Sevgilinizle Konuşurken.. — Benim için ne düşünüyor- sun?. demeyiniz.. Vereceği cevap muhakkak yalandır. * - — Sen benim sevdiğim ilk kadınsın!.. — derseniz — inanmaz, inansa bile şimdiye kadar neden | sevilmediğinizi ne gibi olduğunu tahkika sevip kusurlarınız kalkar. * — Senden evvel daha on iki kişi sevmiştim, tarzında birşey söyle- meyin, on Üçüncü — olduğunu uğursuzluk addedip sizi bırakınca kaçar. * — Artık beni sevmiyorsunı Tarzında şakalar ya hakikaten sevmiyorsa.. * Eğer size bir kadından bah- s#ederse — Çirkin! Demeyin, gülünç bir noktasını bulup söyleyin, daha — ziyade hoşuna gider. * Bilhassa.. — Çok sual sorun, ©o cevap versin.. —Onun sormasına sual vakit bırakmayın. — mobilyeciliğe başladım.. — Bari İşler yolunda mı? — Mükemmel. Evimin bütün İlâve Edilen Mehmet Bey evleniyordu ; dü- ğün davetiyelerini bastırmak için bir matbaacıya gitti, pazarlıkta uyuştular. Mehmet Bey şöyle bir vey yazdı: * 25 ağustos perşembe günü saat on beşte Nermin Hanımla Mehmet Beyin evlenme merasimi dera edilecektir. Teşrifiniz rica olunur. ,, Mehmet Bey akşam evinde düşündü.. Biterken efendim ke- limesini ilâve etmemişti; belki nezaketsizlik olacaktı. Matbaacıya bir mektup yazdı: * Davetiyelere; eğer boş yer kalırsa, efendim kelimesini ilâve #diniz. , Mehmet Bey davetiye kartla- rımda boş yer kalırsa demek iste- Mişti.. Davetiyeler basıldı, şu şe- | kilde idi. * 25 Ağustos perşembe günü Saat on beşta Nermin Hanımla lehmet Beyin evlenme merasimi lera edilecektir, teşrifiniz vica Olunur eğer boş yer — kalırsa yapmayın, | | | — Dolabın üstünü boş yere temizleme. Misafirimiz çok kı- sa boyludur. GİBİYDİ Bakışı gözlerinin, Beni al, der gibiydi.. Zannettim hali demin; Gitme kal, der gibiydi.. Kıvrılıp bükülüşü, Kalplere süzülüşü; Tatlı tatlı gülüşü, Ne uysal der gibiydi.. Geçirdik böyle yarı, Coşturduk barda cazit Görünce elde sazı, Haydi çal, der gibiydi.. dostlarla beraber — Bu sene yazı nerede ge- çireceksin ?. — Bilmem, daha dostlarımın nerelere — gittik- lerini öğreneme- eşyasını satlım. | Can — Canımdan © kadar bezdim kil! —Ne duruyorsun Sarayburnundan denizel, “Bir saat sonra, —Attım denize... — Noyi?.. —*“ Can , iz- mindeki köpeğlmi, -— Bana şimd! Yavuz Hırsız — Bunu senden hiç ümit et- mezdim azizim, benim için borç para alınca bir daha — ödemez demişsin... — Hayır ben böyle demedim.. — Ya, demek ben borç al- dim mi öderim, öyle mi?, — Evet! — Emin misin, ödeyeceğim dediğim vakit öder miyim?.. — Evetl, — Sen bana ne vakit borç para vermiştin. — Bir ay evvel. — Ne vakit iade ederim de- bir şey | miştim.. — İki gün sonra... — Kendin de söyldin ya, ben borç aldım mı vaktinde Ööderim, senden aldığımı da herhalde öde- mişimdir.. Bir daha benden iste- yim demel, Zengin Maden Altın arayıcıları konuşuyor- lardı: — Burada zengin bir altın madeni olacak. — Nereden anladın? — Yerde şimdiden bir bronz çeyrek buldum.. Pupa yelken oraplarınızı gösterin. — Yok ki efendim, yazın çorapsız gözerim. —EVİİ misiniz? —Evethem deiki defa evlendim. — İlk kocanızdan neden ay- rıldınız? —İkinci kacama varmak için. SEVGİLİM Ben yine sevgilimi, Başımda taşıyorum. Böylesi de iyi mi? Düşünsem — şaşıyorum.. Ayrılmadan gün gece, Konuşurur gizliceş; Eğlenir ince ince Bu halde yaşıyorum.. Bilsenir ne de yaman, Azarlar beni bazan, Yine sesim çıkmadan, Ensemi kaşıyorum.. En Önde — Ben daima en meşhur insanların önünde bulundum. — Ya, —demek senin şöhretin da- ha büyüktü. — Hayır, fakat n mobil şo- förü idim, — Tolâş Hırs Kadın, erkeğe darılıyordu : erkekler yok anu, bir kulaklarından giren GÖbür kulak- İarından çıkar.. — Ya kadınların daha fena ya. Iki kulaklarından gl- ren birleşip ağız- Jarından çıkıyor! sulei ı_l*l | cağım bir iş teklif Zeki Bey meşhur zenginlerden Topatmaz zade Hüsamettin Beyin evine gitti.. Kendisini karşılıyan » | uşağa: — Git, efendine söyle, dedi, kendisine elli bin lira kazandıra- cak bir iş teklif edeceğim.. Uşak gitti Topatmaz zadeye kendisini görmek istiyen misafirin ziyaret sebebini anlattı. Topate Zeki Beyi maz zade, çağırdı. yanına — Bana elli bin lira kazana« edecekmiş- siniz, bu nasıl bir iştir?.. Zeki Bey: — Evet, dedi, siz kızınızı ev- lendirirken yüz bin liralık çeyiz yapacağınızı söylemişsiniz.. Ben elli bin liralık çeyiz vermeniz şartile kızınıza talibim! Mahkemede Hâkim maznuna: — Trenin geçeceği esnada arkadaşını rayların üzerine atmış- sınız.. — Benim kabahatim yok hâ- kim efendi.. Arkadaşım söz din- lemez biri idi. Bir türlü yola gel miyordu. Belki yola gelir ümidile tren yolunun üzerine attım. İzdivaç Meselesi Hâkim sordu: — Kaç senedir evlisiniz ? — Daha hiç evlenmedim, be- kârım hâkim efendi. — Nasıl olur? İstidanızda İz- divacımza ait bir mesele için mahkemeye müracaat ettiğinizi yazıyorsusunuz. — Evet hâkim efendi, izdivaç | meselesi için mahkemeye yeldim. Kızınıza talibim de. Sebabi — Ben gözlerimle kadınlara baktığım zaman onları birdenbire Leshir ederim.. — Muhakkak çünki gözlerinin | biri takma, satılırsa para edece- ğini anlarlar da onun için, * Mahkeme — keridorunda avukat konuşuyerlardı: iki — Maznunu gördün mü, her- şeyi iliraf etti. — Ya, demek “ Cürmü ben işledim,, dedi. — Hayır, cürmü beu işleme- dim, dedi.