Haftada Bir Defa Muallim Sayfası Her Hafta Perşembe Günleri Neşredıhr. T eröiye Nereye Gidiyor? Amerikada Winetka mektep- leri müfettişi ve Winetka tarzı denilen terbiye tarzının müessisi Mister E. Washburne ( Vaşbörn ) geçen sene Âvrupanın, Rusyada dahil olduğu halde, birçok mem- leketlerinde seyahat ederek ter- biye hakkında büyük bir anket apmıştır. Mr. Washburne İstan- ula da gelmiş, hatta Mual- Himler birliğinde bir de konfe- rans vermişti. Bu zat ahiren an- ketinin neticesini neşretmiştir. Mumaileyhin, dünya terbiyeci- kerine sorduğu suallerin birincisi şudur: *“ Terbiyede içtimal bünye üze- yinde bir tesir iecra etmek gayesi var mıdır! Yoksa ferdin inkişafını mı istihdaf ediyor? ,, Rusya ile Çinde, bütün gayretlerin yeni bir cemiyet yaratmağa — müteveccih olduğu cevabı verilmiştir. Japon- ya “ mevcut olan cemiyeti muha- faza etmek ve mükemmelleştir- mek ,, suretinde cevap vermiştir. Fert Mi? Memleket Mi? “ Ferdin kanaatlerile devletin talepleri arasında zuhur edebile- cek ihtilâflar, meselesine gc ince, bazı cevaplar pek vazıhtır: Japon- ya ile Rusya “ evvelâ memleket,, gevabını veriyorlar; diğerleri, müp- hem beyanatta bulunmuşlardır; çünki cevap veren şahsiyetler, fikirlerine vuzuh vermekten çe- kinmiş'erdir. Milliyetçilikle beynelmileliyet- çilik meselesinde fikirler müte- zattır. Gandi ile Einsteinn,“evvelâ insaniyet ,, diyorlar; diğerlerinde, bilhassa uzun müddet tazyik al- tında kalmış olan memleketlerde baş mevki, milli menfaate tahsis terbiyenin gayesi olmak üzere, insanlığın saadetini her şeyin başına koyuyor; lâkin bu gayeye vusul için tek bir çare görüyör ki o da ihtilildir. Tarih Dersi Nasıl Verilmeli? Şu suale verilen cevaplar da pek müteha : “Tarih dersi milli ve iddiakâr mı, yoksa müm- kün olduğu kadar objektif, şey'i mi olmalır,, Bazılarınca hakikat, iyenin hâkim gayesi olmalıdır. ihazırdak mahalli gayelere hizmet — etm üzere hakikatin şekli — bozulmamalıdır. Bundan sonra taribin şey'i olmasını ka- bul etmiyen, fakat propaganda gayelerine hadim — olmasını da istemeyen fikirden — tutunuz da; Rusyada olduğu gibi, gençliği bir gayeye hadim kılacak surette tarihten istifadeyi — düşünenlere kadar bir sürü fikirler geliyor. Bir noktada bütün fikirler ittihat edîyor. Mister Wash- burne: — “Proğramlar, çocuğun inkişafını mı merkez ve gaye it- tihaz etmeli, yoksa yelışınn r .ıchrıııdan müte- tanzim ed ’., sualini surıınm hemen her tarafta ce yaçlar nın taharrisi faideli ve batta İüzümlu olduğu cevabı verilir Görüldüğü - veçhile ki — bütün dünyada $p MUALLİM SAYFASI Bu Sayfada. Vö terlüyecerğinlidi v beyll dan biyecilerin hayati - Türkiyede yeni nazariyelerin — tatbikatı - Muallimlerin dertleri- Yeni tecrübeler — vesalre. Mekteplerde Ve Mekteplıler Arasında |Turkçe Adana Ticaret mektebi kız talebesinden bır ınıp ——— —— A — Mıllı Hayata İntibak İlkmektepler — talimatnamesi hakikaten çok ehemmiyetli me- seleleri gayet mucez bir şekilde ileriye sürmüştür. Bunu dikkat ve basiretle okuyan bir mualli- mit terbiye ve tedris esasların- dan pek çok istifadeler edece- ğine şüphe yoktur. Meselâ bu talimatname, 21 ve 22 inci mad- delerinde ne diyor: * 21 — İlkmekteplerde —ter- biyenin —ilk ve son maksadı çocukların — milli hayata lâyıkile intibak etmeleridir. Bunun için mekteplerle milli cemiyet ara- sında sıkı bir ittihat ve irtibat bulunmak lâzımdır. 22 — Mektep — dahilindeki hayatta, — mektebin idaresinde ve inzibatında, muallimlerle tale- benin — münasebetlerinde — milli cemiyetin içtimal umdeleri esas teşkil etmelidir. , Bu maddelerin istinat ettiği nokta, evvelâ, milli cemiyettir. “ Milli cemiyet ,, ten murat ne- dir ? harsı Türk, vicdanı cemiyettir; Lisanı Türk âle rda Türk, olan kiymet veren ve ölmeği bilen cemi- yettir. Cumhuriyet idaresini can metar edinen cemiyettir. Başka olabilir ! mektep, tam (i bu nas| ce Bi: yh çocuk- larımızı müli bayalımıza intibak ettirmek gibi terbiyevi bir gaye- ye hâdim bulunacak ve bundan dolayı da mekteple milli cemiyet arasında sıkı bir birlik ve bağ- hlık bulunacak, — Muallimler bu millishayatı mektebin içinde ya- şatmıya çalışacaklar. Mili cemiyetle mektep ara- sındaki — sıkı ittihat nasıl temin olunur? Şimdiye kadar mektebin vazifesi, “ herkese — lâzım olan malümata —meksep ,, olmaktı. Herkese lâzım olan — malümat? Bu tarife göre mektep, kafaları, bumbar doldurur gibi, malümat- la doldurmakla müş olacak! Bize papağan yetiştirmekten başka birşey — düşünmiyen bu mektepten ne kadar uzaklaştık. Şi alde ” möklebi, llli hayatın ortasında kurmak, milli hayatı yaşıyan halkı mektebin ruhuna sokup isındırmak lâzım geliyor. — Birinci devre progra- mındaki “ hayat bil isi , dersi- nıı büyük bir kısmı bu gayeye ci devredeki “ yurt ye mi- alimatname- ler ,, & has- ddesi, bu vazifesini — gör- Bir Rus Kreşinde Küçük — çocuklar — temizliğe alıştırılıyor. Bizzat çocuklardan müteşekkil bir komisyon bütün çocukların tertemiz yıkanmalarına, dişlerini muntazaman fırçalamala- rına, odalarını süpürüp tertipli tutmalarına nezaret eder. Terbiyevi Bir Filim İstanbul sinemaları, bir hayli zamandanberi sözlü filimler gösteriyorlar. Bu filim- lerin, san'at itibarile çok söz götürecek cihetleri yoktur; Fakat kalp ve dimağ terbiyesinde te- sirleri hemen hiç yoktur. dene- bilir. Halbuki geçen cumartesi ak- şamındanberi (Glorya) — sinema- sında gösterilmekte olan (Mus- tafa) isimli Flüm munhasıran ter- biyevi kıymeti haiz bir filimdir. Filmin sözleri ve şarkıları Rus- çadır; — Türkçe — Jejantları kâfi değildir. Fakat bunun — büyük ehemmiyeti yo oktur. Bu filim işin, ahlâkt terbiye itibarile, pek büyük bir tesiri olduğunu göstermek için yapıl- mış görünüyor. Mustafa ismin- deki Tatar çocuğunun rolünü yapan genç Tatar hakikaten rolünü yaratmıştır. Filimde tek- nik noktai nazarından kusur var mıdır, yok mudür, buü ciheti aramak bize düşmez. Artistler rollerini, duyarak oynamışlardır. İş yolile genç düşkünlerin ve mücrimlerin ne suretle namuskâr ve halük, hatta bir maksat için can İnda edecek bir hale gel rini gösteren böyle bir filmi ir etmekten kendimizi ala- ve şarkılı Adana Ticaret mektebi muallimleri ve kız talebesi bir arada Temsilleri Sadece heyecanları ifade için bir vasıta telâkki olunan temaşa san'ati, mektepte hissiz çocuk- ları harekete getiren bir vas- tadır. Bir temsilin muvaffakıyeti birçok gayreti istizam — eder, bunu bütün çocuklar bilfiil gö- recekleri için temsil, çalışmağa saik olan tabil bir mahrektir; birlikte çalışmayi da — öğreti. Bundan îıışkı temsil bir müşa- hede temrini de olabilir; çünki oyun, ilk merhalesinde taklitlir; taklit ise tam bir müşahedeye istinat eder. Bu, zekânın ve mu- habbetin de terbiyesidir, — 7ira insanın kendi hayatına taallük etmiyen hallerde hissedilen şeyi tasavvur — etmiye bizi mecbur kılar. Oyun, söz söylemeğe alış- mak fırsatmı — verdiği ve ifade kabiliyetini inkişaf ettirdiği için de faidelidir. Nihayet temsil, raks, musiki, — resim, şiir gibi bütün san'atleri ihtiva eder, İlkmekteplerde piyeslerin ica- dını ve hikâyelerin, masalların, efsanelerin piyes haline vaz'ımı çocukların kendilerine bırakma- hdır, taklit etmeğe, — muhtelif vaziyetler tahayyül — eylemeğe olan istidatlarından istifade olu- nur. O vakit bu, onlar için ta- mamile yaratıcı bir faaliyet olur. Ortamekteplerin ilk - sınıfla- rında tiyatro tarih ve edebiyat derslerini — canlandırmasta çok faidelidir. Bir temsil vermek, sadece — ebeveyne bir manzara arzetmek değildir; piyesin terbi- yevi kıymeti mevzuubahis olduğu için seyirciler okadar nazarı dik- kate alınmaz. Meselâ İlyadanın beşinci kitabındaki tarihi kısım temsil — edilecek; bu kısım, ilk sınıfların talebesine pek ziyade uygunduür; biraz musiki de ister. Elbise ve eşya tedariki, lüleci çamurundan aletlerle yağ kan- dillerini yapmağı, — dekor inşa etmeği, bir harp, bir muharebe arabası, — silâh, kalkan vesaire imal etmeği istilzam eder. İkinci devre sınıflarında tem- sil başka bir mahiyet alır. Her halde ilk sınıflarda ve ilk mek- teplerde olduğu kadar tedrisi mahiyeti haiz değildir. Maamafih bir temaşa eserini tetebbü etme- nin en iyi tarzı, 0 eseri oyna- maktır; fakat bu oynayış yalnı edebiyat noktai nazarına ri etmekle olmamalı, uhnenm bü- tün icaplarına, temaşa san'atinin bütün zaruretlerine — uymalıdır. Muallimlerin en yüksek sınıflarda dahi bu san'attan istifade etme- meleri teessürle — görülecek bir Dersleri Bir Küldür İkmekteplerde türkçe dere- leri, kıraati, imlâsı, lügati, inşatı, tahriri, yazıı ve grameri ayrı ayri, hatta bazan ayrı muallimler tarafından, tedris edilir. ve kay- metleri ayrı ayrı takdir olunurdu. Bu telâkki tarzı, bittabi, türkçenle bir kül olduğu esasına temamile aykırı idi. Numara takdir edi- mek lâzım gelince de, türkçenin yazı ve okumasına mütcallik biü- tün bu uydurma şubelerden ayr ayrı numara verilir, sonra — vasa- tisi alınırdı. Bugün, bu yanlış ve fena te- lâkki bizde de ölmüştür. Türk- çenin şüphesiz kıraati, imlâsı, lügati, inşatı, tahriri, yazısı, gra- meri yine vardır; fakat bunlar ayrı ders değildir; hepsi birbirine mütedahildir, hepsi — biribirinin mütemmimidir. İlkmektepler müfredat pro- gramının Türkçe dersler kı- mı, bu dersler için şu hedefleri gösteriyor : * |— Talebede başkaları ta- rafından şifahen veya tahriren ifade olunan fikirleri doğru at- lamak — melekesini — husule ge- tirmek ; * 2 — Talebeye, düşündüğünü, duyduğunu — ve bildiğini diğer kimselere şifahen veya tahriren doğru ve güzel anlatmak kabili- yetini iktisap ettirmek; 3 — Talebenin kullandığı ke- Himelerin — manaları — hakkında vazih fikre —sahip — olmalarını temin etmek ve bu suüretle on- ları doğru düşünmeğe alıştırmak; 4 — Lisan vasıtasile çocuk- larda iyi ve güzel hisleri tenmiye ederek kendilerinde sin ve sevi- yelerine göre bir zevki edebi uyandırmak; 5 — Mahalli şiveleri istimal eden talebenin ifadelerini tedri- cen tashih ederek onları müşte- rek milli şiveye (İstanbul şive» sine| istinas ettirmek. Ve hedeflere — varmak içtn, Türkçeyi bir kül Olarak görmek ve o yolda tedris etmek zarı- ridir. Nitekim yine programa; “ İlkmakteplerde ber - aeka- dar Türkçe deres, Alfabe, kıraat, inşat, temsil, imlâ, tahrir, gramer ve el yazısı, gibi kısımlara ayrık makta ise de bunların herbiri müstakil ders değildir. Hepsi birden bir kül teşkil eder,. Bu itibarla Türkçe zümresine dahil olan derslerin bherbiri yekdiğe- rinin mütemmimi veya yardımcı- sıdır. Kıraat, el yazısı, imlâ, tahrir ve gramer biribirine sıkı bir surette merbut olacaktır.,, Sözleri tamamile teyit eder, Muallimlerin bu külliyeti nas zarı dikkate alnıyarak, sadece kıraati kıraat, imlâyı imlâ.. ola- rak tedrise kalkışmaları doğru olamaz. Programı, bizi bu sözle- rile, yalnız terbiyevi bir mahiyeti olmak üzere, takyit . Pro- min müfredatında bu fikrimizi asa taallük eden kısımları harfine — tatbik — edilmek icab eder, harfi