Bir Saray Mantığı! Veliahta Neden Bu Kadar İltifat Edîyors;u;ı? Demek Onun | Tahta Çıkmasını Bekliyorsun, Yıkıl Karşımdan!... Muhar irl 3f Her Hakkı Mahfuzdur p Ş p ( Mabeyin Müşirliği ) ismi çok parlak olmakla beraber, vazifesi esasen pek mahdut ve şunlardan ibaretti: Selâmlık günlerinde top- lanan arzıhalleri tetkik ederek icap eden yerlere havale etmek.. Selâmlıklarda, — hünkâr a: ya binerse, karşısında oturmak.. Ata binerse, o da atlı olarak hünkâ- rın sol tarafında ve yanıbaşında bulun mak.. ( Muayeda ) merasim- lerinde, tahtın saçağını tutmak.. Bazan fevkalâde olarak teşekkül eden askerl komisyonlarda riya- set sandalyesinde oturmak... Osman Paşa, hiçbir. zaman mevki ve nüfuzundan istifadeye kalkışmamış ve bilhassa saray entrikalarına kat'iyyen karışma- mıştır. Abdülhamit, kendisine gayet bol tahsisat verdiği için bununla kanaat etmiş, hırs va tamaa mağlüp olmamıştır. Eğer Osman Paşanın yerinde bir baş- kası olsaydı, padişahın kendisine karşı gösterdiği büyük teveccüh- ten azami derecede istifadeye kalkar ve evlâdü ahfadını ebedi- yen refah içinde yaşatacak bü- yük bir servet yapardı. Abdülhamit, Osman Paşaya karşı teveccüh ve muhabbetini sadece para ve mevki vermek- le bırakmamış; — Nürettin ve Kemalettin ismindeki iki oğluna pek genç yaşlarında iken paşalık vermekle beraber damadı şehri- yarl zümresine ithal etmişti. Fakat bu iki genç, nail oldukları bu büyük —ikbali hazmedemiyerek bazı kanlı hadisata sebebiyet vermişlerdir. Sırası geldiği zaman bunlardan da ayrıca bahsedeceğiz. |* * Abdülhamidin eski emektar- | larindan — biri de Başmabeyinci Osman Bey idi. Avrupa sarayla- rında, mabeyincilerin ve bilhassa | başmabeyincilerin dirayetli, ma- lümatlı, çok zarif giyinen, çok güzel söz söyliyen, yakışıklı, se- vimli, ince işleri ihata ve idare edebilen zevat meyanından inti- hap edilmesi Adet olduğu halde Abdülhamit bu noktalara hiç ehemmiyet vermemiş; sadece sa- dakat ve emektarlığına binaen, Osman Bey gibi cahil ve kaba- | saba bir adamı kendisine başma- beynci yapmıştı. Osman Bey, — karşı — adi velinimetine bir sebeple bile hünkârın canını sıkmaktan ihtiraz ederdi. | Bir gün Abdülhamitle aralarında | mühim bir hâdise olmuştu.. Ab- | dülkamit, tahta — çıktığının ilk senelerinde, haftada bir veya- hut iki defa veliaht Reşat Efen- diyi — huzuruna — kabul — eder. Bazan da beraberce yemek yer- di. Veliahtın saraya geldiği gün- lerden birinde Osman Bey bazı maruzatta bulunmak için büyük mabeyn dairesinin merdivenlerini çıkarken, nezdi şahanede bulunan | man Bey, Fevkalâde merbuttu. En | Reşat Ef. de Abdülhamide veda etmiş, merdivenlerden iniyormuş. Osman Bey, merdivenin ortala- rına geldiği zaman, yukardan veliahtın indiğini görür görmez, hemen ellerini göğsüne kavuştu- rarak hürmetkârane bir vaziyet almış, onun geçmesini beklemiş, Reşat efendi, Osman Beyin hi- zasına gelir gelmez, ( başmabe- yinci ) ye iltifatta bulunmak iste- miş: — Nasılsınız Osman Bey.. İn- şaallah afiyettesiniz?.. Demiş... Osman Bey de neza- ketle mukabele ederek: — Allah, ömrü müzdat buyursun.. duasile meşgulüm. afiyetinizi Efendimizin Diye cevap vermiş... Meğer, Reşat Efendiyi merdiven başına kadar teşyi eden Abdülhamit o esnada henüz oradan uzaklaşma- dığı için bu sözleri işitmiş. Fena halde müteessir olmuş. Veliaht, geçtikten sonra, Os- man Bey acele acele merdivenle- ri çıkmış. Her zaman olduğu gibi, ke- mali beşaşetle huzura girmiş. Fa- kat girer girmez, Abdülbamidin mutadı olan munis çehresine mu- kabil büyük bir şiddet ve infial ile karşılaşmış... Abdülhamit, daha Osman Beyin söz söylemesine meydan vermeden: — Ben, zaten sarayımda yılan beslediğimi biliyordum. Demek ki senin gözün, Reşat Efendide... Onların makamı saltanata gel- mesi için afiyetinin devamına dua ile meşgulsün öyle mi?... Çık.. Gözüm bir daha seni gör- mesin. Diye haykırmış. Zavallı Os- birdenbire şaşırmış. 30 Haziran Perşembe İstanbul — (1200 metro) 18 xramofon, f9,5 alaturka Baz, Vedia Risa ve Cen net Hanımların iştirakile Ajans haber leri, saat Ayarı, ları, 21 alat 20,5 gramofor iştirakile 05 Bükreş — ( Kotile- doktorun ) Liubilanadarı vakli, neeri. 1 metre) 21 Ajans ha v plâkları! 21,90 ev ti şeyler, 21,40 mül 530 metre) 2 Peşte hikâye, 20,5 şen goco, ye keman. Varşova aberler, konseri. Berlin — (1635 metre) 90 Bugün- neyadan birkaç sahne, 20,30. ode- 21 operadan — naklen hüte oporası. 1411 motro 20,93 radyo gazeti Hem o kadar şaşırmış ki, bir tek sözle bile cevap bulamamış.Ağlıya ağlıya huzurdan çıkmış. Doğruca konağına giderek kapanmış. Tam bir ay mütemadiyen hıçkıra hıçkıra ağlamış. Onun bu hâlini Abdülhamit haber almış. Tekrar saraya ça- | ğırtmış. Bu sadık bendesile tek- rar barışmış. Bu hâdiseden bir müddet sonra tesadüfen ayni merdivende ve ayni şekilde Reşat Ef. ile tekrar karşılaşmış. Bu defa Os- man Bey, sanki hiç tanımadığı bir adama rastgelmiş gibi biç aldırmamış, Reşat EF, yi hayret- ler içinde bırakan bir tavırla, kollarını — sallıya — sallıya — mer- divenleri çıkmış. Merdiven ba- şına ayak basar basmaz Ab- dülhamidi — karşısında — bulmuş, Her zamanki gibi veliahdı mer- | diven daşma kadar teşyi eden ve bu vesile ile merdivenlerde ve sofalarda tesadüf eden ben- degândan, kimlerin ne suretle muamele ettiğini görmek istiyen Abdülhamit, Osman Beyle kar- şılaşınca onun yüzünü okşamış. — İşte böyle.. Herkesin, an- cak bir c'ı—ndıcı olmalı.. .» Osman Beyin bu o kadar :he—mmıyet vermiş ki.. Şişlideki o vâsi ara- ziyi © zaman ihsan etmiş. ( Elyevm bu büyük arsa, Os- man Beyin ismile tevsim edilen büylük bir mahalle olmuştur. ) Böyle ehemmiyetsiz bir mese- leden dolayı bu büyük ihsan, pek çok büyük görünür değil mi?.. Vakıâ öyle olmakla beraber Abdülhamidin bunda mühim bir maksadı vardır. Bu! da, diğer bendegânın, bundan bir ibret dersi almasıdır. (Arkası var) | Temmuz Cuma İstanbul — ( 1800 metre ) 18 gre mofon, 10, Vedla Rıza 20,5 aturka 8a ve Cennet mların İştirakile slar alaturka saz, kıs Hanımlacın iştirakile arkestra. Bükreş rütfünunu, İnci ve 22 tabgo (S04 metre) 10 Radyo da- 19,5 Pusolninin operusi Belgrad — (420 1 ofon, konferans, akşam konsöri Roma Ton, 0 mühtelil kon Prağ 21,90 konse Viyana ayari prog 20,20 ,10 Haydenden - | alar, Peşte orkestra ) 20,10 Salon edi, 23,10 Ç 1411 metre) 20, 5 Vilnadan naki! 21 se Varşova etre ) 20 Günün haberleri, 20,15 doktorun — ta 21 Mübihten naklen eleri, 22,35 Berlinden naklen konser, 29,50 hava Bönfo: raporu, Mütebaki gün haberleri, ra dang havaları, sön- Bohem | SÖİ 30 | İ;lık » Midir ? Hu.îrın — ——— ——— - I T ürk Kadını - Latıfe Bekir Hanım Bu İddiayı Doğru Bulmuyor Diyor Ki: Yeni Nesil Kızlarımız Çok ( Baş tereli 1 inel zaylada) ber bütün görüştüğümüz hanım- | lar, daha ilk sualde: “— Hayır.. Kadın, bilhassa Türk kadını mübhlik değildir., itirazını ileri sürüyorlar. Nitekim son — görüştüğümüz Kadın Birliği reisi Lâtife Bekir | H. da ilk hamlede bu cevabı | verdi. Lâtife Bekir H. sözlerine | şu cümle ile başladı. “ — Fazıl Ahmet Beyin söz- leri gazetelere yanlış aksetmiş olabilir. ,, Belki Kadın Birliği reisi hüsnü niyetinin cömertliğini ifade etmek istiyor. Bununla beraber Lâtife H. ikinci cümlesini daha açık ııöyledi: | — Maamafih biz, yeni yeti- şen genç kızlarımızın mühlik yol- İlara döküldüğünü görmüyorur. Bilâ- kis onlar çok çalışyor, çok didini- | yorlar. Herkes görüyor ki yeni nesil kadınlığı bu — memlekete faydalı olacak |ekı'|do yetişiyor. Faydalı Bir Yoldan Yürüyorlar Beıı bunu yakinen görüyor v biliyorum.,, Lâtife Bekir H. bu sözlerin- den sonra Türk kadınlığının umu- mi vaziyetine de temas etti ve dedi ki: “— Umumi olarak Türk ka- dınlığının vaziyetine gelince: Bi- zim kadınlarımıza mühlik demek yanlış bir ifade olur. Ben bu ke- Timenin kullanılmasını kabul ede- mem. Türk kadınlığının çok fay- dalı işler göreceğine dair bir yığın misaller zikretmek mümkün- dür. Bilhassa düne ve ku güne dair, istisna hududunu çoktan aşan misalleri henüz unutmadık, Türk kadınlığının son senelerde gösterdiği istifade kabiliyati çok zengin ve çok yüksektir.,, Not: Anketimize bir müddat daha devam edeceğiz. Kadınlarımızın ver- dikleri “cevaplar alâka ile — takip ' Bu arada bit ıtmıyi muvafık bulduk. ——— Sıyamda Yeni Kanunu Esasi Bankok 29 — Siyam Kiralı, ihtilâl hükümeti tarafından tan- zim edilen Kanunu Esasiyi imza- lamıştır. Kanunu Esasl mucibince, kiral, uhdesinde bulunan - mutla- kıyet — salâhiyetini hükümdara, Millet ve Âyan meclisine, Halk | fırkası komitesine, adalet divanr- na devir ve terketmektedir. Âyan meclisi bazı ahvalde hü- kümdarın — muvafakati olmadan kanunlar çıkarabilecektir. Âyan | 70 asker azayı ihtiva edecek, bilâhare cümlesi millet tarafından intihap edilecektir. Kadınlar da reye sahip olmuşlardır. Borsa Fiatleri Kambiyo Fransız Frangı İngiliz Hirası Dolar Liret Belga Drahmi İsviçre Leva Florin Kuron Şiling Pezata Mark Zlotâ Pengo g Ley Dinar Çervonets REBRSE - & frangı Ç A, SSARERSASS8 SEİSESLEERRAS SrE£R Tahvilât Ü | Dahili D. Muvahhide A. Demiryolu Borsa Harici Altın AA Mecidiye Banknot #L eu [Hındıstâhda e— İngiliz Reklâmı Bombay 29 — Hindistan Na- zırmın — verdiği izahata nazaran Hindistanda — İngiliz — emtiasına kır.ı gösterilen boykotaj Üzerine hagiliz mallarına reklâm yapmak üzere Hint limanlarına bir seyyar sergi gönderilecektir. Ayni za- manda bir eğlence gemisi olacak olan bu gemide dev cüsseli bok- sör Karnera da bulunacaktır. Kırala Sadakat Yemini Dublin 29 — Âyan Meclisi İngiltere Kıralına sadakat yeminini ilga eden kanun lâyihasını kabul etmiştir. Hükümetin bu kanunu şimdiki şeklile kabul etmiyeceği söylenmektedir. Ottava Konferansı Londra, 29 — 21 temmuzda açılacak — Ottava konferansına gidecek olan İngiliz heyesine M. Baldvin riyaset edecektir. Heye- te 100 gazeteci iştirak edecektir. Yeni İtalyanın Bariz Hututu Paris, 29 — Ekselsiyor garze- tesi — muharrirlerinden biri, M. Musolini ile görüşmüştür. Gazeteci, yeni İtalyanın bariz hututu ne olacağı sualini sormuş- tur. Musolini şu cevabı ver- miştir: Vatanperverlik, mes'uliyet his- si ve şecaat. Fikri takibi de in- kişaf ettirmeğe çalışacağız. İtak yanlara az konuşmalarını da öğ- reteceğiz. Büyük harp, büyük bir mille- tin ortaya çıkmasını tacil etmiş- tir. Bugün biz, İtalyayı tevvessüe haklı görüyoruz. Fakat bu, tev- sii arazi değil, harsi, iktısadt bir tevvessü, — sanat sahasında bir inşia'dır. İtalyanin arkasında Faşist fır- kası vardır. Faşisme bizmet ediler bilir, — fakat Faşism alet ittihaz edilemez.