—l10— —Muhakkak bana da bir da- yak ihsan etmiştir. Bari şu adım- ları kızdırmıyayın da dervişin duası yerine gelmesin! Maamafih bu sükün, kabada- yılardaki dalgınlık, uzun müddet devam etmedi. e nirler ya avaş dü canlı yürekle tedricen tabiileşti ve onlar mutavvel bir uykudan miyiz, mezarda mıyız, vallahi farkında değilim? Züpte Bey, cevap verdi: — Galiba meyhanedeyiz. Çün- kü önümüzde şarap var, meze var, usta Bohor da emir bekliyor! Se Öyleyse ne duruyoruz, içelim. Artık neş'elenmek üzere idiler, Hepsinini göz bebeklerinde ayni hayal, dervişin hayali yaşamakla beraber hiç biri ondan bahsetmi- yordu. Çünkü dervişi dile getir- mek deminki odalğınlığı av- det ettirmek olacaktı. Böyle bir meskeneti istemiyorlardı. Ayni za- manda dervişin kendilerine vadet- tiği, yahut ihsanetmiş göründüğu mesnetler, servetler üzerinde mü- | kaşa açmaktan da çekiniyorlardı. Binâenaleyh hislerine galebe ederek başka vadilerde musahabe yürütüyorlardı. Dilin zihne tercü- man olmaması, olamaması çok ağr bir keyfiyettir. Dalkavuklar, iki yüzlüler, kısmen de kadınlar, düşündükleri şeyin zıddını söyler- ler, söyliyebilirler. Mebtaba ba- karken yemekten, dalğalar karşı- sında ateşten bahsetmek, ancak müdahinlerin, mürayilerin ve fit- leri halde başka şeylerden bahset- isini dilini peltekleştir- Diy, amala kere b vardı, kelimeler sersem taşıyordu ve hepisi, ken- taalluk etmiyen sözler | anlıyarak sinirleni- | Bir aralık Sipahi Ahmet, v ta Bohora sordu: mişti, bir eda dilerine sarfettiklerini yorlardı, — Gün doğalı üç saat oldul — Geç kalmışız. Şimdiye ka- bi bacı, evinde olzs- Hakikat geç kalmıştı. Bütün © ayağa kalktıktan sonra Küçük meyhanede büyük bir boğuşma başladı felâketzede gelini evine götür mek, hayli çirkin düşecekti. Hâ- disenin dillere düşmemesi, daba doğrusu Gülsümün kabadayılar tarafından eve getirildiğinin şü- yu bulmaması O için bu iş, etraf ağarmadan yapılmak lâzımdi. Halbuki Oo güreş (o yükselmişti, dükkânlar açılmıştı, Sokaklarda hayat başlamıştı. Böyle bir zamanda, hele © biçimsiz erkek kıyafetile, talisiz kızı sokak sokak : dolaştırarak kocasının veya babasının evine götürmek, oEdirnelinin ağzında bir parmak bal olmak demekti. Kimse, tek bir kimse, onun hain bir taarruzdan kutsi bir siyanet- le kurtulduğuna ve kabadayılar tarafından da kardeşliğe kabul edilmiş olduğuna inanmıyacaktı. Yiğitlik an'anesine, erlik tura- sna olanca samimiyetlerile bağlı bulunmalarına rağmen bu altı ba- bayiğitin en tanınmiş san'atleri “Hovardalık,, tı, Elinde su görül s0 şarap sanılan ünlü ayyaşlar gibi onların da yanında öz kar- deşleri bulunsa oynaş zanmolu- nurdul.. Sirahi Ahmet te, ar kadaşları da halkın bu yersiz suizannma ehemmiyet o vermeZ- İcrdi. Lâkin işin içine o ma- sum bir kızın haysiyeti, şerefi karışınca bu mühi xsememezliği göstermek ellerinden gelmiyordu. Kızın, birde bu yüzden boşu boşuna lekelenmesini, kendi erlik- lerinin yaralanması kadar ağır bi Rk Binaenaleyeh hararetli bir mü- zakereye girişmişlerdi. Yeniçeri Baki, misafir hanımın o gün de yanlarında kalmasını ve geceleyin götürülmesini (o teklif (ediyordu. Gülsüm gibi ve hatta Gülsümden evvel Sipahi Ahmet, bu teklifi kabul etmiyordu. Kız evine karşı bir çecelik gaybubetin bile izahı ELHAMRA sinemasında Yarın akşam “ Princesse emriniz , in yıldızı Lilian Harvey “ KÜÇÜK DAKTİLO ,, nun “ Jules ,'ü RAD, BERİARD DRE ROA AŞKA TÖVBE -zca sözlü muhteşem iyi lüks komedide. & müşkülken koca bir gündüzü de ona meyhanede geçirtmeği dü- şöncesizlik sayıyordu. Fakat kızı kimseye göstermeden ve sezdir- meden evine götürmek için hiç- biri münasip bir çare bulamıyor- du. Ya sekiz, on saat dalia-bek- liyerek gaybubet devrini uzatmak, | yahut güre “gündüz. sokaklara düşüp dedikoduya mahal vermek icap ediyordu. Her ikisi de ağır makzurları intaç edecek olan bu iki yolun üçüncüsü. yoktu, ikisi- nin aramı" bulmak ta müşkül görürüyordu. Gülsüm, sadece: “Beni evime iletin, diyo:du, başka birşey söy- lemiyordu. Lâkin, vaziyetteki sa- kameti oda seziyordu. Kocasının evinden ceb-en kaçırılmak, ni- hayet bir “kaza, idi. Bu kazadan - Hele iffeti mahfuz kaldığı için - şalısına bir leke bulaşamazdı. Fa- kat altı huvarda ile meyhanede kalışı şayi olursa haysiyeti teme- inden | yıkılacaktı.. Bu sebeple kabadayıların makul bir yol bulk malarım dört gözle bekliyordu, Ne çare ki onlar, mahzursuz bir hareket veçbesi tesbit edemi- yorlardı. Bu hal, hepsini sinirlendirdiği için mütemadiyen içiyorlardı, he- men hemen usta Bohorun bütün sermayesini midelerine indirmek üzere bulunuyorlardı. Herifçeğizin küpleri boşalmıştı, eti ve ekmeği tükenmişti, tahammülü de serma- esile beraber eriyip gitmişti, Allame can tısile (o beş on kat ik in > olan İştihaları bir mikyas üzerinde kalırsa Usta Bohor için son küpü sırtlayıp sofranın yanına getir- pek eg Efendim, teslim! Ar- tık, siz sağ, ben selâmet! Feryadile çekilmek zarureti yüz gösterecekti. (Arkası var Yarın Akşam MELEK SİNEMASI Colette Darfenil... Jean Perier... Pigerre Richard Wilim... Muazzam adli bir dram... Müessir bir eser olan... MÜŞKÜL İTİRAF il di oğlunu mahküm et- Sm se raryoklada bulunmasın- dan korkan bir bâkimin istırabını müsavverdir. A) nın Fransızca sözlü bir bale gaheseridir. * | Size Tabiatinizi Söyliyelim... 73 MESUT BEY; Alıngan ve © hassastır. Ça- buk müteessir olur. Nümayiş- kârane hare- ketlerden şar- latanlıktan müçteniptir, daha ziyade mahçuptur. Muamelesinde kolaylık taraf- tarıdır. Uysallık gösterir. m HAYRİYE MEHMET Hanım: Olduğu gibi görünür. Riya- kârlik O yapa- maz, süse faz- la heves eder. Temizlik bah- sinde titizlik gösterir. Eş- yasın hüsnü muhafaza et- mesini, mun- tazam istimalini bilir. Moda cere- yanlarını ihmal etmez, samimiye- te uysallık gösterir, NURETTİN KAYA BEY: (Fotoğrafının dercini istemiyor) Şakacı ve müuziptir. Herşeyi an- lamak, tetkik ve tecessüs etmek merakında ır. Fiil ve hareketle- rinde aceleyi ihtiyar eder. Nadi ren elemli ve kederli gözükür. HAYRİYE HANDAN Hanım: (Fotoğrafının dercini istemiyor) Güleryüzlü ve sevimlidir. Çabuk ahbap ve samimi olur. Arkadaş- İarını gücendirmemek için çalışır. Cömertliğe mütemayildir. 5 FENERDE NEŞET BEY; (Fotoğrafın.n dercini istemiyor) Sokulgan ve müteşebbistir. Tarzı telebbüse ve intizam kuyudatına riayetkârdır. Çabuk asabi olur. İzzeti nefis mesailinde alıngan ve mağrurdur. nu FENERDE CEMİL BEY: PATRON KUPONU No. 13 Grastemizde on beş günte bip vermekte — olduğumuz — Patrona Ledava almak tatyo'sanz, bu kupona kesip saklayınız ve 15 kujon Uozayınız. Pütroslarımıs «an pek meranın O. acakmımıa, Patronlar neşrelli diziyi, yü den İidaren İstanisul kardari niş hiz haltı, tağrn karilari nis sa gün Kinle kıponurım gönle” wedirler. Bu müddet geziicisa sonra kupoilar kasul edilmez Resminizi Bize Gönderiniz, * * l YAKUP EFENDİ: Çalışkan e z ve sokulgan- dır. Hayatını kazanmasını bilir, müşkülât karşisında ümit ve cesa- retini kaybet- mez, rüfekası- nın şakalarına ve muziplikle- rine tahammül kuyudatımı ib- a KENAN EFENDİ: Zeki ve - inatçıdır. Sui- muameleden sinirlenir, hüs- bü muamele ile hizmete sevketmek ve kendisinden istifade etmek mümkündür. Hürriyetini fazla sever, Lsul ve merasim kuyudatile tak- yit etmez. u A. SERVET EFENDİ: (Fe toğrafının dercini istemiyor) Ba- bacan ve kalendermeşreptir. Ra- hatine (o düşkünlük © göstermez, yalnız boğazını sever, kin tut- maz, sözleri batmaz, “nadiren biddetlenir, başkalarının, işlerine yardım etmekten hazeder. bi > Zzrbaşlı ve ıns.ğrordur. Kü çük görülmiye tahammül ede mez, daima kendisinden fi iyi bir surette ister. İzzeti fis ilind Kk 4 vekis- İl lim, meslek © veya san'sti? Hangi suallers cevap alına ösliyor ? Fotoğrafı intiyar ede” cek mi?