Nasıl Geldi? Yazan: De Monzi Nihayet 1917 senesi birinci kânununun 12 inci günü ayni elçi Çarın huzuruna çıkar, Çar kendisini sarayın büyük salonun- da kabul etmiştir. Buhanan bu mülâkatı şöyle anlatır: “ Kendisi ile — teba- ası arasında — aşılması imkân- sız. bir uçurum — açıldığını ve Rusyada — bir — ittihat — varsa onun ancak takip etmekte oldu- ğu siyasete muhalefette olduğunu söyledim. Kalktı ve bana sert sert bakarak : “Sizin fikrinizce ben mi bhak- kın itimadına lâyık olmalıyım, yoksa halk mı yeniden çalışıp benim itimadımı celbetmek mec- büriyetindedir?,, dedi. Bu mülâ- | kattan sonra artık bu büyük el- çiye hürriyetçi fırkalarla müttefik, onların müşavirleri değilse bile istinadgâhları nazarile bakılır. Vaktile 1801 de Çar birinci Polun katlinde bir İngiliz elçisi- nin, Lord Vitvort'un'da perde arkasından — parmağı — olduğuna dair bir rivayet vardi. Bu müna- sebetle de bu elçi hakkında bir- takım tahminler, rivayetler çık- mıştır. Tarih bir tekerrürdür, fikrini teyit eder bir hal. Petrogratta İtilâf Devletieri Konferansı 1917 senesi şubatının birinci günü itilâf devletleri Petrogratta bir konferans aktettiler. Fransa | tarafından bu konferansa Âyan- | dan sabık Hariciye Nazırı bulu- nan ve 1924 te Cümhur Riyase- tine intibap edilen Gaston Du- merg gönderilmişti. Dumerge Jeneral Kastelnc refakat ediyor | ve bu suretle bu seyahatin ma- nası anlaşılıyordu. İngiltere na- mına Lord Müner, İtalya namma Sialoja iştirak etmişti. Bunların ikisi de nezaretsiz nazırlardandı. Bu — toplanıştan maksat: henüz şüpheli olan zaferi temin edecek yolda hareketlere müşterek bir istikamet, müttehit bir hedef vermekten ibaretti. Merasimler, ziyafetler, mükâ- lemeler, — tehniyetler — biribirini velyetti. Dahili buhranı, bu mu- tantan resmi hayatın arasından seçmek kabil değildi. Tam bir Moskovalı ve Moskova meb'usu olan Maklakof daima garp bedi- iyatı ile bezenmiş olan sözlerile bir aralık Fransız murahhasına Mirabonun şu sözünü batırlattı : Zinhar vakit istemiye kalkmayınız, felâket bunu vermez!. Ismarlama bir nikbinlik mera- sim ve teşrifata muvafık düşer. Fakat ne de olsa ecnbi murahhas- ların — götürdükleri — intibalarda korku hâkimdi. Müthiş toplar gibi t::lınıyı ve idareyi patlatmıya urlanmakta olan Rus hakika- tini İtilâf Devletleri hâlâ adama- kıllı sezemezler. İmparatorluk duması şubbatın 27 sinde yeni içtimalarına başlı- yacaktır. Bu tarih yaklaştıkça heyecan emmareleri göze çarp- mamak kabil değildir. Neva uf- kunda muayyen, kat'i — birşey okunamaz ; fakat payitahtın valisi Jeneral Habalaf birçok tedbirler ittihaz etmektedir ki bunlar içten :çdeqblıtıkım endişelere delâlet İhtilâl 27 Şubat-12 Mart Duma şubatın on dördünde toplandı. Maksat 1789 da Elage- BOLŞEVİKLİK SOVYET RUSYADA Nedir? NeOluyor?|| Bir Gazetecinin Gördükleri Nakleden: Haydar Rifat Moskova elvarında yükselen Gir amele şehri neroların tuttukları yola gitmekti. Fakat herkes — tepeden — inme bir yenilik ve şiddet beklemekte ve böyle mutlak bir tesir altında bulunmakta idi. Hükümet ortada fi'len bir şeyler yokken kendini mağlüp mevkünde — görüyordu. Daha bir ay evvel teşkil edilmiş olan Prens Galiçin kabinesi bir hükümet taslağı bile — değildi. Kongreler, — mitingler - Dahiliye Nazırı Protopopof tarafından me- nedilmişti. Halbuki nakliyattaki, iaşedeki buhran; erzak ve mahrıu- | kattaki kıtlık; bütün eşya fiatlerinin nagehan delicesine yükselmesi ne- ticesi olarak bir isyan istidadı, kapah, gizli bir surette müte- madiyen artmakta idi. Hüküme- tin hükmü kalmanış, koyduğu memnuiyetler kimseleri - korku- tamıyordu. İhtilâl artık yukardan gele- mezdi; binaenaleyh aşağıdan gel- di. Halk Petesburgta — ıstırap içindeydi; şiddetli soğuklar bu ıstırabı arttırdı. Mağazaların önün- de halk bir sürü, bir kıyamet teşkil ediyor; dükkânlar sattığı malı yerine koyamıyor; maişet hergün daha ziyade daralıyordu. 57000 — vagon — kullanılamıyarak duruyordu. Çar uzaklarda, büyük karar- gâhta Mohılofun eski - sarayında yalnız başna bulunuyordu. Ken- disine herhangi bir haber Pro- topopofdan veya Ceneral Habaloftan geçerek gelebiliyordu. Petresburg mıntakası kumandanı — olan - bu jeneral hâdisatı karşılıyabilmek istidadile hazırlanmış bir adam değildi; fazla olarak korkak - bir 'qdöhklı ilk bora alâmetleri belirdiği zaman yanına eski, yor- gun bir asker arkadaş verdiler; bu arkadaş - Jeneral İvanof - 906 da Kronştat isyanını bastırmış olmak şöhretini taşıyordu. Zaman o zaman değildi, ihtiyarlık ta art- mıştı. Şubatın yirmi altıncı günü Duma reisi Kodzıanko İmpara- tora şu telgrafı çekmişti: « Vaziyet ciddidir. Payıtaht anarşi içindedir. Hükümet felce uğramıştır. Nakliyat, iaşe, mah- rukat işleri altüst bir haldedir. Umumi memnuniyetsizlik büyü- yor. Sokaklarda zaptu rapt yok, her tarafta silâh sesleri duyulu- yor. Asker biribirine de ateş edi- yor. Memleketin itimadını haiz bir şahsiyetin yeni bir hükümet teşkiline memur edilmesi lâzımdır, geç kalmıya ez. Her teahhur ölüme ( Arkam var) Sovyet Gazeteleri Ne Yazıyor? Moskova, 28 (A.A.) — Bütün , gazeteler, İsmet Paşanın Mosko- vaya —muvasalatı — münasebetile hararetli makaleler - yazmakta- dırlar. İzvestiya gazetesi: “Sovyetler memleketi Türk cümhuriyetinin mümessillerini hararetle selâmlı- yorlarlar.,, unvanı altında — neş- rettiği makalede: Türkiye ile Sovyet Rusya ara- sında mevcut muahedelerin ve sulh amili olmak itibarile Türk - Sovyet dostluğunun büyük ehem- miyetini bir defa daha kaydede- rek diyor ki: “ Bugün Sovyet merkezine gelen dost Türkiyenin reislerini selâmlıyoruz. Eminiz ki, kendile- rinin buraya gelişleri, her iki millet tarafından bu kadar takdir edilen Türk - Sovyet dostluğunun bir kat daha takviyesine yarıya- caktır.,, İzvestiya gözelesi “Hali ha- zırdaki Türkiyenin çehresi,, baş- hığı altında yazdığı diğer bir makalede — muasır Türkiyenin siyasi, içtimai, ve edebi inkişafı- nı izah etmektedir. Makale mu- harriri, Sovyet resmi ve edebi mehafilinin — hali bazır - Türki- yesini öğrenmek — ve — onun calibi alâka —olan fikri ve iktısadi faaliyetinden — haberdar olmak için Türkiyenin siyasi ve fikri şahsiyetlerinin. en mümtaz mümessillerile — şahsen temaslar tesisi imkânlarından hiç şüphesiz lâyıkile istifade edeceklerini be- yan ile bunun geçici olmamasını ve iki memleketin ilmi ve edebi mehafili arasında tanışmak için başlangıç teşkil etmesini temenni ediyor. Pravada gazetesi; “ Türkiye ve Sovyetler , unvanile makale- sinde Türk devlet adamlarının Moskovaya muvasalatlarını alkış- lamakta ve bu gelişin Türk - Sovyet müstakbel münasebatının teyidine ve sulhün takviyesine hâdim olacağını yazmaktadır, Bu gazete, Sovyetlerin Tür- kiyeye karşı dostluklarının tarih- çesini yaparak daha 1917 teşri- nisanisinde — Lenin ve Stalinin imzalarile halk komiserleri mec- lisinin Rusya — müslümanlarına hitaben neşretmiş olduğu bir beyannameyi hatırla- tıyor. — Bu beyannamede — sa- kit çarlığın — Türkiye ve Bo- ğazlar hakkında yapmış olduğu muahedelerin ilga edildiği bildi- rilmekte idi. Pravada, çarlığın malüm ve Yeni Moskovanın havadan manzarası — Her tevakkuf mahallinde bir nöbetci vardır. Şaşırarak arka kapıdan inen — yolcuyu — tutar- lar ve bir lira ceza alırlar. Fakat bu yolcu eğer çocuk ise yapacağı şey derhal taban- ları kaldırmaktır. Bu umumi bir kahkahaya vesile teşkil eder ve her ağızdan: — Bak çapkına sözü işitilir. * Yürürken — önüme Sverdlav bahçesi çıktı, güneş henüz bat- mamıştı, bir kanepey>s iliştim. İhtiyar, dilenci bir kadının yanına isabet etmiştim. Ecnebi olduğumu derhal tanıdı. ve ingilizce olarak sordu" — Amerikalı mısınız! — BHayır, Almanım. — Alman mı? — Evet, Almanca bilir misiniz! — Ob, evet! ingilizce de bili- rim, fransızca da! vaktile çok seyahat etmiştim. — Peki şimdi nasılsınız? — Herkes gibil — Yani pek iyi değil! — Hayır, fena. İntihap hak- kına da malik değilim, Çünki burjava sınıfındanım! — Nasıl — komünist — değil misiniz? — Hayır, komünist olanlar çok değildirler. — Çok değillerse, nasıl olu- yor da bu kadar uzun zamandan beri hükümeti idare edebiliyorlar? — Çünki kuvvetlidirler, çok kuvvetlidirler. Sonra farzedelim; hükümeti — bıraktılar, — yerlerine kimleri- getireceğiz? Allah bizi beyaz cenerallerden — esirgesin! Bolşevikler hiç olmazsa budala değillerdir. Fakat sakın siz beni komünist aleyhtarı zannetmeyiniz. mahut siyasetini şayamı nefret olarak tavsif —ettikten — sonra diyor ki: “Emperyalist memleketler ta- rafından Türkiyeye karşı alınan vaziyet, Türkiyeyi müstemleke haline getirmek arzusunda imün- demiç idi. Fakat emperyalistler hesaplarında yanıldılar. - İstilâcı- lara karşı, istiklâl ve hürriyeti için kahramanca mücadelesine başlamış olan Türk milleti mu- zaffer oldu.,, Pravada gazetesi makalesini bitirirken yakın şarkta sulhün hâkim olmasını Türk - Sovyet dostluğunun bir neticesi addet- mekte ve bu münasebatın iki millet için olduğu kadar umumi sulh için de büyük ehemmiyeti haiz olduğunu ve bunun her iki memlekette de takdir edildiğini ilâve eylemektedir, Yazan: Hans Siemsen Bu, mümkün değildir. Siz daha evvel Rusyaya gelmiş mi idiniz ? — Maalesef hayır ! — Ohalde anlıyamazsınız, Yalnız haber vereyim: — Rusya mahvolmamıştır, Çarlık idaresin- de de yaşamıştır. Bu cüşeşten sonra ortaya bir süküt çöktü, bir kaç dakika geçti, derken muhavere tekrâr Wl : — Grand Hotel'e mi indiniz? — Evet! — Yemekleri güzeldir, değil mi? İnsana Taymisi hatırlatmaz mı7 — Evet! Biraz fazlasile.. * İhtiyar - kadn — kahkahasını güç zaptetti: Ğ , — Görüyorum pek hoşunuza gitmemiş ! Fakat bizim için Grand — Hotel bir. cemnettir. Çünki içinde sıcak bir hava ile' bol bir yemek vardır. Fakat söyleyiniz bana, burada anlattık« ları doğru mudur? — Almanyada birçok işsiz vardır, diyorlar. — Evet, takriben üç milyon | (O zaman eylül ayındaydıle, Almanyada işsizlerin adedi beş milyonu daha bulmamıştı ) — Bu işsizler nasıl yaşıyorlar, Bizim Moskovalılardan daha mı iyi! — Bu sualinize cevap vere- miyeceğim. Sizin nasıl yaşadığ- nızı bilmiyorum. — Fena yaşıyoruz! — Eh, işsizlerin de mükeme mel bir ömür sürdükleri söyle- nemez! — İşte aradaki fark! Burada herkes fena yaşıyor. — Siz Almanyaya, yahut Avrupanın herhangi bir yerine gitmek ister misiniz? İhtiyar kadın tekrar güldü: — Evet, çünki ihtiyarım ve biraz evvel de söyledim, burjuva- yım. Fakat ne olursa olsun felâ« ket benim için büyük değildir. Daha) ağırına uğrıyanlar - vardır. İçlerinden en iyileri de ölmüş- lerdir. »Kadın sözünün bü noktasında birdenbire kulağıma eğilerek ha- fif sesle ilâve etti: i — Bolşeviklerden — çekiniye- rum, Lenin öldüğü zamandan beri nezaketi bıraktılar, yaptık« larını beğenerek ilâna başladılar, Bir saniye sustu. Sonra tekrar başladı : — Biliyor musunuz, yapılan herşeyi anlıyamıyorum. Fakat dedim ya en iyilerimiz öldüler, biz kaldık. Yalnız ne ya- parsınız, insan ölmedikçe ha- yata yapışıyor, manasız bir şey amma hayattan ayrılamıyor. Kabalık etmeden, ayrılmak is- tiyorum.. Şttt — Müsaade ederseniz, dedim., — Güle güle, dedi, fakat belki cebinizde — biraz Alman cigarası vardır. Sonra bir kaç ruble de inayet ederseniz çok memnun olurum. Moskovada Bir Efendi.. Berlinden ayrılmadan az ev- vel bir gazetede Hans Pol imzası altında şu satırları okumuştum: — “Bütün Moskova şehri (Berlin) in şark istasyonu civarına benzer v (Arkası var )