SŞO "",X,İ bülhamit, Rusyanın Tahrik Edilme- sinden Pek Ziyade Kuşkulanıyodu 93 de Bir Gazete VYaz y | NaK — ZİYA ŞAKİR Her hakkı mahfazdur — 135 — 21 Teşrimisani 328 Bugece Abdülhamit birdenbi- re hastalandı. Akşam, yatacağı zaman şiddetli bir mide ıstıra- bından kıvranmıya başladı. Hal- buki yemekte; yalnız yoğurtla ekmek yemişti. Doktoru çağırt- mak için vaki olan teklifi red- detti. Bermutat kendi ilâçlarile kendini tedavi etti. Evvelâ, tuğla kızdırttı, karnına koydu. Sonra nane kaynattı, içti. İki saat son- ra da rıldıüi: geçti. Öğleye doğru; — Geçmiş olsun. Demek için yanına gittiğim zaman, maddi ıstıraplarından zi- yade manevi elemlerin kendisine tesir yaptığından başlıyarak: — Bugünkü (Tasviri Ffkâr) 1 unuz mu? Dedi ve sonra şikâyetine de- vam etti: — Yine urun uzun benden babsediyorlar... Bilmemki, benim gibi (köşei inziva) ya çekilmiş bir adamdan ne istiyorlar?.. Sait Pa- şa da, Kâmil Paşa da (hatırat) la- rında (efkârı zatiye) lerini yaz- mışlar. Fakat, okadar (hurafat) karıştırmışlar ki, bunlara şaşıya- rom... Başlıca tcessüf ettiğim iki nokta var: Biri, müdafaai nefse muktedir olmuyan bir adama te- cavüz etmeleridir. Müdafaa vasıtası olmyan şe- hirlere, top bile atmazlar... İşte, ben bugün bu mevkideyim. Ma- demki ben, (müdafaai nefs) ede- miyorum. —Benimle — uğraşmak, doğru değildir. Benim evrakım var. Onları açsın, baksınlar.. hergün, kiminle — görüşmüşüm.. kime ne söylemişim.. hepsi de yazılıdır. Onlar yanımda olsaydı, bakkımda ıöyle::; sözlerin hep- sini cerhedebilirdim. İkinci cihet te; beni balk naza- rında çürütmek istiyorlar.. _Aclbl. daha hâlâ bir emel, bir arzu peşinde gezdiğimi mi zannediyor- lar? Artık ben, hiç birşeye muk- tedir olmıyan — bir b;lde!ın. Cismen, İktidaren ) artık uğra- (.,.c:):n eb.]im kalmadı. Millet, bana ötetahssai. Ö"::: n — sonuna yi ye « AABAF SADA VRİ kadar dün ile- vakit geçirmek isliyorum. Şu d'kik'd'_ f"be: bile olsam, kimse ile !“'""_L İstemem. ( Bana, evvelce v olan teklif mucibince Avmpiğ: bile gitmiş - olsaydım ) md. il imseyi kabul etmez.. kimse Fe Börüşmezdim. Bilhassa, ne ..* tecilere ve ne de bir başkasına; içbir ( Fikri siyasi ) beyan -ııdiııı(... lşt:.q bütün ”l'hlf" Zabitler burada.. Hepisi de şabit- tir ki; evlâtlarımdan gelen mek- Plara cevap yazdırdığım z tnların hiçbirine, ( Abdülhamit ) diye imzamı kaymadım. Saltanat- İ ayrıldım ayrılak, yahaız para- Tni verdiğim zaman — imzamı 5 VYT OT VA GÜ SeN GENLERİ SÖON POSTA Meşsutiyetin ilânında, Adliye nezaret; onünde e merasim yapılırken kullandım. Başka hiç birşey için hiçbir kâğıda imza atmadın. Ben bile, kendimi — bukadar unuttuğum halde, bilmem hâlâ benimle niçin uğraşıyorlar?... Kâmil paşa, beni itham eder. Bu tabitdir. Çunkü ben onun ama- Hne müni oldum. Onun, yegâne gayesi, ( Diktatör ) olmaktı . Hattâ — son Sadrazamlığında bunun için çok çalıştı. Sait paşa- ya gelince,. © da benim düşmanım- dir. Si sinra, Gömiamli bezi mekalesine nakli kelâm ederek: Moskoflar, şöyle.. Mos- koflar böyle; diye ağızlarına gele- ni yazmışlar. Bu gibi şeyler, faide yerine zarar getirir. Bana öyle geliyor ki, er geç, Rusye - sefiri Babiâliye dayanır, protesto verir. 93 deki muharebenin amille- rinden biri de yine böyle bir ga- zete meselesidir. O zaman da (Karagöz) asminde bir gazete çe kıyordu. Bu gazete, Devleti Aliy- yeyi bir arslana, Rusyayı da bir ayıya benzetmiş.. Arslanı, Ayının üstüne bindirerek bir resim yap- mış. Rus Sefiri bunu görür gör- mez, gazeteyi kapınca Babığliye gelmiş. Sadrazamın masasının üs- tüne açarak : — Bu, nedir ?... Demiş. Ve, derhal bir pro- testo vermişti. Meyusane başını sallayarak : — Ahvali, iyi görmiyorum.. Hemen Allah, bu millete acısın da encamını hayra teptil etsin. Bizde, siyasi adam da kalmadı. Vakıa, Sait Paşa benim düşma- nundır. — Lâkin, iş — erbabıdır. Kendisini Avrupa tanır. — Ba- ri onu Avrupaya gönderseler de, Avrupa* hükümdarlarile.. -hükü- met ve siyaset adamlarile gö- rüştürseler; herhalde hüsnü tesir hâsıl eder. ( Nobar paşa), A: rupa'da dolaşıyormuş. Şüphesiz, bizim aleyhimizdedir. Fransa ka- binesi de değişiyormuş. Yeni ge- lecek kabine bizim aleyhimizde olursa işler, bütün bütün altüst olur, diyor ve (Lahavle ).. Çekiyordu... 1 Künumuevrel 329 Bu sabah Abdülhamit; hazım- sızlıktan bahsederken, yine ( Tas- viri Efkâr ) hakkında tenkidata başladı. Alman — başvekili ile BRaricir nazırının — resimlerinin .ıı..,:lyıehıinmklnne tabirat ya- zılmiş.. Alt tarafa da, Rus baş- vekili ile Hariciye nazırının res- i konmuş.. Fakat sadece isim- ;::.ini:n;nlnuîle iktifa olunmuş. Sonra,. Ruslardan bahsolunurken, (Moskof) tabiri kullanılıyormuş. Halbuki, Roslar; (Moskof) tabi- rini kendilerine hakaret telâkki ediyorlarınış. (Arkasi var) İSTANBUL ŞUBES İdare merkezi: AMSTERDAM Mezun — sermayesi: 25,000,000 FL. Tediye edilmiş sermayesiü 5,000,000 FL. İhtiyat akçesi: 3,250,000 FL. Galatada Karaköy pulasta Telefom Beyağlu 3711-3 İstanbul tAN gubesk *Merker Postanesi Ntlisalinde Alizlemci han, Telefon: İet. S63 Bilümum banka muamelâtı EMNİYET KASALARI ICARI —3 Eve gelir gelmez odama ka- pandım. — Düşüncelerimi, sırasile bir noktaya topladım: I| — Bizim memleketimizde, sinema — artisti olmak mümkün değil. Çünki en iptidai bile bir vasıtamız yok. f 2 — Avrupaya gitmek... Av- ( Yupa. — meselâ, Paris... Haydi | kalktım. Parise kadar gittim. Orada ne yapacağım?. Kehndimi nasıl tanılarağınm? Kendi yur- dumda, kendi arkımdan, kesdi kanımdan olan Cezmi Beyin kar- şısında bile birdezbire şaşırar.. kekeliyen ve sen leliyen benim gibi toy bir kız, Pariste haşmet ve azameli göz kamaştıran ©o büyük sinema direklörlerinin kar- şısında ne yapar? Ne söyler?.. Bunları düşünürken bile kendimi © büyük adamların ezici nazarla- n karşısında — zannediyorum da tüyleriin nürperdiği | duyuyorum. İ 3 — Hele Amerikaya. O, Holivat denilen haya! ve sa'tanat diyarıma gelince.. Bu, elacak şey değil. Âdeta, hakikat olması mümkün — olmuyan bir — kbulya... Çölde: same. kalam, bir ; seyyüh için uzakta görülen bir serap ne ise, benim vaziyetlimde olan bir zavallı için de Holivat, işte o... 4 — Fakat.. bütün bu müş- külâta rağmen, ya, bu hayatu girerim, yahut ta bu daridünya- dan göçerim. - Artık, bu azim ve kararım, bir inat halini almnıştı. Aciz içinde kıvrandıkça, izzeti nefsimin kuv- vetlendiğini hissediyordum... O- turdum, sinema mecmualarını ve (Mayn film buh) katoloğunu alt- Üst ettim. Bütün meşhur artistle- rin adreslerini -topladım. Hepsi- ne de biver mektup yazdım. Bu mektuplarda, sinema ve san'at aşkımdan bahsederek beni hima- yelerine almalarını rica ediyordum,.. Dişimden tırnağımdan artlıra- rak biriktirdiğim paralarla, içim yana yana postaya verdiğim bu mektupların cevabını. bekledim.. bekledim... bekledim.Aylarca bek- ledim. Helecanlar ve ıstıraplarla bekledim... Bir tek tanesinden bile bir tek satırlık olsun bir cevap gelmedi. Bu derin süküt, asabım üze- rinde okadar fena bir tesir yapı- yor ve beni okadar huysuzluklara sevkediyordu ki... artık berşeye, hele ille, mes'ut ve muvaffak insanlara 'âdeta garaz olmuştum. Bahusus onlara.. © meşhur yık- dızlara... Eskiden odamın duvarlarını dolduran anların resimlerini birer aziz gibi takdis etmek.. ve bu resimler — karşısında azmimi ve ümitlerimi takviye eylemek için dolaşırken, şimdi © resimlerin bana müstehri birer — nazarla baktıklarını gördükçe.. Bir Âlihe gibi taptığım bu yıldızlara, şimdi Tânetler ediyordum. lıtiyordumhi. sade bu sinema yıldızları değil.. geceleri semanın siyah kubbe- sinde parlıyan o, Allahın yıldız- ları bile birer birer gönsün.. ve yerlere düşerek sürüm sürüm #Örünsün.. Yıldızlar Arasına h;asrıl Karıştım ? Holivuta | ceğini ——— —.. Sayfa © LDIZI Nasıl Kaçtım... YAZAN: Selma Z. (Rodolf Valantino ) — öldüğü zaman, bütün dünya, kan ağlıya- rak matem tutarken, ben: — Oh.. ne iyi oldu. Geber, gözel ve süslü soytarı.. Diye haykırmıştım. — Çünkü, ben onu © kadar hisli, o kadar yüksek — ruhlu — tanımıştım.. ki.. onun hayatım, ve sinema dün- yasına girmek için katlandığı fedakârlıkları gözümün — önüne gelirdikten sonra benim mektu- buma en evvel onun cevap vere- sanmıştım. — Ne kadar aldanmışım.. meğer o, bir kızın san'at emellerile çarpan kafbini.. o kalbin ve eme'lerin incelikle- Tini anlıyamıyacak kadar kaba bir palyoçadan başka birşey de- gilmiş.. Haydi diyelim ki (Rodolf, nihayet bir erkektir. Kadın kal- binin — inceliklerini — anlıyamaz. Fakat ya ©o kadiınlar.. Haniya, inceliklerile bütün dünyanın kal- blsi iskarpinlerinin sivri uçlarında sürükliyen o şımarık kadıolar.. Bunlara we diyeyim? çırpınan rubuma acımıyan, benim yüksek ve nerih — duygulariıma — lâkayt kalan o dilber et parçaları.. Gün geçtikçe asabiyetim ar- tıyordu. Bir akşam geçirdiğim bir buhran sırasında, odamda ne kadar sinema paçavraları varsı, hepsini topladım, götürdüm, ta- van arasına attım. —Duvarları dolduran o, kucak kucak resim- leri söktüm. Mahalle çocuklarma dağıttım. Hiç — olmazsa kiymet bilmiyen — «çocukların — ellerinde bu resimlerin örselene örselene parçalanmasından ve günün bi- rinde âdi bir kâğıt parçası gibi çöp — tenekesine — atılmasından zevk duyarak intikam alacaktım. Ve... artık mektepteki derş- lerime dört elle ve bütün ka- famla sarıldım... (Arkası var) ŞYamn alaşam KT KUENİNES v Saat 21.30 da Kalbin Sesi Piyes 3 Perde n 1 table Yazan: A. Bissan Tercüme eden: Mükerrem Alâettin Tenzilâth Halk geccsi Yakında : DOKTOR İHSAN SONPOSTA Yevt, Siyasl, Havadin ve Halk gazevasi Tdarer Alemdar mahallesi Çatalçoşme sokağı — Teleton İstanbul - 2020) Posta kutusu * İslanbal - 741 Telgraf: kstasbul SON POSTA ABONE FiATI TÜRKİYE —— ECNEJİ —— — 1440 Ki — 1 Sens — 2709 K 1S0 , GAy WW . M00 5 İA 800 , 150 , $ ç * . Gelen evrak gerl verilmez. Hünlardan mes'uliyet alınnak. Adree değiştirilmmesi (1M kuruştar. Son Posta Matbaası Sakiplerk Ali Ekren, Selln Rapıs Neşriyat Müdürü: — Selir Raydı * vi