AÇILACAK. ew —— Yazan: va 1 |Havit Fahri OZANSOY! CAMLI KAPI Ahmed İhsan TOKGOZ Evet, sanıyorum ki camlı kapı açılacak ve o, fötr şapkasının ucunu alnıma doğru eğmiş, kalın paltosu içinde ehramlaşan vücudile, birden, karşımda belirecek. Sonra, karşı bölmenin içindeki masanın önünde beni görünce, gür ve neş'eli sesile haykıracak : — Vay, beyim! Bu gür, bu şakrak ses, onun, 80- : kaktan çok neş'eli döndüğünü anla- tır. İstanbulun parlak güneşli bir sa- atini dışarda geçirmiştir ve mutadı İ ; üzere, muhakkak, Sultanahmede ve Topkapı sarayına giden meydana kadar yürümüştür. Yürürken de dü- şünmüştür, geçmiş yılları, herbiri kendisince ayrı ayrı birer kıymet olan Matbuat hatıralarını, bir pano- rama hızile zihninden geçirmiştir ve şimdi, mes'ut, dinlenmiş olarak, tek- rar matbaasınd, bütün ülkülerinin bağlandığı köşesine avdet etmiştir. Şimdi ben, yine o camlı kapının karşısındayım. Etrafımda gençler yazıyor, konuşuyor ve bir kaçı, ha- zin bir “Servetifünun, nüshasının sayfaları hakkında düşüncelerini bil- diriyor. Bu nüsha, onun, Ahmed İh- sanın ölüm nüshasıdır. Zekâsının ve enerjisinin eseri olan matbaa yine o matbaadır, derinden yine makina- ların sesleri gelmektedir, “Serveti- fünun., un son nüshası yine hazırlan- maktadır, fakat ne hazin ki bu nüs- ha, bu defa, siyah çerçivesi içinde en karanlık manâsile yalnız onundur. Bugün onu, orada, Değirmendere- deki mezarına gömdüler ve bizler, bu yüksek ölünün elli iki yıllık par lak ve şerefli eseri olan mecmuanmn başındayız. Bugün bu nüshayı hazır- lamak, hangimizin aklına gelirdi? ölüm, okadar güç inanılacak bir bakikat ki... Ahmed İhsan öldü. Dilerim büyük eseri arkasından yaşasın. Onun ha. yatta en derin sevgisi bu idi: Ser- vetifünun. En kırgın, en hasta gün- lerinde bile, ruhunu ve bütün varlı” ğını ısınmak için bu esere dayanıyor, bu eserle ısınıyordu. Bazen ciddileş- tiği, ağırlaştığı, çetinleştiği anlar olurdu, o zaman ona ““Servetifünun,, dan kısa bir cümle ile bahsetmek, birdenbire değişmesi ve neş'elenmesi için kâfi gelirdi. Bu neş'enin arka. sından çocuklaşır, şakraklaşır ve gözlerinin içi gülerdi. Zavallı üstadım! her köşesi hatı- ranla dolu olan matbaanda yine ses ler var, ışıklar var, hareketler var, fakat sen yoksun. Ruhun aziz olsun. Sana, nur için- de, ebedi bir uyku dilerim. — 74 — Servetifünun — 2419