BıZı SON POSTA DARE ıDıNı.ı:R... Abdülhamit Şehzade İken... Baloda Madamlar Kadril Oynıyorlar, Abdülmecit Te Zevk İçınde, Dans Edenlerı Seyrediyordu Müuharriri * l Her Hakkı Mahfuzdur el n Abdülmecit, beşuş bir çehre ile, alkışlar arasında büyük sa- lona girdi. Ecnebi sefirlerine, Fransız ve İngiliz jenerallerine ve bilhassa bunların madamları- Ba ayrı ayrı iltifat etti. Sultan Mecit, salonun ortasında, ayakta duruyor, ve iğri kılıcına dayanr yordu. Arkasında, yakası ve ko- ları halifçe sırma ile işlenmiş si- yah bir setre bulunuyordu. Koyu renkli fesinin ön tarafına takılmış olan sorgucun yakut, — zümrüt ve pırlantaları, cazip renklerle kıvılcımlanıyor, göğsünde de Lej- yon donör nişanının elmasları parlıyordu. Abdülmecit, kendisinde te- merküz eden yüzlerce kadın ve erkek gözleri karşısında sıkılmış gibiydi. Uçuk rengine, hafif kan gelmişti. Mebzul ziyalar altında çiçek bozukları daha bariz görü- Büyor, gözleri; derin bir sulhü sükün içinde, mahçup ve müte- veddit etrafı süzüyordu. Herkes, biribirini dürtüyor ve Abdülmecidin biraz — gerisinde duran sefirin göğsünü gösteriyor- du. Şimdi sefirin göğsönde de Mecidi nişanının murassa bir kıt'ası - parlıyordu. Resmiyetten hoşlanmıyan Ab- dülmecit, başını sefire çevirdi: — Dansa, devam edilsin.. Dedi. Orkestra derhal bir ( kadril ) çalmıya ve çiftler de, dans salonu- na geçmiye başladı. Abdülmecit, Oyuna iştirak etmedi. Dans sa- lonunun bir köşesine getirilen musanna bir koltuğa — oturdu. Kılıcını bacaklarının arasına aldı. Rengârenk kumaşlar ve mebzul dyalar altında, sedef gibi parlı- yan beyaz kollara, pembe pembe harelenen güzel yüzlere baka baka mütechassis oldu. Bu esnada, — koltuğunun ar- kasında seryaver Etem Paşa ile (Kızlar ağası, Tayfur Ağa) bu- İmuyordu. — (Sadaret) — payesini haiz olan ve sarayın en mübim erkânından bulunan, uzun boylu narin yapılı, koyu çikolata renkli Tayfur Ağa, danseden çiftlere derin bir hayretle bakıyor, (Ha- remi Hümayun) da — simsiki bir zaptu rapt altında yaşıyan zambak gibi terü taze saraylılarla bu yarı çıplak (Frenk madama- ları) arasında, fikren kıyaslar yapıyordu. * Gerek bu süretle ve gerek başka vesilelerle - Abdülmecide parlak roller oynatan, bilhassa Reşit ve Âli Paşalardı. Fakat bu iki zata halef olan diğer (sadrazam) lar, bu muhterem seleflerine, ha- kiki birer halef olamadılar. Bazı- ları, bükümdarın nüfuz ve kud- Fetini kırmıya çalışırken, hesap- sız ve muvazenesiz hareket ede- rek kendilerini tebah etti. Ekserisi de, hükümdarın elinde bilâkayt ve şart rızayı âliye hiz- met eden âciz muti — birer alet haline geldi. Devletin muayyen bir idare sistemi olmadığı için hükümdar- larla beraber idare tarzı da deği- şiyordu. Abdülmecit maddi ve manevi ıstıraplar içinde, inliye in- liye can vermiş.. Onu müteakip tahta çıkan ( Abdülâziz ) de sefa- ve hatle malâmal bir hayat geçirdikten | sonra feci bir akıbetle, ( Saltanat Sahnesi) ni terketmiş.. Sultan Mu- rat ise, Seriüzzeval bir gölge gibi gelip geçivermiş. —En nihayet saltanat sırası, Abdülhamide gel- mişti. Abdülhamit, — şehzadeliğinde çekildiği tenha köşede, sessiz ve sadasız bu sırayı beklerken, bü- tün ecdadının tarihini bu meyan- da bilhassa babasile amcasının Sabıkalı Dö Çankırı, (Hususi) — Bııradı idare sistemlerini çok " iyi tetkik etmiş ve günün birinde salta- nat kendisinede mukadder olursa ne suretle hareket etmek lâzım geldiğine tamamen karar vermiş- ti. Onun için, sıra kendisine ge- lip te saltanat sahnesine çıktığı vakit çok mahir bir aktör gibi hareket etti. Osmanlı — imperatorluğunda, mükellefiyet devrinin bu son hükümdarı, idareyi tam manasile kendi fikir ve mantığı dahilinde yürütebilmek, bu suretle de ha- yat ve saltanatını idame etmek için evvelâ kendisine uygun bir mubit yapmak istedi ve yaptı. Bunu yaptıktan sonra da hükü- meti iki kısma ayırdı. Biri, resmi ve mes'ul idare, diğeri de şahsi ve gayrimes'ul idare.. Resmi idarenin merkezi Babı- âli, şahsi idarenin makarrı ise, Yıldız sarıyı idi. ( Arkası var) Bir Hırsız rt Kişiyi Vurdu.. bıı lııııızlık maznunu - tarafından kanlı bir cinayet işlendi. İki kişinin ölümüne, ikisinin de yaralan- masını intaç eden bu facia, şöyle oldu: Gürdiyen köyünden Bayram, Mehmet Ef. isminde birinin evinden buğday çalmış, köy muhtarı Osman Ef, bir arama emri almış ve bu emirle buğday ele geçmiş. O sırada evinde bulunmıyan adliyeye müracaat etmiş, Bayramın evi aranmış, çalınan Bayram, öğle üzeri karısından bu haberi alınca, tabancasını kaparak pürtehevvür — aokağa fırlamış, camiye giden Mehmet Ef. ile Hamdi Elendiyi bir kurşunda yere sermiş, sonra muhtar Osman Efendiyi ve ihtiyar heyetinden Kara Yusuf Ağayı vurmuştur. müşlerdir. Mehmet ve Hamdi Efendiler derhal öl- Diğerlerinin yaraları hafiftir. Eski bir sabıkalı ve bir mahküm olan Bayram, daha bir ay evvel habisten çıkmıştı. Katil tutulmuştur. Feci Bir Kaza Şikago 29 — Amerikan kon- serve fabrikasile diğer büyük bir müessenin müdürü olan Edvart Şit apartımanının altıncı katın- dan düşmüş ve hemen ölmüştür. Rus - Alman Mukavelesi Berlin, 29 — Rus - Alman gümrük mukavelesi Alman hari- ciye nezareti tarafından imzalan- mıştir. Bu mukavelename 931 de aktedilen protokolun zeylidir. Askerlik Daveti Üsküdar As. Şubesinden. 18 mayıs 932 T. ve 1958 No. lu ka- nun mucibince bedelinakti 250 liraya İdarci hususiyeye ait hisse de 12 de birine indirilmiştir. Ni- san celbinde tam veya nısıf ola- rak bedel — verenlerden — fazla verdiklerinin iadesi emir iktiza- sındandır. Mürdcaatla fazla ver- diklerini almaları ilân olunur. Müth'ş Bir Facia Kamliridze, 29 — Bir evdel0 yaşından daha küçük üç çocukla babalarının ve diğer bir kadının | cesedi — bulunmuştur. tabanca veya tüfekle muılerdlr. Maktuller öldürü- I Yevmi, Siyasi, Havadis , [llt'!eil İstanbnl: 1 İdare : iştan Telefon — İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 'Telgraf; İstanbul SÖON POSTA ABOÖNE FİATİ TÜRKİYE THOOK. 1 150 » 6 ı 3 : Eski Zaptiy na sokağı 25 Esnebi Sene Ay Kr. » 400 » » 150 » » 2700 1400 8Ü 8900 met Gelen evrak gel Hânlardan — mos'uliyet alınmaz cevap için moktaplara 6 kuruşluk 1 Pal ilâvesi Jâazımdır. Adres değiştirlimesi (90) kuruştur. ve Halk Bi Mayıs « K C İş Kanununun Son Hazırlıkları Yapılırken.. Maziden Bize Intikal Etmiş Bazı Eserleri Gözden Uzak Tutmıyalım.. Yazan: Ahmet Memlekette en ağır şeralt altında çalışan bir sınıf ta mâden amelesidir Zonguldak, ( Hususl ) — Bü- yük Millet Meclisi bugünlerde bir “ İş Kanunu ,, çıkarmak üze- re bulunuyor. Hususi bazı - tali- matname ve nizamname ile 5 eylül 337 tarihinde meriyete ko- nan ve münhasıran kömür hav- zasında çalışan amelenin müte- kabil hakları için yapılan bir ka- nunu istisna edersek lâyihasını tetkik ettiğimiz İı Kanunu, mem- leketin hakikt ihtiyaçları düşü- nülerek çok sıkı bir haddeden geçirildikten sonra çıkarılırsa, sây ve sermayenin karşılıklı vazife ve menfaatlerini tam manasile ve en geniş salâhiyetle söyliyen ve koruyan ilk kanun olacaktır. Yukarda 5 eylül 337 tarihinde çıkarıldığını ööylediğim " Zoüğuk | dak Amele Kanunu ,, yine evyelce söylediğim ve isminden de am laşılacağı gibi yalmız kömür ma- denleri amelesinin hukukuna im- hisar etmiş ve günün âcil ihti- yaçlarına cevap verecek - şekilde hazırlanan kanun bittabi umumi bir ihtiyacı karşılamaktan, sây erbabı ile iş sahibi arasındaki mütekabil hakları, karşılıklı men- faatleri özerinde müessir ve nâ- zım olmaktan uzak kalmıştır. Zonguldak kömür amelesinin en mübrem ve zaruri ihtiyaçlarını bir an evvel temin etmek gayre tile, İstiklâl harbinin en had bir devresinde, dahilt ve harici bin- lerce gaile ve tehlikelere rağmen çıkarılan bu kanun da, o gün için tali bir ehemmiyeti haiz veya teferrilat sayılan çok mühim me- vat ve esaslı noktalar ihmal edil- miştir. Bu mühmel noktalara, tatbikatındaki noksanlara ve ni- hayet şümulu dairesi havza hu- dutlarına — münhasır — kalmasına rağmen bu kanun, dünyanın en ağır ve en elim hayat şeraiti altında çalışan maden amelemi- | zin, o zamana kadar meçhul kal- mış birçok haklarımı — tanıtmış, bilhassa; — topraklarımızda . bir müstevli zihniyetle işliyen ecnebi sermayesinin elinde, bir ecir, bir esir gibi maden kuyularının ha- yat yıpratan dehlizlerine gelişi güzel sevkolunan milliyetperver Türk amelesine - tatbikatında tamamile muvaffak olunamamakla beraber - mazbut ve muntazam bir sây şeraiti vermiştir. Ayni zamanda — kanuna — zeylolarak Heyeti Vekilece musaddak bir talimatname ile de amelenin içti- mal ve sıhh vaziyetle alâkadar yardım teşekkülleri vücut bulmuş ve bu teşekküller sayesinde mec- ruh ve hasta ameleye ve ailele- rine, muhtaç ailelere, vefat eden- lere, amele — çocuklarına, lobosa amele kadınlarına meccanen bak- mak, tedavi ve yardım etmek nisbt bir imkân altına girmiştir. — —— RADYO — 30 Ilayıs Pazartesi İstanbul — (1200 metro) 18 gramo- fon, 19,5 Darüttalim heyeti, 20,5 ope- ra parçaları, 21 Kemal Niyazi Bey, 22 tango orke b ükreş 04 metre ) 20 Salon or- kostrası, Kuvartet, 19,45 Matmazel Niolson tarafından şarkı, 20,05 akşam konseri . y ) akşam konseri Roma — (441 metri Millt İtalyan gecesi, Prağ (488 m 29 konsor, a — (517 'relgehlütz operası. Peşte — ( 560 metre ) 21 Yüksaek musiki mektebinin ses konseri , Varşova — (14l1 metre) 20,35 grar mofon, 20,45 radyo gazetesi, 21,25 opera parçaları, 24 dana havaları. Berlin — ( 1685 metre ) 20 siyasi haberleri. 20,20 yeni çıkan kitaplar, 91 operadan nakil. 31 Mayıs Salı İstanbul — (1200 metre) 18 - Gramo- fon, 19,5 Hafız Burhan Bey 20,5 kon- ferans 21 Hafız Burhan Bey, 22 orkestra. Bükreş — (304 metro) 90 Humlet- ton bir parça, 20,5 konlerans, 20,45 Matmazel Zutiana tarafından şarkı, 21,03 hafif musiki. Belgrad — (429 metre) 20 Çek dere leri, 2i gramofon 21,90 konser, 22 Ayda operası. Roma — (441 metro ) 21,45 muhte- lf şarkılar, 22 muhtelif konsor. Prağ — (458 metra ) 20 — kitara konseri, 20,25 şarkı konseri 21 Prag Musiki mektebinin talobo konseri, 21 R. F. konstri. Viyana — ( SIT metre ) 20,95 Gi nün haberleir, musababa konforans, 22 askuri konsor, 23,83 gece kohse Peşte — ( 550 metre ) 20,15 Konfe- rans, 20443 salon erköstrası. Varşova — ( 1411 metce ) 20,35 şarkı konseri, 21 müsahabe, 21,15 balk konseri, 23,0ö piyano konseri Berlin — (1635 metre ) 2D Günün baborlteri, siyaset âlemi, fon, 21,15 halk konseri, 28,00 Yarınki Konferans İslanbul radyosunda Refik Ahmet Bey tarafından yarım akşam saat 20-90de verilecek konferansın mevzuu: Bugün- kü edebiyatımız. 21 gramc ılıııı. 28 piyano Hindistanda Kargaşalıklar Bombay, 29 — Bir Müslü- manın Mecusiler tarafından taar- ruza uğraması Üzerine yeniden kargaşalıklar çıkmıştır. Bir kişi ölmüş, 30 kişi yaralanmıştır.