14 Ocak 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

14 Ocak 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aARĞR Söyliyenler: Şaziye - M. Kemal Maviş — Hayır.. hayır.. ha- yır.. Nafile yaklaşmayın Kerim Kerim — Maviş Hamm... Ma- viş.. Mavişçiğim.. yalvarırım, yal- mız iki kelime söyliyeceğim.. Ne olur.. Bakın saat sekiz buçuk oldu, gideceğim, sizi bekliyorum. Maviş — Kerim Bey bu sev- dadan vargeçin... Orruvar. Kerim— Mümkün değil.. Eğer #özlerimi dinlemezseniz şuradan şuraya gitmem.. Kabul etmiyor musunuz ? Maviş — Hayır.. Daha sırası, saati gelmedi... Kerim — Canım bir çift lâ- kırdının da sırası, saati olur mu? Maviş — Elbette.. Kerim — Demek ki daha kabul saatiniz gelmedi öyle mi? O halde beklerim.. Maviş — Nafile beklersiniz., Bugün kabul günüm de değil... Kerim — O halde ben de giderim.. Allaharsmarladık.. Maviş — Güle güle.. Kerim — Hayır gitmem.. Beklerim... A., bu böyle — yürümez.. unutuyorsunuz. ki Üüç haftaya kadar nikâh memurunun kar- şısına — çıkacağız.. Bunu bilmi- yen kalmadı.. Buna siz razısınız, dostlarımız. memnun işin yalnız bir ciheti kaldı.. O halde görü- yorsunuz ya hakkım var de- mektir.. Hakkımı verin.. yoksa verilmiyen haklar alınır.. Bilmiş S (Şiddetle ) üstü: Maviş — (Şiddetle tüme [elmeyi: diyorum.. Daha hiçbir hakk k.. Bunu da siz Bilmiş olun. Hangi haktan bah- sediyorsunuz? Kerim — Söylemek ve dinlet- 'mek hakkımdan.. Biliyorsunuz ki sizi..... Maviş — Çok söylediniz.. Kerim — Nekadar çok söy- lesem yine az.. Size merbutum... Maviş — O halde bunu ispat için kendinizi tutarsınız.. Kerim — Bilâkis şu dakika- daki ısrarlarım, bunu ispat etmez mi? Sizinle evlenmek isteyişim bunu ispat etmez mi? Maviş — (Sesini değiştirir ) Yaramaz çocuk.. biraz daha sa- olur.. — izdi- bırh olsanız ne yaca karşı — hürmetiniz buka- dar mı? Kerim — A.. Masum bir mükâleme aşkı da, izdivacı da kirletmez.. Bilâkis — süsler — ve yükseltir... Maviş — İyi ya işte.. be.ıı tevazuu ve sadeliği severim,. hiç #üsten hazzetmem.. Kerim — Size — yalvarırım.. Maviş — (alay eder) ya?., De- mek ki ısrarınızda sebat edi- yorsunuz, öyle mi? ( Manalı) te- essüf ederim Kerim — Hele siz razı olun.. görürsünüz.. Maviş — Ah.. sizler.. Kerim — Çok rica ediyorum, yalvarıyorum... İki kelimecik... Maviş — Hayır.. Kerim — Ben pişanlınız.. Maviş — Hayır.. K:riı:ı — Müstakbel uvcmh mfatile beni dinlemenizi istiyorum. DÜELLO Maviş — Şimdi değil. on beş saat sonra? Kerim — Niçin şimdi değil de on beş saat sonra? Maviş — Şimdi tecrübe edi- yorum.. Kerim — Şimdiye kadar tec- rübe ettiğiniz yetmedi mi? Be- nim artık tecrübeye tahammülüm kalmadı.. 15 saat değil, 15 sa- niye bile bekliyemem... Maviş — Beklemelisiniz? Kerim — Hayır bu 15 saat benim için 15 asır kadar uzun sürecek.. 15 saat vade ile söy- lenecek bir söz bütün harare- tini kaybeder. Maviş — Erkekler için belki.. ,Kerim — Muhakkak.. Peki amma şimdi nerede ise anneniz gelecek.. Şurada karşı karşıya ge- çirilecek on beş dakikamız ya var ya yok. Bundan niçin istifade etmiyelim.. Siz ne bain şeysiniz böyle... Maviş — Hain değil.. Sadece metin bir kadımm Kerim Bey.. Ben vaktile ahtettim. Bu ahtimi bozmıyacağım, Kerim — Bozacaksınız.. Maviş — Hayır. Kerim — Evet. Maviş — Hayır. Kerim — Görürüz, | — Maviş — Görürsünüz. Kerim — Bana meydan mı okuyorsunuz ? Maviş — Evet. Kerim — ı(’esküıl.cmt , Maviş — an sonra (akelı“ı:hk çalar) darıldımz mı? (süküt) Size söylüyorum. Kerim — Hayır. Dargın de- gilim.. Sadece ben de metin olmıya karar verdim. Maviş — Tebrik ederim. Kerim — Acele etmeyin.. Be- nim metanetim sizinki gibi mu- kavemete değil, taarruza bazır- lanmak için, Maviş Hanım.. On dakikaya kadar ısrarımda mu- waffak — olamazsam hiçbir. şeye lâyık olmıyan- — bir erkek — ol- duğumu anlıyacağım ve meyus olacağım.. meyus olacağım ve.. ilip gideceğim.. SEk çi — ( Gülerek ) Körim bey, siz evvelce aktörlük ettiniz- mi? Kerim — Teessüf ederim, o- yun mu oynuyorum zapnediyorsu- nuz? Maviş — Zannetmiyorum.. E- minim,.Eminim ki bu meyus çeh- reniz, bu heyecanınız, bu isyan- nız hiç te semimi değil.. Kerim — Peki,, Siz benden şuracıkta masum bir ricayı esirger- seniz,beni bu kadarcık bir..... lüt- fa layık görmezseniz.. beni.. âza- mi on beş yirmi gün sonra zev- ciniz olacak bir adamı.. şu halde ben nasıl olur da istikbal için U- midimi kesmem... Ben ki aylar- Gelecek Hafta: Habibe Mollanın Fiskosları -Eski Düğünler- danberi size merbutiyetimi söylemek- teyim.. demin yine söyledim. Şimdi yine söylüyorum.. İşitti- niz mi, anlamadınız mı? Maviş—İşittim, anladım. Fakat bunu çok söylediniz.. Çok söylüyor- sımuz.. Bu kadar Çok söylenen, iptizale uğratılan bir arzu iyi hissedilen birşey değildir. Bir ince bareket bin ısrardan daha mü- essirdir. vek Kerim — Pekâlâ.. O ince ha- reketi siz ilham edin.. Siz işaret edin, ben yapacağım.. Maviş — Peki. Yarın öğleye kadar sabredin.. Bu hareketiniz bana karşı olan alâkanızı ispat edecek . Kerim — Hayır., Bu bahse tutuşmak oruç tutmak gibi birşey olur, Halbuki coşan bir hissi zaptetmek mümkün değildir. Maviş— Merbut olmak her türlü kuvvet yaratır.. Hatta gabrı bile. Sadakat okadar yüksek, okadar muazzam bir küvvettir ki bherşeye hayat verir, hatta rüyalara bile.. Sabredin.. Yarın öğleyin dostla- rımızın arasında nişan yüzüklerini parmaklarımıza geçirdikten sonra evvelâ alnımdan öpersiniz.. Sonra da.. bütün hissiyatınızı kulakları- ma ve gözlerime dökersiniz. RADYODA BİR DİYALOĞ Kerim— Sonra da.. Evet sonra da.. Hayır Maviş Hanım.. En sonra değil.. evvelâ evvelâ.. mü- tekabil hissedilen bir duyguyu ispat edecek en kuvvetli, en cazip şahit sözdür, kalp sözüdür. Haydi inatçılığı bırakın.. Hani kimsesiz bir çocuğun içi titriye titriye istediği birşeyi vermezseniz nasil üzülür, ağ- larsa.. Maviş — ( Gülerek ) aman Allah aşkımza ağlamayın.. Hiç gülecek halim yok.. Kerim — Çok kalpsiz şeysiniz. Demindenberi kulağınızın dibinde söylediğim şeyleri işitmediniz mi? Maviş — İştttim Kerim Bey.. Çok işittim. Size kalbimi dök- mek istiyorum, cümlesile kulak- larım doldu.. O kadar doldu ki artık taştı, —almıyor.. Siz erkekler ne tuhaf şeylersiniz. Zannediyorsunuz ki bir kadının kalbine giden en kısa yol ku- laklardır.. Kerim — Evet.. Kadının göz- leri görmezse... Maviş — Evet. Görmiyen gözler sizdedir.. Siz erkekler bir kadına bakar, bakar, bakarsınız.. Sanki bir manzara, bir tablo seyreder gibi.. Fakat acaba onu görebilir misiniz? Siz erkekler biraz sevince -hayır yanlış söyledim- hazzedince derhal bir kabraman kesilirsiniz., Kaleler fethetmiye — hazırlanan bir kumandan gibi karar verir- siniz.. Fakat| unutursunuz. ki sonunda| esir olup kalacaksınız.. Kerim — Ne? Esir mi? Maviş — Evet.. Esir.. Esir.. (gülerek) Kerim Bey, demin on dakika zarfında maksadınızı elde edeceğinizi iddia — ediyordunuz.. Siz vaktin geçtiğini unuttunuz amma ben unutmadım.. Bakın mühlet geçti. On Üüç dakika oldu.. Mağlüpsunuz.. Kerim — Hayır aldandınız Hanımefendi.. Saatiniz çok ileri... Beş dakika yanlış söylediniz... da- ha sekiz dakika geçti.. Maviş H. dokuza iki dakika kaldı.. İki: dakikaya kadar beni dinlerniye mecbur olacaksınız.. Hazır olun. Maviş — (Korku ile) nasıl? Kerim — Korkmayın.. Size bir amir gibi maddi bir kuvvet'e Yazan: J. Galip hücum etmiyeceğim. Maviş — Zannederim.. — bir bu eksikti. Kerim — Bilâkis size hatta eg skrataş aa imi ğim ve yalv: ğum.. için ideal oldunuz. Sizi çok takip ettim, Nihayet bana, hayat arka« daşı olmak bahtiyarlığını bahşet- tiniz. Nişanlanmağı — kabul — etti- hiz.. yarın nişanlaniyoruz.. Ve bir ay sonra da evleneceğiz.. Şu ha de siz verdiğiniz sözle manen benim sayılırsınız.. Sizden istedi- ğim müsadeye gelince, bu, sizden daha evvel istediğim küçük bir avans.. küçük bir sadaka.. daha doğrusu bana karşı olan sempa- tinizi ispat edecek miniminicik bir hediye olsun, ne olur.. Size yalvarırım. Maviş Hanım, Maviş- çiğim. İki dakika geldi, geçiyor.. ve işte ben ümitsiz, boynu bü- kük, süngüsü düşük ayrılıyorum... gidiyorum, bakın işte gidiyorum. Eğer beni üzmek istemiyorsanız müsade edin. Kalbimdeki - gizli sırrı size iki kelimede hülâsa edeyim, Fakat görüyorum merha- metsiz bir inatla beni boş gön deriyorsunuz? Maviş Hanım. Bu, aramızda küçük bir düella idi.. Siz galip geldiniz.. Beni yaralad nız.. Beni yanınızdan yaralı bir kalple gön- dermeyin.. Bakın işte.. Ayakla- rınızın dibine oturdum. Çocuk gibi yalvarıyorum.. Eğer iki sani- yeye kadar bir kelime ile beni te- selli etmezseniz, bana ümit ver- mez, istediğime muvalakat etmer- seniz buradan çıkıp giderim. Ve bir daha sizi rahatsız etmem.. Allaha ısmarladık.Hakikaten kale duvarı gibi aşılımaz bir tabiatımız yarmış.. —Allaha ısmarladık - taş kalpli kadın .. Maviş — (İçinden gelen bir sesle haykırarak ) Kerim Bey. Kerim Bey.. Kerim, geliniz. Kerim— Bir şey mi söylediniz Maviş Hanım? Maviş — Evet, Kerim — Buyurun .. Maviş — (Değişik bir ses, ve şefkatle) beni yalnız bırakma- yınız.. Burada oturmanıza müsaa- de ediyorum . Kerim — İstediğim şartı ka- bul ediyor musunuz ?. Maviş — Haydi.. Sabırsız Ço- cuk.. Kerim — Ah.. Kalbimde sak- ladığım şey nedir biliyormusu- nuz? İşte söyliyorum. Size bir hediye almak emelindeyim.Fakat., Bu hediye sözü Mavişin yü- reğini boplatırken saat da doku- zu çalar. Maviş — Dokuz! Kerim — Evet.. 9.. İşte tam saat dokuzda düelloyu kazandım.. Maviş Hanım.. Bu saat benim zaferimi ilân ediyor. Oh ne mes- udum.. Yaşasın .. Maviş — O kadar çabuk sar- hoş olmayın muzaffer Bey.. Asıl zaferi bundan sonra kazanmalısı- nız. Hem dikkat edin.. Zaferleri ve saadetleri kazanmak — onları muhafaza etmekten çok kolaydır"

Bu sayıdan diğer sayfalar: