e HALKIN GÖZÜ HALKİINİKULAĞI KALKIN-DİLİ” —— Sene 2 — No: 462 Tahtelbahirlerimize Dün Me- rasimle Türk İtalya'da yapılıp geçen hafta yola çıkan ( Dumlupınar ) ve Dolma bahçe önünde Peykişevket muhribimiz öğleden sonra gelmiş ve önünde Milli Müdafaa Yazı işleri telefonuz İstanbul — 20203 Vekili Zekâi Bey olduğu buzürile merasimle Türk sahcağı çekilmişti. Bu münasebetle Zekâi Beyle Dönamei kumandam-birer nuluk söylemişlerdir. Filomuza yeni iltihak eden gemilerimize Vatan müdafaasında hayırlı hizmetler halde dileriz. Resmimiz dünkü merasimi ve yeni gemilerimizi gösteriyor. Üadünenmeana eee Gd ge Ze Tacirler İthalâtın Tahdidini İstiyorlar Ticaret Odasına Müracaat Yapılmış,Oda Tarafından da tetkikata Başlanmıştır İthalât piyasamız bugünler- de büyük bir buhran geçirmek- tedir. Bilhassa manifatura piyasası gittikçe tehlikeli bir şekil alıyor. Japon mallarının yüzde otuz ucuz satılması, diğer malların kıymetle- Fini de bu nisbette düşürmlüştür. Fakat hunların ayni |iıü;u sıt'ı:- & ek, sahiplerinin iflâs et- ':ıı—sı: f!eeı'ı:ıetm Halbuki ellerinde külliyetli " miktarda — mal bolu- nan tacirler bunları — satmak Mecburiyetinde bulunnyo_rkr Bu müşkü! vaziyet piyıudı büyük bir buhran uyındırmıktıdır. Bıııun için memleketimizin büyük - tacir- leri ithalâtın tahdidini î’““;_':; | dirler. Bunlardan bir kısmı İica; Tet Odasına müracaat ederelf bu hususta tetkikat yapılmasını iste- mişlerdir. Oda tetkikata z Mıştır. Son dokuz ay zarfında it- lâtımız ihracatımıza nazaran “ Milyon lira fazladır. Büu büyük Muvazenesizlik — piyasada bî"î“k' Sslara sebebiyet verecektir. eç Nitekim son günlerde bir 'k' Mühim iflâs kaydedilmiştir. Dün _d“Yl müracaat eden tacirlerden İ bize şunları söyledi: — İthalât — tahdit edilmezse Memleketimizin bütün sermayeleri —."rmı mahvolacaktır. Dikkat edilecek nokta şudur: Yalnız manifatura ithalâtı değil, alelâmum ithalâtın tahdidi lâzım- dır. Yani ihracatımıza mukabil bir ithalât miktarı tesbit etmek, sonra bu miktara nazaran itha- Ktın nevilerini ayırmak. ,, x . Beykoz — Süleymaniye Maçından Bir Safha Taksim — stadında lik a devam edildi. Evvelâ - Süleymaniye maçı ya- yundan sonra Fenerbahçe- Dün maçlarını | Beykoz | | idı. Bi Be apılacaktı. Fakat iktaş maçi yapı t ıF;;:ı'ekrbl:îhçalilır. kendi — statla- Sancağı ea Türk- Sariyğ Hududunda 5 SKTT CA (Sakarya ) —denizaltı gemilerimiz dün demirlemiştir. Yeni herp gemilerimzi Çekmeco karşılamıştır. — Yeni gemilerimiz bütün hükümet limana geldikten sonra, başta erkâm — ve açzeri Beyrut (Hususi) — Türk-Suriye hudut işlerini görüşecek komisyon on iki teşrinisanide Adanada top- lanacaktır. Bu heyetin Fransız azaları Fransız Halep mümessili muavini M. Lafaster, — miralây Bönuva, Şiuııli Suriye İstihbarat Zabiti ve Fransız Mümessilliği Si- üdürü. , Ka Te Sarahkanları şunlardır: Adana Valisi Ethem, Miralay Mümtaz, Yüzbaşı İhsan, Hariciye memurlarından Vedat B:ıyler. mevzuu şudur; Hgâ:ı:î;kıyumm takibi, aşi- retlerin yetl““"ilm“î' rının — küşat merasiminde bu- lunmak- için bu maça gelmedi- ler ve seremoni yapılarak mağlüp ilân edildiler. Spor muharririmi- zin mutalea ve izahatını ( Spor ) sayıfamızda bulacaksınız, Çekildi ümeranın sa akasını kazanan Selma Ha- mmin - beklediğimiz ve geldiğini karilerimize müjdelediğimi hatı- ratına bugün başlıyoruz. Okuyu- cularımızın bu silsileyi hususi bir zevk ve alâka ile takip edecek- lerin ümit ediyoruz. * 12 Mart 928 - Parle Babacığım, hiç darılma... Se- nin gibi serseri ruhlu bir adam- | dan, ancak benim gibi macera- perest bir evlât doğar. Ben tamamen senin eserin olduğum için, zavallı annemi hiç bahse | katmıyorum. Bu varlığımda yal- nız gseni görüyorum ve yalnız sana hitap ediyorum. Ahlâkım, adatım, seciyem, hilkatim gibi maddiyatımın da | senden doğduğuna inanıyorum. | Onuün için, körükörüne atıldığım şu macerada, hayatın karanlık bir uçurumuna — yuvarlanırsam, başlıca seni mes'ul tutuyorum. ! Soruyorum sana baba... An- dizinin nemin dibinde — sessiz asız oturarak mektep ders- mle ve dikiş teyellemekle Hanım Hanımcık meşguül olürken hangi akla hizmet ettin de, beni | Parise kadar aldım, beraber | götürdün? Ve dünyanın en hür bir memleketinde gözümü aça- rak bana hayat ve hürriyetin en geniş.. en öğrettin ?.. hudutsuz —manasını Beş buçuk ay süren bu Paris seyahatinden dönüp te tekrar mektebime devama başladığım zaman, mektep duvarlarını bir çelik cendere gibi miniminicik kalbimi nasıl sıkıp ezdiğini bil- miş olsaydın baba; kimbilir bana nekadar acırdın?.. Artık, ben hasta idim baba, Hem de, bizim — memleketimizde şifa bulması pek müşkül ve hatta mümkünsüz olan bir hasta, Ve- remliden, kauserliden, sıtmalıdan, Maarif Müfettişi — Sadettin Ferit Bey, bu ne harfi? Sadettin Ferit B. — Al.. Al... Al.. Al... daha nel!- Holivutta sinema yıldız vsü- * I Avukatlar Yeni Harj:ie;;len İmtihan Veriyorlar I Selma Hanım, henüz İstanbulda iken, evinin pencersinde ve hatta romatizmalıdan daha berbat, daha acımacak bir hasta. Ben, bu hastalığa kendimce bir isim verdim: ( Sine - mani... ) Cenabıhaktan ederim, cümle ümmeti Muhammedi evlâ- dını, bu üzücü ve öldürücü dert- ten ırak eylesin... * Babacığım; benim bu ( sine » mani ) ye müptelâ olmamın bütün mes'uliyeti sana aittir. Eğer, beyaz perdenin içyüzü- nü sen bana bütün incelikleri ile izah etmeseydin, ben kimbilir ne zamana kadar o perdeye akseden bayalleri bir karagöz oyunu gibi telâkki edecektim. Sinema haya- tının ne olduğunu bana öğretti- ğgin zaman, bu hayatın kahra- manlarını da bana birer ( İlâh ) gibi tanıtmıştın. İş bu kadarla kalsaydı, bir şey değil. Ayni za- manda bu işe istidadımdan bah- sederek benim zavallı kalbimde de bu (İlâhlık aşkımı) yaratmıştın. (Devamı 9 uncu sayfada ) temenni