Siyaset ae Lozan Konferan - sına Gitmiye Lüzum Yoktur İngiltere —A-vn;ı:)aya Sır- İle Almanyayı Sonu Gel- miyen Kinlerile Başbaşa | | Bırakmalıdır | Alman Hükümeti bundan sonra | harp tazminatı olarak tek santim | bile veremiyeceğini ilân etti. Fransa | Hükümeti ise bu harp tazminatının tek santiminden bile vargeçmiyece- gini söyledi. Bu gşekilde, harp tazminatında başlıca alâkadar İki devletten birinia vermiyeceğim, diğerinin de alacağım demeleri yine bu mosole münasebe- tile aktedilecek olan Lozan Konle- | ransının arifesine rastgeldi ve bu ikl zıt iddin karşısında diğer devlet- lerin nasıl bir hattı hareket ittihaz edecekleri düşüncesi günün en me- raklı meselesi oldu. Bu merak bu | kada kat'i şekilde halledilmiş leğildir. Buna rağımen ax çok sara- | hatle tebellür eden fikirlere göre: Diğer devletler Almanyayı harp tazminatından kurtulmak istemesinde | haklı görmekte, fakat bu arzunun | hodbehot izhar edilmesini yanlış bir | hareket telâkki etmektedirler. Bu Körüş öderece umumldir ki, iasan gayriihtiyari olarak kendi kendisine #ormaktadırı — Acaba Fransa ile Almanya bu meselede başbaşa mı kalacaklar? Londra, ( Kânunusani ) — Siyast vaziyet nazik görülmektedir. İngiliz kabinesi hattı hareketini henüz kat'i- yetle tesbit —etmemiştir. Muhtelif tavsiyelerin karşısındadır. Bu tavsi- lerin bir tanesi Deyli Expresindir. Diyor kt: | “Amanlya badema hiçbir borç ve- | remiyeceğini söylemekle, beynelmilel mali Duhrana bir hateme çekmiştir. Bu vaziyet karşısında İngiliz na- gırlarının Lozana gitmelerine lüzum yoktur. Orada vakit ve para kay- betmekten başka birşey yapacak değillerdir. Hiâs eden, parası ve borcunu vermiye niyeti olmıyan bir müflisin üzerinde herkesin şu veya bu hakkı iddin etmesinin ne faydası vardır? İngilterede bizim başlıca ehem- miyet verdiğimiz nokta, hususi ve Hoari mabiyetl haiz olan Alman borçlarıdır. Alman tacirleri kredilerini muha- faza edebilmeleri —için — scnebilere olan borçlarını vermelidirler. Alman Hearethanelerinden — alacaklı — olan Londra bankerleri Loxzan Konferanın hiç aktedilmezse, bundan mütcessir değil, memnun olacaklardır. Çünki hepsi de bu konferansın nasıl bir bava içinde aktedileceğini ve ne gibi fenalıkları doğuracağını — bil- mektedirler, Fransızlear bize kargı dalmi bir | bir Çin, İki Senede Harp Ve Hastalıktan Nankin 22 — Tutulan İstatis- tiklere göre son iki sene | da Çinde (164551) kişi ölmüştür. | Kaybolanların adedi (946) bindir. (7800) insan rehine olarak mev- kuftur. (310) bin mesken yakıl- mıştır. Bu müddet — zarfındaki hasar miktarı , (500) milyon Mek- sika dolarıdır. * Nankin 22 — Mareşal Şan - Kay - Çek beraberinde İcral Mec- lisin sol cenah lideri ve şimdiye kadar kendisinin en büyü hasmı olan Van-Çing-Vey ile beraber buraya gelmiştir. Royter Ajansı — mümessilinin sualine — cevaben — Mareşal demiştir. ki: *— Mali ve siyasi buhranın halli çarelerini temin hususunda yalnız müşavir sıfatile bir teşeb- büste bulunmak için geldim, Da- imi surette Nankinde kalacak değilim.,, 'Amerikadaki Son Feyezan Vak'aları Vaşington 22 — Amerikada | son defa birtakım &u bentleri- nin yıkılması ile hâsıl olan zarar- ların miktarı (50 ) milyon dolara baliğ olmuştur. İş mahafili birta- kımı nsanların teessürünü mucip olan bu halden dolayi ayni tess- sürü duymakla beraber birtakım işsizlere çalışma vakti — çıktığı için memnuniyet — göstermekten de nefeslerini menedemiyorlar. Bu tesisatın yeniden inşası bir kaç bin ameleye iş temin ede- cektir. şemreene aa kin beslemektedirler. Bunun #sebebi Ingilterenin her vakit Fransız siya- setinin arkasından — gitmek iate- memesidir. Avrupaya ait münakaşalarda İn- gilterenin kaybedecek menafil var- dır, fakat — kazanacağı — hiçble şey yoktur. Bize kalırsa gerak siyas! ve gerek mali sahada İngiltere hükü- meti Avrupalıların sonu gelmiyen kinleri, kıskançlıkları ve korkuları ile başbaşa bırakmalıdır. , -— EDEBI TEFRİKAMIZ : 12 AÇLIRK Müellifi: Knut Adam benim helecanıma dik- kat etmeden devam etti : — Zannederim ki 2 numaralı sokak dediniz. Bir zamanlar ben orada herkesi tanıyordum. Ev sahibinizin adı nedir ? | Ondan kurtulmak için alelâ- eele bir isim uydurdum. Bu ismi gelişi güzel bana musallat olan adama doğru atıverdim; — Happolati, dedim. Kelimenin hiçbir hecesini ka- çırmadan, herif, tasdik etti; — Evet, happolati, dedi. Ona hayrtle baktım; bütün tiddiyetini muhafaza ediyordu ve düşünceli bir hali vardı. Aklıma gelen bu manasız ismi telâffuz eder etmez herif bildi ve tan- Hamsun Mütercimi: P. s. yormuş göründü. O aralık pake- tini sıranın üstüne koydu ve si- nirlerimin içinde bütün tecessü- sümün titrediğini duydum, Dikkat ettim ki gazetenin üstünde bazı yağ lekeleri vardı. — Ev sahibiniz bahriyelidir, değil mi? Diye sordu. Herif, ve sesinde istihza izleri yoktu. — Hatırladığıma göre bah- riyelidir, diye ilâve etti, — Bahriyeli mi? Dedim, beni mazur görünüz, siz galiba onun kardeşini — tanıyorsunuz. Benim bahsettiğim J. A. Happolatidir, memur. Ben artık bu bahsi kesecek sanıyordum; fakat herif herşeye uyuvordu. 1,118,351 Kişi ını Çevirmeli Ve Fransa likl. Senede ı: Ğ Çinin Müthiş Zayiatı Kaybçtti , - O e - p Amerikada yıkılan setler, ta utaklardaki büyük şoseleri bile Böyle akar su mecraları haline getirmiştir Ö;mğetf Akvam |Burçlar Mesele- Meclisinde Bulun- mak İstenmiyor Londra 22 — Fransız Baş- vekili M. Laval ile görüşmek arzusunâ rağmen M. Mak Donalt, işlerinin çokluğundan dolayı Pa- rise gidemiyeceğini söylemiştir. Hariciye Nazırı Sir Con Simon da Cenevreye hareket etmek üzere iken ve yolda Parise uğramak kararını vermişken bu karardan vazgeçmiştir. Bundan dolayıdır ki Cemiyeti Akvam Meclisinin küşadında bu- lunamıyacak ve kendisine Lort Sesil vekâlet edecektir. Maamafih daha sonraları meclisin mesaisine iştirak edecektir. « Paris 22 — İşlerinin — fazlal- ğgından dolayı Başvekil M.Laval Hariciya nazırı sıfatile Cemiyeti Akvam — Meclisinin açılmasında bulunamayacaktır. Daimi aza M. Briyan da is- tirahate muhtaç olduğundan Fr- ransayı M. Pol Bonkur — temsil edecektir. ——— e — trikli harfleri büyük bir teşebbüs. | Sahayı yoklamak için sordu; — Söylediğiniz, çok kurnaz bir adam olacak. — Hilekârın biridir, dedim, her işe aklı yatan, Çinden şanu, Japonyadan bunu getiren... İhtiyar neşelerek, — Ha, ha, ha... Vay cannına, dedi. İş enteresan olmıya başla- mıştı. Artık vaziyete hâkim de- gildim: Başınıda arka arkaya bir sürü yalan peyda oluyordu. Ye- rime tekrar oturdum, gazeteyi ve esrarlı vesikaları unutmuştum. Heyecana geliyor ve muhatabımın sözlerini kesiyordum. Küçük cüce- nin masumiyeti beni inada düşürüyor, onu yalanlara, boğmak, adama- kıllı şaşırtmak istiyordum. — Happolatinin icat ettiği elktrik cihazından bahsolunduğunu duydunuz mu? — Nasıl, elek... — Karanlıkta ışık vorem elek- sinde Vaziyet Fenalaşıyor Viyane 22 — Tamirat borçları, Almanya ve Fransa'nın bu borç- lar münazebetile aldıkları vaziyet- lere dair Nöye Fraye Presse gazetesi şu mütaleayı serdediyor: “ Bütün milletler ve bilhassa (18) milyon işsiz, devlet adamla- rının Lozan Konferansını gerilet- mek hususunda verdikleri kararı bir türlü anlıya mıyorlar, Hey'etlerin fikirlerini neşreden Tagesçaytung gazetesi de diyorki: Tehir keyfiyeti Almanyanın menfaatine hizmet etmekten baş- ka bir işe yaramıyacaktır. Çünki M. Brüning, bügünkü, — şerait altında belki birtakım fedakâr- lıklarda bulunacak, bu da, sonra birtakım meş'um neticeler vere- cektir. Fransa pek yakinde, müzake- reci olarak karşısinda milliyet- perver Almanları bulacaktır. O- nun siyaseti buna doğru gidiyor. Gandinin Üçüncü Oğlu Da Mahküm Londra, 22 — Gandinin üçün- cü oğlu olup 19 kânunusa- nide tevkif edilen Bardoli Randas on sekiz ay hapis cezasına mah- küm edilmiştir. Milyonlarca — kron ortaya atıldı, matbaanlar, müesseseler faaliyette makinist alayları meşgul, sabit maaşlı, yedi yüz kişi çalışıyor, dediler. Adamcağız yavaşça: — Ne diyordum, ben size... Diye söylendi. Fazla bir Şşey — sölemedi. Anlattıklarımın hepsine kelime, kelime inanıyordu, hiç değilse parmağı ağzında — kalmıyordu. Bu beni birarx —sukutu hayale uğrattı, uydurduğum — yalanlarla çılgın bir hale geleceğini tahmin etmiştim, Gelişi güzel, başı sonu olm- | yan birkaç yalan daha tahay- yül ettim: Happolatinin İranda dokuz sene nazırlık ettiğini söyle- dim, ve: — İranda nazır olmanın ne demek olduğunu belki tahayyül edemezsiniz? diye sordum. Gönül İşleri Ailede Çocuk |Kimindir? Ankaradan (N.L.) imzalı bir mektup aldım. mektupta çocuk meselesine temas ediliyor ve bir ibtilâf hakkında uzun izahat ve- rildikten — sonra “ ailede çocuk kimindir?,, Sualini soruyor. Bu sualin cevabım herşeyden evvel kanuni cepheden izah etmek lâzım geldiği kanaatindeyim. Çün- ki Kanunu Medeni aile, yani anne, baba ve çocuk meseleleri üzerin- de çok fazla durmuş, hepsinin hak ve vazifelerini tayin etmiştir. Kanunu Medeni çocuğa malikiyet meselesinde ana ve baba İçin müsavi hak tanmımaktadır. Hatta çocuğun — terbiyesi — hususunda ana ve baba ayni derecede hak ve vazife sahibidir. Annenin ve- ya babanın telâkki' tarzları biri- | birine uymadığı takdirde çocu- ğun müşterek bir terbiye siste- mi tatbik olunmak — suretile yetiştirilmesini kanun — ayrıca | tesbit etmiştir. Fakat talâk meselesinde iş değişir. Bu takdirde çocuğun anne veya babadan hangisinde kalacağını hâkim tayin eder. Hâ- kimin — bu işte nazarı dikkate alacağı tek bir nokta — vardır: Çocuğun iyi yetişmesi. Şurasını da İşaret edelim ki hâkimin kararı anneye veya ba- baya devamlı bir hak vermez. Çocuk bugün annede - bırakılır. Fakat yarın öyle bir vaziyet bâ- sıl olur ki hâkim çocuğun İstik- bali noktasından mahrüurlu bula- bilir. Bu takdirde çocuğun ba- banın yanında kalmasına hükme- debilir. Hâkimin bu huşustaki salâhiyeti çok geniştir. İsterse çocuğun terbiyesini başka kim- selere da yükletebilir. HANIMTEYZE -— TAKVİM —— / CUMARTESİ | 1 Gün 21 - Kâ.sani - 032 Kasım 77 Arabi Rurat 15-Ramaran - 10-KA, * sanl - 13548 Vakit |Ezant | V. & | Vaktt Ezant| V. ti Akşam ııîlı'ı. 1 Yatas |1 368 Tasak İi nis 1850 Orada nazır olmak, burada kıral olmaktan fazla bir şeydi, hemen hemen sultanlık demekti. Fakat muhatabım — acaba sultan- lığın ne demek olduğunu biliyor muydu? Bereket versin Happolatı ismi her şeyin imdadına yetişl- yordu. Aksıyan hiçbir. anokta yoktu. Bu defe da Üç yüz esiri olan ve sarı güllerden yı- pılmış bir yatak Üzerinde uyuyan kızından, prenses, peri, İlayaliden bahsettim. Bu kiz hayatımda ıürfh“iüm en güzel mahlüktu. tiyar gözleri bir hvıyr ilı.;6 yerde, " dalye — Ah, dedi. üK a e CASOLAM — Güzel mi dediniz? Peres- tişe şayandı. Bir evliyayı — bile şeytan yapacak kadar şirimdi, yabani ipek rengini andıran göz- leri, anberden kolları vardı. Bir nazarı karşısındakini — bir gibi baştan çıkarırdı. e Arkası var)