SON POSTA - Eylâl 23 — İ *_ İktısat Bahsi I | |Banka Faizi Ve Kredi ——— Tahdidatı / PAZAR OLA G9 VE MİZAH 4 | Kahve Ağacı | Yetiştirildi | Bir Müteşebbis İki Dir- hem. Tohumdan -Yüz Dirhem Kahve Aldı Orhangazi, (Hususi) — Bu- Frada eskiden belediye çavuş- luğu yapan Mustafa Efendi isminde bir müteşebbis sütlü kahve çeşnisi veren bir kahve ağacı yetiştirmiştir. Bu teşeb- büs bura çifçilerini çok se- vindirdi. Mustafa Efendi iki dirhem tohumdam yüz dirhem kadar mahsul almıştır. Önü- müzdeki sene içinde daha geniş faaliyete girişecektir. Ekmek Rekabeti Mürefte, (Hususi) — Bun- dan bir ay kadar evvel bu- rada birinci nevi has ekmek- lerin kilosu 10 kuruşa satıldı. Fakat üzüm nakleden motör- lerle bazı müteşebbisler İs- tanbuldan ekmek getirmiye ve kilosunu (8) kuruşa satmı- ya başladılar. Bunu gören fırıncılar şimdi fiatlarda mühim tenzilât yap- — mışlar ve bir kilo has ekmeği — (7) kuruşa satmıya başla- mışlardır. İşte senede üç ay Mürefteliler ucuz İstanbul ek- meği yemektedirler. Talât Behçet Karar, Tatbik Edilmedi Mürefte, ( Hususi ) — Müs- kirat İnhisar İdaresinin bu havaliden üzüm mübayaa ede- ceğine dair birçok şayia ve resmi ilânlardan sonra müspet bir netice hâsıl olmadı ve bağcılar da aylardanberi bek- ledikleri — mübayaa — işinden istifade edemediler. Daha ilk senesi tamamile resmi birçök merasime tâbi usullerle ticaret yapmıya teşebbüs eden Müskirat İnhi- sar İdaresi eğer her sene bu seneki gibi hareket ede- cek olursa bittabi hiçbir va- kit bağcının — menfaati ve istifadesi için şarap kavı in- şa ettim diyemez. Talât Behçet Tarihi Bir Eser Orhangazi, (Hususi) — Gür- leli İbrahim Efendinin tarla- sında tarihi bir eser bulunmuş, müzeye konulmak üzere Bur- saya gönderilmişlir. Eser yontma resimlerle mü- zeyyendir. Büyük bir kıymet biçilmiştir . Bir Avukat Mahkemede Ü Edime Kırklarelinde Avukat Alâattin B. mevkufen mubakeme altına alınmış, fa- kat reddi hükkâm talebinde bulunmuş, bu talep Edirne mahkemesince kabul - olundu- gu gibi temyiz mahkemesi tarafından da tasdik edilmiştir. Alâattin B. kefaletle tahliye edilmiştir. Dava — Edirnede — görülecektir. 6 Kuruşa Ekmek — Edirne — Belediye ekmiye — (8) kuruş narh koymasına rağ- | men bazı fırıncılar (6) kuruşa ekmek satıyorlar. İlk Tahsil İçin ve Mersin, ( Hususi ) — Vilâ- | yet dabhilinde ilk tahsil çağın- i. daki çocukların miktarı tahkik _ş,“ğlmktedlr. £ ı Taganni I I | | Hizmetçi— Ayol, aç kapıyı, | içeriye kahve götüreceğim. Uşak — Olmaz. Hanım şarkı söylüyor. Kapıyı açarsam bü- tün mi: A Reklâmın a İe Tesiri Tüccarın biri ötekine sor- müustu: — Kuzum, reklâmın ahali üzerinde tesiri görülüyor mu? ne dersin? Öteki gu- cevâbı verdi: — Çok tesiri var. Ben bir gün sermayemi İşletecek bir yer aradığımı ilân etmiştim, ertesi gece evim soyuldu! Bir Kadın Mektubu Bir kadın, her mektubunun mutlaka — bir hâmiş yazardı. - Bana ' o kadar - alış- mıştı ki bir türlü kendini kur- taramıyordu. Dostlarından biri ona de- di ki: — Samiye, bir mektup yazamaz mısın, | kuzum ? Samiye itiraz etti: — Niçin yazmıyayım? Sana bir. mektyp göndereyim de gör! Samiye bu dostuna bir mektup yazdı, imzasını attık- tan sonra şu satırı yazdı: “Gördün ya, pek alâ yazdım işte! ,, AD İki Kardeş Uzun müddet biribirini gör- memiş iki arkadaş, köprü üs- tünde karşılaştılar; — Övvv... Maşallah... Na- sılsın? Biraderlerin nasıl? — Büyük kardeşim ticaret- le meşgull, Fakat — küçüğü hamdolsun iyidir! altına sen hâmişsiz Rüyanın Müânası Sacide ile Ferdinin evlen- diklerinin yıldönümiydi. Fer- dinin karısına hediye almasi | lâzımdı. —Sacide, — kocasına dedi ki: — Dün gece, rüyamda bir inci gerdanlık gördüm. Acaba mânası nedir? Ferdi şu cevabı verdi: — Vallahi bilmiyorum. Yıl- dönümümüzde sana bir rüya tabirnamesi hediye ederim, Muharebe alevlendi bak Çinde, Ruslar bile var bu,işin içinde. Japon ayak basti Çin toprağına Ayaklandı hep Çinliler “Pekin,, de. Bu ne müthiş Çin işi, Japon İşi, Kan döküyor kimbilir kaç bin kişi Bu halleri benim gözüm tutmuyor: Kötüleşti bu dünyanın gidişi. Pa Hanım — Koş, Ahmet. eve hırsızlar girdi. Uşak — Kahve sade mi olsun, şekerli mi? Otel Arkadaşı Şeref Bey gece yarısından sonra bir otele gitti. Tek yataklı bir oda istedi. Otelci dedi ki: — Tek yataklı odamız kal- madı. İsterseniz iki yataklı bir oda var. Yatağın birinde | bir müşteri Oraya buyurun. Şeref Bey razı oldu. Boş yatağa girdi. Tam uyurken bir- yatıyor. denbire uyanmıştı. Müthiş bir * gürültü. Sanki odanın ortasın- dan bir lokomotif geçiyordu. Şeref Boy biraz dikkat edin- ce gürültünün nmereden gel- diğini anladı: Odadaki öteki müşteri horluyordu! Şeref Bey uyumıya çalıştı, | başını yorganın altına soktu, parmaklarile kulaklarını tıka- dı, oğraştı, kendini - gorladı, fakat uyuyamadı. Nihayet yataktan kalktı, müşterinin yatağına yaklaştı: — Beyefendi, — beyefendi, diye seslendi; beyefendi... Öteki bu sese gittikçe şid- detlenen bir horlama ile ce- | vap verdi, Şeref Bey onun yastığını sarsmıya mecbur ol- | nız | sildi. | muvaffak olmuştu. Fakat biraz müştü. Nihayet beriki uyan- | dı, gözlerini açtı. Şeref Bey dedi ki: — Affedersiniz... — Yastığı- biraz - kaymış — olacak... horluyorsunuz... — Uyuyamıya- rum. Bu ihtardan sonra ses ke- Şeref Bey — uyumiya sonra, kuvvetli bir sarsıntı Jçinde uyandı, gözlerini açtı. Bu sefer de, karşısında, öteki adam! — Alffedersiniz, — diyordu, siz de horluyorsunuz, ben de | ayuyamıyorum. Sabah — yaklaşıyordu. İkisi de uyumamıya karar verdiler, karşılıklı birer cıgara yaktılar ve konuşmıya başladılar. Şeref B. sordu: — Evli misiniz? — Evliydim. Fakat zevce- min sinirleri bozuktu. Geceleri hiç uyku uyuyamıyordu. Ara- mızda — geçimsizlik ayrıldık. Şeref Bey hayret etti: — Garip şey! dedi, benim O. Ha, B. l | — ae ll Meslek Alışkınlığı |Dirayetli başladı, | Doktor — İlâcımdan fayda gördünüz mü? Hasta — Pek ben içirdi. çok. - İlâcı slmadin, — kayaanama büsbütün hastalandı. 'Koca | Faik Bey karısına sordu: elbiselerinle | sinemaya gitmek istemiyorsun, değil mi? — Tabiüi istemem. — Şüphesiz... Ben de seni düşündüğüm şimdi sine- maya tek başıma gidiyorum! Talih Anahfarı Yüz sene evvel, bir mecliste uğurlu ve tılısımlı eşyadan bahsediliyordu. Kimi mavi boncukların nazara karşı fay- dasından, kimi de çörekotu- nun talih açlığından bahse- diyordu. İçlerinden biri dedi ki: — Bunlar birşey — değil. Amcam bana öyle tılısımlı birşey bıraktı ki onunla ha- yatta herşeye muvaffak oldum. Herkes merakla sordu: — Nedir 0? — Ayda üç bin altın irat! |Edebiyat Vazifesi Edebiyat müallimi, şu vazi- feyi vermişti. Talebe, tembel- liğin tasvir edeceklerdi. Ertesi derste muallim va- zifeleri topladı, birer birer yokladı. (İçlerinde bir vazife kâğıdı bomboş, bembeyazdı. Üstünde yalnız talebeni Lim- tası vardı. Muallim seslendi: — Faruk Efendi, dedi, bu kâğıt sizin mi? Sen eski — Evet efendim. — Peki amma bir yanlış- hk olacak, siz bu kâğıda biçbir şey yazmadmışsınız. — Yanlışlık yok efendim, siz tembelliği tarif etmemizi söylediniz. Tembelliği bun- dan iyi anlatmak kabil mi? de zevcemin sinirleri geceleri — hiç uyuyamıyordu. Aramizda geçims başladı, ayrıldık. Sonra, tevekkel ve etli: içinde ilâ- — Şimdi ayrılığımızın -ha- kiki sebebini anlıyorum. Ge- celeri bu müthiş — gürültüye aei A a ne olduğunu tarif ve | ki Faizin Yükselmesi Kre- dinin Azalıp Daralmasını İntaç Eder Kısa vadeli krediler vade- lerinin pek kısa olması dola- yısile süratle hareket| elme- mektedirler. Gazetelerde mü- temadiyen Avrupa ile Ame- rika arasında- işliyen transate lantik — vapurlarının bahusus Avrupadan Amerikaya, tay- yarelerin İngiltereden Fransa- ya altın nokletmekte oldukla- rını okuyoruz. Bu altın nak- liyatı kısa vedeli kredilerin seyahatini ifade etmektedir. Banka faizinin vazifesi ise bu altın olarak icra edilen nakliyatı - yani kısa vadeli kredileri - “tanzim — etmektir, (Bank of England) İngiliz Ban- kası faizi 63 ten Sbdde çı- kardığı vakit Fransaya olan altın nakliyatımı —durdurmak ve bu suretle faizin ucuz olduğu Nevyorktan Londraya kısa vadeli krediler şeklinde altın akmasını teşvik etmek istiyor. Kredinin Tahdidi Faizin yükselmesi kredinir daralması ve azalmasile tey« emdir. Pahalı kredi kendi başına bile kredi tahdidatını muciptir. Çünkü iktısadi hayat pahalı krediyi derhal hisset- mektedir. Fakat banknot ban- kalarının bazı şerait dahilinde krediyi daraltmak vazifesidir. Meselâ 929 senesinde Federal Rezeerv Bank Amerika Devlet Bankası faizi yükselterek kre- diyi daraltmak ve mülrit bir borsa spekülâsyonuna mâni ol- mak istemişti. Yine bu tarihten evvel — Amerikada baş gös- termiye — başlıyan — istihsalât (inflation) mebzuliyetine mâni olmuştu. Reichs - Bank ( Alman Ban- kası ) para faizi *615, Lom- bard Bankası faizi **20 ye çıkarmakla maksadı hariçten Almanyaya gelmiş olan kısa vadeli kredilerin geri git- mesi — dolayısile — kabarmıya başlıyan ( effet ) portföyünü daraltmak idi, Bittabi bukadar yüksek faiz mukabilinde kredi istiyenlerin — mıktarı — derhal azalır. Görülüyor ki banknot bankalarının — vazifesi kredi hayatında fevkalade ehemmi- yeti haizdir. Banknot bankası alçak faiz gösterirse teşebbüs yapanları | ve kredi istiyenleri teşvik ve bilhassa yüksek faiz gösterirsie ! teşebbüsü tenkis ederek kredi istiyenlere kredi vermiyeceğini anlatmak ister. Gayet tabitdir kredi fazlalığı dolayısile bankaya hücum edilmediği halde kredi tahdidatı dolayı- sile hücum ve şikâyet daimi- dir. Maalesef kredi hayatında lüzumlü olan bu hareketleri tagyir etmek kabil değildir. Ne zaman kredinin farzla- lığına ve ne zaman da kredi tahdidatına — ihtiyaç vardır? Bunun. yegâne hâkimi banknot bankalarını idare eden ellerdir. Diplomalı iktısatçi edat Zaim | tahammül — edebilmeleri — için siz de, ben de adamakıllı sağır birer kadınla evlenme* liyiz! z