Serdarın — Evet! 'cıhbn. beni korkutmak - isli- a ’ıırıunuı? — Serdar Yakup kapının önün- 'f'aen ayrılmadan seslendi: —— Bana bak dostum! İster misin ki daha açık konuşalım?? — — Ben de onu rica ede- cektim! | — — Biz şimdi haçıyoruz, fa- | | kat bunun hiç olmuzsa bu | baha kadar Vasilisa tara- dan duyulmaması lâzım. Biz dan gider gitmez — sen a ona haber verir misin? u söyle? — Haber veririm! L 0süm etti: — — rare- İlemez misin ? — Lüzuümu yok. — Ya seni öldürürsek. — İhanetimi haber alırsa - Vasilisa beni işkenceler içinde m> Ööldürtür. Onun için sizinki Wı hafif kalır, öldürünüz. W Ciler yere tükürdik — — Gözün krr olsun may- — mun herif! diyc haykırdı. Seni ,,ıııtlıkı gebertip kanınla eli- ;--ıııiıi kirletmemizi mi istiyor- “ sun? *" Bu sırada Serdar herifin üzerine atılıp yere yıktı. ccern Eski dostluğumuz hür- metine kendisini öldürmeyip bağlıyarak mahzene atalım, — önu orada buluncıya kadar / bizim işimiz de biter. — Dört arkadaş bir lâhzada taten mukavemet etmiyen Du- tunyadis'i bağlayıp mahzene attılar, - Serdar: — Çabuk giyinelim! dedi. — Sonra kendi elbiselerini O kaptı: — Siz giyinin, ben de geli- — Yüreği heyecandan sık sık tıyor, gözleri kararıyordu. -— Birçok kanlı ve acıklı vak'a- a dolu olarak geçen Bizans- taki günler bitiyordu. Fakat hayatında şimdiye kadar Evdoksiya ile geçirdiği “ lnelul günlere benzer hiçbir günün geçmediğini de düşü- nüyordu. ,— — Fakat Serdar bunu bildiği E lalde aşklımı feda ediyordu. ? Vasilisa Evdoksiya ile bir- — likte saatlerce başbaşa kaldık- livı odaya girdi, yüreği müthiş r sıkletin altında imiş gibi * Vareng , — elbiselerini * e başladı. — Göx yaşlarından açılamıyan — gözlerile odanın her tarafını — araştırıyordu. —— Her köşede “ Evdoksiya ,, — ile beraber geçen günlerinin - Koca Arap serdarı, Bizansı — Muhasaraya gelirken hiç dü- i şünmediği, aklından bile geçir- mediği vak'alarla karşılaşmıştı. Nihayet Cafer'in yakalan- - dığı sokağa geldiler. Nöbetçiler etrafta dolaşı- yordu. Her halde son vak'adan Kİ Sık — Atıyor , Yuregı Gözleri )D | (| | ! ü Ki Vi VA sonra Rum ateşi mucidi sıkı bir muhafaza altına alınmıştı. İKordon hattti geçeclerimü nöbetçilerden — hiçbirinin bir sualine bile maruz kalmadılar. Her önlerinden geçtikleri nöbetçi selâm vaziyetinde du- ruyor, onlardan şüphe bile etmiyordu. Kalinikosun kapısı — önün- de iki meşale yanıyordu, iki nöbetçi ile bir —çavuş şa- kalaşıyorlardı. Vareng zabitleri kıyafetinde Serdar Yakubu görünce selâ- ma durdülar. Serdar yaklaştı, sert ve ta- bii bir sesle: — Kalinikos nasıl? dedi. Çavuş, vaziyetini bozmadan cevap verdi: ma Çilekgoi abendinizi — Kendisini göreceğiml! — Çalışırken kimseyi kabul etmiyor; haber göndermeden girerseniz belki birşey söyle- mez! Serdar Yakup arkadaşla- rına döndü. — Siz burada bekleyin! dedi: İçeri girdi. Behçeyi geçerek, ( Kalinikos) un çalıştığı evin kapısına geldi. Kapı aralıktı. İçerde evvelce gördükleri keskin ışığın ayni parlıyordu. * Serdar Yakub'un yüreği he- yecandan © kadar fazla vuru- yordu ki, eğer içeri derhal girerse yüzünden herşeyi belli edeceğini anladı. Durdu, içersini dinledi. Ya- nan bir ateşin hışırtısı, toprak kapların birbirine çarpmasın- dan doğan sesler duyuluyordu. Kapıyı itti, içeri girdi. Söyliyeceği sözleri hazırla- mıştı. Fakat odaya girince bunlara lüzum olmadığını bir bakışta sezdi. Kalinikos, kamburunu çıka- rarak bir karga gibi odanın içinde sekiyordu. — Serdarın içeri girdiğinin far- kında bile olmadı. Ateşin üzerinde kaynıyan kaplara bakıyor, zıplıyor, sıç- rıyor, eğiliyor, kalkıyor ve bu müddet zarfında mütemadiyen, Serdar için pek manasız bir takım şeyler söylüyordu. Yakup, bu seslerin bir nevi gihirli kelimeler olduğunu far- edecekti. Fakat arada hir makami mahsus ile, Rum ateşi mucidinin şarkılar okuması bu zehabını teshih etti. Birkaç kere öksürdü, aya- ğile kaplara çarptı. Fakat Heyecandan Kararı SON POSTA Sık ordu ... büütn bu gürültüler muhterem (Kalinikosğu — daldığı âlemden uyandıramıyordu. Nihayet, yüksek sesle: — Haşmetlü Bizans İmpera- ftorunun emri mahsusları var- dır! diye haykırdı. Bu yüksek ses odanın içinde Rum ateşi parlamış gibi, (Kal- Tinikosğu —ürküttü, — yerinden fırlattı, eli ayağı titriyordu. Serdar Yakuba hayret ve dehşetle açılan gözlerini çevi- rerek: — Ne istiyorsun ? Ne isti- yorsun ? diye kekeledi. Rum ateşi mucidinin, kor- kusunu mümkün mertebe azaltmak için Serdar Yakup sesini tatlılaştırarak: — Vasileos Kostantin Ya- göotutus zatıâlinizi saraya da- vet ediyorlar efendim! Kalinikos, — şaşırmıştı. Eli- nin tersile burnunu sildi. — Saraya mı davet ediyor- lar? Kimi? — Sizi! — Kim davet ediyore — Vasileos Kostantin! — Ne yapacakmış? İşte emirleri — efendim! sarayda toplanma var. Serdar kendi düzdüğü na- meyi (Kalinikos) a uzattı. [Ark.ın var | Dünkü bilmecemizin halle- dilmiş şekli şudur: |23455789|0" Yeni Bilmecemiz 12345678 91011 1 a _._L_ - 3 DiTR b 4 | L 5 | si KA İl:! 8 İ ___!- e — —a ue B — Soldan Sağa, Yukardan Aşağı : 1 — Değnek (4) vaat (4) 2 — Vücut suyu (3) bir hükü- met (3) 3 — Yazın yeşil, kışın sarı (2) dişi insan (5) bir hece (2) 4 — Fazla (3) ziyade (3) sayı (3) $ — Bir kazamız (4) hububat» tan biri (4) 6 — Yarz sebrzesi (7) 7 — Kapalı değil (4) çivi (4) 8 — Mezhep (3) korkunç (3) kap (3) 9 — Zaman (2) adi, kolay (3) | © "40 — Pislik (3) evin tepesi (3) 11 — Renk (4) kibar (4) İki Otomobil Çarpıştı. Dün sabah saat ona doğru Ortaköy — merkezi — önünden geçmek istiyen iki otomobil o sırada geçmekte olan tram- vay arabasmiın önünde ma- nevra yaparken - (1698) numa- ralı otomobil diğerile çarpış- mış, her ikisinin de çamurluk ve ön tekerlekleri ezilip kirıl- mıştır. çocukların içerde ne yaptığını | merak ediyordu: Çocuk Sütunu Cingözle Afacan Çeşme Yolunda a Emin Recep Beyin Bu Şirini Okuyunuz..: CİNGÖZLE — AFACAN |RHAN NE ARIYOR Cingöz ile Afacan el Bayırdaki pınardan Gitti su getirmiye Tırmanarak tepeye, Yol sarplı, taşa çarptı Cingöz yoldaş - yürürken Elinden testi düştü Arkasından kendi düştü. Afacan dedi: Aman Cingöz rold. Dikkat et. Dikkat et. Ve O da düştü. İki sersem gülüştü. Emin Recep BEN KİMİM ?.. Ben aydınla birlikte yaşarım. Aydın bana iyi bakar, Arkadaşı yerde — yatıyor, fakat bulamıyor. (1) numaradan y n başlıyarak — rakamlar arasına g-olnye::ı"-:;w- bir çizgi — çiziniz, — bakalım Beni temiz yerde yatırır. î::::; Ben de ona “hav.. hav.. hav.,, Der, teşekkür ederim, Bol yemek verir. Ben kimim ? Ben ( Peri ) ile yaşarım. Peri bana iyi bakar. Bana temiz su verir. İ Beni temiz yerde yatırır. Ben de oğun koynuna sokulur Miyav... Derim. Ben kimim?, Kuku'nun Başı şı Pastayı Nasıl Yedi? Ayı hala, iki saatten ben |nun elinden çekti. Ayı hala okun pastanın içinde olduğunu ve bir iple yaya bağlı oldu- Piyango Kuponlarımızın Sonuna Az Kaldı TALİİNİZİ IIIlllllllll UTLAKA DENEYİNİZ! “1000,, Bu lh-ıı yılırlı yekünu olan (1000) Hira Istanbul'da Türkiye İş uriyet olarak Bi Cd Şimdiye Kadar Kupon Toplamadısanız Eksikleri atbaadan Tamamlayabilirsiniz. *Kim bilir gene neresini al- tüst ediyorlar? , dedi. Dedi ama azıcık geç kalmıştı. Çünkü tam bir dakika ev- vel Kuku elindeki okla raf- taki pastayı delmişti. Hala odaya geldiği zaman Kuku'- nun elinde oku görünce fena halde kızdı: — “ Evin içinde böyle teh- likeli şeyle oynanır mı? Ben onu ateşte yakayım da — sen de gör! ,, dedi ve yayı Kuku'- ğunu görmemişti bile. Tabii yayı çeker çekmez “—Kim yaptı bunu ?,, Diye bağırdı. Neye uğradığını ken- disi de bilmiyordu. Ayı hala başını çevirip te pastasının döküldüğünü görünce büsbütün kızdı; “Eğer ben de size bu pas- tadan bir lokma verirsem Arap olayım,, dedi. Opera — Buhranlı geceler Şık — Demir avcıları Fransız — Ateş — , Taksim bahçesi — Bıırbet. H AA DrEüem a A d Czlen evrak geri verilmez. İlânlardan mesuliyet akamaz.