ÇUT UKU N A Sayfa İktısat Sütunu Çocuğuma Buhranı Nasıl Anlattım? Oğlum, evde, mektepte, bak- kalda, gazetede buhran kelime- sini işide işide bu garip nesnenin ne olduğunu öğrenmek havesine düşmüş olacak ki, dün akşam yemek yerken, sofrada sordu: — Baba, şu buhran denilen şey nedir? — Bak sana anlatayım, de- dim. Çiftçiler fazl: buğday çıka- rıyor, fabrikalar fazla mal yapı» yorlar. Bu bolluk bubhran doğuru- yor anladın mı? — Anlamadım. Bolluk olunca sıkıntı da olmamak lâzım. — İyi amma bolluk fiatların düşmesine sebep oldu. Asıl fe- lâket te o vakit başladı. — Yine anlamadım. İnsanlar eşya pahalılandığı zaman şikâyet ederler, ucuzladığı zaman değil.. Eğer fiatler düşmüşse, o halde herkesin sevinmesi lâzım. — Hayır. Çiftçi çok mah- sul, fabrika çok — mal çıka- rırsa ne olur. Bu mah satamaz. Satamayınca işliyemez, işçi kulla- namaz. İşçi para kazanmazsa sar- fedemez, yapılan malı alamaz. — O halde neden bu kadar çok mal yapıyorlar ? — İnsanlar tasarrufu severler. Kazandıkları paranın bir kısmını arttırip onlarla yeni fabrikalar, yeni makineler yapıyorlar. Neka- dar çok makine ve fabrika yapar- larsa okadar daha fazlamal çıkarır, fakat o nisbette de az insan kullanırlar. Eşya yapmak için © kadar çok para kullanırlar ki, © eşyayı satm almak için paraları kalmaz. — O halde ne yaptığını ve ne yapacağını bilmiyor. — Bazı alimler var. Olacak şeyleri evvelden gördüler ve haber verdiler. Bunlar yalmız masa- ları başında çalışan adamlardır, sözlerine ehemmiyet verilmez. İş başında bulunanların da bu işe aklı ermez. Buldukları biricik çare, gümrükleri kapamak, bu sayede fabrikaları kurtarmak. — Bu usul fabrika ve toprak mahsullerinin satılmasına yardım ediyor mu ? — Yooo... Hudutların kapan- ması, hariçten eşyanın girmeme- si demektir. Biz kimden mal almıyorsak, o da bizden almıyor Herkes, diğerinden fazla satma- ğa çalışıyor. Herkes başkasın- dan mümkün olduğu kadar az mal satın almağa gayret ediyor. — Fakat baba, birinin satt- ğını ötekinin alması lâzım gel mez mi? — Tabii. — O balde birisinin çok satıp az alması nasıl mümkün olur? — Tabit mümkün olmaz. Onun için herkes biribirinin ticaretini mahvetmekle, herkes biribirinin sefaletini arttırmakla meşgul. — Neye bu insanlar - biribir- lerine yardım etmiyorlar ? — Bunu yapmak istemiyorlar, Herkes kendi kendine geçinmek, kendi yağile kavrulmak istiyor. Yarın bir harp olursa başkala- rina muhtaç olmamıya çalışıye>. — Harp olmak ihtimali var —? — Olmama!: lâzım. Mlletleri biribirine karşı bağlayan öyle mu- ahedeler var ki harbe imkân ver- miyec»der gibi görünür. Fakat herkes yarın harp olacakmış gibi silâhlanıyor. € — Ohalde neden muahede yapıp biribirlerini aldatıyorlar? Artık cevap vermekten âciz kaldım ve mühavereyi burada kestim x ' SON© POSTA îMEMLEKET HABERLERİ Aydının Çifte Kalenderler Biri Korkak Diğeri Cesaretli Olan Kurtiş Ve Ümmeti Tanıyor Musunz? Aydın ( Hususi ) — Size bir arada çıkarılmış resimlerini gön- derdiğim Kurtiş ve Ümmet is- mindeki iki kalender, Aydınımızın göz bebeği gibidirler. Başta en mü- nevver kısım olduğu halde, şeh- rimizin bütün kalkı, büyük ve küçük herkes her hangi bir özün- tü veya iktisadi bir sıkıntı kar- şısında bunaldığı zaman bu ka- lenderlere koşarlar, onlardan neş'e alırlar. ” Kurtişin yegâne — meşgalesi hükümet ve belediye memurlarını azil, nasıp ve tahvil etmektir. Bazı tesadüflerin yardımı ve is- tihbarının mevsukıyeti Kurtişin emirlerini hakikate kalbeder. Fa- kat, akıl itibarile zayıf olan Kurtiş ço_k korkaktır. O kadar ki çocuklardan bile bucak bucak kaçar. Kızdırıldığı zaman ağzı da birdenbire bozulur, en ağır lâkırdıları sarfeder. An- cak bu sözleri, kendini kızdırana değil, yalmız kardeşine savurur. Ümmet ve Kurtiş bir amirin veya bir memurun der- hal canına kıyıverir. ve hemen İşte Kurtiş bu hiddet sırasında | azleder. Çankırıda Ağaç Dikiliyor Çankıri 28 — ( AA ) — le- tasyon civarının Demiryollar Mü- dürlüğü fidanlığından gönderilen fidanlarla teşçirine başlanmıştır. Mütcaddit parklar yapılmaktadır. Şehrin umum! yolları da teşçir ediliyor. Şehrin methalinda ayrı- ca bir ormanlık yapılmak üzere ağaçlar dikilmektedir. Elâzizde Polis Ve Bekçi Teşkilâtı . ok İyidir Elâziz (Hususi) — Vilâyetimi- gea ŞA a garal ğ a ükemmeldir. irde l:ıılıîı bir bekçi kadrosu faaliyet halindedir. Hepside muntazam ve yeknesak elbiseler giymektedirler. Ayrıca yeni kunduralar da siparış uğlmiıür. Polis teşkilâtı da asa- yişin temini noktasından vazifesi- ni hakkile yapmaktadır. Kırklarelindeki — İnfilâk Muhterem — gazetenizin — 25- Mart-932 tarih ve 599 numaralı nushasıcda Kırkdarelinde infilâk eden ve bir kız çocuğunun par- çalanmasile neticelenen hâdiseye ait neşriyatınızda daima ismimin kııwnkğıını görüyorum. Kırk- larelinde Karaumur caddesinde Kadir Efendinin hanında infilâk eden barutla ve binnetice bir kız çocuğunun parçalanmasile alâkam yoktur. Barut bayül Sabri Beyin dükkânında araştırma neticesinde bulunan ve bana ait olduğu iddia edilen (281) dirhem barut için üç ay hbapse mahküm edilerek tevkif edildim. Hüküm yüksek Temyiz — Mahkemesince — nakze- | dilmesi üzerine Burgaz ihtisas ı mahkemesince de tahliye edilmiş bulunuyorum. — Mesele — bundan ibarettir ve infilâk eden barutla alâkam yoktur. Kırklareli Muhasebei Hususiye Müdürü A. Refik | | Fakat bu sırada kendisine bir cıgara ikram edilecek olursa azil emrini derhal geri alır. Ümmete gelince; bu felekzede kalender, Kurtişin aksine olarak çok cessurdur. Bu cesaretini, icap ettiği tak- dirde elinde taşıdığı sopa ile izhar etmekten hiç çekinmez. Çok vakit askeri elbise ile ge- zer. Söylenildiğine göre Ümmet- çik İstiklâl harbi esnasında çetin bir mücadele esnasında aklımı kaybetmiştir. Kızdığı zaman herkesi - top ateşine tutar. Önü ve arkası yoktur. Hiç -kimseden çekinmez ve muayyen bir hedef tanımaz. Fakat bir filcan çay, bizim kalen- der Ümmetin öfkesini izale etmek hususunda en iyi tedbirdir. Ümmet çay bardağını görünce derhal sükünet bulur. Eğer Ümmetle Kurtiş bir araya gelecek olurlarsa tuhaflarına ni- hayet bulunmaz. İkisi de biribiri- ni delilikle itham eder. EL. Çok Kadınlı Bir Memleket Salihlide Kadınlar, Er- keklerden Daha Fazladır Salihlide yeşillikler içindeki istasiyon civarı Selihli (Hususi) — — Garbi Anadolunun bir. köşesini — işgal eden kasabamız zengin ve çok bereketli bir toprağa maliktir. Umum kazanın nufasu — 13777 erkek ve 14088 kadın olmak üze- re 27865 kişidir. Bu nufusun 7004 — kişisi kasabamızdadır. âiaı:ondifer kasabanın — ortasin- geçer. Son seneler zarfında ticari faaliyet artmıştır. Fakat bu sene iktıisadi bubramın tesiri, her yerde olduğu gibi burada da gözük- mektedir, Başlıca ihracat madde- lerimiz palamut, palamut tırnağı, buğday, arpa, lzüm, çavdar, af- yon, mısır ve tütündür. Kasabamızda gezilecek yerler demiryolu, bahçeler ve zeytinlik mevkileridir. Yirmi kadar kahve, altı kasap dükkânı, iki yüz kadar bakkal dükkânı vardır. Resmi daireler ayrı ayrı binalara yer- leştirilmiştir. Kasabamızda iki banyo ma- halli mevcuttur ki biri kurşunlu, diğeride çamur hamamlarıdır, Ci- | var halk yaz mevsiminde hava ve şifa için buraya gelerek bu hamamlara — giderler. Kurşunlu hamamlarına — gelecek — misafir- ler için güzel bir otel inşa et- tirilmektedir. Malatyada Bir Garson Bir Sazende Hanimı Yaraladı Malatya (Husust) — Şehrimiz- de bir kıratanede çalğı çalan ve şarkı söyliyen Pakize Hanım bir tecavüze uğramış ve yaralanmış- tır. Hâdisenin faili Sağır Ömer isminde bir garsondur. Ömer Efendi iki senedenberi Pakize Hanıma musallat olmuş ve ardı arkası kesilmiyen evlenme tekliflerinde bulunmuştur. Pakize Haniım bu tekliflerin hepsini reddettiği gibi kırathane sahibi de garson Ömeri işinden çıkarmıştır. Bundan muğber olan garson, geceleyin Pakize Hanıma tecavüz etmiş ve bıçakla yaralamıştır. | tabil. Fakat meselâ, Kızlar iNe Düşünüyorlar? Üç beş genç kız bir araya toplanmış beîârlık vergisinin mü- nakaşasını yapıyorlardı. Birisi: — Canım, diyordu. Üzülecek ne var?. Elbet bir — kolayını bulur verşiden kurtuluruz... — O kadar kolay değil her halde.. — Evlenerek demiyorum.. ben anne- me bakmıya mecburum.. Vergi- den kurtulurum.. — Sen de kardeşine bakı- yorsun değil mi? — Benim hiç korkum yok.. Ablamım üç tane babasız çocuğu var, — Benim tuval»timden başka bakacak bir şeyim yok.. Bari bir yerden bir evlâtlık edineyim.. — Peki amma,. ben nasıl ve- reyim?. Ne kazancım var, ne de bakacak kimsem.. — Ben başka çare buldum.. Yarından itibaren babamı görüp göndereceğim, beyendiği gence talip olacağım.. başka çaresi yok. — Ben de çaresini buldum.. Bakım nasıl: Benim .... le ahbap- hığımı hepiniz biliyorsunuz. Şimdi benim — vergimi onun vermesi Iâzım., Tabii değil mi? Ya benimle evlensin ve yahut vergimi versin.. başka- çaresi yok. B. HALİM Amerikada Haydutluk Bir Kadınla Bir. Erkek Bir Treni Soydular Sanfransisko 28 — Sanfran- siskoya birkaç kilometro mesafe de biri erkek, biri kadın iki maskeli haydut sür'at katarının salonlu vagonuna girerek ellerin- deki tabancaları yolculara çevir- miş ve otuz yolcuyu soymuşlar- dır. Çaldıkları para 600 dolar ve ve bir hayli mücevberdir. Hay- dutlar firar etmişlerdir. Soyulan- lar arasında, silâhlarını dalğın- lıkla bagajlarının arasında — bıra- karak soyulan iki de polis hafi- yesi vardır. Diğer taraftan — dik- kate değer şu nokta vardır: Yo cular arasında üstü başı pejmür- de görülerek üzeri aranmıyan bir yolcanun — 2000 doları olduğu anlaşılmıştır. Haydutlar, bittabi bu parayı almamışlardır. Bitliste Yağlı Keklik 'Dört Kuruşa Bitlis, ( Hususi ) — Artık kış denilen ejderhanın şiddeti tüken- di demektir. Son günlerde yağan yağmurların ve güneşin tesirile şehir dahilindeki kar yığınları tamamen eridi. Yalnız civar dağ- lar henüz. bembeyazdır. Fakat bu dağlardaki karlar da keklik avcılarının işine yaradı. Avcıların tüfek sesinden kulaklarımız sağır oldu. Keklik avcılığı bu sene çok cömert oldu. Bu sayede âlâ ağlı kekliklerin tanesini dört ıııqı alıp yiyoruz. Herkes bol keklik yiyor. Lokantalarda keklik istihlâki çok fazladır. NIYAZI YILMAZ (Tarihi Ok) Haklanda 28 tarihli nüshamızda tarihi bir oktan bahsederken bir sevih eseri olarak (Çelebi Sultan Mehs met) İsmi zikredilir . Mezkür oku kallanan Dö Mehmet- tir. Tashih cderiz.