HABİBE MOLLANIN FİSKOSLARI b SÖYLİYENLER: Mes'ut Cemil Bey - Çocuklar #Halide Hanım - Mahmut Bey Evvelâ dışarıdan — Sekiz on | kişinin Habibe Mollaya (voyvo, | voyvo.. diye bağırdıkları işitilir.. Sesler arasında çocuk sesi de vardır.. Sesler gittikçe yaklaşır.. Herkes — Voyvo... Habibe Mollaya voyvo.. Spiker — Bu da ne.. Dışarıda ne oluyor kuzum?.. Ahmet ağa.. Kuzum dışarıya bak.. Bu we rezalet.. Mahmudun sesi — Voyvo.. Habibe Mollaya vayvo.. Spiker — Hamımlar efendiler.. Galiba sokak çocukları Habibe Mollayı alaya almışlar... Mahmudun sesi — Haydi ço- cuklar hep bir ağızdan: Bir, iki, üç.. Herkes — Habibe VOyVO... Habibe H. — Sesiniz kısılsın inşallah ta söyliyemez olun.. Gülüşmeler.. Bu da nesi.. oluyor ayol? Gülüşmeler.. Çekilin arkamdan... Yangın yeri mahsullleri.. Şimdi elimdeki şem- viyeyi başinızda paralarım. lahmut — Voyva..! Habibe — Ne..? Mahmat — Voyvo.. Gülüşmeler. Habibe — Voyvo.. Senin gibi olur.. Tulumbacı yamağı.. Mahmut — Ne.? — Öyle Mollaya Voyvo da ne ise al gözüm bir daha.. Hadi çocuk- Tar.. Aşk ile şevk ile : Herkes — Voyvo.. !! Habibe — İlâhi hepinizi voy- volar götürsün.. (Spikere) kuzum evlâdım.. şu çapkınlara bir şey söyle ayol.. sen de oraya geçmiş bu maskaralara gülüyorsun.. Mahmut — Maskara mı? Şu şafi köpeğine bak.. kırkından sonra saz çalmıya — başlamış.. Yaşına başına, boyuna bosu- na bakmadan yüzünü — gözünü boyamış, suratını çiriş çanağına çevirmiş.. Şimdi gel de böylesine cânı — gönülden — voyvo deme hadi canlarım, bir defa daha aşk ile şevk ile: Herkes — Voyvo.. Habibe — (Spikere) ayol sus- turun — şunları,.. — Şimdi avazım çıktığı kadar bağıracağım.. İçi- me heyheyler geliyor.. Çekin karşımdan rezil kepaze gülha- beyini. Mahmut — Ulan kanananın kaynanası kılıklı muşmula surat.. Ağanı bozma.. Yoksa — ben Aağzımı bir — açarsam ken- dini — İstanbul — kamalizasyonuna düşmüş görürsün de alimallah bir alay itfaiye gelse temizlene- — Habibe Anladın fırında mezsin.. mı sütlâç.. Habibe — Sus densiz, terbi- yesiz külhanbeyi.. Senin hakkın- dan Allah gelsin. Bak sana söylüyorum, bana b.ıymklanm! açtırma.. Şimdi yedi ma!lıalleyı buraya toplar da seni rezil rüs- vay yed:rrıın.. Sonra bir daha voyvo demiye yedi ceddine tövbe edersin.. Mahmut — Öyle ise.. Voyvo.! Spiker Durün - bakalım.. Dur Habibe Hanım.. Bir defa siz — çekilin oradan, — kapının önünden — bakalım .. Çocuklar size söylüyorum... Çıkın d- şarı burada durmak yasaktır.... Yasaktır. yahu.. Anlamıyor musu- muz.. ( Mahmuda ) delikanlı sen söyle de çıksınlar.. Ne lâf anla- maz şey bunlar.. Mahmut — Onlar lâf anlar beyim tasa — etme.. Hadi bakalım bizim tayfa.. Siz şöyle biraz alarga durun,. Dışarıda bir parça soluk alın.. Ben şimdi ge- lirim.. koca karıyı kapının önün- de yine enseler — voyvolamıya başlarız.. *“Güya herkes çıkmıştır,, Spiker — Ey şimdi söyle ba- kalım azizim.. Siz kimsiniz.. Bu- raya ne diye geldiniz.. Habibe Hanımdan ne istiyorsunuz? Ne- hakla bu güruh peşimizde ge- ziyorsunuz, İsminiz ne? —— Mahmut — (Kahkaha ile gü- lerek) Hay yaşayasın beyim.. Dinim hakkı için afalladım be.. Kendimi —mustantik Beyin bu- zurunda — zannettim.. Bir dizi sual.. Hangisine cevap verece- ğimi şaşırdım.. Amma mademki sordunuz.. Maamafih, binaenaleylı işte size cevabı; İsmim voyvocu Mahmut, babamın ismi zurnacı Kâzım.. Mesnedim boşta gezen yan kesen, (İkametgâbım; Sayeniz- de İstanbulun yetmiş iki mahalleside âcizlerinin. Ve lâkin bir aydır ken- dime yeni bir meslek buldum.. Söylesem alnımdan öper, göğsü- me iftihar madalyası takarsınız.. O da işte.. ( ağır ) Beyim, Efen- dim.. Siz bakmayın fakirin kılığı- na kıyafetine.. Üstüm başım ci- lâhı değildir amma içim cevherli- dir. Lisanım yoktur amma iz'anım vardır.. Gidişim çarpıktır. amma işim doğrudur.. Ağzım belki bozuktur amma yüreğim temizdir, Spiker — Peki, peki... Şu yeni mesleğin ne imiş bakalım onu söyle?.. Mahmut — Yok yâni anla- vasınız diye söylüyorum.. Ha!.. Ne diyordum bir mesnet ki hiç kimsenin hatırına gelmemiştir.. Mollaya mesnet ki Allah... — Tica- ziraat, siyasiyat bu mes- nedin — yanında kaç — para eder.. Bu, zanaatlerin zanaati.. Adeta bir maden... Mangiz ma- deni beyim mangiz: madeni.. Hey babam işlet işlet işlete- bildiğin kadar.. Sermayesi ne- dir derseniz... Kafa.. Kafa.. Nah bu kafa.. Beğim bir parça tüssü- lü olduğuna bakmayın, midenin damarı, damarının ucu buradal, Spiker — Peki canım - söyle bakalım nedir anlayalım?.. Mahmut — Efendim.. bundan bir ay evvel birgün Voyvo gaze- tesi satıyordum., birdenbire bey- nimin — içi jiğit... Bir şimşek » Allah... Ma- denin ucunu buldum.. — kendi kendime kararımı verdim, kaske- timi çıkardım, şöyle düşündüm Ulan dedim.. Kâinat dalavere peşinde.. Mangiz uçlanmak için - kitaba uydurduktan sonra - her- Bir ret, y n şey sünneti şeriftir. Ben de bu yolu tutarım.. Aylardan, seneler- denberi " memlekette — herkes (iktısat, —iktısat aman israf etmiyelim .. para — biriktirelim Paramızı Avrupaya - vermiyelim.. Yazık oluyor..Bu gidişat iyi değil.. Sonra parasız kalacağız.. Herşe- yin yerlisini giyelim, herşeyin yerlisin yiyelim.. Her şeyin yer- lisinil,, kullanalım. ) Diye bar bar bağrıyor.. Ter ter - tepiniyor.. Evet amma paşam.. Herkes kendi başına bu düstura riayet etmeli ki bu iş başa çıkabilsin.. Meselâ ben kendi kendime erkekçe söz verdim. Amma mertçe bir erkek sözü; hep memlekette çıkan şeyleri yiyeceğim, hep mem- leketimde yapılan şeyleri giye- ceğim, hep memleketimin malını.. hep yerli malı.. Bir taraftan ken- dim böyle yaptığım gibi başkala- rını da buna mecbur edeceğim. Başka türlü bu iş yürümerz.. yarını düşünmiyen, şıklığı, züp- peliği — memleketinden — ziyade seven andavallıları yola getirmek lâzım.. Ben kendi hesabıma buna bir çare buldum.. Hah işte şimdi Voyvo! bizim madene, geldik.. Spiker — Hah söyle şunu.. lahmut — Dur Beyim telâş etme.. İşte; Dişi olsun erkek ol- sun sırtında yerli malı olmuıyan birisini gördüğüm yerde şıpın işi voyvoya tutmak... Sekiz on arkadaşım — var.. Çoluk çocuk ta karışıyor.. Benim takımım tamam.. Bir yerde İngiliz kuma- şından palto giymiş bir züppeye tesadüf etmiyormiyiz?.. Basıyo- ruz voyvoyu., Yahut bir tarafta yerli kumaştan manto geymemiş ayğı şonşonlu, elleri manşonlu züppe görmüyor muyuz.. Basıyoruz voyvoyu.. Herif olsun karı olsun meye döndüklerini anlamıyorlar. O ara taylaya bir işmar, bir iki üç: Voyvol. Spiker — En sonra ?. Mahmut — Sonrası malüm.. Herif, yahut gaco. Spiker ”— Gatp nodir? Mahmut — (CSaco, gaco nedir bilmez — misiniz? —Yani karı. Çürük — yumurta — yağmuruna tutulmuş uyuz eşeğe döner.. Ne var, ne yok soyunmak ister... Yahut.. Spiker — Ay yahut? Mahmut — Yahut bir şartla susarız.. O da mangizi uçlanmalı. yanıma gelir elime usulla beş on bizim mesnede papel kaptırdı mı?. Biz de susarız.. Spiker — A.. işte bu olmadı. Mahmut — Ne yapalım beyim. Bizirm mesnette bu.. hem aci- zane kendime.. Habibe H. — Ya... Demek marifetin, mesnedin bu imiş öyle mi? Demek bunun için arkama küfeci çocuklamı takmış voyvo — diye zevklendiriyorsun öyle mi? Mahmut — Beğenemedin mi? acuze., Onların hepsi yerli malı, sırtındaki küfelerden ayağındaki ç:mâz kadar.. abibe H. — Sus terbiyesiz.. Demindenberi sustum, — sustum.. Bakalım —neler — yumurtlıyacak diye — bekledim. — Meğer bu imiş Ööyle mi? dur sen bak bak ben sana bir oyun oynayım da gör voyvoyu.. Seni dolandırıcı külhanbeyi seni.. Kim demiş be- nim östümde yerli malı yok diye.. Mahmut — (Alaylı) ah anam var, yeli malı var, sende de var amma nasıl söyleyim sultanım.. Rütubetli depoda senelerce bıra- kılmış bir çuval çürük patates gibi.. Evet öyle.. İçi_n yerli malı, yerli malı aınma.. - Üstünde hiç birşey yok ki — yerli olsun.. Ah elime verseler seni de senin gibileri de bak nasıl muz gibi soyar kabuğunu sıyırırım.. Habibe — Sus., Hele elini sür de bak.. Mahmut— Yok be.. Sana ne diye elimi süreyim.. Ben seni elimi sürmeden soyarım.. Tayfa- ya bir işmar.. Bir iki üç (Voyvao..) evelallah.. — haftasına — kalmaz.. eski kılığına girersin.... Habibe — Sen bu kadar atıp tuluyorsun amma acaba senin üstündekiler pek mi yerli malı.. Mahmut — Ne sandın ya.. Başımdaki kasket halis Ko ya keçesinden çevirme, kalıplama dedekülahıdır.. içimdeki gömlek Şile bezinden... Mintanım Bursa ipeklisinden hey babam, - pırıl pıril mubarek.. esvabım.. Hereke kumaşı.. tepe tepe — kullan.. Görüyorsun ya tepeden tırnağa kadar içim dışım yerli malı.. Nem eksik.. Yaşasın yerli mah.. Radyo için skeç Yazan İ. Galip Habibe — Hımm.. Mundar.. Sana inat ben de sade yerli ma- lından giyinip süslenemez miyim? Hiçbir şey bulamazsam inadıma ayağıma — takunyalar — giyerim, belime peştemal — kuşanırım, bak o zaman benden daha iyi yerli malı olur mu? Mahmut — Ona akan sular durur. Duran sular da akar.. O zaman voöyvo falan demem.. Am- ma karşımda böyle — durdukça voyvo.. Yine de voyvo... Voyvo oğlu voyvo.. Habibe H. — Seni çapkın seni sen benimle başa çıkabilir misin? Peki öyle ise söyle bakayım senin (Voyvo) dediğin lâkırdı yerli mah- mıdır sanki ?Ha ?.Söylesene.. Dut yemiş Kâhatane bülbülü gibi ne sustun ?. Spiker — Ha.. Orası öyle Mahm (Voyvo) kelimesi de hiç Türk malı olmıyan çürük birşey.. Habibe H. — Hah.. Türkçe değil öyle mi oğlum? Spiker — Hayır Habibe H, Türkçe deği Habibe H. — (Sevinçle ve zafer le) Hah... Şimdi görüyorsun ya.. Ağzından düşürmediğin şey de yerli malı değilmiş.. Öyle ise şimdi sıra bende: Veyvocu Mahe mut al sana (voyvo..) bütün tayfana: (Voyvı Bütün voy« voyculara — topumuza (Voyvo..) Voyvo.. Voyvo... Mahmut — Evet amma.. Üs tündeki Rusyanın soktuğu kürk- ler.. İngilizlerin sürdüğü kumaş- lar.. Fransızların gönderdiği bo- yaları ne yapalım ? | Habibe H. — Öyle mi? Al sana hepsini üstümden çıkarayım soyunup dökünüp sade yerli ma- h Türk oğlu Türk bir kadın ka- layım da görürsün sen.. Mahmut — (Telâşla) Aman.. gözünü seveyim burada soyunma.. Bu manzara pek çekilmez dur.. dur.. Nafile seyunma.. Spiker — Aman ne yapıyor- sunuz Habibe Hanım.. burada soyunulmaz. Habibe H.— Bırakın şu bıçkını mat edeyim de görsün bırakın beni soyunayım.. Mahmut — Aman Allah.. bu ne manzara.. dur, geçtim, vaz- geçtim.. Gidiyorum.. Ne halin varsa gör.. Allaha ısmarladık beyim.. Spiker — Güle güle... Mahmut — Hay Allah acuüze., Alacağın olsmn senin, elbette dışarı çıkarsın sen.. Allaharsmar- ladık. Habibe H. — Nazsıl.. Baba torik... Gidiyor musun.. Voyvo.. Vorso; Mahmut nasuf nusuf tövbesi — Tövbeler tövbesi » ka- hi seven voyvo desin.. Vayvo.. ( Spiker güler )