19 Mayıs 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

19 Mayıs 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

H Cai a Ku:!k Hikâye Kara Sambo Bir zamanlar Sombo isminde kğıçnk bir zenci çocuğu — vardı. Bir gün Sambonun annesi Kara Sam_boya kırmızı bir. ceketle, | mevi bir pantolun dikti, babası o da pazardan yeşil bir- şemsiye ile, kırmızı püsküllü mor | bir. çift pabuç aldı. Sambo bütün bu yeni şey- lerini giydi, öğleden sonra orma- ha doğru gezmiye gitti: Ormanın — içinde gezinirken arşısına bir kaplan çıktı.. - Kaplan Sambo'yu görünce “Kü-| tük Kara Sambo camım seni Yemek istiyor,, dedi. Sambo ne Yapsın “ Aman kuzum kaplan, “ai yeme, sana kırmızı ceketimi Verevim,,, b .. Peki bu sefer seni yemiye- eeg"“_ amma kırmızı ceketini mut- | mıi isterim.,, Zavalh Sambo kır- Zi ceketini kaplana uzattı. Ka aplan — cekeli — omuzlarının îl':ı;. attı., Şimdi ormanda i"î: ılnıel kaplan yoktur..,, Ce Syıcncrck uzaklaştı. !(ügük başladı ;;l oda yine geziumiye ir ka.I U sefer kaış.ııını başka B “P î'; çıktı “ Küçük Kara Yör,, dedi him seni yemek isti ( Aman kuzum Kaplan ağabey, I;Pışıı, €ğer beni yemezsen sana aVi Dantolunumu veririm. eki, bu sefer seni yemi- Yeceğim, amma mavi pantolununu | m""_.kı bana vereceksin.. Sambo | Mavi pantolununu kaplana uzattı. OC | deynek aplan: “Oh şimdi ormanda 'enden güzel kaplan yok,, diye | Söylenerek uzaklaştı. Kara Sam- | © dâ gene gezinmiye başladı. k ı'l sefer de gene başka bir aplana rastgeldi. Kaplan Sam- | '©yu görünce; “ Köçük Kara | ambo, canım Sseni ye bti | yor ,, dedi, © FAŞ emek — isti- | lan ağabey, lı:.'m kuzum Kap- | irmizi püsküllü mocmer buıııl Tim: vereyim. TAOYALAERĞN __'.“ eki bu sefer seni yemiye- t:'“ı:"' amma pabuçlarını mutlaka pul ıvtrmelııın., Zavallı Sambo B çlarını kaplana uzattı. Kap- | « Oprabuçları kulaklarına taktı. bit şimdi, bütün ormanda diye n güzel kaplan yok.. ,, Samb ıöylcnergk uzaklaşlı. Bo . .da yine ormanda gezinmiye başladı. Bu 'defa da ambonun karşısına gene - bir aplan ç kt: “ Küçük Kara Sam- | o0 çYanm seni yemek istiyor., edi. “Aman kuzüm kaplan ağa- | €Y ye- e, sana yeşil şemsiyemi vereyim, Ben onu senin kuyruğu- na bağlarım. “Peki bu defa seni yemiye- Ceğim ama, yeşil şemsiyeni mut- laka kuv-uğuma bağlamalısın.., Sambo şemsiyeyi — kaplanın kuyruğuna — bağladıktan — sonra aplan “oh şimdi hütün ormanda benden güzel kapları yok ,, diye söylenerek uzaklaştı. Zavallı Kara Sambo da ağlıyarak — çırçıplak eve — doğru ilimi başladı. Daha henüz iki' üç“:edxm ı“lış*:- ı'Gınrr: dı'ycl bir — gürültü işitti, em de gürültü gitlikçe yaklaşı- imdı’l. Sambo eyvah, î(ap)l'ınlll.r.ıın epsi birden beni yemiye geli- yorlar paliba diye söylendi. Za- vallı Sambo ne yapacağını şa- Şırdi. Hemen — koştü. bir hurma ağacının arkasına saklandı. kaplanlar “ En güzel benim. ,, Hayır sen değilsin, benim diye kavga nihayet, hepsi öyle kızdılar ki Sambonua elbiselerini bir İıraf:: attılar — biribirlerini ısırmıya başladılar. Böyle kavga Sambonun saklı kadar Urmalamıya, ede ede ta olduğu ağaca geldiler, Sambo — onlar ederek — yaklaştılar. En | ” | — Yoldayağ- elbi Üşürüz mura tutulur, — sır- sıklam oluruz. 'Olsaydınız! Siz birisine mektup yazmak istediğiniz zaman ne- yaparsınız. Bir kâğıt kalem alır, istedikle- rinizi yazar, derirsiniz. Halbuki Avustralyada yerli- ler arasında — olsaydınız, böyle bir mektup yazamazdınız. Çünkü okuyup yazmak bilmezler. Bir yere bir haber göndermek iste- dikleri zaman bu- nuü ÂArnavut çe- telesi gibi bir üzerine işareller yapa- rak yazarlar. . İ - AAAT AADARI 3 KAR Bu resimde, bu suretle ya- | zılmış bir iki mektup nümunesi görüyorsunuz. Deyneğin kenar- larında gördüğünüz — oyuntular, kesintiler bir manayı ifadae eder. Fakat birinin —yaptığı — işareti ötekinin anlamasına imkân yok- tur. Onun için bu deynekleri bir adama verirler, onunla gönderirler. bu deyneğe bakarak | O adam söylenilenleri hatırlar ve haber verir. Yerli çocuklar bunu oyun olarak oynarlar. İsterseniz siz de tecrübe ediyiz. Hayli eğlen- miş olursunuz. postaya verip gön- | 2 — Sınıfta yaş ile oturur, a o çer a UK SAYF NASIL NEZLE OLURUZ? 3 —Eve dönüm | ce başımız ağrır, burnumuz akar, 'i 4 — Biraz yıfsak yatağa şeriz. FEr 'mtw 5 — İslan z zaman - çorapları; nızı ve elbiseleri- nizi kurutunuz. Yaş çorap ve kundura ile gezmeyiniz. za- dü- Bu Haftaki Bilmecemiz a Resmimiz, koşan bir eşek resmidir. Fakat ressamımız bunu kesip altı parça yapmıştır. Siz bu parçaları birleştirip koşan eşeği yapınız. | Parçaları bir kartona yapıştırınız. Sonra bize gönderiniz. Resmi tam yapanlardan 150 kişiye güzel hediyeler vereceğiz. İsrail kavmi beni Can evimden severdi. Kanımdan şarap yapıp Dudağına sürerdi. * Yahudanın gününde Gölgeme sığındılar. Doğduğuna peşiman Âleme kırgındılar. * Yemyeşil çardaklarım Hepsini de gizledi. Bana “İsrail kavmi,, “Uğurlu meyval,, dedi. Emin Recep HARP GÜRÜLTÜS Yabani Çilek Hür dağları severim Dikenleri evimdir. Bin sekiz yüz kırkta ben Sandım dünya benimdir. * Amerika halkını İsta cezbettim o gün. Uzun zaman sevinçten Yaptılar dernek düğün; * Hele gençler oynarken Gökleri inlettiler.. Beni “Çilek sultanı,, Diye ilân ettiler.. Emin Recep Ü '—————————_—-—————-——___—_————_ Bir muharebede toplar, silâhlar, bombalar patladığı zaman hasıl olan gürültüyü anlamak isler misiniz? İşte size bir yol gösteriyorum. Bir metre uzunluğunda ber ip alınız. Bunun bir ucunda bir çocuk başına geçecek - surette bir halka yapınız. Diğer ucuna da bir kuqun kalem girecek kadar küçük bir halka yapınız. Sonra ipin bir ucunu bir arkadaşınızın başına geçiriniz, | kapıyacak şekilde başa konacaktır. Öteki ucuna blf kurşun kalemi | gurunuz. Arkadaşınızın harp sahnesi seyreder gibi kuvvetli oyunu tecrübe ediniz. Çok eyleneceksiniz. gürüllüler elleri resimde olduğu gibi, kulakları geçiriniz. Sonra ipi gerip parmakla işiteceğini göreceksiniz. Bu görmeden hemen — başka bir ağacın arkasına kaçtı. Kaplan- lar birbirlerini kovalıyarak ağa- cın etrafında dönmiye başla- dılar, hepsi önündeki kaplanın kuyruğunu yakalamış onu yemiye uğraşıyordu. Sambo saklandığı yerden onlara baktı, nihayet dayanamadı, - çıktı. “Bu güzel elbiseleri niçin yerlere — attınız. Eğer istemiyorsanız, bari tekrar alayım,, dedi. Kaplanlar Gırrrrr, diye bağır- dılar, amma cevap — vermediler. Çünkü hiçbiri ağzındaki kuyruğu bırakmak — istemiyordu. Küçük Kara Sambo bir daha sordu. Kaplanlar — yine Garrrrr, diye bağırdılar. Küçük Sambo da elbiseleri yerden topladı. Kaplanlar öyle kızdılar öyle kızdılar ki. Fakat bir türlü kuyrukları bırakamiıyor- lardı. Öfkelerinden daha çabuk yalnız ASI Bilmecemizi Doğru Halledenler 5 mayıs 932 tarihli nüshamızda neşrolunan bilmecedeki (Saklı kazjı bulanlardan hediye alacakların isim- lerini aşağıya yazıyoruz. Hediye alacaklardan İstanbulda bulunan karilerimizin Pazartesi, per- şembe günleri öğleden sonra bizzat idaremize gelerek kediyelerini alma- ları lâzımdır. Yalnız taşrada bulunan karileri- mizin hediyeleri posta ile adresleri- ne gönder lir. Birer dolma kalemi alacaklar: Ka sıhttan mektep ü kurşun taş V1 ine ataş Kıx Ürtamektebi n Muallâ Hsesi tale yin, İstal İstanl V4 üneti me S1 bahattin, | bul Kız Ortamokte- b Muzalffer, İstanbül bikat kısınında 108 tep beşinci & Davnty 343 Ali Bey ve Hanıvılar. Muhtıra defteri alacaklar: u numara 115 A, 44 üneli mektep Melâhat rin B talebesinden Divany Kemal, beşindi 8- Ankara Yeni> Memurin Ma â 7 Tuğrul, Davutpaşa — örtamek- 92 Necmettin, Am- ftan 12 sindi a Erkek Lisesi birine . İstanbul Erkek Lisesi Adana Tise , Ankara Erkek (l nıftan 205 Orban bey nındlar, Albüm alacaklar: hir 'Telefon me abul Kiz ÖO 7 Zübeyde * İlkmektep Mersin Çankar Töbesinden tamoktebi Be sinde F, Rıxa, taleb Hho, Adana Rasim, ikinci sımftan Hikmet, 1 Sağlık yurdunda Şedriye atılin Ve Boya kalemi alacaklar: *ertevniyal Lisesl birinci sım? ta> on 62 İbrahim, Kabalaş E zi birinci sınıftan 107 İ mwüvutküy Foyziati T yedinci &- evi ortamek- Galata — Sen üi sınıftan 8 Çis Lisesi birinci sınıf Mohmet, — İstanbul ) inci ilkme talebesinden 304 Mustafa, Davutpuşa Ortamek tol tale- besinden 80 Namik — Kemal, — Mult epa 1 2204 Halit, irdüncü — sımftan Örtamek- talebesinden (Arkası var) dönmiye, biribirlerine daha çok hücum etmiye başladılar. O kadar çabuk dönüyorlardı ki ayakları görünmüyordu. Dör- mekten nibayet hepsinin başları döndü, baygın yere düştüler. Kü- çük Sambo hemen koştu, baba- sına haber verdi. Babası ormana gitti, kaplan- ların derisini yüzdü. Pazarda sattı. Küçük Kara Samboya annesi yine bir kırımızı ceketle, mavi pantolun dikti. Babası da ona bir tane daha yeşil şemsiye, bir çift kırmızı püsküllü mor pabuç aldı. g

Bu sayıdan diğer sayfalar: