30 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

30 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TELA PANE EAA Afacan ( kendikendine) — Ba- bamın bıyık boyası... Babam bunu Meydanda Obırkmaz. Hazir (elime geçmişken bununla (bir marifet yap- Malı amma ne? 0 Da Oyun Demek! Afacan evde arkadaşsız otur- maktan hoşlanmaz. O gün yine evde yalnız kalmıştı. Fena halde tanı sikildi. O sırada komşunun oğlu Ahmedin karşıki arsada ko- gap oynadığını görünce daya namadı. — Anne, dedi. Ben de karşı- ki arsaya gidip komşunun oğlu Ahmetle oynıyayım mı? Annesi: — Hayır, dedi. Seni Ahmet- le oynatmam. O oğlanı hiç sev- biyorum... Afacan ona da bir kulp buldu. — Öyle ise izin ver de gidip Ahmedi döveyim |. Kolay Cevap Muallim Afacana sordu: — Afacan, bana yirmi tane kuş ismi söyle bakayım... Afacan kımramıyacağını anla- yınca derhal attı: — Bir serçe ile on dokuz güvercin! Bir Gün Bir Gündür! Afacan (annesine sordu: — Anne, Haziran ayı otuz gün müdür, otuz bir gün mü? — Otuz gün oğlum. Afacan içini çekti. — Ah anne, keşke ber ay Otuz bir gün olsaydı. — Otuzbir olsaydı ne olurdu? — Ne olacak... Meselâ Hazi- yanda da babamdan bir gündelik fazla almış olurduml.. Afacan — Hah... Aklıma geldi. Evvelâ şu bizim pamuğu siyaha boyıyayim! © Zavallı © hayvancağızı görenler ihtiyar zanaedecekl... Keşkel Mevsimlerden bahsediliyordu. Afacan söze karıştı — Ah, ne olur, keşke kış yaz gibi daha on on beş mev- sim olsaydı... Babası merak etti. — Neden Afacan? — Neden olacak... Bana yaz- lık kışlık diye senede iki kat elbise alıyorsun. O zaman senede on on beş kat esbap alırdın!. elini Hasan Bey — Oğlum, kulağından çekip adamakıllı dursana... Sena nasihat edi- yorum ! Afacan — Biliyorum baba... kulağımdan girip öbür kulağımdan çıkma- Nasihatlerin bir sın diye birini tıkıyorum 1... AFACANIN DEVRİÂLEM SEYAHATİ Afacanın Tefrikası: TI HULÂSA: Devriâlem ml gi Afacan Amerikaya gelin, endini Türkiyenin çocuk yıldız olarak tanıtıyor. Bu saye en büyük öbellürdez, birine beda tarafından erleri oturuyor. o Afa- çan Amerikada palavracilık sayesin- de milyoner olmasını aklına koy- muştur. “Statler otelinde oturduğumuz müddet zarfında otelci bizi kuş tüyü yataklarda yatırıyor, bize nasıl ikram edeceğini bilmiyordu. Biz buna karşılık para vermek şöyle dursun, üstelik günde beş dolârn da diş kirası olarak rıyorduk. Sözüm ona, zehir- lenme hâdisesinden sonra aldığı- mız yirmi beş bin dolârlık çek in caba... Peki amma, herif bu p taları bizim kara gözlerimiz için vermiyor ya ! Herhalde bir yer- den çıkarıyor. Biz sonradan ğin il ida amd kii farkına vardık: Meğer otele geldiğimiz o gündenberi- “ hall, denilen geniş divanhaneye bir kristal lâvba asılmış. Üstünde iri yaldızlı barflerle şu sözler yazılı : “ Tilekiyenin meşbur çocuk sinema yıldızı Mister oAfacanın timizde misafir bulunduğu müddet zarfında fiatlere on misli psa: yapılanıştır. ,, Meğer kurnaz otelci sayemizde on gündenberi para kırıyormuş! Şu Amerika bereketli bizim | yer vesselâm!.. Hani bir söz vardır:! Adamın biri İstanbula gelmiş, kırk sene kokmuş pilâv satıp para kazanmış... Bu iş asıl Ame- rikada geçiyor. Bir palavra alıp tutturdun mu, artık senin için yok yok... & Odamın telefon çaldi. I i rada Afacan — İyi amma, benim za“ vallı büyük babamın ne kabahati var?.. | Babam bıyığını boyasın da o neden sakalını boyamasın?... İşte boyadım gitti, Adamcağız biraz gençleşsin! Afacan — Hazır Pamuk uyuyor. Fırsattan istifade, derhal boyamalı... İşte kafam boyandı bile... Tıpkısı... Cingözün babası o gün çıkart- tığı fotoğrafını eve geldiği zaman oğluna gösterdi. — Nasıl Cingöz... bana benziyor mu? MANZUM BİLMECE Bilmece bildirmece... Beş harfli Iki hece! Her insanda bulunur, Resmim Bazen onsuz da olur. Cingöz resmi dikkatlice mua- yene ettikten sonra şaşırarak ce- vap verdi: — Çok tuhaf şey... O kadar sana benziyor ki, resmine bak- tıkça nerde 'ise kalkip bana bir tokat atacak zennediyorum! İlk hece buza benzer... Lezzeti tuza benzer | Başına bir “A,, koyun, Sonra da ters okuyun. Bir rutbe olur, yüksek. Güçlür ona | ! di irişmek! Son hecesini ters yaz Olüversin bembeyaz! A MM PN Bilmece Halli Geçen pazartesi günü yazımız çok olduğu için manzum bilmecemi- zin hallini yazamadık. Evvelki pa- zartesi günkü Afscın sahifesinde çıkan bilmece balli şudur: Saray, yarasa, çen pazart Aksaray, günka bilmece mizin bali de şüdür A(Nida), fa (nota), can yani Afa- candır. Bu da Bir Mesele... Afacan Cingöze sordu ; — Cingöz, bir okka pamuk mu ağırdır, yoksa bir okka de- demir mi? Cingöz biraz düşündü, sonra: — Demir! dedi. Siz olsaydınız ne cevap ve rirdiniz? Komşu Afacan, mektepte en çok hangi dersi seviyorsun? Afacan—Hangidersi sevece- ğim, kimle Amca Son dersi 1. layan ki.. ve Öyle değilmi, Mister Makmik... İki Amerikalı biribirine bakıp pişmiş kelle gibi surıttılar. Rejr sör Makmik hararetli birşeyler anlattı, “..O yes... yes... yese » diye karşılıklı kafa salladılar, Sonra fabrikatör bana döndü: — Rejisörüm Mister Makmik Amerikada eşi emsali olmıyan bir rejisördür. Kendisi seneler- denberi sinema yıldızları içinde — Mister Afacan, Holivadun meşhur filim fabrikatörü Mister Jefson ve rejisör Makınik biraz si- zinle görüşmek istiyorlar. Kendi- lerini kabul ederseniz minnettar olacaklarını söylediler. Otel sahibi aşağıdan bizzat bana telefon ediyor. Bize yine bir kısmet çıktı galiba... Fakat iş ciddileşmiye başladı. Bu herifler foyamızı meydana çıkaracak ga- liba... Adam sende... İş olacağı- haşır neşir olduğu için artık yıl- na varır. ğ dız sarrafı olmuştur. Adamın ne , , 77 Beblesinler. Şimdi aşağı olduğunu bir bakışta gözünden iniyorum... dedim. anlar.. Öyle değil mi, Mister Ağzıma iki çiklet atıp aşağı in- Makmik?.. | — Yes... Yes. O yes... İ müzakereler esnasında mutlaka İçimden: o “ Hapı yuttek..., İ çiklet çiynerle... ) Mister Jefson- İa rejisörü Makmik beni görünce ayağa kalktılar. da yanımıza geldi. katörü: — Mister Afacan! dedi, Bu- bulunduğunuzu o Nevyork azetelerinde okuduktan (sonra ilhassa sizinle görüşmek için lm sake geldim. Şimdi dedim. Kurnaz herif yıldız sar rafını yanına alıp ta öyle gelmiş. Şimdi kepaze olmadan şuradan bir sıvışmanın kolayına baksak! Herifler benimle alay ediyorlar..., Ossırada Mister Makmik ayağa kalktı. Yanıma gelerek koltukları- mınaltından tutup kaldırdı, şöyle bir tarttıktan sonra beni kalp para gibi koltuğun (Üstüne attı, Otel tercümanı dim. (Amerikada iş adamları mühim Filim fabri- i görüyorum... Büyük baba — Aman ki Bu ne hal... Gözüme hayalet mi siyer, yoksa bu gördüğüm be#” gr annesi — Üstüme i sağlık... Babamın sakalını ki Ni Macanın Bilmeceleri | Aşağıdaki | bilmecelerin vaplarını gelecek pazartesi bu sayfada okuyacaksınız: I — Çarşıda aldım bir eve geldim bin tane.. 2 — Hanım uyandı. dayandı. Cam kırıldı, kant $ yandı... 4 3—Bir kızım var bs Yüksek yapar yuvayı... Can Kurtaran! Afacanla . cingöz mekte eve dönüyorlardı: Cingöz — Sana birşey cağım. “Ben de bugün Cankurtaran simidi diyorlar, şey Acaba nedir b musun ? h Afacan — Vallahi pek e biliyorum, Cinzöz.. Karnım 9'i Gi var. dar aç ki.. Ölüyorum... Sef cömertlik edip şuradan ban? tai” simit alsan, asıl can simidi o olacakl.. Sebebi Belli! — Afacan, kazlar nasıl suda yüzebiliyorlar ? Afacan — Bunu bilmiye© var ayol... Kazın kırmıs çuktan ayakları olduğun! müyor mumu? Yine Nİ bonuştelsii rikatör yanıma oturdu: — Mister & Afacan... Makmik kararını verdi: Kuper, Jaki Kugan kemale ermiş bir Kendisi hesabında hiç Üstat bir sinema rejisörü yetiştiğinizi bir bakışta nd çok masaj gö Sonra stüdyoda uzun gelm ış kimsenin halinde » Bu işten biraz ben de. p larim... Değil mi, Mister M —Yes... Yes... Oyeser — Şimdi size (tel “Nasreddin hocanın oğlU” 5 bir filim çevireceğiz. Bunu” size haftada yüz bin dolâ” bileceğiz. Bu para pek çö ilme de pek te az d "| e hemen şimdi imz8, lim. Akşam Holivuta birlikt? reket e > ' Yara sığınıp Imza ottiki Bakalım çıkacakl

Bu sayıdan diğer sayfalar: