LR BUYUK TARİHİ TE ŞEN GÖNÜL —94— Edirneye (geldikleri ogün - başta Karanfil Oğlu, Züpte Bey ve Sinan Zade olduğu balde » bütün memleket, kendilerini kare şılamıya çıkmıştı. Yirmi sene evvelki çıkışla bu giriş nekadar farklı idi? Maamafih onlar, De- delerden birinin kendilerini selâ- metlediği (omoktada (gözlerinin nemlendiğini hissettiler ve bilâ ibtiyar ellerini açarak velinimet- leri için fatihalar okudular, İkisi de dedelerin öldüğüne kani idi- ler ve muhteşem bir alayla Edirmeye girerken onların hic- ranını, alevli bir ateş gibi, yürek- lerinde duyuyordular. Ekmekçi oğlu Ahmet Paşa, resmi ve husus! davetler, ziyafet- ler bittikten sonra kararlaştırdığı işi yapmıya koyuldu, çok büyük bir yolcu hanının temelini attırdı. Karısının israrile bu binaya annesi “ Ayşe , Hanimin adını vermişti. İşte Edirnede bugün belki harabesi görünen * Eşe kadın, hanı, budur, Sipahi Ah- medin Edirneye hediye ettiği hayırkâr eserdir. Başdefterdar (Paşa, ©(oOwrun müddet merkezden uzak kala- mazdı. Ekmekçi oğlu da İstanbula çabuk dönmek mecburiyetinde idi. Temeli atılan büyün binanm masrafını (ohazinesinden çıkarıp bina eminine vermişti. Fıkara içim ayırdığı külliyetli bir parayı da güzelce dağıtılmak tavsiyesile Kadı Efendiye tevdi etmişti. Artık yola çıkacaktı; Son gece, Zübte Beyin evinde idi. Karanfil oğlu, Sinan zade ve Sofyadan koşup gelen Mi- rim Çelebi de orada bulunuyor- lardı. Beş eski yoldaş, eski dem- leri yadedip tatlı tatlı konuşurken Kadı Efendiden bir tezkere geldi. Bu tezkerede Baba Hızır ve Baba Murat denilen iki seyyah dervişin misafir oldukları tekke höcresinde yekdiğerine sarılarak bir anda ölmüş olduklarını haber veriyor ve onların keramet ehli olduklarını gösteren bu tuhaf ölüm hâdisesi üzerine Başdefter- dar paşanın dikkatini celbederek ölüler için biraz masraf yapılma- sini rica ediyordu. Yeni Neşriyat Hayat Ansiklopedisi Salâbiyettar bir heyet tarafından aylardanberi hazırlanmakta oldu Bunu işittiğimiz ve işittiğiniz Hayat ansiklopedisinin birinci forması yarın satışa çıkarılıyor. Küçüğün, büyüğün, her sınıf İnsanın aradığı mâlümati sayifala- rında toplamıya çalışmış olan bu eser, bundan böyle her on beş günde bir intişar edecek ve forma, forma tamamlanacaktır. Alınız, bir defa göz gezdiriniz, çok istifade edeceksiniz. Ankara Haftası Ankarada bu isimde haftalık bir mecmua neşredilmektedir. İlk nüshası çıkmıştır. İ uçuşuyordu. i dü. Fakat, burada da ayni Ekmekçi oğlu Ahmet Paşa, terkereyi okur okumaz sarardı. — Bizim dedeler, dedi, bu gece ölmüşler. Hemen atlanalım, gidelim, Yarım saat sonra, beş eski yoldaş, viran bir tekkenin ka- ranlık bir höcresinde diz çöke- rek göz yaşı (döküyorlardı. Onlar, bu ölülerin (o kendi velinimetleri o olduklarını (oo bir lahzada teşhis etmişlerdi. Dede- ler eskisi gibi, zinde idiler, Saç- lari, sakalları ağarmamıştı. Yal (Baş tarafı 1 inci sayfada) Uzun Mehmet isminde bir bahriye neferi terhis olunacağı sırada kendisine gösterilen bir maden kömürü nümunesini iyice gözden geçirmiş ve zabitlerinin, padişa- bın ihsanına dair olan sözlerini adeta içerek dinlemişti. Uzun Mehmet köyüne dön- dükten sonra, amirlerinin “ihsan, atiye , vaitleri hâlâ kulakla- rında çınlıyor, hayalinde “ Mah- mudiye ,", * beşibirlik , dizileri İşte gün geçtikçe da ha ziyade kuvvetlenen bu hayal, Mehmedin dımağına bir fikri sabit mıhlamıştı: Maden kömürü bulmak.. Meh- met, kafatasını gittikçe burgu- lıyan bu fikri tahakkuk ettirmek için hergün kırlara çıkıyor ve rastladığı siyah renkli taş parça- larını birer, birer gözden geçiri- yordu. Tetkikatının en hararetli bir safhasında Uzun Mehmnt bi- ricik eşeğile yola çıkmıştı. Köy değirmeninde zahiresini öğütmek istiyordu, Mevsim, hasat sonu olduğundan (değirmenler dolu idi. Uzun müddet sıra beklemesi lâzimgeliyordu. Mehmet, zaman dan tasarruf için biraz daha zahmeti göze aldı. Ve havya nını köylerine hayli uzak “Köse ağu, değirmenine olan sür- bal le karşılaştı. Değirmen kendi- sinden evvel nöbet alan köylü- lerle dolu idi. Uzum Mehmet, kendisini oadeta kovalıyan bu aksiliğe fena halde sıkılmıştı. * Fakat çarnaçar çuvallarını yıktı, hayvanını çayıra salıverdi, ken- disi de can sıkıntısile dere kena- rına indi. Derenin iki tarafı, bir | kaç gün evvel yağan yağmur. SON POSTA FRİKAMIZ| Yarım saat sonra beş eski yoldaş viran bir tekkenin karanlık bir hücresinde diz çöküp gözyaşı döküyorlardı nız cansızlardı, sanki intihar et- mişler gibi kollarını biribirinin boynuna atarak ölmüşlerdi. Ahmet Paşa, velinimetlerinin ellerini ve yüzlerini öptükten sonra arkadaşlarile beraber höc- reden çıktı. Ertesi gün mukarrer olan yolculuğu geri birakarak dervişlerin cenaze alayına iştirak etti. Yine yanyana ve bir mezara konulan ölülerin üzerine muhte- şem bir türbe yapılmasına emir verdi. (Arkası va) Memleketimizi Tanıyalım Türkiyede Taş Kömürünü Bir Bahriyeli Bulmuştur larla Ohusule (Ogelen O sellerin sürüklediği ankaz, taş, top“ rak yığınlarile kaplanmıştı. Uzun Mehmet derede gördüğü balıkları taşlıyarak ilerlerken birdenbire irgildi. Gözüne, moloz yığınları arasında, rüyasına bile giren o, * Siyah taş, ilişmişti Uzun Mehmet, molozlar ara- sından birkaç siyah taş ayırdı. Bu, şimdiye kadar rastladığı siyah taşlardan farklı idi. Terhi- sinden evvel kendisine gösterilen nümunelere okadar benziyordu ki. Mebmedin kafasında bir kıvılcım parladı. Yüreği belecan içinde değirmene döndü ve beraberinde getirdiği siyah taşları kimse- nin nazarı dikkatini ocelbet- medeü ocağın (içine attı, Mehmet, bir iki dakika göz- lerini ocağın isli duvarlarım yalı- yan alevlere dikti ve bekledi. Sonra, hamamdan çini çıplak fırlayan Arşimet gibi: — Buldum, buldum!.. Feryadila değirmenin kapısın- dan fırladı, çünkü ocağa attığı siyah . taşlar mükemmel surette yanıyordu. Buğdaylarını öğüten köylüler merak ve hayret içinde Mehme- din arkasından koşuştular. Köy- İülerin çevirdiği (o halka içinde kalan Uzun Mehmet bir yiğin sual hücumuna uğramıştı: — Nen var Mehmet? — Neyi Buldun Mehmet ?. — Bari çok mu Mehmet? — Nerede buldun ki?... Fakat Mehmet her ağızdan çıkan bu suallere cevap verme- den düşünceye (dalmıştı, İşte aylardanberi uykularını kaçıran bayal, bir hakikat olmuştu, Zeki babriyeli, bu büyük hizmetten Kâwumusani 3l MELEK SİNEMASINDA 3 Şubuat Çarşamba akşamı GALA SUARESİ JEAN MURAT ve KATHE DE NAGY'un TEMSİL MÜHTEŞEMLERİ Monte Karlo Bombalar Altında senenin en mükemmel, en şen ve emsalsiz filmi Bir Kıraliçenin romanı... RİVİERA sahillerinin ibtişam ve zenginliği... o Musinsi ve kukuları... Aşkı.. En fazla muvaffakiyet kazanmış artist sevimli WILLİAM HAİNES sinema yıldızlarının en sehharı JOSEPHİNE DUNN ASRI sim Asri Palyaço SİNEMADA Filminde büyük muvaffakiyet kazanıyorlar. Hisst ve pek müessir mevzuu, baş dündürücü kabramanlıklarla İâtif sergüzeştlerie dolu olan bu film temaşakiramın Üzerinde unutulmaz İzler bırakıyor. MUTLAKA GİDİP GÖRÜNÜZ. Bugün 16,30 matinesile suvaresinde Varyets numaraları Bugün: Hepiniz MAJİK sinemasına gidip İlâhi artist BİLLIE DOVE'u Boyalı Melek cazip ve mükemmel operetinde görünür. Billie Deve bu filimde o kenuşuyor, dans ve taganal ediyer. İlâveten : Janle Mares | tarafından (Deliler Takibi) Fransızca söelü komedi. Şehzadebaşı FERAH SİNEMASINDA BU GECE 90 da 3 ÜNCÜ VE SON Ramaran programı bilimum VARYETELER numaraların — değiştirmişlerdir. 3 Üncü kat LOCALAR 175 kuruş RAŞİT RİZA TİYATROSU Şehzadebaşı Bu akşam 21,30da umuma BİR DONANMA GECESİ Vodvil 3 perde Darülbedayi o Temsilleri Bugün Akşam saat 21,30 da İkinci Balkan konferansı murah- haslarının teşrifleri münasebetile yalnız pazar günü akşamı MUM SÖNDÜ Altı yaşından aşağı olan çe- cuklar kabul edilmiyeceklerdir. doğacak şeref ve ihsanlara baş- kalarını iştirak ettirmek istemi- yordu. Onun için derhal bütün ei aldı ve çok sakin bir Bi — Hiç, ağalar.. dedi. Kese- mi düşürdüm sanmıştım, şimdi evde bıraktığım aklıma geldi de... Uzun Mehmet o gün kimse- ye renk vermeden buğdayı öğütmüş, hemen köyüne dönmüş- tü. Binbir helecan içinde geçen bir geceden sonra Mehmet er- kenden sokağa fırladı ve köyden kimseye görünmemek için, yü- zükoyun sürünerek dağ yoluna tırmandı. Sık fundalıklar, çalılık- zahmetle (yol birgün ( evvel “ yanan — n lar (o bulduğu “Köseağn,, deresine geldi ve o gün dere boyünda akşama kadar uzayan çok zahmetli bir aramadan sonra dere sularının köpüre, köpüre aktığı bir nok- tada, şiddetli su cereyanlarının toprağı (o kazıyarak (o meydana çıkardığı bir kömür damarına rastladı. Uzun Mehmet sevincin- den çıldıracak gibi olmuştu. Derhal beraberinde getirdiği bir kazmanın sapına sarıldı ve Hav- xzanın topraklarında gömülü ser- vet hazinelerinin ilk kâşifi, ilk kömür damarına, ilk kazmayı bu suretle vurdu. Bu hâdise (1829) senesinin O sonbaharında (o olu- yordu. o Artık Türkiyede de kömür madeni hazineleri İeşfe- dilmişti. Uzun Mehmedin kazması bu hakikati bir emri vaki halinde Be e emi Tan Fransız Frangı İngiliz lirası Dolar Liret e8 m İsviçre frangı Leva Florin liganksassasânsön3e | Bivacamö-BeluoBaR lsslsei2Eene8nsNe Dahili D. Muvahhide A. Demiryolu Eli 40 m Lip Mecidiye Banknot Mübahat Bey Arkadaşımızın Cenazesi Matbuatımızın eski emektarların- dan muallim Mübahat Bey arkadaşı- mızın hazin vefatı haberini dün ver- miştik. Merhumun cenazasi dün Kadıköyünde Altıyol ağzındaki ha- nesinden kaldınlarak Karacaahmet kabristanına defnedilmiştir. Cenazede Çengelköy Askert Orta Mektebi zabitan ve talebesile Kaleli Mektebi talebesi bulunmuşlardır. Se- nelerdenberi o askeri o mekteplerde almanca maallimliği eden Mübahat Beyin kadirişimas talebesi Kocaları na son vazifeyi bihakkin ifa etmiş- lerdir. Va Çengelköy Orta Mektebi Müdürüyeti ve zabitan beyeti tara- fından merhum hakkında pek böyük alâkadarlık gösterilmiştir. Merhumun kabrine Çengelköy Aakri Orta Mek- tebi tarafından bir çelenk konmuş- tur. Mübahat Beyin İrtihali gazeteci arkadaşlarını son derece müteessir etmiştir. İstanbul Datbuat Cemiyeti de bu tesssüre tercüman olarak merhumun allesi erkânıma beyanı tariyet etmiş ve kabrine bir çelenk koydurmuştur. Bu vesile ile merhu- mun ailesine tekrar arri (taziyet eder. Cenabı hak rahmet eylesin. meydana koymuştu. Mehmet ağa, kazmasının kopardığı kömür par- çalarım bir çuvala doldurdu. Ve yine başkaları tarafından görül mek ihtimalinin önüne geçmek için dağ yolundan binbir müşkü- lât içinde ki e döndü, KLM şeye sakladı.