I & £ DN | Abülhamit Gazetelerde“Divanı Ali,, Merakla Okumuştu Teşekkül Ettiğini Soruyordu: Bu Divan Yazan: ZİYA ŞAKİR Her hakkı mai — 133 — Abdülhamit durdu. Sesi titri- yordu. Ve sonra, yine birdenbire söze başladı: — Beni, matbuata hürriyet vermemekle — itham fıorl;!- Pekâlâ.. Buglün gazetede gör- düm. Memleketin asayişini ihlâl edecek makalât yazan gazeteleri kapatmak için bir (Maddei ka- nuniye) yapmışlar. Fakat, benim hakkımda yalan yanlış yapılan geylere, hiç ses çıkarmıyorlar. Demek ki, (İcrayi hükümet ) edenler, yalnız kendilerini düşü- nüyorlar. İşte, vaktile ben de bunu yapmıştım. Bugünkü (Mad- dei kanuniye) ye bakılırsa, de- âmek ki bunu yapmak lâzımmış, demek ki buna ihtiyaç varmış... Meşrutiyetin ilânından sonra ga- zetelerin aldığı şekli batırlarsınız değil mi?.. Abdülhamidin bu heyecanlı sözlerini ve fikirlerini sonuna ka- dar sükünetle dinledik. Eğer onunla münakaşa etmek bakkına malik olsaydım, ben de şu suali sorardım: — Evet.. Senin otuzüç sene, ne yapıp yaparak muhafaza ettik- krini, biz beş senede verdik. Fa- kat buna amil olan esbap nedir? Bizim idaresizliğimiz... beceriksiz- Hğimiz mi, yoksa, maziden bize devrolunan, idare ve siyasi, hatta ahlâki seyyiat mı?.. Bunun da ceva- bını ver bakalım şevketmeap!... Derdim. 14 Teşrinisani Abdülhamit; bugün gazete- lerde (Divanı Âli) teşekkül etti- ğini görmüş... Bu da, bugünün (Sermayei makal) i oldu. Diyor ki: — Müşür Osman Paşa (Divanı Âli Reisi) olmuş... Bu (Divanı Âli) acaba kimi itham edecek.. Yüzbaşıları, mülâzimleri mi?... Osman Paşayt bilirim. Bir zaman- lar (Yanya) vali ve kumandanıydı. Galiba, Yanyalıları biraz ııln.'tfı- mış. Osman Paşa hakkında bir- takım isnadatta bulunarak sada- rete şikâyet etmişler. O zaman sadarette Yanyalı Ferit P!. bu- “Junuyordu. Ferit Pş. da lıbıl hem- erilerini memnun etmek istiyordu. âlr ııygunıuılıığı meydan verme- mek için Osman Paşayı Ma?ııbrı naklettim. Müstekim ve işlerini İiyi idare etmesini bilen bir ı:; kerdir.. Bunun gibi bir de M:! Zeki Paşa vardı. O da, Dör _“"'l_ cü ordu müşürü idi. Şark vilâye lerinin hemen bütün umurunu © idare ederdi. Zeki ve İşgüzar bir askerdi. Bütün aşiret alaylar rını, o teşkil etti. Zeki Paşa, evvelce Trablus- garpte de bulunmuş, orada da yerlilerden askeri kuvvetler te$> kil etmişti. Lâkin ondan ç lenler; O teşkilâtı boza bozai iç hükml?nee?::!lirdüer. Eğuvo teşkilât kalsaydı, İtalyanlarin iş- w . gali esnasında mühim bir müda- faa kuvveti olurdu. w (Trablusgarp) taki (Hamidiye) alayları baki kalsaydı, İtalyan- ların işgali esnasında bir marifet gösterebilirler midi?.. Bunu bil- miyorum, Fakat; Kürtlerle mes- kün vilâyetlerde — ve bahusus, Urfa, Diyarbekir ve havalisinde, teşekkti eden ( Hamidiye alay- ları) nın bir eşkıya çetesi ) oldğundan acaba Abdülhamidin haberi yok mu?..! 15 Teşrimtsani Biz, Doktor Atıf Beyle görü- şürken, Abdülhamit salona girdi. Elinde, bir (Tasviri Efkâr) gazetesi tutuyordu. Halinde ve tavrında, bariz bir asabiyet alâmeti vardı. Selâmlarımıza mukabele ettikten sonra, ete: '."'y"ı': yİ Atıf Beye doğru — Bekınız Doktor Bey.. Bu- gün de benim için ne yazıyorlar.. Güya, bende asabi bir hastalık varmış.. Arasıra sar'a nöbetleri, bayılmalar gelirmiş. Gizlice yaptırdı- ğım hususi bir merhemi bileklerime sürerek beni ayıltırlarmış... Allah aşkına siz söyleyiniz, Doktor Bey senelerdenberi — doktorumusunuz. Gece gündüz bana bakıyorsunuz, Hiç böyle bir şey gördünüz mü?, Bunları nereden buluyorlar.. nasıl uyduruyorlar? Bilmem ki... Diyor ve i titriyo:du. gazeteyi tutan eli Doktor, münasip bir İlisanla mukabele etti. Ve, böyle ehem- miyetsiz şeylerden müteessir ol- mamasını söyledi. Abdülhamit; bir iki günden- beri hafif bir diyare ggeçirdiğin- den bunu merak ediyordu. Malüm ya, tek tük kolera vak'ası var.. Doktor, muayene etti. Tekrar bir kabız ilâcı yerdi. Bu işler bittikten sonra, cıgaraları yaktık; Sultanhamamında — Yerli B YA YAETN U 'ANSon GÜNLERİ..:.. iziidön — Hhm Edereli Hacaha? ' Büyük havuzun kenarında sâfi mermerden yupılınış Serdap köşkü Ilıdk Mallar | şundan bundan konuşmuya baş- lk. Bahis, evvelâ ( Mısır ) mesele- sinden açıldı: Ş — Mısır meselesinde, ben bir fenalık yapmadım . ki... İşte bu- gün de Mısır yine Devleti aliyye- nin (tahtı hükümranisinde) bulu- nuyor, (Hıdiv)i; Devleti aliyye intihap ediyor. Diye sgöze başladıktan sonra sözü memleketin idaresine intikal ettirdi: ve şöylece devam etti: — Bana, müstebit diyorlar. Haşa... Ben ancak nasihat ile l enleri, memlekete fe- mwı&dyeü ığlıdenlııı. Kâmil azletti; bi... Filhakika IıP:ı.ııl:ııı da gn.ıılgırı yollardım. Kâmil Pıqı ile îıit Paşa; bana er ar, çakS::ııyrı d:.îüumn davranarak hiç bir şeyde mes'uliyeti üzerlerine almadılar. Sadrazamlarımın içinde Manastırlı. Halil Rıfat Paşadan memnundum. Akıllı, idareli, ==p bir zatti. Beni hiçbir za- man, hiç bir mes'elede telâşa dü- şürmedi. Hatta, mühim ve müşkül meseleler olurdu. —Halil Rıfat Paşa; mütevazı (bir tavır .l"'_ , himmetinizle çare- sini buluruz. Merak buyurmayınız. Der ve ortalığı telâşa vermezdi. Ve.. dediği gibi, o meseleyi de lıi'ııııilıııı'eâıe hallederdi. Allah rah- met etsin. Çok afil, çok müste- kim bir sadrazamdı. (Arkas var) — Galatasaray Lisesinde Matbuat Sergisini ziyaret ediniz B 14 - 19 arasında açıktır. 3 'm'.Dııhuliye yoktur. Türk gazeteciliği - kitabından bir tane edininiz. M.ıh 1 Liradır. Pazarı — Karşısında SADIKİYE HANINDA ailenin hukukt bülün işle- eder. Bir ve mali rini — deruhde Vekâletname, protesto, mukavele konturatları tanzim eder. " Birinci NOTER ,, icar ve isticar Telefon İstanbul 1656 AT Holivuttan Nasıl ( Baştarafı 1 inci sayfada ) (Lida Borelli ) ve ( Pinaman,- kelli ) nin sahhar rollerile açılan gözlerim, san'at semasinda her gün yeni yeni parlıyan yıldızların şaşaalarile kamaşmıya başladığı zaman, ben de yavaş yavaş, isti- | dadımı yokluyor ve onların san'- at nurundan feyız almıya — çalışı- yordum. Her sinema dönüşünde odama kapanıyor ve gördüklerimi taklide uğraşıyordum. uğraşış yavaş yavaş, bir alışkanlık oluyor.. Hiç farkına varmadan mektepte de artistik pozlar alıyor.. ve gitlikçe nazarı dikkate çarpıyordum. Artık, mek- tepte de herkes bana (artist) diye hitap ediyordu. İnsana kırk gün deli derlerse hakikaten deli olur mu bilmem? Fakat, bana hergün (artist) de- meleri, ruohumdan doğan bu bü- yük aşkı besledi, büyüttü ve bü- tün benliğime — maletti. Zaman | biraz daha geçti. * Kafam, düşündüklerimi tesbit edecek kadar büyümüştü. Düşün- celerimi şöylece topladım ve bir program yaptım. I — Ben, artist olacağım. H — Artist olmak için her kapıya baş vuracağım. Hİ — Meşhur. bir artist olun- cıya kadar her fedakârlığa kat- lanacağım. Bu programı, ne zaman yap- tım biliyor musun baba? Tam bir sene evvel... Bu programı, mektep ders- lerime de teşmil ettim. Takip edeceğim yolda bana faidesi ola- mıyacak dersleri bir tarafa bırak- tım. Bütün kuvvetimle tahrir ve lisan derslerine sarıldım. Bir ta- raftan, İngilizcemle kuvvet verir- ken, diğer taraftan da, Babil ku- lesine benziyen — mektebimizde; Fransızca, İ!alynxu:a. Almanca, hatta İspanyolca konuşan arka- daşlarla bu lisanlardaki pratiğimi artırdım. Ve.. ayni zamanda, ( Ateşten Gömlek), (Nur Baba) gibi İs- tanbulda yapılan filmlerin hangi müessese tarafından yapıldığını araştırmıya başladım. Nihayet, öğrendim. Bunları yapan müessese, maalesef inhilâl etmişti. Fakat azimkâr müessis- leri, bütün bütün sinema haya- tından çekilmiyerek işlerini başka bir şube üzerinde yürütmiye çalı- şıyorlardı. Benim için, ilk çalına- cak kapı, burası olmak lâzımge- liyordu. Uzun uzun düşünerek karar verdikten sonra nihayet bir gün, şiddetli bir başağrısı bahane ederek öğle üstü mek- tepten izin aldım. Kalbim, aşk ve ümitle dolo ol- duğu halde Sirkecide köşe ba- şındaki o büyük hanın merdi- venlerini çıkmıya başladım. İkin- ci kat merdiveninin karşısındaki oda kapısı, benim en büyük ümit kapımdı. Bu kapıdan ata- cağım ilk adım, beni san'at se- masına yükseltecek olan merdi- venin ilk basamağına konulmuş olacaktı. Bu kapı açılır açılmaz, karşıma çıkacak adamlar, şüp- hesiz san'at ve hayatı bütün inceliklerile tanıyan adamlardı. Ve kimbilir, benim san'at aşkı- OYIDIZI Yıldızlar Arasına Nasıl Karıştım? Kaçtım ... Yazan: Selma Z. mı da, nasil yüksek bir takdir- le karşılıyacaklardı. Kalbim çarpa çarpa kapıyi vurdum, en ses — veril- miye vakıt kalmadan bir küçük çoc:k kapıyı açtı. Hiç düşüne meden ş im, ııııınedet'iııc.e'.ı Üç =ıım0:|= Bütün nmazarlar üzerime çevril- mişti. Birdenbire — sarsılır gibi oldum. Olur olmaz şeyden &- kılmak hiç adetim olmağı halde; SER dSi Cezmi Beyle görüşmek istiyorum. Sözlerini, — dilim d söyledim. Gözlüklü bir Bey ha- fifçe eğilerek: — Buyurunuz. küçük Hanım. Dedi. Bu, ( küçük Hanım ) tevsifi, bilmem Üzerimde nasıl bir tesir yaptı? Bütün azmimin, bütün irademin, bütün metanet ve pervasızlığımın bir anda beni bırakıverdiklerini zannettim. Lâ- kırdıya nereden başlıyacaktım ? Fikrimi ne suretle izah edecek- tim ? Etrafımda, anut bir tecessüsle bana çevrilen gözlerden başka - beyaz gözlüklerinin içinde biraz daha büyüyen gözbebeklerile - bana bakan Cezmi Beyin karşı- gında, sikılgan, beceriksiz, sünepo bir kız oluvermiştim. Cezmi Beyin nazarları, derin bir Israrla benden cevap bekli- yordu. Daha fazla durmak ve düşünmek gülünç oluyordu. Bo- ğazımdan düğümlene düğümlene çıkan bir sesle: — Bir şey hakkında.. Biraz görüşmek istiyordum. Diyebildim. Ben, vaziyetimle husust gö- rüşmek istediğimi ima edorken, etrafımdaki nazarların sinsi bir mana ile güldüklerini hissediyor- dum, (Arkası var) ON — BEŞİNCİ PATRON KUPONU Gazetemizde on beş günde bir vermekte — olduğumuz — Patronu bedava almak — istiyorsamı, bu kuponu kesip saklayınıs ve 15 kupoc toplayınız. — Patroalarımız dan pek memmum olacaksınız. Patronlar neşredildisleri güze den Hlibarsm İstanbal karileri mls bir. hafta, taşra karllerimle oa gün içinde kuponlarım — göader- melldirler, Bu müddet geçtiatea vonra kuponlar kabul edilmez. SON POSTA —a Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi İdare : Alamdar mahallesi Çatalçeşme sokağı Telefon İstanbal - 20203 Posta kutusu : İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SON POSTA — ABONE FİATI TÜRKİYE 1400 Kr. 750 Bİ 1 Sene Gelen evrak geri verilmez. Hanlardan mer'uliyot alınmaz. Adres değiştirilmesi (1M kuraytur. Son Posla Matbaası —H Saripleri Ali Ekrem, Selinm Ragıp Neşriyat Müdürük — Selim Ragdı