Değil, İlmi Esrar! * (Baş tarafı 3 üncü «sayfada) vazifesini de kolaylaştırmış olur. Fakat bu tecrfibeyi bizzat bizim yapmamız —mevzuu İngiliz ihraç Bankası, paramızın hariç kıymeti yüzde otuz nisbe- tinde düştüğü — halde, — teda- vülde bulunan karşılıksız pa- ra miktarını — fazlalaştırmamak gibi bir muvaffakıyet — temin etmiştir. Ve altın esasma avdet edildiği zaman İngiliz lirasının vaziyetini kuvvetlendirmek için, şimdiden altın satınalmaktadır. Bu suretle, dünya para vazi- yetine hâkim olmak istenildiği takdirde, Londra — piyasasına lâzım olan sağlam ve kuvvetli naktin esasını kuruyor. İngiliı hükümetinin — teşebbüsile davet edilen dünya iktısat konferansı bir gün gelir toplanırsa, orada hazır bulunacak olan murahhas- lar, bu noktayı hatırdan çıkar- maımnalıdırlar.,, Yukarda işaret ettiğimiz gibi işle size iki zıt noktal nazar ki her ikisinin isabeti de ayrı ayrı münazaalıdır. Şu halde, ilmi iktı- sat, bir nevi zıt faraziyeler ve esrarengiz muhakemeler ilmi gibi bir şey oluyor, demektir. Hazin bir ihtifal Romanyanın (Hirsova ) kasabası tüccar ve eşrafı Osman Efendi kerimesi Mübn Hanım üç ay kadar mukaddem Haseki hastahanesinde ebeveyninden uzak olarak vefat et. miş ve yirmi gün evvel Romanyadın gelen biraderi Muhiddin Bey, merhu- menin kabrini pek müzeyyen bir surette yaptırmıştı. Dün de Top- kapıdaki makberei — mahsusasında mutantan bir — Ihtifal icra — o'un- muştur. — Mezkür — ihtifalde — Hoca Efendiler tarafından aşri şerif ve dualar okunmüş ve nutuklar irat olunmuştur. — Merhumenin — evsaf | ve mozayası ve pek acıkl olan ta- r hçei hayatı hakkında Tunali Cerrah oğlu cczacı Ibrahim Halil Bey tara- fından iİrad olunan nutuk - hazırunu ağlatmıştır. Ihtifali müteakıp buzzara şekerler tevzi olunmuş ve fotoğraf- lar çekilmiştir. Ihtifalde merhbumenin Aaxruba ve taallukatı ve kadın ve erkek hemşehrileri, Köstenco eşrafın- dad Ali Se::h şehrimizin maruf dok- torlarındn Hüseyin Kenan Beyler de hazır bulunmuşlardır. ei —— ae Zi LA A üeü 6 ü llli ee bahsolamaz. | HİKÂYE Bu Sütunda lHergün —H Muharriri: Löon Deutsch Mütercimi: Hüseyin Zeki KADIN GAZETECİ - Ha *“Telgraf,, gazetesinin bekleme | salonuna dâhil olduğu zaman Ş | kalbi çarpıyordu. Birkaç genç muharrir, onu görünce, araların- da fısıldamıya başladılar. Lâkin onu güzel buldukları için Fazla alay etmediler. Jaklin, ikide bir, sabırsızlıkla kol saatine bakıyordu. Tamam kırk beş dakika sonra, hademe geldi, direktörün beklediğini ha- er verdi. Ayni heyecanla ayağa kalktı. Şimdiye kadar hiçbir. zaman * Patron ,, ua kâtibinden başka kimse tarafından kabul edilme- mişti. Bugün tesadüf, şüphesiz, onu “Tel » gazetesinin hâkimi mutlakı, Hüber Deflo'nun karşı- sına çıkarıyordu. Bu şişman, zeki çnhnîi. kalendermeşrep bir zattı. Bununla beraber yüzünde can sıkıntısını ima eden çizgiler belir- mişti. Ve gizlemek bile isteme- diği kuru bir aesle homurdandı: — Zayıf... Zayıf... Çok zayıfl. Bununla beraber, kadınlar için, diğer meşgalelerde var.. İs- tidat ve kabiliyet noktainazarın- dan — İsimleri hürmetle amla- cak kadın — muharrirler — var.. Bir an sustu. Çehresinde heye- canın izleri görünüyordu: — Bir gazeteci; bakiki bir gazeteci, azim ve metanet nok- | tai nazarından mülâhaza edilen insan demektir. Emin olunuz! Yazmasını ve ona göre hareket et- mesini bilen tip demektir.Cesaret fedakârlık, mahrumiyet! Meslek aşkı.. Tamamile hasrı vücut... Uykusuz geceler, seyahatler, sevilen kimseleri bırakıp macera peşinde koşmalar.. Ekseriya teh- likel. Yoksa vakti boş bir Matmazelin ısıttığı -“Yumuşacık,, odada tahayyül edilerek beyaz kâğıt Üzerine yazılmış bir sürü boş lâkırdı, hezeyan değil ! Sustu, göz yaşları, Jaklinin gözlerini daha ziyade parlatıyordu. Patron, bu tarzda konuştuğundan biraz mütecasir gibi idi; birden- bire sesini değiştirdi: Mavi çoraplar |1)... Ne de olsa hoşuma gidiyor".. Lâkin, ba- cak güzel olursal.. Anlıyorsunuz, değil mi?.. Genç kız, çekilmek için bir hareket yaptı. Patron sözlerindeki şiddeti anlamıştı. Biraz daha so- kuldu: — Şimdi cidd! konuşalım. E- debt istidadınızı takdir etmediği- mi söylediğim zaman, içinizden, bana — “budala!, dediniz. Evet, evet. Ben gözlerin lisanını anla- rım. Yine demin muktedir kadın muharrirlerden — bahsedince bir tuhaf olduğunuzu gördüm. Ba- | kalım, düşünelim! İşte buldum! Eylenceli — bir anket mevzuu arayınız! Amma, küçücük fikrinize | gelen ilk mevzu değil. | hiç umulmadık bir şeyl Gazeteci- likte, size tekrar ediyorum, bir işi başarabilmek için kafayı yor- mak veya tehlikeye girmek lâ- zimdir. Yeni birşey, orijinal bir- şey, işte biz patronların istediği- miz! Şüphesiz kolay değil, bili- yorum. Lâkin ahali müşkilpesent, anlıyor musunuz Matmazel? He- yecanlı iki yöz satırlık bir şey | getiriniz. Ondan sonra, istediğiniz kadar yazı neşredeceğim... Hay- di gülegüle Matmazel. Şerefyap oldum... Sesinizi de işitmek iş- terdim amma ağzınızdan bir ke- lime çıkmadı. İnşallah gelecek defal Hürmetler,| Matmazel... ——— () Pariste kadın gazetecilere veri- len İsimdir. Meselâ, | Ve genç kızı nezaketle kapı- dişarı etti. Bir zaman sonra, Jaklin, cad- dede idi. Ti işe, evvelâ, direktörü kalaylamaktan başladı. “Telgraf,, gazetesi için yazdığı hikâyeleri hatırladı. Kopyelerini sakladığın- dan dolayı sevindi. Hemen o ak- şam rakip gazetelere göndere- cekti. Jaklin, bununla beraber, çok bildiğini iddia edenlerden değildi. Bir hafta, zihnini, hep muhtelif şeyler işgal etti. Sonra, anladı ki, istidadı henliz istenilen dere- cede inkişaf etmiş değildir. Bil- hassa bir cümle, kızgın bir topuz gibi — mütemadiyen hâtırasında sallanıyordu. — Bir işi başarabilmek için kafayı yormak veyahut tehlikeye girmek lâzımdır. * Jaklin öğle üzeri caddelerde geziniyordu. Bu gezintiler, onun en sevdiği zevklerden biri idi. Ekseriya gülerek : — Ben de ne sürtük kızım ! derdi. Hakikaten, her şey onu eğ- lendirirdi: — Kalabalık, — otomo- biller, arabalar, ufak tefek vak'- ar.. Yaya kaldırımında sakin sakin yürüyor, arasıra mağazaların ca- mekânları önünde durüyor, bütün eşyayı ayrı ayrı tetkik ediyordu. Birdenbire, — görünüşte (süssüz, dekorsuz bir müecssesenin önünde daraladı. Pencerelerdeki perdeler, ahalinin tecessüsüne mâni olu- yordu. Binanın biribirine benzi- yen iki kapısı vardı. Birinde: — | *“Hizmetkâr talep edenlere mah- sustur.,,; diğerinde: “Hizmetkâr- lara mahsustur.,; iki kapınm orta yerinde, büyük harflerle: “Müstahdemin İdarehanesi,, yazılı levhalar vardı. Zaklin, İzabele yardım için bir kız arıyordu. Orada köşede Iıizmı:!ı. lıle.pe"îdınlı:'ıl'î '!:im'îtçl arıyanların tini üyükçe bir karton asılı idi. İlânın biri genç kızın nazarı — dikatini celbetti: " Tanınmış — bir. akt- ris, maharetli bir oda hizmetcisi arıyor.., Aynı — saniyede, — direktörün — sözleri, kulağının dibinde çınlar | gibi oldu: | — « Eğlenceli bir anket! Bazı sözler vardır ki, beklen- — | meyen bir sırada ehemmiye kes- bediverir. Bir fikir, birdenbire vücut bulur. İlk ande, bizi hay- rete düşürür. Dudağımızı bükerek omuzumuzu silkerek kabul etme- iz. Lâkin o fikir, kafamızı eşerek ök salar. O zaman mırıldanırız: — İyi amma.. Niçin olmasın?. Jaklin, önüne çıkan bu - tesa- düften fkaçınamadı. İstemiye iste- miye tekrar o ilâmın önüne geldi, yine okudu: “ Tanınmış bir akt- ris ilâ... , Sonra dimağında tebellür eden | fikri, proje, kat'i adımlarla — hizmetkârlara mahsus kapıdan içeriye girdi. Tamam üç sene, mütemadiyen muhtelif aktrislerin, sinema yık | dızlarının evinde hizmetçi olarak — çalıştı. Bu husustaki anketlerinde ziyadesile muvaffak oldu. Jaklin Lügran, bugün, “Telgraf,, gazer tesinin en kıymetli “Kadın gazer — teci,, sidir. — SON — ni BZ adürdeeik di d karar haline koyarak |