Dört yıl sonra — 294 den devam — Kendimizi buluncaya kadar eğer kendimize samimi olarak ina- nıyorsak - mensup olduğumuz kültür sahasının “üstadlarına, on- ların tesirine bağlanmaktan kork- mamalıyız. Bu bize bütün bir dünya ve cemiyet görüsünü ka- zandıran ve şahsiyetimizin knvveti olup olmadığını tamamile ortaya çıkaran büyük bir “ruh tecrübesi, dir. Hasan TANRIKUT & Sonbahar — 273 den devam — deki boyaya göre, ona “Mâvi ka- pı,, derdik. Dünyayı ilk keşfe çıkışım, bu kapının şsürgüşünü boyumdan uzun bir değnekle açtığım ân bir son- bahar günü oldu. O ân, meydanlar ve sokaklar benimdi, ve serseri köpeklerle na- mütenahi yarışlara giriştim. Büyük bir haaretsonuna ermiş gibi kendimi Tunanın koynuna atıyor ve karşıda sararan salkım sögüt koruluğuna geçiveriyordum. O zaman, istekleri belli olmayan bir yumurcaktım. Garip bir hâleti ruhiye enikiyle sesime acayip re- zonanşlaria cevap veren aksi sa- daya ilânı âşk ediyordum. Bazen beni içeride bırakarak “mavi kapı, nın anahtar deliğin- de sinirli bir el demiri iki defa çeviriyordu. O ân dünyanın en mahzun en yalnış ve haksızlığa en feci derecede uğramış İnsanıy- dım ve hırsımdan kapıyı tırnak- lıyordum Sonraki bütün Oo kaçışları “pencereden firar, ları, bu kapının kilitlenişi doğurdu içimde... Sonra, bir gün, “Mâvi kapı, Yı ebediyen arkamdan kapayarak, yoliara düşdüm. (Şimdi, o kapıdan girilen ufak bahçeli evin avlusnn- da baldıranlar yetişmiştir) ve bil- med neden, Mavi kapı'yı hasretle, dâima, hatırlarım.. Annemin şarkıları, babamın yemiş dolu cepleri o kapının açılış kapanışıyla mümkündü.. Şimdi, mavi kapının hasretin- den gayri herşey ihtiyar, herşey CANSIZ... Neye yarar ?., Belediye mezarlığının Yüz yirmi numarasında İkinci adasında, Upuzun yatıyor anam. Yatıyor, onu orada bırakdığımız gündenberi? Üpemedikden sonra bayram günleri, soğan kokulu elini. Ziyaretine e neye yorar kandilde. Neye yara Mezarına ki taş dikmek, İkinci adaya sahip alup Yüz yirmi numarayı kazandıktan Ve neye yarar. Ö gidip ben kaldıktan sonra.. sonra.. Mehmet DİZMAN Benden ayrıldığın ân, içeride acziginde kıvrandığım ve elimden hiç bir şey gelmediğinden, dolu gözlerle üstünden kilitlenen kapu- nun kapandığı zamanlardaki sıkın- tıyı yaşadım. Lİ Sana, geç bir sonbahar günün de beni hatırlayacağını söyleyeceğim. Sonbahar, benim dostumdur, Cavit YAMAÇ Şiirde genç nesil — 297 dan devam — Fakat bunu takip eden şlirle- riyle, sanat grafiğinin gittikçe alçaldığını teesaürle görmekteyiz. S8, Melih Tümay'da bazı iyi şürleriyle kendini belirtmiştir. 10: Suat Taşer daha ziyade iirizm- de muvaffak oluyor -Lirizm ye- pan Suat biihaasan “Sılacı,, daki gu parçayla hepimizi baştan aşağı sarınıştı : “Yolcu gider- Yol gider- Ve söner kara bahtlarının alevi - Hıç- kırık nefesinden - Kimbilir bir akis kalırda giden yolcunun sesinden - Kerpiç duvarların sağır kulakla- rında - Yürekler tesellizini onunla bulur.,, Suat Taşer'den tam olarak H- rizme dönmesini bekleyoruz Yeni neslin şairleri arasında iyi bir istikbal vaad eden Behiç Atabek, Kenan Harun, Ceyhun Atuf olduğu gibi, kendi sahasında şiir neşraden İhsan Boran, Ziya İlhan, Nahit Ülvi gibi isimlerde vardır. Genç yaşında ölen Halli Asan henüz arama devresinde olduğu halde birkaç kuvvetli şiiziyle na- zarları çekmişti. Bütün bu şairlerden başka bu gün şiir sahasında birçok yeni imzalar görmekteyiz. Bunlar ars- sında iyi bir istikbal vaad edenler olduğu gibi, hiç bir şey olmayan- larda vardır. Bunlar zamanin ele- ğinden gecip tasfiye olmaktadırlar, 11: Şiirde yeni neslin.ve yaptıkları işlerin kısa bilançosu burada son eriyor. Bu kısa etüd genç neslin bütün yaptıklarını göz önüne kronolojik bir liste halinde koymaktadır. Biz bu yazımızla yeni nesil şairlerini efkârı umumiye karşısın- da bir kere daha oldukları gibi gibi tanıtmak ve yanlış genları silmek istedik. Genç. nesili şairleri üzerinde dikkatle duracak ve onları bil kül halinde fakat teker teker inceleye- eek olan münekkit şüpheais ilerde bu kışa ve değersiz etildümüz den biras da olan istifade edecektir. Bu etüdü yazmaktan gayemiz genç nesil şairlerin; ve eserlerine kısa bir göz atmakdı. Ön sözüimtsde söylediğimiz gibi İl Türk şiirinde yeni bir devre açıl mytIL. | Oktay AKBAL 299 — Servetifünun — 2411