SON - POSTA ll san DaLGASsIİİİ Hayalin Bulunduğu Saray Yanar- kenHünkâr Çılgına Dönmüştü ... Hakkı Mahfuzdur Dudakları en acı, ve en Gmitsiz bir tebessümle gerildi. gayri ihtiyari yumruğunu ısırdı, — Yaaa... Nihayet, düşün- düklerini yapıyorlar ha., Diye haykırdı. Demek işe ateşle başlamışlardı. —Evvelâ sarayı tutuşturacaklar o kar- gaşalıktan — bilistifade Hayali kaçıracaklar ve sonra da yan- giın bahanesile oraya toplana- rak sarayı basacaklardı. Derhal gitti. Nöbetçi musa- hiplerle esvapçı başı İsmet beyin yattığı odaya merbut kapıyı açtı. Sultan Hamit, bir taraftan yaver üstüne yaver göndererek yangın yerindeki vaziyeti öğ- renmiye çalışırken diğer taraf- tan da saray etrafında müda- faa tertibatı alıyordu. Ayni zamanda musahip Cevher ağayı da talimatı mahsusa ile Zekiye sultanın sarayına göndermişti. Ve kendisi, lâmbaları sön- dürülmüş olan karanlık odanın penceresi önünde, birbiri ar- kasına çalınan etfaiye borula- rini, tulumbacı naralarını, hal- km feryatlarını işittik; iri tiril titriyordu. N ü Giden yaverler, birer birer avdet etmiye başlamıştı. Bun- lardan parça parça alınan ma- lâmat şu — suüretle birbirine eklenerek hadiseyi tavzih edi- yordu : Yangın, Zekiye sultan sara- yının selâmlık kısmindan - çık- mıştır. Civar mahallelerin tulumba- ları yangın çıkan kısını her taraftan kuşatmıştır. Beyoğlu — etfaiyesi yerine gelmiştir. Sarayın harem kısmını mu- hafaza etmek üzere Topane- den “asakiri şahane, de vü- rut etmiştir. Toplanan — halk — külliyetli miktardadır. Evvelâ Beyoğlu mutasamıfı ve senra da zaptiye nazırı ge- lerek " İtfai harik ,, ile meşgul- dürler. Beşiktaş muhafızı Hasan Paşa harikin vukuu anında (maballi harike) vâsıl olmus ise de... Şimdi de, — iradeler etmiye başlamıştı: Yangın yerindeki asker kâ- milen avdet etsinn. Hasan Pişanın — maiyetindeki — zapti- ye ve polisler, — sarayı muha- fazaya kâfidir. Yangın yerine teraküm eden * halk, bir üslübu hakimane ile dağıtılsın. Kuvvei zabıtaya en edna muhalefette bulunanlar olursa — haklarında — tedabiri zecriye ittihaz edilsin. Fakat bu vesile ile de bir hadisenin gühuruna meydan verilmesin. Yangının — sebebi — zühuru hakkında — muşkâfane — tetki- katta bulunularak sebebi harik behemehal zâhire ihraç edilsin. Yangın söndü, Hünkârın kalbindeki evhamın ateşlvri bir türlü sönmüyordu. Birbirini mütcakip, zühur eden fişakle- rin iştiali ve yangın hadisesi, filhakika hiçbir zararı dokun- /madan geçmişti. Fakat, acaba yangin tevali — 28 — bunlar, kendisi- ne karşı bir tehdit, bir nü- mayiş, onun bü- tün tedbirlerini anlamak — için birer sania ma- hiyetinde telâkı ki — olunamaz midi ?... Yangınin se- bebi zühuru an- la şılamadı. Fakat, yangın zühur eder et- mez, ilk gelen tulumbanm, Be- şiktaştaki Er- meni mahalle- sinin tulumbası olduğu tahak- kuk etti. İşte Sultan Hamidir — isti- nat edeceği en kuvvetli delil... Maamafih; bu meselede Sul- tan Hamit, hiç haksız değildi. Bütün korktuğu nihayet başı- na gelmişti. x Artin Vahakın bütün para | fedakârlıklarına rağmen (Nem- | ruz Dudü) sarayla irtibatı te- min edecek bir kadın bula- | mamıştı. Herkes gölgesinden | korkuyordu. Bu aciz karşısın- | da Vahak tebdili fikretti. Başka | yasıtalar düşündü. Bunların hep-' Yazan: Ziya Şakir O zamanki Abdülhamit sarayının gözde bir kalfası istirahat ediyor sini imkânsız buldu. Nihayet, tam bir komiteciye — yakı- şacak bir fikir lâyih oldu. Tam İ Sultan Hamidin düşündüğü gi- bi, sarayı tutuşturmak ve o | karışıklık — esnasında biran — olsun bulmak... Bu fikir etrafında, uzun uzun düşünüldü. Plânlar, — projeler yapıldı. Nihayet, işe başlandı. (Arkası var) Sabinle temasa imkân Kari Gözile Gördüklerimiz Bu Nasıl Tahsil? Beşiktaşta, Ortabahçede 25 numaralı evin sahibiyim. Bu sene- nin ikinci taksit 750 kuruş musakkafat borcum için. 2-12- 930 tarihinde haciz memuru B. «nutat zevatla eve geliyor. (Hal- buki son taksit için kanunen | bu ayın nihayetine kadar vakit | wardır ) şiddetle kapiyı çalıyor. | — Bu gürültü üzerine valdem | “ne oluyoruz , diye telâşla kapıya koşuyor. Kapıyı açar, açınaz: — Paral avazesile karşıla- şıyor. Valdem bu gibi mua- meleye alışkın değildir. Esasen bu hitaptan da birşey anlamıyor. Memur hâlâ “para, diye bağırıyor. Fakat müra- gaatçının birşeyler istediğine intikal ediyor, ve: —Oğullarım işten akşama gelir, yarın da paranızı getirir- ler, diyor. Kabul ettirmek kabil mi? — Komşudan al! Tavsiye- sinde bulunuyor ve para veri- meyince kapıyı kapayıp gitmi- yeceğini söylüyor. Vaziyeti gören bitişik komşu 10 lira veriyor. Kusuru «5f kuruş geri veriliyor. Fakat ak- şama gönderileceği bildirilen makbuz gelecek. Defterdarlık makamımın na- zarı dikkatini celbederim. Mezkür hane sahibi Mustafa- Bedri Umumhaneler Meselesi Memleketin her yerinde o duğu gibi Adanada da umum- baneler kapatıldı. Umumi ka- dınlar sokaklara yayıldı. Bun- ların kontrol ve — muayenelari mümkün olmuyor, bu yüzden birçok kimseler ve bilhassa | gençler fena hastalıklar - al- ı maktadırlar. Adana M. Emin Çok Çocıîklulara Yardım Kanu- nundn İstifade Etmek İstiyenler Hıfmıstıhha kananu muücibince çok çocuklulara vadedilen para mükâfatından — istifade — etmek maksadile resimlerini bize gönde- ren ailelerden bir kısmının daha resimlerini dercediyoruz 1 — Tuzlada Yanya mi- badillerinden Mustafa Ef, Ço- cukları: Necdet, Halil, Hüsnü, Necat, Şaban, Recep, Sami Efendiler. 2 — İnegöl, Domaniç, Beş- köyünde, Halil oğfu Ali Ef. Çacuklari: ine H. ve Ef,ler, dirne, Tahtakale, seb- zeci Mosse Arditti Efendi ve refikası Madam Raşel Arditti. Çocukları: — Selemo, İşuva, Mari Dudu, Cemila, Sara, Avram Hanım ve Efendiler, 4 — İzmir, İkinci Süleyma- niye — mahallesinde, Yüzbaşı Hasan ağa — sokağında 102 numarada Uhri muhacirlerin- den Han oğlu Bilâl Efendi ve refikas — Hasibe Hanım ve çocukları. Nazmi, — Turhan, Mahmet, Lütfiye, Ahmet, Ne- biye, Mustafa, Fikriye Hanım ve Efendiler. $ — İnegöl, Domaniç nahi- yesi, Boşmeyit köyünde İbrabhim oğlu H. Hüseyin Ef, ve refi- S kası Ümmühan Hanım. Çocuk- lan: İbrahim, Kâmil, K Aptullah, Halil, Mehmet Ef. ler. 6 — İnegöl, Domaniç nahi- yesi, Çiftlik köyünde Molla Ya- kup oğlu Aptullah Efendi ve refikası Emine Hanım. Çocuk- ları: İbrahim, Faik, Ali, Recep, Gülsüm, Yakup H. ve Ef. ler. 7 — İnegöl, Domaniç nahi- yesi Beşmeyit köyünde Kadı efendi oğlu Ahmet Efendi re- fikası Fatma Hanım: Çocuk- ları: Kadir, İbrahim, Akıle, Hasibe, Yahya, Hatice Hamım ve Efendiler. Bu Sütunda Hergün Tramvayda yalnız bir kişilik boş yer kalmıştı. Hemen ©- turdum. Ben gazetemi cebim- den çıkarıncıya kadar geçit ve sahanlıklar hinca hinç dolmuştü. Hafif bir sarsıntı ile kısa yolculuğumuza baş- ladık. Artık rahatça gazetemi okuyabilirdim. Önümde kıymetli bir man- içinde genç bir kadın bulunduğunun — sonradan - far- kına vardım, Bir aralık yüz yüze geldik. Hayatımda onunki kadar duru ve temiz bir cilt görmemiştim. Yanaklarının derisi güneşe tu- tulmuş pembe bir gül yaprağı gibi hareli bir şeffaflıkla par- hyordu. 'Ta — derinliklerinde ışıklı benekler sezilen gözleri- nin etrafında siyah ve kıvırcık kirpiklerinin emsalsiz bir gü- zelliği vardı . Bu çehreye okadar derin bir alâka ile dalmışım ki o da hayretle bana bakmaktan ken- dini alamadı. Şimdi, tramvayın, her göl- geden kurtuldukça aynalaşan camında — akislerimizi — tetkik ediyorduk. Aramızda müphem bir anlaşma hasıl olmuş gi- biydi. Gözlerimiz kendi lisan- larile bir hayli konuştular. O, benim hayalimdeki ka- amdı. Bundan sonra yapılacak iş meydana çıkıyordu: - İndiği istasyonda ineceğim. Münasip bulduğunm ilk fırsatta yanına sokulup — selâmlıyacak, bütün hissettiklerimi — söyliyecektim. Ona herşeyden evvel temiz bir dostluk vadedecek — ve kalbini kazanabilirsem mes'ut bir istikbal için ümit vermesini istiyeceğim. Bu kararı verdikten sonra, rüyaya yakm bir dalgınlık içinde bir müddet kaldım. ve hemen tatlı bir istikbal tahayyül ettim. — Bebek! Biletçinin son istasyonu ha- ber veren sesi beni rüyamdan uyandırdı. Arka — sahanlığa — fıirladım. Beraber inmeyi muvafık bulma- miştim. Herkesten evvel atl- yarak kaldırımdaki satıcıdan bir sigara almak bahanesile tramvayın boşalmasını bekle- dim. Sonra, ağır adımlarla ben de kalabalığa karıştim. Fakat, hayret?! O yoktu. Ani bir fe- lâkete uğramış gibi şaşırmış kalmıştın. Her türlü ihtiyatı unutarak oraya buraya koş- to Muharriri W. Y | amya başladım. Süratle geriye döndüm. Tramvay olduğu yer- de duruyordu. Bir müddet hiçbir şey his- setmeden etrafıma bakındım. Sonra omuzlarımı silkerek bir sigara yaktım. Hiç münasebeti yokken buraya kadar seyahat ederek işimden olduğuma yan- mıyordum. Beceriksiz bir. bu- dala — vaziyetinde — kaldığıma müteessirdim. Artık, avdet etmekten baş- ka yapılacak birşey kalma- mıştı. Dâlgin, — dalgın doğru yürüdüm. Birden az ilerde onu görür gibi oldum. Tramvaydan henüz inmiş. Aksi istikamete doğru ilerliyordu. Hemen atılmak istedim. Fakat ilk adımda yıldırımla vurulmuş gibi - durdum, Aartık, herşeyi biliyordum. Niçin! onu kalabalık arasında bulamadığımı, tramvaydan in- mek için neden herkesin da- gılmasımı ve bilhassa benim uzaklaşmamı beklediğini, —ba- kışlarındaki derinliğin, dudak- larmın kenarında beliren hazin istihzanın sebebini anlamıştım. O, herkes indikten sonra itina ile sakladığı koltuk değ- neklerini çıkarmış, — biletçinin yardkinilü ve müşkülütla tram: vaydan - inebilmişti. Bende bıraktığı on dakika- hk heyecanın acı zaferini omuz- larında — taşıyarak — sendeliye sendeliye uzaklaştı. Dilsizler Mektep Açacaklar İstanbul dilsiz ve sağırlar cemiyeti Maarif — Vekâletine müracaat ederek İstanbulda bir dilsiz mektebi açmak için müsande istemişlerdir. Vekâlet bunlara henüz cevap verme- miştir. Dilsiz cemiyeti reisi Süleyman Sırrı Bey: “— Biz mektebi kendi tah- sisatımızla idare edeceğiz, hü- kümetten para istemiyoruz. Fakat müsaade alamadık! , diyor. tramvaya Yorulmaksızın Para Kazanmak istemez misiniz? Evinize veya işinize giderken, sokak- fa gererken veya birisile gürüşürken ber hangi bir vaka karşısında kalabi. Tirsiniz... Havadis nedir. biliyorsasız 6 — vakayı derhal ilirsiniz. Bir yangın, bir İka tül, bir kaza birer havadlstir. Ras- ge GENİLAT L : : ermayi vazife bi Telefon numaramızı lıl—ı&:l. .. Gir. BZT e e Büyük Ve İyi Meyva İsterseniz Ağaçlarının — böceklerin — tahribatından kurtarınız. Bunun için kış mevsiminde — ağaçlarının NİVOZİN Me yıkayımız, a müsesip zaman şimdil küsefler yail a ağıçlar oç (e yaprakını Kutusu 1 liradır. Yeçüne deposu Sökecide Horusancıyan hanıdğı, Drogeri santıral doriyandır. " ğY