TE Nakleden: H. R. —kızım Doktor: Semi Ekreme — Her iki reis Dostlarile düş- manlarile omeclisler (o aktettiler, Jores henüz Brüksel halk taba- kalarının verdiği ihlâs ve safvet sarhoş.uğu üzerinde olduğu ve Alman arkadaşının resmi vadinin tesiri altında bulunduğu halde bir gün evvel bir beyanname hazırlamıştı; — Sosyalist (o fırkası avan bülentle ilân eder ki, Fransaya yalnız Fransa tasarruf edebilir. Onu, hiçbir vakit, hiçbir kimse, gizli mushedelerin, göze görün- miyen taahhütlerin az çok keyfi tefsirlerile müthiş bir badireye atamaz. O, Avrupada sulhü idameye kadir nüfuzunu icra edebilnek (için serbesti oba rekâtına © sahip © bulunmalıdır. Bedbabt bir telâkki (neticesi olarak, Ooşayet (Rusya, bunu böyle düşünmezse, bizim vazife- miz ona “Biz bir aht, bir mua- hede tanır.z; o da bizi insan ırkına bağlıyan muahededir.,, De- mekten ibarettir. Bugün endişede omeraktadır; ne olıcık? Burada en yakınları bile A mauyanın (o magibani bir hücumu ihtimalinden bahsediyor- lar.. Akşam, - 30 temmuz- Pa- riste ve muhtelif şehirlerde, mu- azzam (o içtimalarda (Obalka söz verildi; o Grev ve sulh!.. Fakat Jores ertesi gün için makalesi- ni mülâyim bir üslüpta (yazar. Bu sabalıki makale Brükselden yollanmıştı ve itimat ile doluydu. O akşam Berlivin tehditli tel- graflanı Parisin hapsolunmuş he- yecar: içinde ilk defa olarak Almanyanın hücumundan bahset- ti ve fskat bu hücumun da gayri mubte.sl addolunduğunu ilâve- ten söy'edi. Bugün tehlike kabi- nede değil “umumi asabiyette ve korku neticesi gelebilecek nagi- hani bir tabriktedir. Ba sebeple her şevlen evvel sükün, ve alal ve bösiret lâzımdır. Herkes pozâr günü Vagram salonunda bir ka- rar it'haz etmek üzere toplan sınlar. Kuvvetle ve fikirlerimizde müteyakkız olarak hareket ede- lim, isabet bundadır., Ertesi günü (makale çıkar, Jores taraftarları namına bü- küme''e sulhü kurtarmak imkân: hakkında Oo müzakereye girer. Bugün henüz (o sıhhalle tetkiki kabü O olmıyan bu müzakerede bir itlâf yolunun © bulunması mevzwubahis olmuştur. Niçin? Çünki © Jöresde arkadaşlari (gibi hissediyor ki, işçiler (o kendilerini ve silelerini bir isvlâ tebfkesinden korumak arrusunrdadırlar. Fakat her şoy- den evvel Jores, orada, onla- rın, 6 nazırların karşısında bu- Alman lunmak, ve hududa tecavüz edil diği oşeklinde (Ortaya o bir yalan çıkarılırsa yakala “i SON POSTA MMUZ 1914 Umumi Harp Nasıl Patladı Yazan: Emil Ludvig İki El Silâh Boşandı Herkes Kaçıştı. Jores Müstesna!. İlk ilârı harple beraber ölüm ve ateş saçmıya hazır duran ve emir alan hava kartalları rından tutmak ister. Bu takdirde: —— “ Efendileri Yalan!.. Alman- lar bir adım bile atmamışlardır. Siz mücerret Çarı Alman kuvve- tinin sıkletinden kurtarmak isti- yorsunuz ve Almanları Alsas vi- lâyetini geri almak ümidile tah- rik ediyorsunuz!,, Diye bağırmak ister. Fikrince Alman arkadaşları da ayni hedefi zekâ, tehdit, hile ile takip ederlerse, bugün mukad- der zunnolunan felâketin bertaraf edilmesi kabil olacaktır. İtidal!.. B siret!.. Bu gün hayatının vakti mer- hunu olduğunn hissetmiş gibidir. Nezaretten “Humanite,,nin sakin tahrir odasına harp hastalığına tutulmuş olarak şiddet ve huşu- netle gelir. Halka yarın sabah ne demeli? Bunu nasl izah etmeli ? Brükselden bir telefon: Bir Alman arkadaş Parise mütevec- cihen yola çıkmıştır. İncir Kutuları İktısat Vekâleti Yeni Bir Bir Kısım Sebzeler Soğuk- tan Tamamen Donmuştur Tamim Gönderdi İzmir (Hususi) — İncir ve üzüm kutuları hakkında İktısat Vekâleti bir tamim göndermiştir. Muamele vergisi kanununun yedinci mad- desinin birinci fıkrası mamulâtını münhasıran karice çıkaran mües- seseler hakkında tatbik olunmak» tadır. Mamulâtını memleket dabilin- de satıp, bir kısmım bizzat veya bilvasıta ihraç eden müesseselerin kanunun ikinci maddeleri fıkra- sında zikrolunan istisnadan müs- tefit olabilmeleri için varidat dairelerinden o ihraç edecekleri mamulâtın nevini, markalarını, banği gümrükten ihraç edileceği- ni gösteren bir nakliye tezkeresi almaları esası kabul edilmiştir. Akhisarlılar Radyo Dinlemek İstiyor Akhisar, (Hususi) — Radyo- bun ilk taamwümü sısrasında kasabamız belediyesi (500) liraya Oh, bir hareket var, ümit var, Belki selâmettir! * Gazete idarehanesinden ye- meğe çıktıkları zamana kadar vakit geçer. Bunlar idarehane- nin kapısında bir delikanlının beklemekte olduğunu farketmezler; fakat o bunları görmüştür, ve arkalarından gitmektedir. Gazeteciler Monmartio soka- ğında, Kafe dü Kruvason'a girer- ler. Mutatları olan masaya gider- ler ve iki pencere arasındaki arkalıksız kanapeye otururlar. Hava sıcak olduğundan pencere- ler açıktır. Küçük perde kendi halindedir. Jores müteessir, aklı hep ertesi gün gelecek olan Almandadır. Bu sırada bir el açık pence- reden ve pervazdan uzanır, per- deyi aralar. Kimsenin göreceği kadar vakit geçmemiştir. İki el silâh boşanır, herkes yerinden fırlamıştır, Jores müstesna! ( Arkası var ) Tesiri Karın Son günlerde soğuk ve kar- lardan İstanbulun ekim vaziyeti müteessir olmamıştır. Yalnız Kar farla yağarak İspanak, lahana, karnabahar ve baklaların üzerini tamamen örtmediği için bu seb- zeler müteessir olmuş ve kısmen donmuştur. Bu sebeple bu seb- zelerin fiatları yükselmiştir. İs- tanbula düşen kar miktarı (15) santim olarak tesbit edilmiştir. Kar kırları tamamen kapatma- dığı için koyun ve sıgırlar otla- yacak yer bulmuşlar ve ahırlara kapanmamışlardır. Bunun için soğuk ve kardan hiç bir hayvan kırılmamıştır, İstanbul rıntakasın- daki koyun ve keçilerin yarıdan fazlası doğurmuştur. Kar ve 80- guklar dolayısile Ziraat memur- ları çekirğe ve fare mücadelesini tehir etmişlerdir. a m m a a salonuna Okoydurmuştu. Fakat bir müddet sonra belediye bu radyoyu Misalı Mili mektebine verdi. Şimdi balk radyodan isti- fade edememektedir. Belediye- mizden bu meseleye bir çare bulmasını rica ediyoruz. Fü ve ? Marinetti İle Münakaşamız M. Marinetti ile genç mü- nevverlerimizden (o bir zümrenin görüşüp (konuşmalarına vasıta oldum: Burhan Ümide rica et- tim, evinde hususi bir toplantı hazırladı ve M. Marinetti ile zevcesini oraya çağırdık. Fütürizm hareketinin mübeş- şiri, elli yaşlarında bir adamdır: Hiçbir kelime söylemediği ve kımıldamadığı anlarda bile, için den, kendi kendine şiddetli bir münakaşa halinde imiş gibi, etli ve yuvarlak yüzü kızaran, gör“ leri parliyarak dışarıya taşan bir adam. Hiç kabına sığamıyan bu keskin vi en lg zihni ameliye ile muhakeme edilmesi lâzımgelen, mücerret, akli mev- zularda bile bir mürahik coşkun- luğu gösteriyor. Kuvvetli sesi, içine sıkışmış barut gibi ruhunun bir patlayışıdır. Belki de ben onu heyecanlı bir anında tanıdığım için yalnız bu taşkın balini göre- bildim; ve belki de onun her mütefekkir gibi tam bir zihni sükün içinde, zekâsını ihtirasla- rından o ayırarak (o düşünebildiği anlar yardır. Kendisine ilk açtığım bahis şu oldu: Kitaplarında zekâyı inkâr ediyor ve.bu kuvvetin ye- rine, “seziş,, diye tercüme edebileceğimiz “ İntuitlon ,, has- sasını koyuyor. Yani san'atkâr zekâsile değil, sezişile bulur. Fakat bu “ seziş , kelimesinden “ Bergson , un anladığı manayı kasdetmediğini de kitabında yazıyor ve müphem bir tarif yapıyor. Kendisinden izahat istedim: Bu" peiğ'ş, e “şuur ,, (o “İntellekt - zihin, tabirlerinden ne anlıyor ? Bu kelimeler (oüzerine kurulan bir bediiyat nazariyesi, herh bir fikir ibtikârma ne açm için, her tabirin hakkını vermek mecburiyetindedir ve ilâve ettim ki, netekim, kendisinin eserlerin- de bu kelimeler pek müphem manalarla kullanıldıkları için, bir takım tenakuzlar göze çarpamkta- dır. Meselâ zekâyı inkâr eden fütürizm, tamamile zekâ mahsulü olan makineyi kendine mefküre yapmıştır; grameri inkâr etmek- le beraber, biribirlerile, manaca manlıki rabıtaları olan kelime- lere büyük bir kıymet verdirmiştir, Her kelimebir şuur ve zekâ mah- sulü olduğuna göre fütürizm ken- dine ihanet ediyor demektir. M. Marinetti, ıstılablara ve ta- birlere tam birer medlül tayin etmek mümkün olmadığın söyle- di. Bu hususta ben kendisini kuv- vetle tastik ettim. manevi ilimlerde, meselâ ruhiyat- ta, şuur ve şuurun dereceleri hak- kında, asla değişmeyen, mutlak tarifler yapmak (Oimkânı yok- tur. o Netekim, oMarinetti de, “ Başıboş kelimeler ,, ismindeki eserinde, fütürizmin bir sistem olmadığını söylüyor. Şu halde bu nazariye, evvelâ bir nazariye değildir, tefsire tâbidir, tena- kuzlarla doludur, mutlak bir vah- deti yoktur ve sonundaki “izm, edatı fazladır. Fütürizm hareke- tine bir tecrübe, yahut bir müs- vedde nazarile bakmak lâzımdır. M. Marinetti, makineyi bir zekâ mahsulü telâkki etmediği- ni söyledi. Ona ye makine riyazi bir kafama buluşu sanatkâr bir ruhun sezişidir, tamamile “İntuition,, mahsulüdür. Ben de bu sezişin tasavvufi bir türizm Neidr? iğ ei Kabına sığamıyan ruh — “Zekâ, ve "Serlş, — Müphem tabirler otrafında — Tecrübe veya milswedde — Medeniyetin tasavvufi görüşü — Fâtürlem ve © budalahk — Bir harp şiiri — Fütürlam ve Faşizm Şubat 25 Peyami Safa marifet o vasıtası olduğunu, bina- Vi kendisinin medeni- yeti çok tasavvufi bir görüş le ğın söyledim. Böy“ lece, fütürizm hareketinin mi beşşiri, (O tamamile inkâr ettiği mazinin ve şarkın tefekkür tar- zını kabul etmiş oluyordu. , Dostum şair ve ressam Arif Dino, zekâsız bir san'at eserinin ahmaklıktan ne farkı olduğunu sordu. Marinetti kendisini gülünç bir vaziyette bırakması lâzımgelen bu gibi suallere al şıktı, gülüyordu, ahmak veya deli farzedilmiye ehemmiyet ver- mediğini hissettiriyordu. Fakat onun bu kayıtsızlığı, ezeli suale bir olabilir miydi? M. kertik hp tasvir eden bir şirini okudu. Ressam Abidin Dino, Oobu şürin ancak tiğa ağznda O canlan ve a ma üzerinde, Mi mürekkep ölü teşkil ettiğini söyledi. mi hep birden, şu nokta irene e Mademki şür harp tasvir ediyor; © bütün kelimeler, heceler, lâfızlar, taklit- Miele bize iie hid — Esi vermek için, makal bir mevzu etrafında saralanmışlır; edine u iyenin iddiası bilafı şiir, tamamile akıl, mantık, zekâ, şuur mahsulüdür. Eski eserlerden bir farkı varsa, o da zarf, lâhika ve fil kullanılmamış olmasıdır. Buda esasa ait bir “fark de ğildir. Hatta biz kelimeleri biribirine (o füllerle ( bağlamıya. , bunu adeta mihaniki | bir kolaylıkla yaparız, şiirden bu alıştığımız unsurları çıkarıp atmak için, şairin iki misli zekâ sarfet- mesi lâzımdır, o halde bu eser, tamamile zihni bir gayret mab- sulüdür. bu nokta etrafında, Yine isimlerini burada yazmıya mezun olmadığım münevver hanımlar" mız da münakaşaya iştirak etti" ler, M. Marinetti, belki şiir yaz“ makta (muvaffak Oolamadığın söyliyerek, itirazlara (© tevazul? mukabele etti. Fikret Âdil Bey, maziyi inkâ ve yalnız etiyi kabul eden fütü” rizmin “ bu n le alâkasını am lamak istedi; Selim Nuh Bey: fütürizmin siyasi ve içtimai taraf! üstünde durdu. Tamamile “sol» bir cereyan olan bu nazariyenif faşizm gibi Bee bir hareketle nasıl birleşebileceğini sordu. yaşatmak istiyen yeni ve sol bir olabile” ini pek anlıyamadık. ada etiği, de istihale ve tekâmül tabii kıvammı bulacağını İ raf etti. kalmıyordu ve san'at tabii tekâmülleri inkâr kadar, hiç birimiz değildik. Ayrılırken ellerimizi | sıks* M. Marinettiz di e nın si ittifak, hepimizde iyi ve mü” ek bir esi bank v2