y KGON ŞO TP ÇT NL . ”A SN EEL e S S Y ” ? | y Yağcılığımız t S Gülyağcılığımızın inkişafı ne- ye mütevakkıf olduğunu evvelki makalelerimde izah etmiştim. Her tekâmül bir zaman ile mukayyet olduğuna göre bunla- rın bir ande husulünü tahayyül edecek değiliz. Biz şimdi terakki sahasında ilk yapılacak — şeyi, bahusus şu iktısadi buhran içiu- de ne yapılabileceğini — tetkik edelim : 1 — İmbikler üzerinde basit ve faydalı tadilât yapılabilir. 2 — Taktir esnasında alınacak tetbirlerle — nefasetine — yardım edilir. Bunun için evvelâ taktir ame- liyesinin nasıl cereyan ettiğini görelim: İsparta ve havalisinde kulla- nılan imbiklerin hazineleri 100 - 150 kilo hacminde, müteharrik, Adi birer çamaşır kazanı gibidir. Doğrudan doînıyı ateşle lemas eder. Binaenaleyh içine konulan fnllerîıı dibine yapışarak yanık- ık tevlit etmesi muhakkaktır. Bu mahzuru defetmek için beheme- hal kazan diplerine bakırdan, müteharrik, ıskara tertibatı ya- pılmalıdır. Birinci Taktir: 100 kiloluk bir kazana (10) kilo Gül (yeşil keslerile birlikte) konuyor, (90) kilo su ilâve edi- liyor. Odun yakılarak — taktire | başlanıyor. İlk gelen mahsulden | onar kiloluk iki şişesi, yani, 20 litresi ayrılıp bir depoya konu- yor. Bu esnada ocaktaki ateşler çekiliyor, kazan sökülüyor, muh- teviyalının geri kalanı sözgeçli bir havuza boşaltıliyor. Süzgeçte biriken gül cibresi itılıyor, havuzda kalan sıcak sa ile | yine kazan dolduruluyor. Buna | başlangıçta olduğu gibi 10 kilo gül ilâve edilerek tekrar taktir> başlanıyor. Yine ilk gelen yirmi kiloluk mahsul depoya, evvelki kazanın ilk mahsulüne — katılı- yor. Ameliye, böylece devam edip — gidiyor. Her — kazanın taktir müddeti bir saatir. Taktir başlangıcında (baş) alınmıyor. Tekerrür eden taktirler neti- cesinde depoya biriktirilen ilk mahsuller 100 kiloya baliğ olun- €a 24 saat dinlendiriliyor. İkinci Taktir: Bu müddet zarfında “'depo muhteviyatının üstünde ince bir zar halinde teşekkül eden ve çiy yağ denilen esans tabakası toplanılarak bir şişeye alındıktan sonra depo muhteviyatı kazana konuyor, ikinci taktire başlanıyor. İlk ağızda gelen 10 kiloluk bir şişe mahsule yağ şişesi tabir edilir. Bundan sonra gelen ikinci şişe 10 kiloluk mahsul de asıl gülsuyudur. Sonra kazan açılıyor, - tılmaksızın içine llç) lîıilo gâloî:l nuyor, doluncıya kadar su ilâve edilerek başlangıçtaki ilk taktir ameliyesi tekrar edilmiş oluyor. Gülyağının Alınması İkinci taktirden alınan ilk 10 kiloluk mahsul daha imbikten şişeye akarken gülyağları damla, damla tezahür etmiye, şişe muh- teviyatı arttıkça yağ miktarı da | bir tabaka halini almıya başlar. Mayi şişenin boğazına gelince | bittabi yağ da o noktada toplan- miş olür. Buünü bir. şıringa — ile alırlar. Bu usuldeki noksanları gele- | cek yazıda tetkik ederiz. Süküfe fabrikası mülesalsi Ahmet Ekrem SON POSTA Güvercinler Arasında!.. —— | Güvercinler Aşk İ'ş'iiı.de Hercai- Mayıs ei Baytarlarla Doktorların meşreptirler, Bir Dalda Durmazlar, Bir Mukayesesi! Onlarda Sadakat Aramayın!.. ŞÜ ğ ere y Size bu yazımda İstanbulun otuz beş senelik bir güvercin meraklısını tamtacağım: Bu zat Babıâli caddesinde “ Çil Horoz,, müessesesinin sahibi Refik Hıfzı Beydir. Etrafımızda, kanar- yalar ö yor, tavuklar gıdaklı- yor, güvercinler dem çekiyor ve biz Refik Hıfzı Beyle konu- şuyoruz: — Güvercin merakı, bana nereden mi geldi? Onu, pek hatırlamıyorum! Cünki henüz on iki yaşında ya var, ya yoktum. Güvercin beslemiye başladım. Bu merak, bende gitgide bir iptilâ bir aşk haline geldi. le bir aşk ki, otuz beş senedenberi hararetini hergün biraz daha arttırarak devam ediyor. Benim, bütün gençlik sene- lerim, güvercin kafesleri önünde geçti. Onlarla inceden inceye meşgul olurum, Yiyeceklerini ver- mek, uyku zamanlarını tanzim et- mek yürüyüşlerini, o'turuşlarını, uçuşlarını seyretmek, bütün bun- lar benim için ayrı ayrı zevkine doyum olmıyan meşguliyetlerdir. Dünyanın En İyi- Güvercinleri Şurasını söyleyim ki, dünyanın en nadide cins güvercinleri bizim memleketimizde yetişir. Avrupa- hlar, yerli güvercinlerimizi kendi muhitlerine — uydurarak — birer isim takarlar. Meselâ, Alman taklacısı dedikleri — güvercin | Bursada yetişen bir cinstir. Fransada Kravate — tüniyen- blan ismi verilen güvercinin de menşei yine Bursadır. Bu cins güvercinler, gagalarının buğday tanesi kadar küçük olmasile di- gerlerinden ayırt edilirler. Endam ve zarafet itibarile Ayintap ve Maraş havalisinde yetişen güver- cinler, bütü dünyada tek olarak anılırlar, İzmir Güvercinleri İzmirin Selçuk — nahiyesinde çıkan Hünkâri cinsi, bundan alt- mış sene evvel ya ve Fransaya dağılarak oralar- da Satinet, Blondinet gibi isimler altında bugün çifti 50-60 liraya kadar satılmaktadır. Bugün için bizdeki güvercin- cilik yalmız kümes güvercini ye- İngiltere, Alman- | tiştirmiye inhisar ediyor. Posta güvercinlerinin harptaki hizmet- lerini tekrara hacet yok. Yalnız, maalesef, posta güvercini yetiş- tirmek için halkta ciddi bir alâka görülmüyor. Bu alâkasızlığın başlıca sehebi yırtıcı kuşlardır. Uçan bir güvercin, daima tehlikede sayılır. Zavallıların havada sayısız düş- manları vardır. Güvercinlerde Radyo Hassası! Refik Hıfzı B. sordu: — Siz Güvercinlerde radyo hassası bulunduğunu bilir misiniz? — Hayır! — Öyle ise anlalayım: Gü- vercinler gayet hassas mahlük- lardır. Buluttan nem kaparlar. Yüzlerce, hatta binlerce kilomet- re mesafeyi katederek biç şaşır- madan salıverildikleri yere avdet ederler. Denilebilir ki hava dalgala- ri, onlara bir nevi — rehberlik vazifesi görür. Hiçbir — pusla, istikameti tayin hususunda bir güvercin kadar isabet gösteremez! Güvercin Aşkı! Refik Hıfzı Beyden güvercin- ler hakkında ne soracak olsanız, bemen cevabı hazır. Benim öte- denberi merak - ettiğim nokta, güvercinlerdeki — muhabbet — ve sevgi hassasıdır. Güvercinler de kumrular — gibi çiftlerine sadık D DA mudırlar, midirler? Refik Hıfzı Bey bu müşkülmü halletmekle kalmadı, güvercinle- rin hususiyetlerine dair bilmedi- ğim bazı şeyleri de bana öğretti. O söyledi ben yazıyorum: — Güvercin, —yuvasıa — ve eşine çok sadakat gösterir. Fa- kat... Fakat bir tek eşle kanaat etmez. Bu nasıl olur, diyeceksiniz. Bakınız nasıl oluyor: Güver- cin, yavrularına ana olmak için intihap ettiği eşinden başkasını yuvaya almıyor. Fakat dışarda, bazi haylâz erkekler gibi çapkınlık yaparlar. Onlar ne hercaidirler bilseniz.. Müteverrim Güvercinler — Tatlı tatlı dem çekerken gördüğünüz bu mahlüklar, sık sık hasta düşerler. Kanat hasta- lığı, der” tutulür, mafsal has- talığı der, yakalanırlar. Ben, güvercinlerin sade iyi gün dostu değilim. İlk işim hastalanan güvercini derhal tecrit — etmektir. Sonra, icap ettiği zaman — ameliyatla, lüzüm hasıl oldukça ilâçla hasta- lığın tedavisine çalışırım. Güver- cinler de tıpkı insanlar — gibi verem olurlar, — difteri olurlar, daha böyle çeşit çeşit hastalıklar. Güvercinler ne yer? Bakınız, yoksa — hercaimeşrep bu da mühim bir meseledir. Ben | kuşlarıma, bir nevi yem vermem. Mısır, darı, buğday, pirinç, kuş- yemi, burçak ve arpayı karıştı- rarak bir yem hulâsası tertip eder, güvercinlere bundan yedi- ririk. Her sene tüy dökümlü zamanları hayvanlar, kabiz olurlar. Gelsin ingiliztazu ile ketentohu- mul.. Güvercincilik kolay iş mi ya? Herbiri ayrı ayrı bakıma muh- taçtır. Dört sene evvel, 150 gü- vercinim difteriden ölmüştü. sür' atle aşı yaparak ötekileri kur- tardım. Bu yüzden haftalarca gözüme uyku girmediği zamanlar olmuş- tur. Güvercinlerin * ömrünü soru- yorsunuz. Bir Güvercin 10-15 se- ne yaşar. Fakat 3 yaşından son- ra vereceği züriyetten pek ha- yar gelmez. Güvercin Merakmın Sebebi? — Bir şey daha sorayım, Kuzu fiatleri neden yüksek- tir, bilir misiniz?, En hazik pro- fesör doktorların bir — insanı beş liraya muayene ettikleri şu asırda, Mezbaha kesilen beher kuzuyu 70 kuruşa muayene etmek- tedir. Bugün bana 258 kuzu geldi, mezbaha 180 lira Ö2 ku- ruş Baytar muayenesi ücreti aldı. bu, dünyanın hangi tarafında gö- rülmüştür. Masraf bu kadarla kalsa, iyi. Bir kuzu başına, Çorlu mezbaha rüsumu, nakliye Ücreti, navlun, İstanbul mezbahası mu» ayene Ücreti, oktruva, hamal ve nakliye, kasaplar şirketine nakil Ücreti olarak 150 kuruş veriyoruz. Bir kuzu dört okka geldiğine göre okka başına 37, kuruş ve- rim vermiye mecbur oluyoruz. Bu vaziyette ihtiyacatı zaruriyeden dolayı eti pahalı satmıya mecbur kalıyoruz. Balıkpazası İBRAHİM Gülhkane Müsameresi Gülhane tıbbi müsamerelerinin onbirincisi pazar günü Gülhane konferans salonunda yapılmıştır. Nisaiye muavini Dr. Şükrü B. tarafından (Rahimde metasta- tik kanser), Dr. İhsan B. tarafın- edan koffi usulü ameliyesi ile iyix leşmiş bir mesane çktopisi, 'dahie liye muavini Dr. Ziya B. tara» fından mesani mihboli bir fistüle, hariciye muavini Dr. Nevzat B. tarafından kolon tefemmümü Dr. Fahri B. tarafından adisson -hus- talığı vak'aları takdim edilmiş. Muallim Zeki Faik Bey tarafın- suyun klorlanması için orduda istimale — lâyik sade bir usul, Muallim Burhanettin Osman B. tarafından “glüsidemi usulleri ve glisemi - mesahası,, hakkında iki tebliğ yapılmıştır: Münakaşa- lara Muallim Abdülkadir, Lütfi, Esat, Kemal, Hüsamettin, Nazım Şakir Beylerle Dr. Şükrü B. iştirak — etmişlerdir. —I size.. Güvercinlerde sizi bukadar meşgul edecek nasıl bir cazibe bulursunuz? Bu sualime güldü: — Sadece merak!.. Fakat pek sebepsiz de değil. Her güverçin, başlıbaşına birer tetkik mevzuw- dur. Meselâ, Anadolunun Mardi- ni tabir ettikleri bir güvercini vardır ki, âdeta mevlevi dervişi gibi döner, Siz olun da temaşa» sından zevkalmayın. Mardini gü» vercini merdiveni, doğru dürüst inemez. Mutlaka her basamakta bir takla atacak! Meşhur Güvercinlar... Refik Hıfu Bey, bana bi arada birçok güvercin - cinsl saydı. Hatırımda — kalabilenleri yazıyorum: sarı ala, nuhudi ala, bursalı, kanarye, zavrak, misket, pal, güllü ala, balon... — Hele bu balon cinsleri içinde göğüslerini portakal büyüklü- ğünde şişirenler varmış. Refik Hıfzı Beyin - izahatı bi- tip tükenccek gibi — görünmü- yordu. Bir aralık: — Maşallah, dedim, siz âdeta güvercin mütehassısı olmuşsunuz! Haklı bir la: — Eh.. =.' memlekette | güvercin yetiştirmekteki ihtisasım aşağı — yukarı — tanınmıştır. da., Güvercin ırkının ıslahı için 35 senedenberi — sarfettiğim — gayret boşa gitmedi.. Hükümetten bu- nun için aldığım madalyanın şe- refi bana yetişir |.. * * ee