24 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

24 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa — —a samaraı 3ON POSTA Cenup Denizlerinde Bir Seyahat Macerası Altın Peşinde.. Üç Serseri.. Üç Miiyoner Muharriri: Stakpool -13— Bu düşünce ile ben son de- rece garip ve hayali bir işe giri- şirken sizin ber üçünüzü de kendi menfaatlarıma bağlamak arzusun- davım. Mesele sarih olarak vaz- edilmiştir, zannederim, Şimdi şu vesikayı İmzalar mısınız? Müsveddesi Sıkrit tarafından yapılmış olan mektubu evvelâ Makar, sonra Tilman, en sonra da Hagton imzaladılar, Sıkrit kâğıdı itina ile cebine yerleştirdikten sonra: Şimdi işe başlıyabiliriz, dedi. Bize lâzım olacak olan ge- miyi buldum. Bu, inci toplamak « maksadile altı sene evvel yapık mış ve son zamanlarda da ıslah edilmiş, elli kadem büyüklüğüm de bir yelkenlidir.. Gemiyi sahibi olan Mister Kullule ge- çen hafta belki satın alırım ümidile bana göstermişti. Bu sabah telefon ettim, henüz sa- tılaamış — olduğunu — öğrendim. Tilman, siz gemicilikten anlarsı- nız, elli kademlik, tek direkli bir sefine bu işe yarar mı ne dersiniz ? — Mürettebat mahdut oldu mu tek direkli gemi elbet te üç direkliye müreccahtır. Hagton da söze karıştı: — Tek direkli gemiden ben de anlarım. Vaktile bir tanesine sahiptim. Tam bir sene müddetle kullandım. Makar: — Evet, dedi, tek direkli gemi Üç direkliye müreccahtır. Kullanması kolaydır. Vakıâ kendi hesabıma fazla gemiciliğim yok- tur, amma bana bir kronometre İle bir pusula ve harita veriniz, işin içinden çıkabileceğimi zan- nederim. Sıkrit: — Âlâ, başlıca mesele hal- ledilmiş oluyor. Geminin idaresi kafamı bir hayli yoruyordu, bir kaptan tutmak lâzım mıdır, de- ğil midir, diye düşünüyordum, ve kendi hesabıma bu fikre de pek taraftar değildim.. Her ne ise demek ki kaptana lüzum yoktur. Fakat isterseniz yardımcı olarak bir zenci alabilirsiniz! Makar ayağa kalktı: — Şimdi söyleyiniz, hazırlık ne vakte kadar biter, ne gün hareket edebiliriz? Bu dakikada bilemem. Yarın sabah saat tam altıda üçü- nüz birlikte olarak buraya geli- niz, gidip gemiyi görelim, vazi- yeti tetkik edelim. Fakat hatı- rınızda olsun, bu teşebbüs bir sır olarak aramızda kalacaktır. Ne ortağımın, ne dostlarımın, ne de hükümet —memurlarının kulağına gitmesini istemem: Üç arkadaş inci toplamıya gidiyorsunuz, harice karşı vaziyet sadece bundan ibarettir. Dikkat ediniz! Eğer bu tembihime rağ- men iş şüyu bulursa derhal sizi kendi halinize terkederim. Tilman: — Merak heykel gibi sessiz kalacağız, fa- kat isterseniz şimdi biraz da cep harçlığımızdan bahse- delim. Kendi hesabıma kâfi derecede param vardır. Fakat dostumuz. Hagton pek — müsait yaziyette değildir. Açıkçası me- teliksizdir. (Makar) a gelince.. 4 Üç Arkadaş Sermaye Sahibi İle Birlikte Gemiyi Tetkika Karar Verdiler Makar kesti : — Oh ben yüz dolarla, hatta daha eksiği ile iktifa ederim. Bu dakikada aklım fikrim nakit pa- rada değil, teşebbüstedir. Hagton da söze karıştı: — On liram olsa işimi göre- bilirim. Ev sahibime kira olarak iki lira borcum var. Üst tarafı da bana hareket edeceğimiz güne kadar bol bol yetişir. Sıkrit ya- zıihanesinin gözünü açarak bir arkadaşının — sözünü tutam İngiliz altını çıkardı, sa- yarak iki arkadaşa taksim etti: — Şimdilik bunları alınız, de- di ve yarın sabah saat altıda bu- burada bulunmayı unutmayınız! Kalktılar. Gidiyorlardı. Tilman ayak üzeri sordu: — Az kaldı unutacaktım, ge- minin adı nedir? — Barrakuda! Kaptan Hul Barrakuda adını taşıyan yel- kenli “ Sidney ,, limanının sol tarafında, buharsız sefinelere tahsis edilen kısmında ve biraz açıkta yatıyordu, üç arkadaş Mister Sıkrit ile birlikte bir sandala at- lıyarak yelkenliye gittiler. İçinde bekçi yoktu. Bu sebeple bir ta- raftan gemiyi gezecekler ve bir taraftan da serbestçe konuşabi- leceklerdi. Tilman yeknazarda — gemiyi beğendi. Anadan doğma deniz- ciydi, ilk söz olarak: — Fırtınaya mütehammildir, dedi. (Arkası var) SVEA GAZOCAKLAR FENNİN EN SON İCADI İDARELİ ve DAYANIKLIDIR Bunları Her Yerde İsteyiniz. Umumi Deposu: JAK. Y. LEVİ Çiçekpazar, Altıparmak Han Altında, İstanbul. İstanbul Evkaf Müdürlüğünden: Kazası Kilo Cinsi Çatalca 100,000 - Kömür İstarnca Vakıf Ormanlarının kasap Yorgi orman mevkii civarında, Balâda mevkiü ve nev'i muharrer Vakıf orman kıt'ası 20 mart 932 tarihinden itibaren pazarlığa kalmıştır. Müzayedesi 28 mart 932 pazartesi günü saat on dörde kadardır. Fazlasile talip olan- 08 v 06 ların İstanbul Evkaf Müdüriyetinde Orman ve Arazii Vakfiye İdaresine müracaat eylemeleri ilân olunur. Tütün—i;ıhisarı Umumi etmeyiniz, — birer Mü dürl üğünden : 7-3- 932 pazartesi günü ihale olunacağı evvelce ilân olunan, (40,000) kilo yerli nebati kola için eshabı tarafından verilen nümunelerin tecrübeleri henüz ikmal edilmemiş olduğundan kapalı zarf usulile yeniden münakasaya konulmuştur. Nümuneleri Fabrikaca kabule şayan görülmüş olan tüccarın yevmi münakasa olarak tayin edilen 26 - 3 - 932 cumartesi günü 10 ) teklif teminat mektuplarım hamilen Galatada üracaatleri. Mart ; ÂYE Bu Sütunda Hergün Muharriri: Necati Yastf Deniz Tutması Dünkü Hikâyenin Hulâsası Bir kotra gezintisinde bu hikâ- yeyi anlafan genç kız, eskiden- beri tanıdığı Celâlı büyümüş ve güözelleşmiş bulur. I<isi de bu kotrada yalnızdırlar. Nefesim sıklaşmış, göğsüm t- kanmıştı. Güneş cildimi hissedi- lebilecek kadar — kuvvetli bir hararetle yaktığı halde içimde titreten bir ürperme vardı. Onun dönüp bana bakmasından korku- yordum. Başımı uzaklaşan kotra- lara çevirdim. Birdenbire hafif bir kıpırdanma oldu. Ve göz göze geldik. Yüzü bembeyazdı. Gözlerinde korkunç kararların hummalı kızar- tısile, her zamanki derin, mağ- mum ve yalvaran bakışları biri- birine karışmıştı. Bu gözler okadar güzel, oka- dar derin ve yakıcı tahassüslerle dolu idi ki; ilk defa, benim için çektiği Astırabın. onu ne kadar sarstığını anladım. Kendimi kol- ları arasına atmamak için bana kuvvet veren his içimde zerre zerre eriyerek dökülüyordu. Bir söz söylemek, hem onu, hem de kendimi teskin etmek istedim. Fakat, açılan dudakla- rımdan derin bir nefesten başka birşey çıkmadı. Artık, mağlüp olmuştum. Celâl, dikkatli ve gittikçe daha kuvvetli adımlarla yaklaşı- yordu. Önümde durdu. Oda bir şey söylemek istedi. — İçlâli dedi. Fakat, sesi titriyordu. Devam edemedi ve yanıma oturdu. Şim- di sıcak nefesini yüzümde, saç- larımda hissediyordum. Bu yakın- hk beni, tatlı bir rüyaya benze- yen dalğınlışımdan uyandırdı. Silkinerek ayağa kalktım. Fa- | kat, daha ilk adımda sendeliye- | rek Celâlin düştüm. kolları — arasına 'N Celâlin umuzlarına dayanan kollarım şiddetle bir hareketle bizi ayırdığı zaman, bana herşeyin ıreıgibirıiıılhndı erimiş $)— mütemadi uğultuların yeknefj yeti içinde ezilmiş, alçalınıf geldi. Deniz ve ta uzakta yelkenlerile olduklarından küçük görünen kotralar bir lonun içindeymiş gibi cansif hareketsizdi. k İçimde biraz evvelki dan eser kalmamıştı. Hatti haz, ne de bir ıstırap hisscd” dum. Âni bir baygınlıktan * dırılmış gibi uğultular ve ” hemiyet içinde bezgin ve boştum. Celâl de hâlâ yanımda idi. Belki, o da benim gibi mızda geçen şeylerin bir den ibaret olmadığına ke inandırmıya — çalışıyordu. V ilk defa bugün aşkının bey! liğini — anlamıştı. abahti onu ihmal eden çılgın şe bütün ümitlerini kırmıştı. Bt dar kendisine uzak ve bu F mubhitine ait bir kadındal bekliyebilirdi? Beni, baş döf| rücü bir neşe içinde mes'ut düğü bu muhitten çekip #? cak kadar kuvveti olmadtj, nihayet inanmış ve, yanıma Vf bir veda için son sözlerini lemiye - gelmişti. Fakat, benden intişar eden bir © belki —ümitsizliğin ona cür'et, yahut, sadece güne$ı niz ve kıyafetimizin üryanlığı!? örperen insiyakımız bizi bil bire üÜmit etmediğimiz sürüklemişti. Kızıl ve mahcup gözle birleşti. Uzun, uzun, konuşm bir şeyler anlatmıya çalış' bakıştık. Her şey beyhude Gözlerimiz yorgun ve kapaklarının arasında — eri) küçüldü. Celâl birden geri dö dümene geçti ve kotramız, bir manevra ile ilerdekilere hak etti. Bütün bunlar, basit bir deniz tutmasından kalmıştı. Almdhyaîlı; Yeni "Kıymetlir g| Bir Heyecan Vesilesi Berlin, 23 — Memel Diyeti hükümete ademi itimat ka- rarı vermiş, bunun üzerine di- yet feshedilmiştir. Bu karar Al- manyada heyecan uyandırmıştır. Bu hareket, Memel kanunu esa- sisinin ihlâli mahiyetinde telâkki edilmekte ve oradaki —Alman ahaliye hakaret addolunmaktadır. Sühulet kütüphanesi — mühürüne ü Elek |Ele Geçti Londra, 23 — 17inci © nit 8 İngiliz lirası altın kıyg de duka ll;:iien İıviçüe 184 liraya satılmıştır. e mütehassısları bu kıymetli P muayene için her taraftan draya gelmişlerdir. Asıl bu paranın kıymetini - bilm altın fiati üzerinden satmışt Portekiz Tayyarecileri İtallş bRoını, lü—?orhkiı tayfj zabitleri, İtalya tayyare tefhir tını tetkik için buraya lerdir. M Kuranı Kerim Tercümesi TÜRKÇE MUSHAFI ŞERİF KURANI KERİMİN ESKİ HARFLERLE BASILMIŞ TAM V" TAMAM TERCÜMESİDİR. BÜYÜK KIT'ADA 719 SAYF Ders vekili Halis, Meclisi Maarif azasından Hacı Zihni vt | Faiz, tetkiki müellefatı şer'iye azasından Hüsnü Efendi merhumların tetkikinden geçmiş ve takdirlerini kazanmıştır- v | 719 sayfa olmasına dikkat edinir Müzeyyen ciltlisi 200, varakları yaldız ciltllsi 250 yaldızlı, fevkalâde ciliilleri 90? # Satış yeri: Sühulet kütüphanesi Bi t

Bu sayıdan diğer sayfalar: