HARUNÜRREŞİT EEEEREE 76 N Yocan: K A H Tarihin Esrarengiz Sayfaları ” Harun, üstü altına uymıyan, manlık ölçüsüne sığmiyan bu gibi — mülâhazalarla — bazan da elemlenerek, bazan nisbi bir in- şirah bularak yol alıyordu. Ayak- Tarının hızına eksiklik vermemişti, yine geniş adımlarla yürüyordu, kızları da yürüyordu. İlk köprüye yaklaşmak üzere — bulundukları halde kimseye tesadüf etmemiş- lerdi. Halk gibi hükümet te uyu- muş görünüyordu. Ne bekçi sesi işidiliyordu, ne şahne ( zabıta amiri ) gölgesi göze çarpıyordu. Genç Halife, bu ıssızlıktan mem- nun olacak yerde incindi. Kim- seyi görmemek, kimse tarafından görülmemek demekti, bu itibarla memnun olmak lâzımdi. Lâkin o issizlik, bükümetin Kayıtamlığına ve halkı Allaha emanet edip uykuya daldığına delâlet ediyor- du. Bundan dolayı canı - şıkıldı. Her duygulu halifenin kendisine nümune ittihaz etmek istediği Ömerülfaruka söylenen bir sözü, bu sessizlik içinde hatırlaymca elemi büsbütün ziyadeleşti: Öme- orin devrinde ihtiyar bir kadının — evi soyulmuştu. Kadin, şikâyet edince Ömer sordu: — Hirsizin — dolaştığını düy- mıyacak kadar uyumak, doğru mu idi ! Kadın şu cevabı verdi: — Sizi uyanık sandığım için uyuyordum. Soyulduktan sonra yanildiğimi anladım. Şimdi Bağdadın her duvari da ©o kadının bu haklı sözünü haykırıyor — gibi idi. — Herkes, hükümeti uyanık sanarak uyu- yordu. Fakat dışarıda kendilerini koruyan, bekliyen ve gözetliyen kimse yoktu. Gerçi bizzat halife ayakta idi ve işte sokakları do- laşıyordu. Lâkin o, halk için uyanık kalmış değildi, hovarda- »hıktan geliyordu. Bu, utandırıcı bir şeydi ! : Harun, sabahin — serinliğine rağmen alnıma — dizilen — terleri asabi bir el hamlesile sildi, adım- larım biraz daha genişletti, dar bir sokağa girdi ve birdenbire durakladı: Beş altı gölge, sessiz bir musaraa içinde boğuşuyor- lardı!.. Mesafe, nihayet yirmi adımdı. Fakat çatıları biribirini kucaklıyan evlerin vaziyeti, dar sokağı kapalı bir dehliz haline koyduğu için gölgelerin ne cins şeyler olduğu — kolaylıkla seçi- lemiyordu. Harun, ilk Iâhzada devriye gezen askerin bir, iki yolsuzla boğuştuklarına hükmetti ve deminki düşüncelerini tekzip eden bu tesadüften memnun oldu. Lâkin boğuşanların - mu- hacim ve müdafi - ses çıkarma- maları da tuhafına gitti. Onların bir kısmı asas ise mutlaka bağır:- rak, komşuları ayağa kaldırarak hırsızları yakalamıya - çalışmaları icap ederdi. Halbuki baoğuşma, itinalı ve tam bir sessizlik içinde cereyan ediyordu. Sanki hücum edenler de, müdafaada bulunan- lar da o dar sokakta boğaz bo- gaza geldiklerinin anlaşılmama- sını istiyorlardı. * Harun, bu çok garip vaziyeti Ü Belme ee — A kavradıktan sonra düşündü, ken- dine bir yol çizmek istedi, Geri dönmeyi vazifenaşinas- hk, ileri gitmeyi de - yanmdaki kızlar dolayisile - tehlikeli bulu- yordu. Nihavet halifelik ve genç- lik, diğer — düşüncelere galebe etti, kızları bir duvar dibine oturttu, eli hançerinin kabzesinde, ileri atıldı, ağzından kuvvetli bir emir fırlamıştı. — Durun, açılın! Boğuşanlar, çok âmir ve hâ- kim görünen bu ses üzerine bilâ- ihtiyar ayrıldılar. İki küme ol- dular. Bu ayrılış onların dört ve üç kişilik iki gruptan ibaret ol- duğunu gösterdi. Şu kadar ki üç kişilik grapa mensup olan- lardan biri biraz geride du- ruyordu ve kavgaya karışmadığı anlaşılıyordu. Harun, cesur adım- larla yanaştı ve grupların arasına girer girmez sendeledi. Zira Zü- beydeyi görmüştü ! Dört kişilik grupun bellerinde kiliç vardı. Zübeydenin uşakları da kılınç ve hançer - taşıyorlardı. Lâkin ne onlar, ne berikiler bo- ğuşma sırasında silâha el vurma- | yıp sade yumruk - kullanmışlardı. Şimdi de sık sık soluyarak yum- ruklarımı sıkıyorlardı ve sanki ya- bancı adamın aralarına girmesin- den istifade ederek dinleniyor- lardı, Zübeyde, kocasını tanımış, Fa- kat tavrını bozmamıştı. Uşaklar, efendilerini teşhis edemiyorlardı. | Çünki o, bıyıklarını ve sakalını boyamıştı, başına da peroka geçir- | mişti. Dört kişilik grup ise ya- | bancı adamı tanımıya lüzum gör- | mediler ve Harunun — yanlarına gelmesi üzerine homurdandılar: — Yuluna git herif, Biz ases- leriz, Şahnenin adamlarıyız. Bu çapkınları yanlarındaki kadınla beraber hapis etmek istiyoruz. Ya bize yardım et, ya savuş! ( Arkası var ) Borsa Fiatleri Kambiyo Kapanış SAA GÜ SAsSis y a | diki vaziyette | edemiyeceğim 3 6 1 4 3 00 27 10 S3ASE D. Muvahhide A, Demiryolu “Altın m amuslu, Hem Pğll(_’ Hırsızı Berlinde İşitilmemiş Bir Hâdise Cereyan Etti Berlin ( Husust ) — Berlinde oturan asil aileye mensup bir genç geçen gün bir lokantaya gitmiş, ve yemeğini yemiş ve bedelini ödemiş, tamam dışarı çıkacağı sırada gardiroba astığı ve cebinde, oturduğu apartımanın anahtarı, yeraltı demiryollarının bir senelik pasosu, eldivenleri ve sajire bulunan mükemmel palto- nun yerinde yeller estiğini gör- müşür, Bir gün sonra bir paket içinde Aapartımanın — anahtarları ve yeraltı demiryollarının pasosu genç adama iade edilmiştir. Bir gün sonra da genç adam şöyle bir mektup almıştır: Muhterem Efendim, Ben paltonuzu alan, daha doğrusu paltonuzu çalan adamım. Bunun için beni affetmenizi, kız- mamıya gayret etmenizi rica ede- rim, Beni adi bir hırsız zannet- meyiniz. Uzun zamandanberi iş- siz kalmışken şimdi çok iyi bir fırsat karşısında bulunan bir ada- mım ve bu fırsattan istifade edebilmem için — güzel — bir paltoya ihtiyacım vardı. Şim- bir palto temin için ve namus- kârane surette bir palto temin edinceye kadar bekliyecek olur- sam Öönüme çıkan fırsat elden kaçacağından korktum ve palto- nuzu aldım. Merak etmeyiniz, paltonuzu — birkaç güne kadar aldığım gibi iade edeceğim. Palto ile beraber bir de hediye gönde- receğim, hediyenin ne olacağını şimdilik söyliyemiyoceğim. Paso- da adresinizi görünce çok sevin- dim ve fazla üzülmemeniz için derhal apartımanınızın anahtarla- rile pasoyu iade ettim. Paltonuzun cebinde kibrit gö- rünce sizin sigara içen bir adam olduğunuzu anladım. Size nefis sigaralarımdan bir kaç tane tak- tim ediyorum. Pek yakında sizi memnun edeceğim için günahimi affetme- nizi rica eder ve bilvesile arzı- hörmet ederim efendim. İmza (Zamanın namuslu adamı) Bu mektubu alan genç adam derhal gazetelere bir ilân vere- rek paltosunu alan meçhüladamı affettiğini bildirmiştir. 9 Ton Altın Riga (Hususi) — Sovyet hü- kümeti Alman devlet bankası namtna dokuz ton altım. Riga tarikile sevketmiştir. Sovyet hü- kümeti Alman fabrikalarına kül- liyetli miktarda' ziraat makineleri sipariş etmiştir, gönderilen altın- lar bu siparişlerin bedelidir. Şarlo Hastalandı Singapur (Hususi) — Japon- yaya seyahate çıkan meşhur ko- mik Şarlo yolda hastalanarak Singapurda kalmıya mecbur ol- muüştur. Şarlonun harareti çok | yükselmiştir. Mevlidi Nebevi Nemlizade Şükrü Efendinin ruhuna ittihaf olunmak — üzere Nisının 29 uncu Cuma günü Cuma namazını müteakıp Kadıköyünde Osmanağa camlişerifinde mevlidi nebevi kıraat Mecidiye Banknot edileceğinden — merhumu sevenlerle sair ihvanı dinin teşrifleri rica olunur, |BaşvekilPaşa Bugün M_- kovaya MuvasaletEdecek Bu Anda Büyük Tezahurat Yapılıyor (Baş tarafı 1 inci sayfada ) ahval ve vu'ruatın mantıki neti- cesi olan kalplerimizden gelen arzu ve temayüle tevfikan bizleri birleştirmektedir. Bu güzel vazifeye devam etmekle bahtiyar, Türkiye ile Gazi Mustafa Kemal Hz. nin dostluk teminatını bizzat getir- mekle mes'udum.,, Başvekil Paşa, M. Kalenin ve Mlootof'un sihhatine kadehini kal- dırdıktan sonra Sovyet ihtilâlinin zimamdarı M. Stalinin şerefine içilmesini teklif etmiştir. Misafirler bundan sonra tiyat- roya gitmiştir. —— RADYO — 28 Nisan Perşembe İstanbul fon, 19,5: K (1200 metre) 16 gramo- iye Haniım ile İncesaz, mevzuu etrafın- tarafından — konle- gramofon. poru, momleket hab nn İtalyan kongorl — (488 metre ) 20,06: Tennf : Sinetes salonundan nak- lon senfoni Viyana 517 metre) 21,10: İtavs ber isminde dürt perdelik bir ope metre) 20: konfer: naklen Tiflan ©; Varşova — (158 metre) 20,15: rad- , 21,15: bafif konser, Sua İstanbul — (1200 metro) 16: gramo- fon, 19,5 saz heyeli, 20,5: gramofon, 9i: saz, 20: gramofon Bükreş — (894 metre ) 20: kilisesinden naklen ilâbiler. Roma — (441 moetre) 20,50: gramo- fon, 21,45 Kormevil çanları - ismindeki operat, Prag — (458 metre ) 20: Memleket haberleri 20,05 halk konseri, 2l: ko- medi, Viyana (617 motre) 19,3ö: - Veltma- nn konseri, 21: Amorikadan nakil, 21,15: bir küçük melodi İsimli şarkılı komedi. Peşte ferans, 21, Varşovı yo gazetesi, 21: 21,15: senfoni, 2 Askerlik Daveti ” Fatih Askerlik şubesinden: L — Yüksek ehliyetaameli Piyade Tevazım efradı 326 doğumlular (dabil) 8 Yüksek — obliyetnameli — olap sınıfi muhtelifeden 328 dahil olanlar 8 — (D) Fırkasına tAbi olupta hör ve sebeple bugüne kadar sevkedilmi- yönler, A — 1- Mayıs -932 tarihinde mek> toplerinde bulundurulmak üzere 30-ni- san - 932 de şubeye müracaatları ilân olunur. greereenesEreEKEsE ae ee KAE UA Azma 60 metre) 2Ü: fenni kon- nedi. (1411 metre) 20,15 rad- müusikili musahabe 4D0 dana havaları. i Bu akşam: Odesa 27 (A.A.) — İsmet paşa, Gazi hazretlerinin iyi seya- hatler tememnisini ihliva eden bir telgraf almıştır. Sıhhiye Vekili Dr. Refik Bey de Heyeti Vekile namına bir telgraf göndererek sıhhat ve iyi seyahat temenni etmiştir. Möskova, 27 (A. A.) — Bw rada çıkan Sanayi gazetesi, * Dumlupmarda mücadele eden Türk,, ismile bir makale yazarak, Genç Türkiye Cümhuriyetinin askeri ve siyasi muvaffakıyetle- rinden sonra iktısadi sahada da istiklâlini muhafaza ile meşgul olduğunu yazmaktadır. Gazete diyor ki: “ Ecnebi sermayedarları Tür- kiyenin kendi milli istiklâlile ka- bili telif olmuyan bususatı kabul edemiyeceğini bir türlü kabul edemiyorlar. Binaenaleyh bu hakik! tehli- keyi nazâarı dikkate alar Türk hükümeti ve Cümhuriyet Halk Fırkası milli iktısadı tarsin etmek ve Türkiyenin garba olan iktısadi tabiiyetini tahfif etmek için müm- kün olan herşeyi yapmaktadır.., Gazeteler, hükümetin tedbir- lerile Türk sanayiinin mahsus derecede kuvvet bulduğunu yaz- makta, Türkiyenin sanayi sahasın- daki — inkişafının tahlil etmekte ve demiryollar programının şim- diden ikmal edildiğini ilâve et- mektedir. Gazete netice olarak diyor ki: Türkiye hali hazırda millt mü- cadele davasında, siyaset saha- sında olduğu gibi, şimdi de iktir sadiyat sahasında Garp imperya- lizminin hücumlarına kendi kuv- vetlerile karşı koymıya ve iktısadi Dumlupınarını yaratmıya - çalışı- Yör.n Zehirlenen Talebeler Belgrat ( Hususi) — Bir kız lisesindeki talebelerden 15 tanesi zehirlenmiştir. Kızların bir arka- daşlarının getirdiği şekerden ze- hirlendikleri anlaşılmıştır. Genç kızların vaziyeti ümitsizdir. Otellerde Tenzilât Atina (Hususi) — Otelciler ve lokantacılar seyyah celbi için fiatlerinde yüzde 15-30 tenzilât yapmışlardır. Bir kaymede yatros ormanında istif halinde 664 adet meşe tarves ve yine bir kaymade Demirköy kazasının Panayır iskelesinde istif halinde 523 adet meşe tarvese müzayede müddetleri zarfında talip zuhür etmediğinden 20 nisan 932 ta- rihinden itibaren 1 ay zarfında pazarlık suretile — satılmasına karar verildiğinden talip olan- lar Vizede müteşekkil müza- yede komisyonuna müracaat- leri ilân olunur. A'SRİ sincmada Emsalsiz bir cazibeye malik mühiç bir şaheser AŞK ÇOCUKLARI ( Les enfants de Vamouür ) Meşhur LEWİS STON ve PRİSCİMLA BONNER tarafından bir sureti fevkalâdede temsil edilmektedir. Ebeveyni tarafından terkedilmiş çacukların çektikleri iztırapları tasvir eder. Perde Aralarında Zengin Varyete Numaraları, LEV ŞARKISI Ankara zaferlerd ve İzmirde büyük en sonra tekrar İstanbula geldi. Bu akşam MA JİK'te ' —