| ı Misafir Kabulü l | —-TSTTN | — Hanimefendi, bir Bey sizi görmek — istiyor. Elinde büyük, güzel bir paket var. — Paket buyursun, Diyecek Yok Bir gün, dedi ki: — Yahu... Birisi atmış ha 7 — Evet... Ama, bir daha bu edepsizliği yapamıyacak, eli var- Salim — arkadaşına sana tokat — Seyahate çıktı : Heyecan Veren Adam Bir genç kıza sordum: — Hayatınızda bütün asabı- mızı titretecek, sizi —heyecana getirecek bir adama tesadüf etmediniz mi? Genç kız güldü: — Nasıl etmedim? dedi, be- vim dişçim! O Da Doğru! Muhsin bey, istasyonda, me- murlardan birine sordu: — Ayol, tren bir saat geçik- ti. Böyle olduktan sonra bu ta- rifeyi buraya ne asıyorsunuz? — Bu tarife olmasaydı tre- | nin bir saat geçiktiğini nereden bilecektiniz? Bu Da Bir Sual — Kaç yaşındasınız, Hanıme- Fendi? — Yirmi dokur. — Kaç senedenberi? Kadın — Beni İstiyorsunuz. Erkek — Ben sizi üç senedenb daha yeni | ğil mi? ! katlarda oynamalıyım.., tamyorsunuz. ve benimle evlenmek Birinct mevki vagonda iki erkâdaş koruşurlar: — Şa pescerenin yanında oturan — addam suaf Hani — Pe'i — Bak şimdi onu ben bu | vazondan çıkaracağım. — Nasıl ? — Görürsün. ( İçeri giren | Üü Şu Efendi, ikinci mevki biletle kontrolöre ) — Baksanız birincide - oturuyor. | Birinci ç Mevki Kontrolör © adama gi- der ve vagondan çıkmasını inlar eder. Adamcağız çıkar. İki —arkadaş — trenden inerler. — Ay vagomu değişliren adam bekliyor. —EB kavga mı ede- cek ? » Vugonu değiştiren adama doğru cesuretle ilerilerler. Adamcağ pkasını cıkarır rkhürm. e sorar: federsiniz bir şey e. Siz besim bi- timin ikinci mevki olduğunu Çocuğun i | Cevabı ! Annesi beş yaşındaki oğlunu paylıyordu: Bir daha uslu seni tavukların yanına, kümese | kapatırım. —Ama — benden zor yumurta alırsın. | | | — Ben bu saatin aynını baş- ka bir dükkânda gördüm. Daha ucuzdu. — Fakat daha küçüktü, de- — Saat mi ? — Hayır, dükkân, Dolandırıcının Kararı Bir dolandırıcı, kumarhanede, boyuna hile yaparak - oynuyordu. Bir gece iş çakıldı. Kumarbazlar, tuttalar, herifi pecereden sokağa attılar, Bereket versin binanın alt katı idi. Herife birşey olmadı. Kendi - kendine dedi ki: “ Hal... Anlaş:ldı... Bundan sonra hep alt eri tanıyorum, Hanımefendi. Ser- getinizi koyduğunuz bankada memurum ! durmazsan | Çekirdekten... Feş yaşındaki “ Erduğan ,,da ! babas: çib r olacak galiba. Çünkü bir gün halası ona sor- muştu — Küçük kız kardeşin “Sevi,- mi seviyor mısın? — Şeviyeram: — Onu başkasına satsalar ne | yaparsın? , — Daha o satılacak yaşa gel- medi. Dans Ede_rken ena Dansederdi Bir den bir kadınla Çar- | B seviyor mısınız? ı, hamnfendi. içiyorlardı. Biri ötekine dedi ki: — Haydi, benden bir tane daha iç. — Artık içmem. — İçmer misin? Hayatımda ilk defa olarak senin içkiyi red- detiiğini görüyorum. Doğru. — Nasil oldu böyle? Hasta mısın? — Hayır, bugün yeni bir eve taşındık. Sokağını daha iyice bellemedim. Bu Da . .7 * Bir Fikir! Bir gün genç bir kadın, Ah- met Rasim Beye sinirlerinden şikâyet ediyordu : — Ah, diyordu, biliyor mu- sunuz, geceleri gözüme hiç uyku girmiyor. Ahmet Rasim Bey düşündü : — Kolayı var, dedi. — Nedir ? — Yatmadan — evvel kadeh rakı içiniz. — Rakı uyku getirir mi ? iki üç — Getirmez belki ama uyku- | suzluk tatlı geçer ! Manzarası Nedir? Ev sahibi — Efendim, evimiz | istasyona yakındır, manzarası da güzeldir. Evi kiralamak istiyen adam— Allahallah... Manzarası nedir? Ev sahibi — Treni kaçıranla- rin hali! Mektubun Ağırlığı Posta memuru — Mektubunuz çok ağır. İki kuruşluk pul daha yapıştırmalı, Mektup #sahibi — O yvakit büsbütünağır olur! Çare Bulmuş! Kumardan — cam kumarcı ki: İ hükümet — olsaydım, kumarın ne geçerdim. — Nasil? — Parayı kazananlara verdi- rirdim. yanan bir ] ! (Hizmetçiye) — Seni çağırdığım vakitler sesimi duy—l mazsan gel, bana duymadığını | söyle, ) Sebep Ne? Sacit bey telefonu açtı, Tel- siz telefon — şirketinde “Mesut Cemil,, beyi aradı: — Mesut beyefendi, dedi, za- tiâlinizden bir ricam var. — Estağfurullah... — Lütfen, şarkı okuyan be- ye söyleyiniz, biraz daha hafif sesle okusun. — Sebep? Aletiniz cızırtı mı yapıyor? — Hayır, evde hasta var. | Bitişik dairede D tanbula — Üyle bir adamla evlenmek isterim ki, benim için, icap ederse, kendini ateşe bile atma- | hdır — Bir itfaiye zabitile evlen. Ne Yapmalı? Derlikoduyu seven bir Hamm apartıman geziyordu. Dedi ki: — Apartıman göüzel. Fakat bir kusuru var. Duvarlar ince. oturan kiracılar bizim ne konuştuğumuzu duyar- lar. — Duvara kalın bir halı ör- tersiniz. — O vakit te biz onların konuştuklarımı duyamayır. ge. Üç Günde Salih Bey, Kastamunudan ilk defa geliyordu v buradaki arkadaşlarına dedi ki: — İstanbulu üç günde tamar mile gezdim. — Nasıl olur? — Nasıl olacak? Büyük oğlum müzeleri gezdi, kızım sinemaları gerdi, karım Boğaziçini gezdi, ben de barlarla meyhaneleri gez- dim. Oraya Kadar Git miye Ne Hacet? — Parise seyahatinizden mem- nun musunuz? — Çok memnunum, — Bulum duğüum otelde güzel bir muzik yardı. Fakat bu birşey değil. — Başka? — Bir de telsiz telefon vardı. Mükemmel İstanbulu dinledim. Hizmetçilik Mektebi Mi Bu? Hanım — Ayol, evde ne kadar Seninle halimiz ne olacak ? Hizmesçi — Ne yapayım efendim. İlk çalıştığım kapı bu. tabak, bardak 'varsa kımyortll Aosef | * İyice iş öğrenmeden oradan çıkma | ,, dedi.