îw l Siyaset Âlemi 1932 Birçok Meselelere Gebedir 1932 senesi, 1931 in arkada bıraktığı — halledilmemiş — bütün meselelere gebedir. 4 İktısadi buhran, işsizlik, tami- rat, teslihat, borçlar meselesi falan ve filân... Hindistanda — başlıyan kıyam hareketile Mançuride patlak ve- ren Çin- Japon silâhlı ihtilâhim da bu muadelelere ilâve ederseniz, insanların karşı karşıya bulun- dukları — müşkülâtın — derecesini kolaylıkla anlıyabilirsiniz. Boş zamanlarında fikir uğraş- fırıcı temrinler yapmaktan hoş- lanan bir| dost, geçen gün, elin- de bir kâğıtla yanıma geldi, bir mana çıkaramadığım şu rakam- ları gösterdi: 15 — 1932 15 — 1914 19 — 19386 — 19— 1918 Bakışlarımdan bir şey anla- madığımı görünce izah etti: Umumi harp (1914) te baş- ladı. Bu seneye ait rakamları sırasile cemedersek (15) yekünu- Bu buluruz. Harp (1918) de bitti. Bu ra- kamların sıra ile cemedilmesi de (19) adedini veriyor. (1932), yeni bir harp tehlike- sile dolu görünmektedir. Bu ra- kamların ayni usul ile cemlerin- den hâsıl olan yekün (15) tir. (1936) ise (1918) adedini teş- kil eden rakamların cem hâsılına müsavi bir yekün veriyor. Bu tesadüfi neticeyi garip bulmaz mısın? Dostumun, biraz fazlaca ha- | kuvvetine istinat ederek çı- Crdığı bu muzlim netice, beni telâşa düşürmedi. Meş'um ra- itikadım için tamamen bir tesadüf ad- dettiğim bu hesap oyunu karşı- sında, sükünetimi muhafaza et- tim, Fakat insanların, tehlike ve şuriş ihtimalleri önünde en basit hâdiselere bile türlü mana ver- melerini haksız bulmadım. Şu balde; insanların dimağı, mütemadiyen bir tehlike gelece- ğini düşünerek faaliyettedir. Bu tehlikenin her an infilâk etmesi mümkün görünüyor. Öyle yal Harp sözü hâlâ ağ- za alınmadan Mançuride iki ordu biribirile boğazlaşıyor.! Şehirler yanıyor, insanlar ölü- “SON POSTA ,, nın Milli Tefrikası : 75 SON POSTA HARİCİ HABERLER Gönül İşleri Nasıl Fransız Kabinesi Değişiyor Mu? Sevmeli? Mançuride M Fransız Kabinesi Değişiyor Mu? Paris, 8 — Nazırlar Meclisi- nin dünkü içtimamda Reisiclm- hur M. Dümer ile Başvekil M. Laval, müteveffa Harbiye Nazırı M. Maginot'nun hatırasını yâd ve tezkâr etmişlerdir, bütün mat- buat, mütevelfa hakkında hürmet ve takdir. bislerile dolu yazılar neşretmektedir. * Paris, 8 — M. Maginot'un vefatı ve M. Briyanın sıhhi vazi- yetinin fena olması hasebile hâ- is olan vaziyet, —parlâmento koridorlarında, muhtelif mütalea ve tahminlerin serdine — vesile teşkil etmektedir. M. Laval'ın Harbiye ve Hariciye Nezaretle- rine yeniden kimseyi tayin ile iktifa — etmiyeceği, — kabinenin müşterek istifasını vermeyi tercih edeceği zannolunmaktadır. Baş- vekil, müstakar ve muayyen bir zaman ile tahdit edilmiş bir Erognnıı tatbikı — hususunda er iki teşril meclisin ittihadının tahakkuk etmesini temenni et- mektedir. M. Dumer'in yeni kabine teşkile M. Laval'ı ymeını:r ed:-i ceği, yeni kabinede Radikal Sosyalistlerin de hükümete işti- rakinin temin edileceği tahmin edilmektedir. Mançuride Müşterek Hareket Mi? Vaşington, 8 — Mançuride alâkadar bulunan devletler tara- fından geniş hudutlu ve kat'i bir hareket yapılacağı söylenmek- tedir. Resmi mehafil izhar edilen .bu fikre başka birşey ilâve et- memektedir. or ve bütün dünya duyulan alâ- ııııın derecesine göre kısmen ümit, şıımuı endi;:h dolu gözler- le bu faciayı seyrediyor. kım’ıve & oyunu İlâtife- sini bir tarafa bırakırsak vazi- tin kimseye büyük ümit verici ir halde olmadığım kabul et- memiz lâzımdır. AEH, MİNEL AŞK! — Ben, Halimin ağzından, size — olan — alâkasını — bana hitap ederek anlatıyormuş gibi yazmak istiyorum. — Bu daha güzel, — Zannederim, Çünki, bili- yor musunuz, sizi çok seven Ha- limin ağzından anlatmak romana hararet verir; , sonra, bir âşık kadar hiç kimse bir kadından alâka ile bahsedemez. — Fakat bir âşık mübalâğa eder, değil mi? — Onun sözleri arasında ren- zini değiştiren hakikati bulmak Omancının vazifesidir. Nitekim, sen, bir kere de sizi dinlemek MUHARRİRİ: SERVER BEDİ için geldim. Fakat sizden duy- duklarımı ağzınızdan r-_m: ; yalnız, Halimin sözlerinde! !ıı:bılliılın. yanlışlıkları biraz eğeliyeceğim, törpüliyeceğim. Elhasıl, evvelâ, Narin bana hayatını anlatmıya razı oldu. Bir program — yaptık, buluşacağımız günleri tespit ettik. Hikâye on gün sürdü, Halim beni hergün arıyor, — E, e?.. Bugün neler an- lattı bakayım? Diye soruyordu. Ben ona dinlediklerimin hep- sini anlatmıyordum. Ufak tefek bazı izahat veriyor: ! üşterek Hare kete Doğru d 5 b Mukdende maktul düşen Brahmenlerin İstirahati ruhu için yapılan âyin işte böyle garip maskelerle lcra ediliyor Teslihat Ve Tamirar Konferansları Londra, 8 — Hindistanın ter- ki teslihat konferansındaki heyeti murahhasasını ezcümle Ağahan ve Sir Samuel Hoare teşkil ede- cektir, * Londra, 7 — M. Mak Donalt öğleden sonra Cemiyeti Akvam Kâtibi Umumisi (Sör Erie Drü- mond ) u kabul etmiş, mülâkat uzun müddet devam etmiştir. * Londra, T7 — Tamirat kon- feransına iştirak edecek başlıca K hhasl Hariciye Nazırı Sörjen Simon ile M. Çamberlaynden — ibaret olacağı anlaşılmaktadır. y Londra, 8 — Mak Donalt, Jon Simon ve Çamberlayn top- lanarak tamirat — konferansında takip edilecek siyaset hakkında görüşmüşlerdir. Roma 8 — Tahdidi - teslihat konferansına gidecek murahhas heyeti, alâkadar nazırlar ve askeri erkânın — iştirakile ilk — içtimamı aktetmiştir. — Üst tarafını românda ©- | lim kursun: Diyordum, * Narin, hikâyesini bitirdiği gün, ben bir cigara yaktım, ayak ayak Üstüne attım: — Mükemmel, dedim, şimdi bütün romanın bütün umumi ha- vasını kavradım. Yalnız, kabul dersiniz. ki, çok mühim bizsey eksik. — Nedir 0? — Bu roman nasıl bitecek? — Roman buraya kadar. Ha- lim ve ben biribirimizden ay- rıldık. Her roman iyi bitmez ya, — Hayır. (Fakat sizin bilme- diğiniz bir nokta var, Roman devam ediyor. Halim' berbat bir halde, Narin omuzlarını silkti; — İyiya, işte. Romamnızın son cümlesini de buldunuz: “ Ha- ) Kar, Sel, Fırtına ' V: T- karların hıinlw:p.m ve gdynıılnlıı nebir- leri taşmış, bir körüyü sel götür- müş, kırk ev sular altında kalmıştır. * Belgrat 7 — Memleketin her tarafına — şiddetli kar yağdığı haber — veriliyor. Hemen her tarafta yollar üzerinde münakale durmuştur. Otomobil ve otobüs nakliyatı da kesilmiştir. * Natal 7 ( Cenubi Afrika ) — Feyezan yüzünden husule gelen zararlar azimdir. Kap şimendi- ferleri nakliyatı intizamını tama- men kaybetmiştir. Birçok köprü- ler yıkılmış, yollar harap olmuştur. KA A e ae -— TAKVİM — / CUMARTESİ | 31 Gün 9 - Kâ.sani - 932 Kamm 683 Arabt Rumt 1- Ramazan » 1350 İ27-KA. - evvel - 1348 Vakit t V.er Vakit E Ve Güneş | 2. 29 7. 26 | Akşamlız. — /16. s8 Öğle |7 21z 1 | Yataz L 3818 35 Tdadi | 9. G14 45 |lmsak İl2 0 S 34 Birinci İnönü muzafferiyeti berbat bir halde ,, der, ke- sersiniz. — Fakat arkadaşımın daha berbat bir hale gelmiyeceğini kimse temin edemez. — Eh, siz de son neticeyi ak mak için biraz bekleyin. u .—İnülıır etmesini mi bekli- yeyim. — Bilmem artık. Narin, müstehzi, gülüyordu. Fakat ben bu istihzasının içinde bafif bir hüzün de farkediyor- dum, Bu sefer ben ağzımı açtım: Halimin dürüst -h._.şhm.;ı:; ğgindeki muvaffakıyetini, şöhre ona karşı nihayetsiz aşkını, vic- danini anlattım. Bu - ayrılıktan sonra nekadar değiştiğini, ad- liye âleminde nüfuzundan neka- dar kaybettiğini söyiedim, “ Türkiye büyük bir avukat, büyük bir kalp, büyük bir mes. Geçen gün dostlarımdan biri “gençlere nasıl sevmeleri lâzım geldiği mektep te veya evde öğ- retilmelidir.,, Bod Filhakika insanı hayatta aşk kadar alâkadar eden hiçbir. şey yoktür. Amerikaya nasıl gidilir bilmiyebiliriz. Bu husustaki ceha- letimiz bize zarar vermez. Fakat sevmesini — bilmemekten doğan facia “ve felâketlerin. hududu oktur. Bu mülâhaza ile kendi ken- dime düşündüm ve gençlere bir aşk kaidesi tespit ettim: 1 — Sana yapılmasını iste- mediğin şeyi sevgiline yapma, 2 — Hayalini kullan. Kendi- ni sevgilinin yerine koy. O vakit onu rencide edecek söz sarfet- mekten, ihmal etmekten, yahut kaba hareketlerden — kurtulmi olıır;unuı. : — Sevgilini olduğu gi kabul et. Kabul edemiyorsan onu sevmiyorsun demektir. Onu değiştirmiye kalkma. Eğer suyun« ca akmıyorsa, gönlünü başkasına ver, fakat onu rabhatsız etme, 4 — Tenkit etme, Dünyada hata bulmak hem kolay, hem tehlikeli bir şeydir. 5 — Onda — beğenmediğin şeyleri tespit et ve fırsat düşü- rel bu meziyetlerinden tak- dir ile bahsetti. —Takdir, aşkın en kuvvetli dır. seni mesut — ettiğini ve berkesten fazla alâkadar ol- duğunu izhar ve ihsas et, 7 — Onun kaprislerine î'iı yum. — Söz söylemek - istemediği zaman konuşması için ısrar etme. Neşelenmek istiyorsa, neşesini kirma, 8 — Sevgilinin - şahsiyetine hürmet et. Onun da sizin gibi bir çok hususiyetleri olduğunu kabul et ve bu husuyetlere hürmet et, 9 — Sevgilinizin sizinle meş- gul olmasına müsaade ediniz. Bir kız, kendisine ihtiyaç hissedil- diğini görmekten zevk duyar. IOH_— I’âımiıııi '&L Açık kok nuş. Hiçbir şey gizleme, 1 — Kadm erk hâkim olmak iddiasındadır. I;ubıı müsa- ade etme. îlııı'yeuııl muhafaza et, 12 — Kadın, kendisine faik bir erkek arar. Ondan geri kak mamıya çalış. 13 — Daima nazik ve terbi- yeli olunuz. Teklifsizliğin müte- kabil hürmet ve muhabbeti bo- zacak kadar ileri gitmesine mey- dan vermeyin. 14 — Her fırsat düştükçe aşkından bahset, İki taraf ta bunu daima işitmek ihtiyacındadır. HANIMTEYZE lek adamı kaybedecek. ,, Dedim. Hatta daha ileri gittim: — Eğer, dedim, bir İngiliz kadınından ziyade, bir Türk er« keğinin kızı iseniz yalnız ona de- ğil, memlekete karşı da bazı va. zifeleriniz var, İtirax etmesine meydan bırak- madım. Hâleti ruhiyesinin geçir- diği bütün tahavvüllere dikkat ederek sesimi alçattım, yükselt. tim, — yumşattım, sertleştirdim, söyledim, süyledim, söyledim, Mi%ılk bir ciddiyetle beni din- — Size yarın cevap verece- ğim, dedi, — Yarın, dedim, Halimi ya ihya, ya idam edeceksiniz, Elini öperek yanından ayrılı dım, (Arkası var )