10 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

10 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Gözleri mavidir, saçıa:: sarı, Teninden ak değil dağların karı, Yanya ipeğinden yeşil şalvarı, Pembe cepken giyer belden yukarı, Sevdası: Gözde yaş, gönülde sızı; İşte böyle olur Arnavut kizil.. * Davar gütme& için kıra çıkıyor! Dere kenarında çevre yıkıyor! Debre dağlarında martin sıkıyor! Gönül bu hasretten artık bikiyor; Sevdası: Gözde yaş, gönülde sızı, İşte böyle olur Arnavut kızıl... * Onu ben Yanyada gördüm nasılsa: ©O gündenberidir kapıldım yasar Dedim ki: “Derdinle ederim- tasa, *“Mori! Bana inan, aşkına besa!...., Sevdası: Gözde yaş, gönülde sızı; NE BUYURULUR? Erkek — Beni seviyor mu- sunuz? Kadın — Siz kendinizi pır- lanta yüzük, yahut kürklü man> to mu sandınız? Tatlı Rüyalar Epeydir. biribirlerini — görmi- yen iki arkadaş kahvede buluş- tular. Biri anlattı: — Dün gece rüyamda kay- nanamı gördüm, seyahate çık- mişti. Öteki hayret içinde yerinden sıçradı: — Hayrola, birader, evlendin mi sen? Kaynanan mı var? — Hayır, evlenmedim, kayna- nam da yok ama rüya hoşuma gitti! Kurban Bayramı Tatili Feridun, dairede müdürün ya- nima çıktı: — Efendim, dedi, yakında evleniyorum, bana dört gün tatil verir »isiniz? Müdür düşündür da Kırban bayramı tatili var, ocdan islilade etsenize? — Efendim, kurban bayramı tatilini fena geçirmek istemiyo- rum da ondan! İşte böyle olur Arnavut kızıl... Çayla Beraber Faik meteliksizdi. İki günden- beri de ağzına bir lokma birşey koymamıştı. Bir ahbabına rastla- mak için sokak #okak dolaşıyor- du. Henüz akşam yemeği vakti de gelmemişti. Beyoğlunda eski bir mektep arkadaşile karşılaştı ve sordu: — Nereye? — Şurada, bu birahanede filân oturmak istiyorum. Faik bir daba sordu: — Kafayı çekecek misin? — Hayır, çay içeceğim|. Sen- de gel istersen . Bir lokantaya girdiler. Faikin arkadaşı garsona emir verdi: — İki çay. Garsona — Faikin arkadaşına sordur — Çayın yanında birşey ister- misiniz ? — Eh, bir gevrek getir. Garson Faika da sordu: — Siz ? — Eh, dedi, bir hindi olması getir! Kırılan Tabak Hâkim sordu: Zevcenizin başında büyük bir kayık tabağı — kırmışsınız, ne dersiniz? — Efendim, hiç istemezdim, kaza oldu. Çünki o tabak antika idi, çok severdim. Bilârdo * Başında Salih Bey kahvede bilârdo oynuyordu. Kendinden okadar geçmişti ki, saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Hemen doğruldu ve bağırdı: — Saat kaç, garson? — On ikiyi beş geçiyor efen- dim. — Ne diyorsun yahu? Gece yarısı olmuş ha?.. Beni karım öğle yemeğine bekliyor! — Karımın bütün siyah elbi- selerini bozuyorum, kendi Üstüme yaptırıyorum. — Daha neler! — Tabü... Ben — avukatım: Mahkemede giymek için! 'Beyefendi , Hasta Yeni evliler, başbaşa verdiler, sevişmiye, biribirlerine aşk ilân etmiye başladılar. O sırada hizmetçi içeri girdi: — Beyefendi, doktor geldi, dedi. Beyefendi kızdi: — Eh... Dedi, insanı hiç ra- hat bırakmazlar, doktorun da şimdi sırası mı? Ve öfke ile emir verdi: — Git söyle, beyefendi hasta kimseyi kabul etmiyor. —- BU ALYANS e Bilseniz ne sevinir on sekezinde bir kız, Bu altından halkayı parmağına takınca! Bir kadın evli midir, değil midir anlarız, İlk defa görüşürken, ellerine bakınca! * E Onu bir kere takmak arzu olur herkese, Dümdözdür dış tarafı, içi de kazılıdır; İzdivaç edenlerin isimleri ne ise, Tarihile beraber, orada yazılıdır! * Balayından sonra da olursa güzel günler, Parmağında hem erkek, hewm kadın tutar onul Karakedi geçerse aralarından eğer, İkisi de çıkarıp, hiddetle atar onu! * Daima kalıyorlar delikanlılar bekâr, Daima eksiliyor düğünler aydan aya! Kuyumcular bu yüzden ediyorlar fazla kâr: Nişan halkalarını veriyorlar kirayal.. Telefon Numarası Biri telefon ediyordu: — Allo... Matmazel... İki do- kuz altı ilâhara.. Numaranın hepsi aklım da değil, siz bulu- verin ! DA BİR MANTIK Erkek — Nedir bu, hergün jimnastik... Eçdadımız #spor yapı- yorlar mıydı? Kadın — Onuo için hiçbiri hayatta değil yal Müumaileyh — Sizin için çıldırıyorum. — Evet, evlenmemek — için bahane, değil mi? yemekten Sonra Banyo Hizmetçi, hanımefendiye de- di ki: — Aman, hanımefendiciğim, yemek üstüne banyoya girilmez. — Sus, sen karışma, yemekte | yalnız balık yedim, suya girmekte | zarar yok. (Beş Lira | Ö H 'Ödünç Önüne gelenden, tanıdığı ve tammadığı herkesten para istiyen bir serseri vardı. Kılığı kıyafeti yerinde, zarif bir insan olan bu delikanlı, bir gün zenginlerimiz- den birinin yolunu kesti: TiAzizimiidedi, beş İiran varsa bana verir misin? İki üç gün sonra sana iade ederim. — Maalmeninüniye, fakat ne- reye iade edeceksiniz? Adresimi biliyor musunuz? — Hayır, fakat telefon kata- koğunda bulurum. — Peki amma, ismimi biliyor musunuz? Serseri şaşırdı. adamın ismini de Zengin dedi ki: — Sizi zahmete sokmak izte- mem. Bu parayı aldıktan sonra bana iade etmek için yorulacak- BINIZ, İsmimi ve adresimi araya- caksmız, uzan iş... Ve metelik vermeden savuştu. Borç istediği bilmiyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: