HARUNÜRREŞİT EERANNNN 73 GEREEEEENETEN Yoran: x V HN Tarihin Esrarengiz Sayfaları — Gelin maşlahlarının çı- karın! İki uşak, Zübeydeye baktılar, onun da başile muvafakat işareti vermesi — Üzerine — maşlahlarını çıkardılar, Harun, her iki uşağın içkaftanlarının arkasında yazılı olan bir ayeti aseslere gösterdi : Görüyorsunuz ya, dedi, bunlar saray adamlarıdır. Haydi selâmlayınız ve defolunuz (1). Asesler yutkundular. Halife- nin —adamlarile karşıla;tıklarını şu resmi vesika ile anlamıştılar, lâkin güzel kokulu kadımı bırak- mak bir türlü ellerinden gelmi- yordu, Hele kölelerin dzha evvel hüviyetlerini belli etmeyip te şu meçbul şahsın araya girmesinden sonra sırtlarındaki yazıyı göster- melerini şüpheli buluyorlardı. Bu sebeple israr ettiler: — Pekâlâ, anladık. Emirü- mümininin adamları imişler. Ya yanlarındaki kadın?.. Biz. onu Şahne Hazretlerinin huzuruna çıkarmak mecburiyetindeyiz. Er- kekler gitsin, kadın kalsın! Harunun yüzü bir daha kı- zardı. ve gözleri karardı. Artık tahammüle kudreti kalmamıştı. Karısını alıp götürmek istiyen bu küstah herifleri daha fazla söyletemezdi. Binaenaleyh çılgın bir tehevvürle elini koynuna gö- türdü, elmasla müzeyyen bir altın kese ve o kesenin içinden mühteşem — bir yüzük çıkardı, aseslere riyaset eder görünen ve burnunu kendi burnuna değ- diren adama uzattı: — Okumak biliyorsan, dedi, bu mührü oku ve beni tanı! Mübür, onun İsmini ve unva- nni — taşıyan meşhur. “Hatemi Hilâfet,, idi. Büyük, küçük her devlet me- muru gibi asesler de onu tanıyor- lardı, birçok emirnamelerin ba- öpüldüğünü biliyorlardı. Binaena- leyh müşterek bir sıtma nöbetine uğramışlar gibi, dördü de zangır zangır titriyorlardı. Harun, herif- lerin korku ile ubudiyet vazife- yere kapandılar, lııyrın ve pe i yordu. Arap romancılarından büyük âlim Corel Zeydan Efondinin Abba- vilere ait bir hikâyesinde de bizim “Hğlmiz vak'aya beazer bir hü- 'ın — Durmayın, hançerleyin!.. Kendisi de, sanki onlara nü- mune göstermek istiyormuş gibi, hançerini çekmişti ve kimi aya- ğına, kimi eteğine sarılan aseş- lerden birini tam kalbinden vur- muştu. İki uşak aldıkları emirle gördükleri misal üzerine hançer- lerini sıyırmışlardı ve Lemhatül- basarda diğer ç asesi öldür- müşlerdi. Biraz evvel kadın hır- sile yükseklerden atıp tulan, ken- dilerinde hayli kuvvet sezen ases- lev - başlarında ölüm — şimşekleri dolaşırken küçük bir tahaffuz bareketi yapamamışlar, alık bir teslimiyet içinde ölüp gitmişlerdir. Evler . sebepsiz gibi geçen bu faciaya lâkayt kaldılar, dar sokağı kafesliyen eğri damların ara- sından sızan beyaz — lem'alar ölüleri kefenlediler ve Harun hançerini kınına koyarak Zübey- deye sokuldu: — Gördünya, dedi, senin için adam da öldürüyoruz. O, eğildi ve adeta şen bir sesle cevap verdi: — Ben de sizin için yedi ha- layık kurban etmiştim! x Bu kanlı gecenin ertesi gü- nü, Harunürreşit üç emir verdi, Zübeydoe, Darülkarar sarayından gece ve gündüz dışarı çıkmıya- cak!... Bunun için icap eden ted- birleri de alıyordu, kendi adam- larından muhafızlar tayin ederek karısının saraymı geniş bir taras- sut Şşebekesi içine sokuyordu. Saraya — girenler — ve çıkanlar kontrol edilecekti, muntazaman kendisine malümat — verilecekti. Harun, çılgın bir muhabbetin ibramile ihtiyar ettiği çirkin ba- reketten dolayı karısını mazur görmüştü, lâkin onun bir daha öyle bir varziyete düşmesini iİs- temiyordu. İkinci emir, Vezir Yahyanın ko- nağındaki “Denayir,,in, sarı saçlı halayığını kendi namma satın alın- ması içindi. Genç halife dört güzel kızdan mürekkep canlı bir murabbam arasında yeni bir ha- yat kurmak diliyordu. Üçüncü emir Fenhasın, orta- dan — kaldırılmasına dairdi. Bu işe, esir tacirinin evinden dip- diri olarak — avdet — eden köle Mesruru memur etmişti. Yuttuğu zehirin tehlikesini iyi bir ilâç ve güzel bir uyku ile gidermiş olan köle, Halifenin ağzından: “Git ve onu öldür|,, Emrini dilediği zaman biraz şa- _&. Lâkin bu şaşkınlığını efen- şu sebepten ileri geliyordu : Fen- has kaçmıştı veya saklanmıştı | Mesrur ile İsmail, Harunun kızları alıp Zübeydenin arkasından evi terketmesinden bir hayli vakit sonra uyanınca başbaşa vermiş- lerdi, Fenhasın öldürülmesini ka- rarlaştırmışlardı. Bu işi hemen yapacaklardı, bilâhare — halifeye haber vereceklerdi. ( Arkası veri Açlık! Bir İngiliz Kızı 45 Gün Aç Yaşadı Londra, ( Hususi ) — İngilte- renin küçük şehirlerinden biri olan Lesterşir kasabası eşrafın- dan birisi 45 gün aç kalacak herhangi bir genç kıza 200 İngi- liz lirası vermeyi vadetmiştir. Ayni şehirde oturan bir genç kız bu teklifi kabul etmiş ve açlık idmanma başlamıştır. Genç kız 43 gününü limonata ve sigara içmekle geçirmiş, 43 üncü günü ölüm ârazı göstermiye başlamıştır. Vaziyeti tehlikeli gören Bele- diye Doktoru, diyete nihayet vermek istemişse de genç kız doktora şu ricada bulunmuştur: — Rica ederim. iki gün daha müsaade ediniz. Paraya çok ih- tiyacım var. Çünki ölüm tebli- kesine maruz bulunan anneme ameliyat yaptıracağım | Doktor genç kızın ricalarına ehemmiyet vermemiş, polise mü- racaat etmiş, Ffakat polisin mü- dahalesine lüzum kalmadan zen- ğin adam müddetin hitamından evvel genç kıza 200 İngiliz lira- sını vermiştir. Bu hâdiseyi müteakıp genç kız muayene eden doktorlar genç kızın 7 gün daha açlığa taham- mül edebilecek — bir olduğunu söylemişlerdir. Çok Garip! Nevyork ( Hususi ) — Geçen sene yapılan tayyare bayramı şenliklerinde — meşhur - tayyareci Donalsonun tayyaresi kazaya uğ- ramış, tayyare parçalânmış, tay- yareci ölmüştü. Donalson 0 gün şenliklere iştirak için bu tayya- reyi Amerikalı zengin bir kadın- dan almıştı. Şimdi tayyaresi — parçalanan kadın, mahkemeye müracaat ede- rek Donalsonnun — zevcesinden 300 bin frank zarar ve ziyan is- temektedir. Halbuki Donalsonun zevcesinin beş parası yoktur, mabkeme bu talebi kabul edecek olursa, kadıncağız evindeki mo- bilyayı da satmıya mecbur - ola- caktır. Amerika Bahriye Bütçesi Washington 29 — ( AA ) — Meb'usan — meclisi — 3-26.340.000 dolara baliğ olan bahriye bütçe- sini kabul ve tasvip eylemiştir. Menfiler Gemisi Barselon, 29 ( A.A ) — İçinde menfiler bulunan Arjantin ban- dıralı Şako gemisi İngiltereye hareket etmiştir. — RA_I_)îO ——— 30 Nisan Cumaartesi İstanbul — (1200 metre) 18: gramo- don, 19,5 Alatarka könser, 30,5: grar molon. Bi: Daerütialim * heyetij 22: Ürk estra, Roma — (441 metre) 20,50: Hava raporu, Memlek ct haberleri, grumofon, 91,45 öperadan nakil. Prag — (488 metre) 20,90: Şarkı könseri, 290,98 Benosin şehir musikisi. Viyana (517 metre) 19,20; Profesör Marek — tazafından — koülerans,, — 21,50: Bugünün düşüneceleri, Memleket ha- berleri, Si: konser, 23 dabs havaları. Peşte — ( 660 motre ) 20 20,20 Operet parçaları, 21,50 konferans, 238 Çiga orkestrası, Varşova — (1411 motre) 2030: gra- mofon, 21,15: Hafif. konser 28,10: Şo- penden — bazı parçalar, 23,60 dans havaları. kabiliyette | ' ız Lirasına| Amerma FPoltisı. WM Londu — e eZ ağitğnmesirten Lindberg, Haydutlarla 5 Defa Mülâkat Yaptı Paralar Verildiği Halde- Çocuğun İade Edilmemesi Herkesi Kızdırdı dbel emrine Malikânesini ve mı.:ı_uöukı.ıh 'v:ııı meşhur Amerikalı Nevynık (Hususi) — Amerika polisi -gece gündüz. Lindbergin çalınan yavrusunu ve onu kaçıran haydutları aramaktadır. Polis Mü- düriyeti çocuğun Avrupaya ka- çırıldığıni tahmin ettiği için Lon- draya bir memur göndermiştir. Lindberg, çocuğu kaçıranlarla bugüne kadar beş defa görüş- müştür. Hırsız, ilk Trandevuda kendilerinin hakikt hırsız olduk- darını İspat için, Lindbergin ço- cuğunun — çamaşırlarını, donunu beraberlerinde getirmiştir. Lindberg bunları gördükten sonra hırsızlarla müzakereye gi- rişmişlir. Raadevu yerleri her seferinde değişik olarak tayin edilmişti. — Lindberg randevuya giderken — tayyaresine — atlıyor, meçhul diyarlar ve adalar üze- rinde uçup kayboluyordu. Buralardaki köylüler Lindber- gin tayyaresinin (N C 547 ) nu- marasını görüyorlar ve hemen polise haber veriyorlardı. Polis adadaki evleri teker teker mu- ayene ediyor, fakat hiçbir şey bulamıyordu. Zavallı baba Buy- yards körfezinde bulunan Kutti- hung adasında bir gece sabaha kadar bırsızlarla müzakere - et- mişti. Hırsızlar her randevuda ço- cuğun sıhhtinin gayet iyi olduğu- nu söylemektedirler. Geçenlerde bir adam süratle geçen bir mo- törde çocuğun çamaşırlarını gör- düğünü söylemiş, bu motör aran- mış fakat bulunamamıştır. Çocu- ğgun bu motörde olduğu ve mo- törün de kara suları haricinde karadan 12 mil uzakta bulunduğu zannedilmektedir. Geçenlerde 2 nisanda Lind- berg hırsızlarla son randevusunda Siti İsland adasının ormanlarında buluştu. Bu randevuda Lindberg hırsızlara 5 çuval içinde getirdiği 70 bin doları verdi. Hırsızlar bu paraları büyük beyaz bir masanın üzerine dökerek birer birer mu- ayene etmişler ve üzerlerinde bir işaret olup olmadığını aramışlar- dır. Hırsızlar pataları — aldıktan sonra Lindberge şunları — söyle- . I.â şimdi barıştık, oğlunu derhal iade edeceğiz. Madam “Lindberg bizi affetsin, kusurue muza bakmasın!.. Bundan sonra Lindberg tay- yaresile buradan uzaklaşmış, hır- sızlar meçhul diyarlara gitmiş- lerdir. Polis şimdi bütün sandalları »ve vapurları gözden geçirmektedir. Çocuk hâlâ bulunamadı.. Polistea korkan hırsızların çocuğu iade etmek için müsait bir zaman beklediklerini do vardır. Uzun bir intizar devre- sinden sonra Lindbergin taham- mülü kalmadı. Geçen gün h- sızlara radyo ve gazeteler vası- tasile bir ültimatom gönderdi : — Çocuğumu 48 saatte iade etmezseniz, size verdiğim para- ların numaralarını polise verece- giml Dedi, Tehdidi cevapsız kal- dı. Şimdi bu numaralar — polis vasıtasile bankalara dağıtılmıştır. Bu listede 4750 numara vardır. Bu numaraları gören herkes po- lisi haberdar etmek mecburiye- tindedir. Lindbergin oğlunun Mis Beti ismindeki güzel dadısmın kaba- hati olmadığı anlaşıldığından ser- best bırakılmıştır, bu güzel dadı yine Lindbergin ailesinde bizmet etmekte, — kaçırılan — çocuğun odasına —oturup — ağlamaktadır. Lindberg bir buçuk aydanberi kederinden saçını kesmemektedir. Madam Lindberg Üümitle yaşa- maktadır. TURAN Mukaddes Müze Bağdat, (Hususi) — İrak hi kümeti Kerbelâ, Necit, Kâzımiye gibi mukaddes teiâkki edilen şehirlerdeki dinl ve tarihi meti haiz eserleri muhafaza Ertuğrul Sadettin ve arkadaşları Beşiktaş yenl si- mema salonunda Do müyis — pazar akşamı Hanımlar Torsihanesi vod- vil 3 porda, Pas zartosl Kadık&öy Süreyya sinemasında Vodriller gecesl Kılıbık, Zor —— Aman hanım sus,