13 Ağustos 1930 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

13 Ağustos 1930 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Misli Görülmemiş * * * Garip Bir Dava Kari Gözile Gördüklerimiz.. ni Fırkadan Beklediklerimiz Şimdiye Kadar Yapılan! Hataları Düzeltmelidir Resmi müsaadeyi almış olan ber Kız Kaçırmak Ne Demektir: z Kız Kaçırılmaz, Nikâh * Dairesine Gidilir.. 1— Yapılan yanlışlıklardan mes'al | Kız Kaçırılır Mı? olanların aranması. 3 — Kanunsunluklar yüzünden mah- rem edilen hakların istirdadı. 3 — Her renge girmiş her kuvvete serfliru etmiş serbest kanaat sahibi ol mıyan kimselerin, meb'us olsun olmasın yeni fırkaya kabul edilmemeleri. 6 — Yeni fırkanın tamamile gençil- ğe ve müstakbel nesle istinat etmesi, 7 — Boşünkü tehlike karşısında vatanın tam bir vahdet teşkil etmesine galışılması, zaafa uğratacak fırka teşki- Mundan tevakki edilmesi, Yeni fırkanın bu esaslar dahilinde iuvaffak © olabileceği kanaatindeyim. Bu kanâstlerim sütunlarmızda yer bu bursa şlindiden arr beşekkiir ederim Ef, Rizeli; Seyfettin. CUMALARI ÇALIŞAN BİR FABRİKA Paşabahçe iskelesi yakınında henüz inhisar İdaresi eline geçen bir fabrika vardır. Bu fabrika bam cuma günleri ameleyi işletmektedir. Bu günlerde ame- lenin yevmiyesini vermekte ise de ekse- disi bundan memnun değillerdir. En garibi şu ki bu günlerde iş başı için düdük bile çahnmamaktadır. Geçen cuma ameleyi, hafta başı parası verilecek diye cuma günlü mışlar ve amele çalışmıştır. Perşembe milli bayram olması münasebetile tatil edilmiş, fakat ameleyi cuma günü çalışmıya davet etmişler ve gelmiyen- lerin kaydım sileceğiz diye tehdit ei- mişlerdir. ROZETLERE DAİR Bendenizce rozet dağıtma İşi ber türlü tanrruz ve tasalluttan masum olmak dir. bayır cemiyeti rozet tevsiine hakkı ok wahdır. Hall rahatız etmek fileri bem- ce vaht bir itirardır. Cuma ve tatil günlerinde halkımızın Mili tasarraf ve ikhsat cemiyetinin defalarca yaptığı — telkinsta rağmen, sarfettiği binlerce liradan yirmi. veya kark para gibi bir miklar alınmam re- hatsız etmek demek midir ? Şirketi Hayriye tenezzüh vapur bi- letlerinden sekiz kuruş farla almıya başladığı, aman, herkes, vapurlar boş kalacak zarmetti, Halbuki yaziyet aksi olmuştur. Röret dağıtmayı kaldıralım. Fakat © vakit hangi hayır sahibi bu hayır cemiyetine beş para verir ? Ben, bizi, büyle fazla ve İüzummuz sarfiyattan kurtaracak” ve hayır cemi- yetlerine yardım ettirecek bir vergi konmasına bile taraftarım! Ortaköy Musevi mektebi müdürü Nisim Surijom EKMEK.DERDİ Biz Göztepe, Erenköy, Suadiye ve Bostancı ahalisinin senelerdenberi halli- »i beklediğimiz bir ekmek meselemiz vardır, Bu civarda bütün fırınların çıkar- dikları ekmekler bem simalyah, hemde hamurdur. Gerek fırın sahiplerine, gereke icap edem yerlere yaptığımız müracaat lara aldıran olmadı. Yalnız iki sene ev- val, (San Saat) gazetesine günderdiği- miz mektup Üzerine üç gün İyi pişiril- miş ekmek yememiz mümkün oldu. Evet, o yanı Kadıköy dairesince nazan dikkate ahndı. Fırınlara tembih yapıldı. Bu civar halkıda üç gün iyi ekmek yiyebildi. Vaka bakkal Kâzm Efendi isminde bir rat her gün Kadıköyünden ekmek getirerek narhtan bir kuruş faz- lasile satıyor ise de tabil herkesin ke- sesi bu fazla kuruşlar vermiye müsait değildir. Rica ederir, bir kerede siz. yanımı, belld bu sefer üç yerine on üç gün has ekmek yeriz. Beynelmilel Sanayi nümune sergisi 6-21 Eylül 1930 e BARİ öne) “SON POSTA, NIN Tefrikası 18 İştirak ediniz!!! Tafsilât için | İstanbul, Beyoğlu, Tepebaşı İtalyan Ticaret odasına müracaat. Teli. -B. O. 2268. SERVER BEDİ İNGİLİZ CASUSLARI İLE KARŞI KARŞIYA Ali Şakir saatine baktı: — Pekâlâ... dedi, İhsancr ğım, sen biraz burada dur! Ali Şakir, bahçe içindeki €vin o etrafında on kadar dolaştı, bütün pencere- lere ayrı ayrı bakmıştı. Sonra İhsanın yanına geldi. — İşe başlıyorum, dedi, şimdi. sana, yapacağın Şeyi #öyliyeyim. Cebinden bir düdük çıkardı | xe. ma verdi. — Gözlinü bu evin kapısın- dan ayırmıyacaksın. Biri kapıya gelecek ve içeri girecek olursa, biri uzun, öbürü kısa olmak Bzere, arka arkaya, şiddetli düdük çalacaksın. İçeri giren adamın nazarı dikkatini celbet- mekten korkma. — Bu kadar mı? — Bu kadar: 'Fakat, düşün | Romanın ki vaziyet çok mühimdir. Ben " senin düdüğünü işitmedikçe İ- çerde rahat çalışacağım ve düdüğü işitir işitmez de kaçaca- « dakika | ğım. Binaenaleyh, yanılır da gi- reni görmez, yahut görür de düdüğü çalmakta gecikirsen hayatım tehlikeye girebilir. — Düdüğü çalmak için eve yaklaşmak lâzım, değil mi? — Şüphesiz... Hatta, hangi pencerede ışık görürsen ona doğru yürü ve orada çal! — Pekâlâ, hiç merak etme! Ali Şakir eve doğru yürüdü, bahçenin demir parmaklıklı ka- pısı önünde durdu, etrafını gözden geçirdi. Sis azalıyor ve mahallenin harap evlerinin iskeletleri sr- başlıyordu . Burası, o kör mahallelerin- ntmıya İçki kaçakcısının mirasına konmak için kotasını inkâr eden ve çocu- Amerikada son günlerde bö- tün halkı güldüren garip bir dava olmuştur. Amerikanın meşhur içki ka- çakcısı olan Rayan isminde biri ölüyor. Bu adam kaçak- cılık yüzünden servet yapmış bir adamdır. Ani surette öl müş ve arkasında “bir milyon- dan fazla para bırakmıştır. Öldüğü zaruan Telma ismin- de bir karısı ve bu kadından iki çocuğu varmış. Kadın der- hal kocasının bankadaki , ser- vetine. binalarına konmuş, ka- şakcılık şirketine devam etmiş ve işini yoluna koymuş. » Fakat tam bu sırada fada- mın mirasına ortak ok kadınlar çıkmış. N Bunlardan biri ki karısıdır. Faki beş sene evvel Râyandan ay- | rılmış bir başkasile evlenmiş. Bu yüzden verasetten mahrum kalması lâzım geliyormuş. Fa- kat kadın iddia ediyor ki eski kocasından talâk ile" ayrılma- mıştır ve yeni kocasile gayrı meşru surette evlenmiştir. Bu- nu ispat içinde mahkemeye müracaat etiniştir, i ki, gündüzleri bile orada hayat ve geceleri saat ra, nöbete çıkan karabinyerle- rin adımlarından ve bazı düdük seslerinde (başka hiçbir ses duyulmazdı. Ali "Şale, “dizeli bir kere daha — dinledikten ve gözden geçirdikten — sonra, tecrübeye başladı: Kapının açılması güç olmadı. Ali Şakir çabucak içeri daldı ve evin : kapısına doğru bızla yürüdü. Dışardan görülmek tehlikesi olmadığı için orada daha ra- hat çalışmıya başladı; anah- tarlardan hiçbiri o uymayınca maymuncukları çıkardı ve ka- piyı açti. İçersi zifiri karanlıktı. Elek- trik cep fenerini yaktı ve kar- şısına çıkan merdivene doğru yürüdü. Ağır ağır merdivnleri çıktı. Gayet dar bir koridora geç- cebinden | bir deste anahtar çıkardı, bah- | şe kapısının deliği üstünde | Şunun gayri meşru olduğunu is- pate çalışan bir kadın * Diğer taraftan Rayanm son | karisını da beş sene evvel bir diğer adamın karısıdır ve ço- | cukları ondandır. Fakat 5 da çocukların Re- yanla evlenmeden evvel bir müddet (serbest © yaşadığını ve çocukların o zaman gayrı meşru surette dünyaya geldik- İerini ispat mecburiyetinde kal- mıştır. Ayni zamanda öteki kocasından boşandıktan sonra Rayanla evlendiğini ispat et- mek mecburiyetindedir. yanla meşru surette evlenme- miştir. Bu sırada araya Sofi ismin- de üçüncü bir kadın giriyor. (O da Rayan tarafından mane- İ vi evlat olarak alındığını iddia etmekte ve miras istemektedir. Hâkim bu. garip iddialar karşısında şaşırmış ne yapaca- ğını bilmiyor. Şimdiye kadar bir kadının gayri meşru surette münase- bette bulunduğunu ispat mec- buriyetinde kaldığı ve çocuk- arım inkâr ettiği görülmemiştir. iki kapı mişti gördü. Kapılardan birini “rastgele açtı. ii Burası bomboş bir oda idi ve içerde eşya namına bir bavuldan (o başka hiçbir şey yoktu. Bu. bavulu alelâcele gözden geçirmiye karar verdi ve yaklaştı. Bavulun “kilidini açmakta hiç” güçlük çekmedi. İçindeki i eşyaya ilk bakışta, bu bavu- hun İspanyol kadınına ait oldu- ğunu anladı ve hemen bavu- hun başına çömeldi. Bütün eşyayı birer birer ve çabucak elinden geçirdi ve bir küçük defterden başka ehemmiyet verilecek hiçbir şey bulamadı. Defterin sayfalarını şöyle bir karıştırdı. Gayet ince ve küçük bir kadın. yazısı ile ve çoğu İspanyolca, bir kısmı da İngilizce yazılmış birçok not- lar gördü. İngilizce notlara süratle göz gezdirdi ve defteri ve karşısında Halbuki hakikatte o da Ra- |... Ankara'da “Doğan,, isminde bir karim bana bir mektup yazıyor ve diyor ki; “ Genç bir kızla sevişiyo- rum, Fakat kızm ailesi seviş- memize müsamahakâr davran mıyor. Ve kızın evden çıkma- sına mani oluyorlar. Halbuki kız bei seviyor, bana kaçmayı teklif ediyor. Ne yapayım. Kız kaçırmak ayıp değil mi?, Kız kaçırmak, dalma aşkın ve sevdanın, içtimai kayıtlara isyan etmesi demektir. İhtiyarlar birçok kayıtlarla bağlıdırlar. Onlar gençlerin (aşklarını ihmal eder, sadece bu kayıt- ların riayetini temine çalışırlar, Eğer aşk kuvvetli ise, ve gençler birbirlerini seviyorlarsa bu kayıtlara tahammül edemez- ler. Âşıklar birbirlerine kavuş- mak için aile, ebeveyn kayıt- | larını kırar ve birleşmiye ça- ışırlar. Bugün geçiriyoruz. Aile müessesesi de bu inkılâptan sarsılıyor. Kadınları kafes arkasında görmiye alışmış olanlar bugün- kü kızların serbest muaşaka- sına tabii tahammül edemezler. | Artık on- | Fakat haksızdırlar. ların kanaatlerinin hâkim ol- masına imkân yoktur: Eğer evlendikten sonra ki Yorulmaksızın Para Kazanmak stemez misiniz? Evinize veya işinize giderken, sokak” ta yeterken veya birisile görüşürken her hangi bir vaka karşısmda kalabi- ilrsinlr... Havadiz nedir biliyorsanız o vakayı derbal görebilirsiniz. Bir yangın, bir katil, bir kaza birer havadintir. Ras geldiğiniz vakalardan ertesi günü ga tetelerde görmek istediğiz biri olunca derhal telefomumzu açınız ve havadis yazetemize haber veriniz, isim ve ad resinizl de bırakınız. Verdiğiniz hava- disin ebemmiyetine göre | gazetemiz ükâfatım vermeyi vazife bilir. "Telefon numaramız stanbul * 08 İ tür. ———— odadan çıktı. Yanındaki kapıyı açtı. Burada, yere serilmiş iki yatakla üç bavul ve bir çek- mece vardı. Evvelâ çekmeceye gitti, ka- pağını açlı ve içinde küçük bir demir kutu daha buldu. Bu demir (Oçekmecenin (kilidini açmak hemen hemen imkân- sızdı, çünkü bu kilit, bazı harflerin yanyana © gelmesile açılan cinstendi ve bunun için de kilidin şifresini bilmek lâzımdı. Ali Şakir yere bağdaş kurup oturdu. Bu kilidin şifresini bulamazsa, demir çekmeteyi kırıp açmak, adeta bir dağ de- virmek kadar mümkün değildi. Halbuki, casuslara ait en mühim evrakın bu çekmece içinde olduğu muhakkaktı, Ne yapmalı? Ali Şakir, çekmeceyi olduğu | gibi oradan kaldırıp götürmiy. karar verdi. Elini ona vwzabrken o birdenbire (| çekti cebine atarak bavulu kapadı, | Aklma mühim birşey gelmişti, Hemen elektrik fenerini mühim < inkılâplar | doğru | Çocuğa yazın ve sonb; na İda giydirilebilecek bir nÜmuünesİ. zn ailesine muhtaç olani caksanız, eğer varidatınız mes İ ut bir yuva kurmıya kâfi gi” liyorsa (o kimzeyi (o dinlemeyin bir emrivaki yapın. Bugü kız | | kaçırmanın manası budur, derhal nikâh dairesins. gidip a | | HANIM TEYZE © Öğ “—GALATASARAYLILAR m. Galatasaray Kulübü riyasetin 0 | den: Galatasaray Heyeti umumi © esi, Ağustosun on beşinci Tümü Set von birde KE İ olarak Beyoğlunda kulüp bisasın- di ima edecektir. Azanın teş- ri rica olunur, Ruznamei müzakere: Nizayimme menin tadili, rifi TAKVİM Eğ Gün sı İ2-Ağustos - 1930 şir 99 Arabi zi a 17-Rebiilevel - 1348 | 30. Tema M6 Vakit Ezagf- Vasat — ——— Aleşam (13 be Yatsı | 140058. İmsak (756 | gn İ Vakıt-Exani-Vasatt en lm Güneş | 352157 |.öme | İ Öğle | 5.5 hızış İkindi | 857 (1610 | gekmecenin altına doğru tuttu. ve iki tane incecik tel gördü. Tahmini doğru çıkmıştı. teller, çekmeceye elini dokun- duran bir. yabancıyı “ââniyeğ kömür haline gekirebildeğii kadar kuvvetli bir cereyana bağlı elektirik telleridi, a Ali Şakir söylendi, “Hay Allah cezasını Az daha gürültüye gi dum. İyi ki aklıma sai Ğ ie hili. iğ Ali Şakir biliyordu ki İng” bizler, mühim evrak, sakladık» ları her dolâka, Yankianeye, çekmeceye bu ihtiyat tertiba- — koymayı hiç ihmal etmez- er, versin. Telleri tutup kesmek için cereyan nakline mani birşey aradı. Aksi gibi ipekli yen- dili de yanında değildi. Kilidin üstündeki harfleri biriz çevirerek oynatmıya baş- ladı ve tesadüften © yardım | bekledi. Belki, harflerin tesa- | düfi bir yanyana gelişile şifre bulunur ve kilit açılırdı, (Arkan vari) ; A te e ci j i i

Bu sayıdan diğer sayfalar: