e NE 2 T — KON T L e G W CO e YST SN e VZ İA . gt SERL CA Ğ T çe | F Y S " SON POSTA [Göze Bu defa Kartonla, Darülfünun #südürünün şaşkınlıkları büsbütün artlı. Nihayet yine Karton kendini toplıyabildi : — İyi amma profesörün, ci- simleri görünmez bir hale getire- bildiğine ne diyeceksiniz? dedi. Biz onun bu tecrübesini burada gözümüzle gördük.,, Veyt omuzlarını silkti. — Görmediniz Karton, dedi. Sadece gördük zannettiniz. Lâboratuvarın uzun masasına doğru ilerledi. Masanın üzerinde ©ir müddet araştırdı ve nihayet | aradığı şeyi buldu. Bu müdevver, cama penzer parlak ve tamamile şeffaf bir levha idi. Bunu güneş gelen bencere cammma karşı tuttu. Diğerleri birdenbire yine hayrete düştüler. Çünkü bu şeffaf tâvha güneşin ziyasına karşı siyah e donuk bir renk almıştı. Veyt bunün yassı tarafını pencerenin Camına muvazi — tutarak — elinde hafifçe çevirdi. Çevirdikçe lâvha- daki donukluk ve siyahlık yavaş yavaş zail oluyordu. Okadar ki Veyt onu tam rubu daire dön- dürdükten sonra levha tamamen geffaf olmuş ve bu defa güneşin ziyası karşısında göze görünmez bir hale gelmişti. Veyt lâvhayı yavaşça bir rubu daire daha döndürdü. O döndür- dükçe lâvha bulutlanmıya başladı ve nihayet gü reşin ziyasi karşısında yine simsiyah bir hal aldı. Karton ve müdür bu manzara karşısında mne yapacaklarını, ne söyliyecek- derini bi'niyorlardı, Veyt döndü we elindeki levhayı onlara uzattı: — Bir dormalin kristalinden başka bir şey değil dedi, buna benzer bir kristal da şu çencerenin camıdır. Bunların havassı, fizik profesörlerince pek — malümdür we ziyanın pularizasyonunun bir meticesi ve ayni zamanda bir delilidir. İki tormalin kristali, mih- verleri biribirlerine muvazi bir su rette bir araya getirilince, bunların ber ikisinden de ziya bilâmüşkü- lTât mürur eder. Fakat bunlardan biri, mihveri, diğerinin mihverine amut gelecek bir surette çevri- lirse © vakit 'ziya bunlardan Tekrar Lâboratuarda ı Gdrunmıyen Adam IİI Tecrübe Saati O Suretle mürür edemez ve buular gayri şe'faf bu'ut'a — görünücler. Bunlardan bizi” yine rubu daire ve , mizltarınla çev'ilirse, tekrar esti şefiafiyetini iktisap eder.,, Grantam büyük bir torma'in kristalin ipcncereye cam yerine geçirmiş ve diğerini de müdevver bir lâvha halinde saklamıştı.. O evvelâ size, görünmez bir hale koyacağı » iddia etliği siyah kâ- git baskısını gösterdi, fakat bu- nu kulunun üzerine koymak için öne doğru eğilirken onu sakladı ve onun yerine bu gördüğünüz tormalin kıristalini koydu. Fakat mihverinia, penceredeki kristalin mihverine amut olmasına dikkat 'etti. Güneşin ziyası pencireden tam gözünüze doğrü geliyordu. Zaten tecrübe saatini o suretle intihap etmişti ve siz bu kıristali ziyaya karşı siyah olarak gördünüz. Gran- tam ile Grey, kutunun içine zemin ve zamana muvafık bir gürültü yapacak bazı tertibat koymuşlardı. Fakat Grantamın çevirdiği kontrol aleti doğrudan doğruya levhanın vazolunduğu rafı idare ediyor ve bu suretle istenildiği zaman lev- hayı döndürüyordu.,, “Nasıl olduğunu şimdi anla- dımiz mi? Garastam — elindeki kontrol aletini çeviriyor ve rafın üzerindeki — tormalin kristali de döndükçe yavaş yavaş şeffafiyet kesbediyor ta ki tam rubu daire tamam olunca, gözünüze giren güneşin kamaştırıcı ziyası altında size tamamile görünmez bir hal alıyordu. — Profesör onu ancak bir saniye bu vaziyette bıraklı ve tekrar alet vasıtasile onu ge- risin geriye bir rub'u daireye çe- virdi. Bu sefer de levha gi- | tikçe donuklaştı ve tekrar ziyaya karşı siyah bir reok aldı. Profe- sör eğilip onu ald ktan sonra tek- rar yerine sakladı ve size de yine eski kâğıt baskısını uzattı.,, Karton gözleri kamaşmış gibi başını sağa seta saliadı: — Hem de nekadar sade ve açık bir tecrübeye benziyordu. Demek ki hep güz boyama imiş ha?,, dedi, Darülfünun müdürü de nibe- yet kendine gelebilmişti: — Fakat büdün bunlar gö- | rünmez haydut meselesini hall&- miyor ki! dedi. cak göze görünmez bir afamın ika edebileceği bu cinayetleri kim işledi? Dliıı gece parayı kim çaldı ?.( Kutunun İçine De Gürültü Yapacak Cesim Konmuştu Grantanın iddia (Ş ettiği kadar da yalıncı idise, an- | u T Veyt Messloyi İzah Ediyor Veyt : — Her ne kadar esrarın bir kısmı şurada — yatat Grantam ile beraber öldü ise de zannederim ki meseleyi ta başlangıcından beri izah edebilirim. Profesörle Greyin arzu - ettikleri tecrübe- leri yapabilmek için paraca sı- kıntı — çektiklerini. siz kendiniz bana söylemiştiniz. Zannediyorum ki Grantam bu yoksuzluktan son derece sıkıldı ve nihayet Grey ile birlikte her | ne pahasına olursa olsun kendi- | lerine lâzım gelen parayı ele ge- çirmiye karar verdiler. Bunu yap- mak için, profesör Grantamın fizik sahasındaki büyük şöhretine istinat ederek son derece şayanı hayret ve inamlımyacak kadar kurnazca bir plân tasavvur ettiler. (Arkası var) Yeni Neşriyat 0|ımpiyad çıktı Olimpiyadın 28 inci sayısı bu sabah memleket spor havadis ve resimlerile çıktı. Bilhassa Zeki Beyin son Yunan maçı ve spor münekkatleri hakkındaki yazıcı, Fenerbahçe - Beşiktaş maçının ne için yapılmadığı, milli köme teş- kili hakkında Hamdi Emin Beyin çok mühim beyanatı, Sultan Azi- zin iddialı güreşleri, çok şayanı dikkattir. Galatasaray Lisesinde —— v Matbuat Sergisini ıı ziyaret ediniz I —e Bu gün 14-19 arasında açıktır. Duhuliye yoktur. —a Türk gazeteciliği kitabından bir tane edininiz. IS-ıyısı mahduttur. -—-———I Fiat 1 Liradır. ı ! ÇARŞAF Simsarlıktan yetişme Şevkot Efendi, mütareke senelerinde epey- ce para kazandı. Eski çuval tica- reti yaparak havyar hanında bir mağaza açmıştı. Piyasada itibarı yükseldikten sonra herkes ona Şevket Bey demiye başladılar. Böyle aşağı seviyeden gelen insanlar gibi Şevket Efendinin de servet sahibi olması” gururunu, kibrini çok yükseltti. Şevket Bey artık eski haya- tından usanmış, han odaların- da, ucuz pansiyonlarda yatmak- tan bıkmış, kebapçılarda, ahçı dükkânlarında yemek yemekten illâllah demişti. Herkes gibi bir hayat sür- meyi ev bark sahibi olmayı dü- şündü ve bir görücü vasıtasile Koskada —oturan “ Zümrüt , isminde orta mektebini bitirmiş bir kızla evlendi. * Elli yaşında bir erkeğin yirmi | iki yaşında bir kadınla evlenme- sinin mnekadar iyi tarafı varsa ©o kadar da mahzuru vardır. Sekiz ay evlilik hayatından sonra Şevket Bey bazı mahzur- ları hissetmiye başlamıştı: Zümrüt | fazlaca kendisini tuvalete vermiş, sıksık sokağa çıkıyor. Evdeki işleri ihmal ediyordu. Şevket Beyda kıskançlık hissi uyandı. Bir gün Zümrüt banyo oda- sında henüz kocası işine gitme- den, yıkanması Şevket Beyin şüp- hesini uyandırmıştı. Aklına bir şey- tanlık gelir, derhal tatbika koyar. Zümrütün bütün elbiselerini, toplar bir gardroba sokar, kilit- ler, anahtarları da cebine koyar. Bu suretle karısı sokağa elbet çıplak çıkamazdı. Banyo odasının kapısını yarım açarak : — Allaha ısmarladık karıcı- ğgım, akşama görüşürüz. Diyerek, karısına — oynadığı oyundan Mmemnun, çıkar, - işine gider. a Zümrüt banyodan çıkar, ku- rulanır, saçlarını tarar, yüzünün boyalarını yapar, ellerinin mani- kürünö unutmaz, ve giyinmek is- ter. Ropları yok, son yaptırdığı manto yok, elbiselerin — hiçbiri yok. BÜYÜK Adamlar Serisi İlim, den, san'at âleminde mış olan cihanın büyük ve m bıraktıkları eserleri, insaniyet izah eden bua seri küçük kitapçıklar muntazaman neşrolunmaktadır. eşhur simaların ve nimiş ve tarihte iz bırak- bunların ve medeniyete hizmetlerini hâlinde her hafta Şimdiye kadac intişar eden cüzler şunlardır. 1 — Markoni, 2 — Lort Bayron, 3 — Madam Küri, 4 — Bü- yük Frederik, $ — Lort Nortklif, 6 — Makyavel, 7 — Robespi- yer, 8 — Danton, 9 — Fröyt, 10 — Ziya Gök Alp, 11 —Sok- rat, 12 — Eflâtan, 13 — Fuzuli, 14 — Kristof Kolomp, 15 — Ziya Paşa, 16 — Oskar Vayld, 17 — Darvin, 18 — Rokfeller 19 — Tolstoy, 20 — Ahmet Mitat, Ef, 21 — Kleopatra. Hor cüzün fiati 7,5 kuruştur. Naşiri: İstanbulda Kanaat Kütüpanesi Bu Sütunda | | leceğini düşünüyordu. | akşam 16,50, yatsı 18,33. A YE Hergün Nakıli : S W —— — Ne yapayım Yarabbi.... Ne olacak bu halim... Kahrolsun böyle kocalar...: Diye zümrüt bir kanapeye yı- kılmış hüngür hüngür ağlıyordu. Genç kadındarın ihtiyar ko- calara varmak fecaatinin kendi- sinin bir misal teşkil ettiğini görerek nasıl ahzı intikam alabi- zamanda randevusuna Aşığını Ayni ancak bir saat kalmıştı. bekletmek istemiyordu. Kanepeden kalktı, apartıma- man içinde geziyordu. Ne yapıp ta gidebilecekti. Akşama — kadar evin içinde nasıl oturacaktı ? Koridordaki — yükün — önüne yarınca Zümrüdün orada atılmış bir eski bavul hatırına geldi. Derhal açtı, içinden — eskiden kalma bir çarşaf, çıkardı. Ütü- ledi, giyindi ve çıktı. * Şevket Bay akşam evde, ka- rısını elbisesiz, kanapenin üze- rinde gözleri yaş içinde bulur. — Bu ne hal Zümrütçüğüm? Niye böyle oturuyorsun? Hasta mısın? — Bütün elbisalerimi gard- roba —kapatmış gitmişsin. Ne yapayım? — Ya öyle mi?... Bir dalgınlık eseri! Affedersin. * Zümrüt eski çarçafını bir daha ne olur ne olmaz diye gizli bir yer- de, ütülü bir halde saklıyordu. Böy- le kötü huylarla mücadele için başkasilâhlar aramak lâzım. Çöünkü minareyi çalan kılıfını da bazırlar! Günün Takvimi BUGÜN — 8 teşrinisani 931, Pazar, Rumi 26 teşrinievvel 1347, 26 Cemaziyelâhir 1360. GÜNEŞ — Doğuşu 6,39 Batışı 16,59 NAMAZ VAKİTLERİ — Sa- bah 4,58, öğle 11,58, ikindi 14,41. ALKAZAR — Manuelü ALEMDAR — — Aşk ve para ARTİSTİK - ASRİ — Kanlı pusu EKLER - ELHAMRA — — Milyon peşinde ETUVAL — Viyana dşıkları FERAH — Konser, varyete GLORYA — Barlan KEMAL B. — — Kadın parmağı MAJİK — Bar kıtı MELEK — Milyon p eşinde MİLLİ — Kurt şarkımı orm — Plün — Çılgın macera üııu-mu.ı — Bonjur Hükim Ef. DARÜLBEDAYİ — Kalbin sesi — Bogün akaram Y "ı l Saat 21.30 da Kalbin Sosı ee ınum İIIN DOKT(]R İHSAN Piyes 3 1 uplo azan: A, Bissol Tercüme ıdeı Mükerrem Alâettin Tenzilâtlı Halk KAPLANLI KÜRK MAĞAZASI Hernevi — kürkler — satılır. - Yeal mantolar ve garnitürler sipariş alr mır, Tamirat yapılır. Beyoğlu Panaiya çıkmaz No. 27 Beyoğlu Hacopulu pasaj No 34 ——