r Ailesi Ilasıl Yaşar? Eıııı milesi yazın “Kâbil,, de da “Kâbilin,, bir sayfiyesi (Celâlâbat)ta yaşar. Muh- % '_;% hei Emir hıklnndı muhtelif — menbalardan aldığım malümat t yekdiğerini tamamen teyit edi- /| ceye vermiş bir zattır, denili- f | Bu, yalan değildi; Emir vak- — tinin büyük kısmını zevk ve 1 Ceğlence ile geçirir, ancak f kudret ve saltanat göstermek ' İstediği zaman Derbar denilen — hükümet meclisini kurar. Riya- — set mevküne geçerek umuru — cariye bakkında malümat alır- D dı. Emir bazen “ Kabil , ka- — dısını yanına oturtarak erbabı — müracaatin davalarını dinler, | Mmücrimlerin cezalarıni tayin ederdi. Bu cezaların en mühim — mi topun ağzına bağlanarak | idam edilmektir. - Zöval Topu Atıldı — Size üç satırla idam ceza- o sının nasıl tatbik edildiğini - anlatayım: [ *“ Kâbil ,, in dış tepelerin- den birinde kârı kadim bir | top vardır, halka güneşin zeval I vakti geldiğini anlatmak için | her gün bir defa atılır. Bir ] adam ölüm cezasına mahküm Üçedildi mi? Cellât bu biçareyi alarak zeval vaktine yakın bir O zamanda bu tepeye çıkarır, | topun ağzına sıkı sıkıya bağlar Ş ve top ateşlendiği zaman mah- | kümu parçalıyarak halka hem / güneşin, hem de bir insanın O gevalini ilân etmiş olur. | Rivayete inanırsanız Emir Hindistana gittiği zaman İngi- lizlerin idam hükümlerini bu '_ gekilde tatbik etmekte olduk- O larını görmüş, beğenmiş ve gelir gelmez memleketinede “hediye ketmiş olduğunu da ll'e cdıbilmm f Flıınımndı tatbik — edil- | mekte olan diğer cezalara ge- O lince: — Katiller maktulün veresesine T teslim edilerek haklarında kı- — Sas cezası tatbik olunur, pey- | gambere küfretmekle maznun O olanlar taşa tutularak öldürü- *' lür. Fahişeler — akrabalarına ;huı edilerek bıçakla koyun D keser gibi kesilir. En nihayet O barsızların bir elleri bileklerin- ; den, bir ayakları da topııklı an kesilir. * Bu tafsilâtı — öğrendikten Bonra ceza hususunda : Efganistan dünyanın en kıllıımınel memleketidir. De- —ıiyoceğhlıo eminim, Fakat — Kendisini zevk ve eğlen- | * : Kâbil'de hariciye sarayının methali ve umuml! manzarası çünkü daha şedinini görmüştür. Filhakika — anlattıklarına gö- * dizer, re Emir Abdürrahman za- manında idama mahküm edi- lenler cellâda teslim edilirlerdi. Cellât bir askert müfrezenin nezareti altında bu mahküm- ları sabahın alaca karanlığın- da şehir haricinde tenha bir Uzun Köprüde Kahveci Kudurdu yere götürür, birbiri arkasına kendisi de en Öönde bulunanın on beş metre iler- sine geçerek sıra ile birer birer gelmelerini emreder ve mahküm karşısına gelince onu bir çelme ile yere düşürür, sol elinin iki parmağını mah- kümun burnuna ve bir par- Edirneden De Tedavi İçin 18 Çocuk Geldi (Baş tarafı 1inci sayfada ) tadı hilâfı pek ziyade hararet duymuş, âdeta içinin yandığını hissetmiş ve su istemiş: — Aman yanıyorum, bana biraz su. Çocukları hemen bir maşra- ba ile su yetiştirmişler. Fakat suyu görür görmez Murat ağa haykırmış: — Korkuyorum, götürün © suyu! Götürün. Çocuklar endişe içinde suyu geri götürmüşler. Bir taraftan Murat ağa bu- Tanduğu yerde kıyranırken ©- bür taraftan da çocukları bu hüdiseye bir mana verememişler, Vak'ayı kahvede bulunan di- ğer köylülere söylemişler. Hâdisenin cereyan şeklini duyanlar, derhal hükmetmişler: — Vah biçare, vah. Mürat Ağa kudurmuş olacak. Filvaki herkesçe malüm bir hakikattir. ki ilk kuduz arazı şiddetli bir hararetle baş gös- termekte, sonra su korkusu ile müterafık bir cinnet nö- beti halini almaktadır. Esasen geçen kış, Uzunköprü civarında, Murat Ağanın bir gece aç bir kurtla boğuşması ve mağlüp olacağını anlıyan hayvanın firar etmesi hâdisesi de akla gelince Murat Ağanın kudurduğunda şüphe kalma- mıştır. Fakat şu farkla ki Murat Ağanın bir gece bir kurtla boğuşmasile kudurma alâmet- lerinl andıran buhrana girmesi arasında aylar geçmiştir, Hal- ünleket halkı zanned rim, ' buki kuduz bir hayvan tara- Fdıı müşteki olmuyacaktır; lfnd.ıı ısırılan — bir. adamın hastalanması için aradan kırk gün geçmesi kâfidir. (1) Esasen kurtla boğuşma hâ- disesini müteakıp Uzunköprü- deki doktor Murat ağayı mu- ayene etmiş ve İstanbula ge- lerek tedavi görmesine lüzum göstermemiştir. Bu defa has- talanması üzerine doktor has- tayı yine muayene etmiş ve kudurma alâmeti bulamamıştır. Buna rağmen Murat Ağanın çoluk, çocuğu babalarının ku- durduğu kanaati ile ağlaşmak- ta, köylülerde bu allenin ka- naatine — İştirak — etmektedir. Murat ağa, şimdilik evin bir odasına — kapatılarak — tecrit edilmiş bir halde bulunuyor. * Edirne Kız lisesi talebesin- den bir grup Uzunköprüde bulunurken küçük bir köpek bu gençlik kafilesine musallat olmuş. Sinsi, sinsi arkalarına takılmış. Çocuklardan birçoğu- nuu isırmiş ve köpeğin kuduz olduğu anlaşılmıştır, Bu talebe irili, ufaklı on sekis kişldir, Şim- di tedavi edilmek üzere İstan- | bula gelmişlerdir. — D) “SON POSTA,, : Bu müddetin üç sene olduğunu Dadikelp mücasesesi müdürü — mütoveffa Hayim — Nahum Efendi - söylerdi. Gâvur Ali Sahnede Meşhur sabıkalı gâvur Ali Haydarpaşada — kabzimal Os- man Efendinin cüzdanını çalar- ken yakalanmıştır . Üsküdar Hâle Sinemasında İnciler ve Çiçekler mümesslli KOLİN MOR Dubüliye 10 kuruştur, m Cezalarının Şekli îKadar Müthiş Şey Yoktur, Denilebilir YAZAN: M. KÂZIM Yaağını da ağzına soktuktan sonra ötekilerin gözleri önün- de bıçakla kafalasını keser- miş. DA Yine anlattıklarına göre, bu usul emir Abdurrahmanın mer- hamet göstermek İstediği za- man tatbik edilirmiş. Aksi halde kullanılan başka bir usul varınış. Karşılıklı iki ağacın gövde- lerini kalın ipler kullanarak yüzlerce kişi vasıtasile yek- diğerine doğru eğiniz. Sonra mahkümu getirerek ellerinden ve kollarından bu iki ağacın Gst kısımlarına bağlayınız. Ha- zırlık tamam olduğu zaman cellât emir versin, yüzlerce kişinin zoru ile eğilen ağaçlar ipleri kesilerek serbes bırakıl- sın, ne olur? Biçare mahküm ikiye parçalanmış olmaz mı? e Emirin kızdığı zaman tat- bik ettiği idam usullerinden biri de bu imiş. (Mabadi yarın) M. Castle'ın Beyanatı Vaşington, 13 (A.A)—Hari- Giyö nazırı vekili M. Castle, AVrupa merkez bankalarının bugün Bâle'de karşılaştırmaları muhtemel her türlü ikraz mua- melerine, Amerikan bankaları- min ayrıca memnuniyetle iştirak edebileceklerini bildirmiştir. — Alman Nazırları Paris, 13 (A. A.) — Siyasi mahafilde M. Bruning ile M. Fon Kurtius'ün pek yakın bir zamanda Parisi ziyaret etme- lerine intizar edilmektedir. M. Stimson Romada Roma, 13 (A. A) — M Grandi, İngiliz. Maliye Nazırı M. Stimsonun şerefine Bord- hese köşkünde bir xiyafet ver- miş ve bu ziyafete Amerika sefiri ile nazırlardan M. Mos- koni M. Sirianni, M. Giuliano, M. Bocati ve birçok yüksek şahsiyetler bulunmuştur. Yemeğin hitamına doğru M. Hovyer'in şerefine M. Stimson da İtalya Kıralı ile M. Muso- lini ve M. Grandinin şerefleri- me İçmişlerdir. | Bir Kalpazan Kumpanyası Atina, 12 (A. A.) — Zabıta sahte Mısir evrakı nakdiyesl yapmıya mahsus bir atölye açmış olan 5 kalpazanı tevkif etmiştir. Bunların - bastıkları sahte evrakı sürmiye vakit bulamadıkları zannedilmektedir. Bir Tayyare Düştü Loydminster “Saskatchvan,, 13 (A. A.) — Bir tatil gezin- tisi yapmıya çıkmış olan bir kafilenin yantbaşına bir tay- yâre - düşmüştür. Tayyarenin içinde bulunan 3 kişiden ikisi ölmüş, biri ağır surette yara- Resminizi * Resminizi bize gönderirseniz size tablntinizi söyliyebiliriz. Fakat bunun için gönderilecek resimler Iyi ve tabit pozda çıkmış olması İlâzımdır, Taki mütehassısımız — mütaleasında — hataya düşmesin. * Tabilatlerini anlamak izere — bize resim gönderen karllerimiz. hakkında mütehasınsımızın — mütaleasını — aşağıki #satırlarda — okuyabilirsiniz: * Haydar bey> Usul ve ni- zama — rimyet- kârdır. — İsrafı sevmez, İâuba- lilikten hoşlan- şmaz. — Mes'uli- © yetten endişe — eder. Hoppa- hktan, hafiflik- ten hazetmez. ü Ciddiyeti — se- — ver. Muamelâ- tında lâkayıt ve İımhlci deği- dir. Müşkülpeseniliğe mütema- yildir. * Ziya bey: Atılgandır. Geri kalmak — iste- mez. Tetkik ve tecessiüse mü- ğ temayildir, ken- B dini göstermek ve kendinden bah set tirmek- ten — hazeder, Şöhret ve ik- bali sever.Men- faatlerini israf etmez. * Ali Rahmi bey: Hayalp: resttir. Maddi ve yorucu ve devamlı — işler- den hazetmez, tenevvüü sever. Selim ve bedil zevklerin heye- canlarına karşı hassastır. Teh- ' like ve mes'u- Tiyetten — müc- teniptir. * TLütfi bey: Ağır başlıdır. Atak ve atık- gan — değildir. İntizamı sever. İşlerini — derli toplu — olarak görür, savruk- luk ve derbe- temayildir. Kemal Ef. Hatırşinastır. Rahatına fazla - düşkün değil- dir. İntizam ku- yudatını ihmal eder. — Menfe- atlerini yalnız nefsine hasret- mez, PT ıt * Vehbi bey: hğı sever ve tarzı telebüse riayet eder. Bedil ve selim zevklerden mah rum — değildir. Macera ve he- yecan —mevzu- larına karşı za- fi olmakla be- raber - tehlike, mes'uliyet ve mahrumiyetten müçteniptir. * Hassastır. Şık- Bize Gönderiniz, x Size Tabiatinizi Söyliyelim... * N din, his ve har yal mevzulari fazla — meşgi olmıya mütemayildir. x Halil İh: 1 bey: Foteğrafının Gdercini urzu etmiyor Utangaç ve merttir. He sin kendisile meşgul olduğu vehmeder. Muhit ve muha! bına itimat etmez. Kararl kat'i ve sarih dıgıldır Fikret Kennı bey İşgü: ASRİ — Serlt hane ARTİSTİK — Seher vakti ETUVAL — Yeni bakireler ELHAMRA— Mayat dalgaları EKLER — Düztaban " Baştı ŞK Taksim Çihtlikpark— Hafız — Yaşar ve efendiler ı Kın kulesi parkanda » Darttttalim